Tüm sınıflar için III. Ders (OFFLİNE) [01 Nisan- 10Nisan]

Anna o gün erken kalkmıştı. Ve balkonundan doğmak üzere olan güneşi seyrediyordu. O şafak saatindeki rüzgar insanın içine işliyordu. Bir kaç dakika daha uzaklara bakındıktan sonra ışıl ışıl parlayan gümüş renkli dolabın yanına geldi ve içinden bir takım elmise çıkardı. Hemen giyindikten sonra sınıfın yolunu tuttu. Sınıftan öyle sesler yükseliyorduki... Bağırmalar çağırmalar. Ama bu Annanın içeriye girmesiyle son buldu. Anna elinde taşıdığı kitapları masaya koydu ve asasını salladı bunun sonucuna tahaya bir görüntü yansıdı. Bu görüntüde çok değişik bir canlı vardı. Bir böcek.. Ama renkli papağan gibi çeşitli renkler vardı üzerinde. Buda yetmezmiş gibi durmadan renk değiştiriyor ve kanatlarından tozlar çıkarıyordu. Anna çocukları daha fazla meraklandırmadan söze başladı

"Evet çocuklar bu günkü dersimizde çok yararlı ve zararsız hayvanlardan birini işleyeceğiz.. Bu gördüğünüz hayvan bir çeşit böcektir. Bu tür böceklere -Toz böceği- denir. Bu böcekler bayağı ünlüdür. Bu türü ünlü yapan şey ise şu anda gördüğünüz kanatlarından dökülen minik tozlar.. Şimdi size bu sihir tozları ve sihir tozlarının ne işe yaradığını ayrıntılı bir şekilde öğreticam."

Dedikten sonra elindeki asayı nazik bir şekilde salladı. Üstteki resim gitti ve yerine başka bir resim geldi.. Bu resimde ilk olarak sihir tozları daha sonra öğütülmüş hali ve bir asa vardı.. Daha Anna anlatmadan çocukların kafalarında bir şeyler canlanmaya başlamıştı. Anna çocukların resmi biraz daha incelemeleri için süre verdikten sonra sırasıyla göstererek anlatmaya başladı..

"Burada Böceklerden alınan sihir tozlarını görüyorsunuz ve ardından bu tozların öğütüldüğünü görüyorsunuz son olarakta bu öğütülenlerden bi asa yapıldığını görüyorsunuz.. Sanırım her kez bu sihir tozlarının ne için kullanıldığını anladı ama anlamayanlar için birazdaha açıklayıcı konuşayım.. Sihir tozları öğütülerek diyer asa malzemelerinin içine karışıp asa oluşturuyor. Bakın çocuklar asayı tek başına sihir tozu oluşturmaz başka şeylerde lazım.. Evet herkez sanırım anladı."

Dedikten sonra soluklandı ve sandalyesine oturdu. Ama daha anlattıkları bitmemişti bu yüzden oluşan derin sessizliği bozdu

"Veee gelelim şu soruya -Biz bü böcekten nasıl koruna biliriz? Çocuklar hiç aklınıza öyle bir soru gelmesin çünkü bu hayvan son derece zararsızdır hiç bir şey olmaz. Evet ödevinizi veriyorum. Aklınıza gelebilecek en sevdiğiniz yada en korktuğunuz farketmez bir hayvan seçiyorsun onunla ilgili çeşitli veriler toplayıp resimler bulup en az 1 parşömene yazıp getiriyorsunuz. Ve bana herhangi bir konuda olacak sorularınız için "ders saatleri" dışında profesörler odasında bulabilirsiniz. Hepinize sihirli günler.. Çıkabilirsiniz."

Dedi ve oradan ayrıldı...

Mathers çok önceden uyanmış ve sınıfa gelmişti ilk kez bu kadar heyecanlıydı.Çünkü;İlk kez bir Sihirli Yaratıkların Bakımı dersine giriyordu.Çok erken geldiğini yarım saat sonra anladı.Mathers sıkıntı içinde gelebilecek birini bekliyordu.O anda aklından bir sürü düşünce geçiyordu,bunlardan bazıları açlığıyla ilgiliydi.Mathers sınıfa yemek yemeden gelmişti ama yemeğe gidip ilk dersi kaçırmak istemedi.O anda kapıdan biri geçiyordu,Mathers koşarak seslendi

"Hey dostum,yemek salonuna mı gidiyorsun?"

Çocuk evet anlamında başını salladı Mathers buna çok sevindi.Çünkü;Midesinde zil çalıyordu.Çocuk yürümeye başlamıştı.Mathers koşarak o çocuğa yaklaştı ve şu sözleri söyledi

"Hey bana yemek getirebilir misin?Dersi kaçırmak istemiyorum da."

Çocuk evet anlamında başını sallayarak uzaklaştı,Mathers onu beklemeye başladı.Yavaş yavaş ta olsa sınıf dolmaya başlamıştı.Mathers'ın yan sırasına arkadaşı Oliver öbür yanına Ruby oturmuştu.Mathers derin hülyalara dalmıştı ama hala karnı açtı,tam o anda çocuk içeri girdi ve elinde bir tane de olsa çörek vardı.Çocuk bunu Mathers'a uzattı.Mathers aldı ve kızgın bir tavırla söylenmeye başladı

"İyiki geldin biraz daha geç kalsaydın hem ders başlayacaktı hemde ben açlıktan ölecektim,hadi bakalım sende dersliğine artık."

Mathers çöreğinin gelmesinden memnundu ama biraz geç gelmişiti bu yüzden canı sıkkındı.Az sonra öğretmenin geleceğini biliyordu bu yüzden elini çabuk tutup yemeye başladı.Kapının gıcırdamasıyla,Mathers korkuya kapılıp çöreğini yere düşürmesi bir olmuştu.Neyse ki doymuştu yoksa bu açlıkla ders dinlemeyecekti.Çok gürültü vardı ama profesörün girmesiyle son bulmuştu.Öğretmen yürüyüp elindeki kitabı masaya bırakmasıyla büyük bir ses yükseldi,bu ses öğretmenin kitabının masaya yaptığı etki sonucu çıkan sesti.Öğretmen asasını salladı ve tahtada görüntü oluştu ve öğretmen anlatmaya başladı

"Evet çocuklar bu günkü dersimizde çok yararlı ve zararsız hayvanlardan birini işleyeceğiz.. Bu gördüğünüz hayvan bir çeşit böcektir. Bu tür böceklere -Toz böceği- denir. Bu böcekler bayağı ünlüdür. Bu türü ünlü yapan şey ise şu anda gördüğünüz kanatlarından dökülen minik tozlar.. Şimdi size bu sihir tozları ve sihir tozlarının ne işe yaradığını ayrıntılı bir şekilde öğreticam."

Mathers bu böceğin ismini duyunca gülmekten kendini alamadı ama içinden "Bence bu böceğin adı papağan böceği" olmalıymış diye geçirdi.Çünkü;tahtadaki resimdeki böceğin renkleri aynı papağanı andırıyordu.Biraz da olsa gülümsemeye başladı.Herhalde ilk dersi güzel geçecekti.

"Burada Böceklerden alınan sihir tozlarını görüyorsunuz ve ardından bu tozların öğütüldüğünü görüyorsunuz son olarakta bu öğütülenlerden bi asa yapıldığını görüyorsunuz.. Sanırım her kez bu sihir tozlarının ne için kullanıldığını anladı ama anlamayanlar için birazdaha açıklayıcı konuşayım.. Sihir tozları öğütülerek diyer asa malzemelerinin içine karışıp asa oluşturuyor. Bakın çocuklar asayı tek başına sihir tozu oluşturmaz başka şeylerde lazım.. Evet herkez sanırım anladı."

Mathers tahtaya dikkatlice bakıyordu.İlk önce tozun resmi daha sonra öğütülme resmi gelmişti.Mathers daha dikkatli baktığında bu tozun asa yapımında kullanıldığını anladı.Öğretmenin dediği Mathers'ın komiğine gitmişti tabikide tek bir tozdan asa yapılamazdı.Gülümsedikçe gülümsemeye başladı.Mathers için bu ders çok güzel geçiyordu.

"Veee gelelim şu soruya -Biz bü böcekten nasıl koruna biliriz? Çocuklar hiç aklınıza öyle bir soru gelmesin çünkü bu hayvan son derece zararsızdır hiç bir şey olmaz. Evet ödevinizi veriyorum. Aklınıza gelebilecek en sevdiğiniz yada en korktuğunuz farketmez bir hayvan seçiyorsun onunla ilgili çeşitli veriler toplayıp resimler bulup en az 1 parşömene yazıp getiriyorsunuz. Ve bana herhangi bir konuda olacak sorularınız için "ders saatleri" dışında profesörler odasında bulabilirsiniz. Hepinize sihirli günler.. Çıkabilirsiniz."

Mathers "Griffin"i araştıracaktı.Çünkü;Onları çok seviyordu.Profesör bunu söyledikten sonra herkes dağılmaya başlamıştı.Mathers ders kitaplarını topladı,asasını ve kalemini büyük bir dikkatle cebine koydu ve sınıftan çıkan topluluğun arasına girdi az kalsın eziliyordu ama ezilmemişti.En sonunda dışarı çıkmayı başardı.Bir sonraki ders için dersliğe yürümeye başladı.

Rp güzeldi ama birazdaha çalış 9=O

Thomas erken kalmayı çok severdi.Ve o gün de erkenden kalktı ama yataktan kalkmak hiç istemiyordu.Çünkü o gün Sihirli Yaratıkların bakım dersi vardı.Ödevini yapmayı unutmuştu.Kalkıp hemen bir şeyler atıştırdı ve mantosunu alıp evden çıktı.Annesi merak etmemesi için de not bıraktı.Koşa Koşa okula gidiyordu.Hemde öyle bir hızla ki araba hızı gibi.Hemen okula vardı ve bütün öğretmenlere sordu.Onlarda bilmiyormuş.Son bir kişi kaldı o da en güvenilir öğretmeni idi.Am ondada yanıt yoktu.Thomas'ın yapacağı başka çare yoktu ve kendisi yazmaya başladı tam o sırada sıra arkadaşı Tom Mathers geldi ve yanına oturdu.Thomas onla vakit geçirmek için hemen başladı yazmaya

Leopar fokları son derece hidrodinamik bir vücuda sahiptirler. Bu, onların su içinde fevkalade hızlara ulaşmalarına olanak verir. Kafası o kadar yassıdır ki nerdeyse sürüngen şeklinde bir etki bırakır. Ön yüzgeçler uzun olduğundan, leopar foku bu ön yüzgeçlerin aynı anda güçlü çırpılmasıyla suyun içinde haraket eder. Bir erkek leopar foku 3 m uzunluğunda iken, dişiler hemen hemen 4 m gelebilirler. Ağırlık erkeklerde 270 kg, bir dişide ise nerdeyse 400 kg gelir. Renk üst kısımda koyu gri, alt kısımda ise gümüş beyaz olup, başında ve yanlarında gri lekeler vardır.

Kendisi hiç bir zaman bu kadar güzel ödev yapmamıştı.Bu derste başarılı olurum dedi ve artık o dersi sevmeye başlamıştı o an Mathers''Ödevin bitti mi?Bittiyse hadi gidelim''dedi.Thomas kalktı ve bahçenin etrafında dönmeye başladılar.Sonunda zil çaldı ve herkes sınıflarına dağıldı.Öğretmen herkesin ödevlerine teker teker bakıyordu.Öğretmen Thomas'a''Aferim Ruby 5!dedi.Thomasın sıra arkadaşlarının ödevlerini de çok beğenmişlerdi.Ve artık ders başlamıştı dersi anlatmaya''Bugün size patonuslarla ilgili not vereceğim''dedi.Ve başladı anlatmaya:
Bu büyü ile yapan kişinin eglence, umut, kurtulma istegi gibi pozitif duyguların bedensel hale kavuşur. Ayrıca ruha zarar veren yaratıklara karşı güçlü bir silahtır. Yapldıktan sonra Ruh emiciler ile yapan arasında bir kalkan vazifesi görür. Fakat doğru şekilde işlemesinin tek yolu mutlu şeyler düşünüp, gerekli büyülü sözleri söylemektir (Expecto Patronum). Erişkin diğer bir ismiyle Cismani bir Patronus yapmak pek çok yetişkin büyücü için bile zordur. Cismani bir patronus, gümüşi, ruh gibi ve yarısaydam özellikler taşır..
Her büyücü veya cadının Patronusu farklı hayvan şekillerine bürünür.Bunu en güzel 5. filmde, HarRY pOTTER, Dumbledore'un ordusuna öğretirken görebiliriz. Harry Potter'ın patronusu çatalboynuzlu geyik, Hermione Granger'nin ki su samuru, Cho Chang'ın ki kuğu,Ron Weasley'in ki köpek ve Ginny Weasley'in ki at, Luna'nın ki tavşan,Severus Snape'inki gümüş maral, Albus Dumbledore'unki anka kuşu, Aberforth Dumbledore'unki keçidir.
Patronus büyüsü aynı zamanda haberleşmek için de kullanılır. Cismani bir Patronusa , sahibinin sesi verilerek ileti alıcıya ulaşır. J.K. Rowling, SeverusSnape'in tek patronus yapan ölüm yiyen oldugunu söylemiştir.
Patronus ismi Latince yasal koruyucu anlamına gelmektedir. Ayrıca Pater(Baba) ile ilişkilidir. Bunu Harry Potter'ın Patronus'unun babasının özelliklerinden taşımasıyla görebiliriz.Bu yazıları tahtaya yazdı ve''Bunları bir yere not edin ilerde lazım olur''dedi.Dersin bitimine doğru''Evet çocuklar haftaya yazılıyız''dedi.Ve zil çaldı.

Benim anlattıklarımla alakası yok ama genede rp güzel 7

Ryan o gün erkenciydi.İlk defa gireceği Sihirli yaratıkların bakımı dersi için heyecanlıydı.Hızlı bir şekilde giyinip gryffindor ortak salonundan cıkarken şişman hanım'a ''günaydın'' dedi.Ve Ortak salon'a doğru hareket etti.Birşeyler yemeye ihtiyacı vardı.
Ortak salona vardığında hızlıca birşeyler atıştırdı.Şimdi ise okul bahçesine hızlı adımlarla gitmeye başladı.Sonucta bu Ryan'ın ilk dersi idi.Sınıfa vardığında sınıfta kendisi gibi 1.sınıf bir Ravenclaw öğrencisi olduğunu gördü ve tebessüm ederek boş bir sıraya oturdu.

Az sonra sınıf dolmaya başladı.Sınıfta daha önce gryffindor ortak salonunda gördüğü Jessica Malfoy'u gördü Slytherinli bir kız ile tartısıyordu.Sınıfta bir anda uğultu ve gürültü çıkmaya başladı.Ama içeriye Pro.Marissa Black'in gelmesi ile gürültü hemen kesildi.Elindekileri masaya bırakan Pro.Marissa Black asasını zarifçe salladı ve tahtada bir görüntü yansımaya başladı.Bu görüntü çok değişikti bir böceğe benziyordu.Ryan ilk defa bu kadar renkli bir böcek görmüştü.Şaşkınlığını gizleyemiyordu.Bukalemun tarzı gibi istediği renge girebilen bu böcek kanatlarından toz döküyordu.Profesör birden konuya girdi.

"Evet çocuklar bu günkü dersimizde çok yararlı ve zararsız hayvanlardan birini işleyeceğiz.. Bu gördüğünüz hayvan bir çeşit böcektir. Bu tür böceklere -Toz böceği- denir. Bu böcekler bayağı ünlüdür. Bu türü ünlü yapan şey ise şu anda gördüğünüz kanatlarından dökülen minik tozlar.. Şimdi size bu sihir tozları ve sihir tozlarının ne işe yaradığını ayrıntılı bir şekilde öğreticem." dedi.

Profesör asasını zarifçe sallamıştı.Üstteki duran resim yerini başka bir resme devretmişti.Bu resimde ilk olarak Toz böceğinden dökülen sihir tozları ardından öğütülmüş hali ve daha sonrada bir ''asa'' duruyordu.Ryan bunları kafasında canlandırmaya çalışıyordu.Sadece sihir tozlarından mı yapılıyor diye içinden söyledi.Biraz sessizlikten sonra Profesör araya girdi.

"Burada Böceklerden alınan sihir tozlarını görüyorsunuz ve ardından bu tozların öğütüldüğünü görüyorsunuz son olarakta bu öğütülenlerden bi asa yapıldığını görüyorsunuz.. Sanırım her kez bu sihir tozlarının ne için kullanıldığını anladı ama anlamayanlar için birazdaha açıklayıcı konuşayım.. Sihir tozları öğütülerek diyer asa malzemelerinin içine karışıp asa oluşturuyor. Bakın çocuklar asayı tek başına sihir tozu oluşturmaz başka şeylerde lazım.. Evet herkez sanırım anladı."dedi.

Ve biraz soluklanmak için sandalyeye oturdu.Ryan profesörün biraz yorulmuş olduğunu düşündü.Biraz dinlendikten sonra sözlerinin bitmemiş olduğu belli oldu ve sözüne devam etti.

"Veee gelelim şu soruya -Biz bü böcekten nasıl koruna biliriz? Çocuklar hiç aklınıza öyle bir soru gelmesin çünkü bu hayvan son derece zararsızdır hiç bir şey olmaz. Evet ödevinizi veriyorum. Aklınıza gelebilecek en sevdiğiniz yada en korktuğunuz farketmez bir hayvan seçiyorsun onunla ilgili çeşitli veriler toplayıp resimler bulup en az 1 parşömene yazıp getiriyorsunuz. Ve bana herhangi bir konuda olacak sorularınız için "ders saatleri" dışında profesörler odasında bulabilirsiniz. Hepinize sihirli günler.. Çıkabilirsiniz."

Profesör hızlıca bir şekilde Ryan'ın yanından geçerek sınıfı terk etti.Ryan bu dersin gelecekte eğlenceli olabileceğini düşündü ve oradan ayrılarak ortak salona gitti...

Birazdaha çalışmalısın 6

Jess, kendini karanlık bir yerde, sık ağaçların ortasında buldu. Şaşkın bir şekilde etrafa bakıyordu, ama korkmuyordu. Orada olma nedenini biliyordu sanki ama hatırlayamıyordu. Karşıda ışığın vurduğu yere doğru yöneldi. Ama yürürken yan tarafında mırıltılar duymaya başladı. Sadece bir an önce oradan gitmesi gerektiğini biliyordu. Adımlarını sıklaştırırken önüne siyah bir siluetin geçtiğini gördü. Ne olduğunu bilmiyordu, sadece kötü birşey olduğundan emindi. Kaçmasına fırsat yokmuş gibi görünürken yaratığın ayın ışığında parlayan gözlerine baktı. Vahşi ve son derece tehlikeli... Orada bir anlığına donup kalmıştı ama bu herşeyin bitmesi için yeterli bir süreydi. Yaratık kıpırdamaya başladığı anda önüne aynı onun gibi ama daha uzun siyah bir gölge atıldı. O kadar hızlıydı ki, onu sadece bulanık bir şekilde görmüştü. Aynı anda her yeri aydınlatan büyük beyaz bir ışık çaktı...

Jess iki eliyle yatak örtüsünü sıkarken, ter içinde uyandı. Ne olduğunu anlaması için bir dakikaya ihtiyacı vardı. Karanlık odanın içinde gözlerini gezdirdi. Sıcaktı ve güvenli...
Korkulacak hiç birşey yoktu, evindeydi. Daha rahat bir şekilde gözlerini kapadı ve nefesini verdi.

Yatsa da bu saatten sonra uyuyamayacaktı zaten ses çıkarmamaya dikkat ederek üstünü giyindi. Biraz sonra ortak salona inip ders programını eline almıştı. Yavaş yavaş öğrenciler de aşağı inerken, fazla kalabalıklaşmadan Sihirli Yaratıkların Bakımı dersliğine gitmeye başladı. Kapının önüne geldiğinde içerden garip sesler geldiğini farketti. Tereddütle kapıyı açıp içeri baktı. Slytherinli bir kız ve yeni gelen öğrencilerden biri vardı. Delirmiş gibi her yerini kaşımaya uğraşıyordu. Slytherinli kızın elindeki torbayı gördü, kaşıntı tozu, diye geçirdi içinden. Bunları kullanması yasaktı ve tabii Jess de müdahale etmeyi çok istiyordu. Kıza pis bir bakış attı ve temkinle yaklaşarak :

Ver, onu bana.

dedi emredercesine ve elini uzattı. Tabii ki vermeyeceğini biliyordu en azından güzelce istemişti. Bir bina başkanını dinlememiş ve devam etmiş olursa onu profesörlerden birine şikayet edip ceza aldırabilirdi yada puan silinirdi. Sinirinin bozuk olması da, onu bunu yapmaya itiyordu. Kıza bina başkanı olduğunu hatırlatıp, vermezse hemen birini çağıracağını söyledi. En azından bu etkili olmuştu. Söylene söylene elindekini verdi, Jess de en azından bir Slytherinlinin çaresizliğini izleyerek kendini tatmin etmişti. Profesörün de gelmesiyle yerine geçip oturdu. Dinlemek için hevesli değildi, sınıfta işlenen sihirli yaratıkların bakımı derslerinden nefret ediyordu.

Evet çocuklar bu günkü dersimizde çok yararlı ve zararsız hayvanlardan birini işleyeceğiz.. Bu gördüğünüz hayvan bir çeşit böcektir. Bu tür böceklere -Toz böceği- denir. Bu böcekler bayağı ünlüdür. Bu türü ünlü yapan şey ise şu anda gördüğünüz kanatlarından dökülen...

Daha fazla düşüncelerine direnemedi ve dalıp gitti. Sınavlardan bunalmıştı, kütüphaneye gitmeyi hiç istemiyordu ve Mattle rahatça zaman geçirmeyi özlemişti. Bu dersten sonra kesinlikle birşey yapmalıydı. Yada yaz tatilinde artık bir bahaneyle evden dışarı çıkabilmeliydi. Ne güzel planlar yapmışlardı yaz için.
Profesörün sesi monotonluktan çıkınca dikkatini verdi. Ödevi büyük bir hızla not etti ve kendini bahar havasına bırakmak için hevesle sınıftan çıktı.

Rpini beyendim diyecek fazla söz yok = 10