DeğişiM Laneti

Gecenin karanlığında Bonny parlayan gölde cisimlendi savaşlardan ve işlerin yoğunluğundan o kadar bıkmıştı ki kendini nereye cisimlendiğini bilmeden aklına ilk gelen yeri haykırmıştı:

"Parlayan Göl!"

Etrafına bakındı..Yıldızlar öyle belirgindi ki adeta kendine doru merdivenler oluşturuyordu...Telaşlı baykuşların sesi arasıra kulak tırmalasa da yinede sakin göl insanı biraz olsun rahatlatıyordu.Kıyıya doğru yaklaşıp yansımasına baktı..Ne kızıl saçları ne de mavi gözleri bakıyordu ona gölün yansımasında...Masum tatlı bir yüz,siyah saçlar ve siyah gözlerdi artık kendindeki...Dün herşey çok farklı olmuştu onun için..Gina'nın yaptığı lanet onu bu kıza çevirmişti..Ve Bonny hiç birşey yapamamıştı..Arada sırada kızıl saçlı Bonny'e dönüşüyordu...Olur olmaz zamanlarda..yerlerde..Çevresine bu durumu anlatmak güç olmuştu ama sadece yakın çevresi dışında kimsenin bu durumu bildiği de söylenemezdi...Aslında eski Bonny'e göre daha bir güzeldi...Ama ne olursa olsun içindeki Bonny o görüntüye de karakterini yansıtacaktı...Kıyıya bir kenara oturdu ve dikkatlice yansımasına bakmaya devam etti...

Daniel, James ile kavga ettikten sonra olanları unutabilmek için daha da fazla içmiş ve her zamanki mekanına, Parlayan Göl'e cisimlenmişti. Ağır derecede içki kokuyor ve görüntü olarak da bir serseriyi anımsatıyordu. Gözlerinin feri kaçmıştı, ama yine de onun o olduğunu saklayamıyorlardı işte.

Etrafı biraz dolandıktan sonra az ilersinde, göldeki yansımasına bakan oldukça güzel bir kız gördü. Eh prensip meselesi, asılmadan duramazdı. Bu yüzden en azından yalakalık yaparak kızın yanına yaklaştı ve uykulu, alkollü bir sesle

"Hey! Neden hep karşıma özenle yapılmış bir eser gibi kızlar çıkmak zorunda ki!? Naber prenses? Yolunu mu kaybettin?"

dedi. Yaptığı yanlıştı evet ama işte bedenen orada olan Daniel ruhen orada değildi. Ruhuna alkol hakim olmuştu ve ne söylemesi gerektiğine sanki o karar veriyordu.

Bonny dalgın dalgın oturuken arkasından gelen sesle irkildi karanlıkta bir gölge ona doğru yaklaşıyor tam anlaşılmayan bir sesle konuşuyordu.

"Hey! Neden hep karşıma özenle yapılmış bir eser gibi kızlar çıkmak zorunda ki!? Naber prenses? Yolunu mu kaybettin?"

Yüzünü görmediği gölgeye dorğ hızla asasını çekti

"Kimsin kendini tanıt!"

"Lumos!"dedi ve asadan çıkan ışıkla karşısındaki sarhoş adama bakakldı.

"Dany?...Ne işin var burda..Ne içtin sen böyle?Gel otur şuraya" diye şaşkın şaşkın Daniel'i bir kenara oturttu.
Kendisinin kim olduğunu söylemeli miydi şimdi?

"Ah sana anlatması çok zor salak ölüm yiyenlerinden biri yüzünden böyleyim..Bonny ben...!"

Daniel dengesiz bir halde güzel kız tarafından oturtulurken ilginç şeyler işitti. Yanılıyor olmalıydı, bu kız.. bu kız asla Kızıl Prenses olamazdı. Gözlerini kırpıştırarak ona baktı ve

"Ah Bonnie, sen olamazsın, yani olmamalısın. Gözlerin, saçların, asiliğin.. hepsi gitmiş. "

dedi. Sonra ellerini onun yeni siyah saçlarına götürdü. Hemen ardından

"Saçların eskisi kadar da gür değil. Her neyse, kim yaptıysa bedelini muhakkak öder. Bu arada, beni hiç kafana takma. Ne bulduysam içtim çünkü. Zaten sarhoştum, James'la da kavga edince daha da beter oldum. Sana bunu kimin yaptığını hatırlıyor musun? Çünkü onunla konuşmam gerekecek. Biliyorsun, tipine hayrandım. Ama böyle de hiç fena olmamışsın. Hatta daha güzelsin bile denilebilir."

dedi ve sırıtmaya başlayarak Bonnie'nin yeni halini inceledi. Kızıl Prenses'i gitmişti. Gerçi gideli çok olmuştu ama artık hiç yoktu. Daniel bir şeyi farketti. Artık kavga etmeden konuşabiliyorlardı. Nedense içine bir rahatlama hakim oldu. Çünkü Bonnie'yle atıştığı her an çok üzülüyordu. Ki istemeden de olsa Bonnie'yi de üzüyordu.

"Ah Bonnie, sen olamazsın, yani olmamalısın. Gözlerin, saçların, asiliğin.. hepsi gitmiş. "

Bonny tam konuşacakken Dan ellerini siyah saçlarına çevirdi ve konuşmaya devam etti.

"Saçların eskisi kadar da gür değil. Her neyse, kim yaptıysa bedelini muhakkak öder. Bu arada, beni hiç kafana takma. Ne bulduysam içtim çünkü. Zaten sarhoştum, James'la da kavga edince daha da beter oldum. Sana bunu kimin yaptığını hatırlıyor musun? Çünkü onunla konuşmam gerekecek. Biliyorsun, tipine hayrandım. Ama böyle de hiç fena olmamışsın. Hatta daha güzelsin bile denilebilir."

"Dış görünüşüm değişmiş olabilir ama içimdeki ben hala değişmedi Dany!"dedi bir adım geri atarak onun ellerini saçına değmesi Bonny'i garip hissettiriyordu çünkü...Oldukça uzak kalması gereken bir gariplik...Ve daha sonra kendi de Dany'nin yanına oturdu ve devam etti.

"Ah..tabi ki hatırlıyorum..O gerizekalı ne büyüsü yaptığını bilmeden yaptı bunu yaptığımız büyüler bağlanıp bana tepti sanırım!Adını bilmiyorum...Hım...Gina'ydı..!Ama sakın sen karışma onu elime bir geçirirsem..!"dedi yüzü asık vaziyette göle doğru bakarken...

Out:Gina'jım rp kurgu düşman oldugumuz ıcın kurguda gerizekalı dedım yoksa demem bilyosun xD

Daniel yarı sırıtır yarı somurtur bir ifadeyle Bonnie'ye döndü ve fısıltı denilebilecek kadar kısık bir sesle

"Ah zaten istesem de bir şey yapamam. Birkaç saat önce onunla gayet iyi öpüşüyordum. Yo hayır, ona bu şekilde ihanet edemem. Gerçi o beni kovmaktan beter etti ama neyse."

dedi. Sonra sesini normale döndürerek

"Elbette karışmam. Sen zaten yeterince dersini verirsin. Bence o da biraz cezalandırılmayı hakediyor. Neyse, hayat nasıl gidiyor? Son günlerde Ginny'yle görüştün mü? Veya Brian ile? Çünkü ben onları hiç göremedim. Ginny'yi her neyse istemeyerek görmedim de Brian nerelerde bunu hiç bilemiyorum. Rose da onu merak ediyor."

dedi ve gülümsemeye çalışarak saçlarını dağıttı gene. Bunu farkında olmadan yapıyordu ama dağınık saçlarla dolaşmak her nedense hoşuna gidiyordu. Annesi ona hep saçlarını biraz taramasını söylerdi ama Dan yine de taramazdı. Artık onun tarzı olmuştu bu.

"Ah zaten istesem de bir şey yapamam. Birkaç saat önce onunla gayet iyi öpüşüyordum. Yo hayır, ona bu şekilde ihanet edemem. Gerçi o beni kovmaktan beter etti ama neyse."

Bonny şaşkınlıktan kocaman kocaman olmuş gözlerini Daniel'e çevirdi.Onu oracıkta boğmaya niyetlenmişti ki sanki birşey yokmuşçasına devam etti.

"Elbette karışmam. Sen zaten yeterince dersini verirsin. Bence o da biraz cezalandırılmayı hakediyor. Neyse, hayat nasıl gidiyor? Son günlerde Ginny'yle görüştün mü? Veya Brian ile? Çünkü ben onları hiç göremedim. Ginny'yi her neyse istemeyerek görmedim de Brian nerelerde bunu hiç bilemiyorum. Rose da onu merak ediyor."

"Sen...Nasıl..Nasıl bu kadar yüzsüz olabiliyorsun ya!Ginny benim kardeşim!Ah...sana inanamıyorum üstelik bir de iki tane çocugun var!"dedi sinirden kıpkırmızı olmuş yanaklarıyla..Bu kadar olabileceğine ihtimal vermiyordu..Daniel bu kadar alçalmış olamazdı...

Danny, Bonnie'nin sözlerinin ardından diş diş sırıttı ve

"Ah yanılıyorsun üç. Hatırlatırım Nerissa'dan da bir kızım var. Ama beni suçlama daha yeni öğrendim ve kız üç yaşında. Hem de bu kadar yüzsüz olmamı sağlayan Ginny, çünkü bana yüz göstermiyor. Ne zaman onunla konuşmaya çalışsam, yaklaşmaya çalışsam ağlayarak kendinden uzaklaştırıyor. Tam bir sulu göz oldu. Ama onu seviyorum ve o da beni seviyor. Sanki bilmiyor mu başkalarıyla da takıldığımı. Ama problem etmiyor. Çünkü benim de biraz haklı olduğumu biliyor. Neden benden kaçıyor bilmiyorum."

dedi bir çırpıda. Sonra rahatlamaya çalışarak gözlerini yere devirdi. Sarhoş olmasaydı heralde bu kadar çok şeyi ağzından kaçırmazdı. Çünkü Bonnie'yle küsmek isteyeceği son şeylerden biriydi heralde. Hazır barışmışlarken yine her şeyi berbat etmişti. İşte sarhoş olmayı bu yüzden seviyordu Dan. Yaptıklarına alkol hakim oluyordu. Tıpkı Gina2yla yaşadıklarına da hakim olduğu gibi.

Bonny Daniel'in bu kadar yüzsüz olmasına inanamıyordu...Bu kadar kötü olabileceğine...Neden onun herzaman böyle olduğunu görememişti ki sanki...neden içinde hep bir iyilik sakladığını düşünmüştü..Başını iki yana salladı..

"İlişkinizi bu kadar harcayabileceğini bişmiyordum Dan..Ginny'e en başta söylemiştim..!Seninle evlenmemesi gerekiyordu!Aşık olmuşmuş..!aşk herşeyi çözmüyor işte!Biliyor musun senden iğreniyorum!"dedi sinirle...Bir yandan kendi salaklığına da üzülüyordu...Eskiden..O..hep böyleydi...O zaman Bonny'e de aynısını yapmıştı...Nasıl olmuş da böyle birini sevmişti..?

Daniel bir süre sırıtmaya devam ederken

"Haklısın Bonnie, ben pisliğin tekiyim. Babamın izinden giden bir pisliğim ben! En sonunda onun gibi olacağım, cehennemde babam gibi işkencenin en alasını çekeceğim. Ama sakın şöyle düşünme, evliliğimizi harcadım, Ginny'yi aldattım falan diye. Sakın düşünme çünkü onu aldatmadım ben! O sürekli ağladı, benden kaçtı. Sonucunda sadece bir iki bayanla takıldım diye aldatmış kişi olmak istemem."

dedi. Sonra yine başını yere eğerek

"Ama inan seninleyken böyle biri değildim. Ne oldu bilemiyorum. Bana ne oldu bilemiyorum. Çözemiyorum. Ginny'ye aşığım ama o bana yüzünü döndükçe hırs doluyorum, ne yaptığımı bile bilmiyorum. Yarı ayık yarı uykulu geziyorum. Sarhoşum! Serserinin teki oldum. Bir gün yaptığımı ertesi gün zar zor hatırlayabiliyorum. Lütfen.. lütfen tek taraflı düşünme."

diye ekledi. Kendine hakim olamayarak da

"Yardıma itiyacım var..."

dedi. Uzun zamandır ilk defa bu kadar zayıf düşmüştü. Gerçekten yardıma ihtiyacı vardı. Belki de yapması gereken tek şey sadece evine gidip ailesiyle ilgilenmekti. Tabi ailesi onunla ilgilenirse.

Bonny sinirli vaziyette kalakamıştı.

"Haklısın Bonnie, ben pisliğin tekiyim. Babamın izinden giden bir pisliğim ben! En sonunda onun gibi olacağım, cehennemde babam gibi işkencenin en alasını çekeceğim. Ama sakın şöyle düşünme, evliliğimizi harcadım, Ginny'yi aldattım falan diye. Sakın düşünme çünkü onu aldatmadım ben! O sürekli ağladı, benden kaçtı. Sonucunda sadece bir iki bayanla takıldım diye aldatmış kişi olmak istemem.Ama inan seninleyken böyle biri değildim. Ne oldu bilemiyorum. Bana ne oldu bilemiyorum. Çözemiyorum. Ginny'ye aşığım ama o bana yüzünü döndükçe hırs doluyorum, ne yaptığımı bile bilmiyorum. Yarı ayık yarı uykulu geziyorum. Sarhoşum! Serserinin teki oldum. Bir gün yaptığımı ertesi gün zar zor hatırlayabiliyorum. Lütfen.. lütfen tek taraflı düşünme."

Bonny afallamış vaziyette Dan'a bakakalmıştı.Onu bu kadar çaresiz ilk defa görmiyordu ama onu böyle görünce dayanamıyodu.Neden herşeye hemen inanıp kanmak zordundaydı...

"Yardıma itiyacım var..."

"Tamam...Biliyorum..Dany kötü biri değilsin..Hey baksana."dedi gülümseyerek...

"Ben sana yardım edeceğim..öncelikle şu içkiyi kesiyosun..!"dedi ve kulağından çekermiş gibi yaparak devam etti.

"Bir daha seni böyle sarhoş görmicem beyefendi..Şimdi doğru evine gidip yatıyorsun..Ve sabah olunca bakanlığa gelip beni bul!"dedi gülümseyerek..

Daniel, Bonnie'nin sözlerinin ardından rahatlayarak gülümsedi ve

"Sen.. sen bir tanesin Bonnie. Söz veriyorum sana, şimdi Ginny'nin yanına, bebeklerimin yanına gideceğim ve bir daha onlardan ayrılmayacağım. İçkiyi de sarhoş etmeyecek kadar içeceğime söz veriyorum. Ya da vermeye çalışıyorum."

dedi. Gülümsemesini büyüterek boynunu kütletti. Bonnie'nin yeni gözlerine odaklanarak

"Yarın bakanlıkta görüşürüz öyleyse ha? İyi geceler öpücüğü!"

dedi ve Bonnie'nin yanağına küçük bir öpücük kondurdu. Hemen ardından

"İğrenç içki kokuyorsam özür dilerim. Ama sen de bir öpücük ver gideceğim. Söz!"

diyip gülümsedi. Amacı biraz fırlamalık olabilirdi ama Bonnie'den alacağı bir şans öpücüğüne de ihtiyacı vardı. Kim bilir Ginny'den nekadar azar işitecekti.

"Yarın bakanlıkta görüşürüz öyleyse ha? İyi geceler öpücüğü!"

Bonny Dany'nin kendini öpmesiyle biraz rahatsız hissetse de yüzüne yayılan gülümsemeyi yitirmedi.

"Tamam yarın görüşürüz..!"

"İğrenç içki kokuyorsam özür dilerim. Ama sen de bir öpücük ver gideceğim. Söz!"

Bonny küçük bir gülümsemeyle Dany'i omuzlarından tutup arkasını çevirdi.

"Sen o öpücüğü kaybedeli çok oldu...Hadi Dany doğru eve iyi geceler..!"dedi çünkü onu öpseydi içinde Ginny'e karşı bir suçluluk hissedeceğini biliyordu.En iyisi Daniel'i bir an önce eve göndermekti.

Sonra bir an midesinin bulandığını etrafın sislenip sislerin tekrar açıldığını farketti.Ne olduğunu biliyordu.Bu Bonny görüntüsünü kaybettiğinden beri dördüncü kez oluyordu.Siyah saçların yerini kızıl saçlar alıyor yüzü eski Bonny'e dönüüyordu.Ama henüz çok geçmeden yarım saat bile olmadan gene siyah saçlı Bonny'e dönüşüyordu.