Doğum Günü...

Rose bu sabah erken uyanmıştı.Yatağından uzun bir süre kalkmadı.Gözlerini kapayıp düşüncelere daldı.Aklına ilk gelen şey ailesiyle yaşadığı son doğum günüydü.Rose o günden sonra doğum gününe kimseyi çağırmamıştı.Sadece okul yıllarındayken Brian ve Danielle kutlardı.Ailesi aklına geldiğini Rose ağlamaya başlamıştı.Mutlu olması gerekirken Rose mutsuzdu.Yıllarca doğum günlerinden bişey anlamamıştı Rose.Rose bu sene doğum gününü kutlamak istiyordu arkadaşlarıyla.Ölümün eşiğinden dönmüştü savaşta.Rose'nin gözyaşları durmak bilmiyordu.Ailesiyle geçirdiği son doğum günü...Rose bunları beyninden uzaklaştırmaya çalışır gibi kafasını salladı.İçinden ''Artık ağlamak yok Rose.Unut,eskileri.Hadi kalk hazırlan.Bu senin en mutlu günün.'' dedi.Rose gözlerini küçük bir çocuk gibi sildi,hafif gülümsedi.Yatağından kalkıp,balkona yöneldi.Hava çok güzeldi.Duş alıp kıyafetlerini giyinmesi lazımdı.Hemen duşa girdi.Duştan çıktıktan sonra dolaba gitti.Aslında Rose dünden hazırlamıştı kıyafetini.Kıyafetini alarak giyindi.Saçlarını toplayarak garipimsi bir topuz gibi birşey yaptı..Şimdi sıra Parlayan göle girmekteydi.Rose evden kimseye haber vermeden çıktı.Biraz yürümek istiyordu.Onun için Parlayan göle yürüyerek gitti.Gölün yakınlarına yürüdü.Orada olacaktı partisi.Rose sihirle masaları yerleştirdi.Masaların örtüsü beyazdı.Örtülerin altları dantelliydi.Rose bunlara pek önem vermezdi ama artık değişmek istiyordu.Müzik olayı da şahane olacaktı.Gölden deniz kızları çıkacaktı.Zaten bu gölün özelliğydi.Aslında deniz kızları tanımadıkları kişilere çalmazlardı ama Rose'yi çok iyi tanıyorlardı.Rose bir gün öncesinden rica etmişti onlar da kabul etmişti.Çok az kişiyi çağırdığından sadece üç masa koymuştu.Yiyecek ve içecekler içinde bir masa koydu.Herşey tamamdı.Partiye daha çok vardı ama Rose erken gelmişti.Burası onu rahatlatıyordu.

Dipnot(out):Gelseniz diyorum artık.Ağaç oldum beklemekten.

Daniel yeni güne gözlerini daha bir mutlulukla açtı. Çünkü bugün, oldukça değersiz dünyada kendinden bile daha çok değer verdiği bir kişinin doğum günüydü. Evet, Rose'un doğum günüydü. Daniel ve Rose çok uzun zamandır arkadaştılar. Okulda tanışmadan önce de Daniel'ın annesiyle Rose'un ailesi tanışıyordu. Çünkü Daniel'ın annesi de bir Weasley'di. Annesi sayesinde okuldan önce de Rose'u bir kaç kere görmüştü. Ama o zaman konuşamamışlardı bile. Çünkü Daniel yabancılara karşı utangaçtı o zamanlar.

Eski günler geldi Daniel'ın aklına birden bire. Hogwarts'ta kutladıkları doğum günleri.. Daniel'a göre bu doğum günleri çok sade ve masum, fakat bir o kadar da değerliydi. Ortak Salon'da veya göl kıyısında toplanıp, Brian ve Daniel'ın mutfaktan arakladıkları harika yiyeceklerden yerler ve Hogsmade'den aldıkları içecekleri içerlerdi. Bir keresinde Rose'un doğum gününde, Hogwarts'taki gölün Deniz Kızları'nın şarkılarının eşliğinde Daniel, Rose'u dansa kaldırmıştı. İkisinin o zamanlar kusursuz bir dostlukları vardı. Daniel düşündü yine, şimdi neden olamasın ki böyle harika bir dostlukları?

Hızla yatağından fırladı Daniel. hemen duşa girdikten sonra saçlarını öylesine bir kurutup dolabına yöneldi. Daniel diğer büyücüler gibi cüppe veya caf caflı şeyler giymekten pek hoşlanmazdı. Bu yüzden bir muggle mağazasından yeni aldığı mavi kot pantolonu ile çizgili gömelğini kaptığı gibi giydi. Kıyafetleri her zaman ütülü dururdu zaten. Çünkü ütüsüz bir şeyler giymek Daniel için bir faciaydı!

Daniel üstünü giydikten sonra hemen çekmecesine yöneldi. Sırıtarak çekmecenin içindeki hediyeyi kaptı.Şık bir hediye kutusunun içindeydi hediyesi. Rose'a bir kolye almıştı. Kolyenin ucunda bir kalp vardı ve kalbin ucunda ise bir inci vardı. Bu sihirli bir kolyeydi. Sihir kolyenin incisindeydi. Rose bu inciyi sakladığı sürece Daniel ve Rose'un birbirlerine olan sevgileri her geçen gün daha da artacaktı. Gerçi buna ihtiyaçları yoktu çünkü onlar zaten harika arkadaşlardı ama Daniel yine de endişelenmişti. Rose gibi bir arkadaşını kaybetmek istemiyordu. Bu yüzden dostluklarına destek çıkacak bir kolye fena olmazdı. Hem de görüntüsü Daniel'a göre çok hoştu. Rose'a çok yakışırdı bu kolye.

DJ biraz daha hızlı davranmaya başlayarak hemen ayakkabılarını giydi ve evden dışarı fırladı. Çok heyecanlanmıştı. Çünkü arkadaşı birr yaş daha büyüyordu. Bu da demek oluyordu ki birkaç hafta sonra Daniel da yeni yaşına girecekti. Bir yeni yaş daha... Gün geçtikçe daha da büyüyor ve biraz daha sorumlluk üstlenmeye başlıyorlardı. Daniel bir anda James'a özendiğini farketti. Onun gibi rahat ve sorumsuz gibi olmayı ne kadar da çok isterdi.

DJ bunları düşünürken Parlayan Göl'e vardığını farketti. Etrafı bir süre taradıktan sonra biraz ilerisinde üç masa ve yiyecek, içeceklerle dolu bir masa daha gördü. Doğru yerde olduğunu anlayarak sırıttı. Sonra gözüne gölün yanındaki Rose çarptı. Gülümsemesi bir anda donarak öylece kaldı. Arkadaşı ne kadar da güzel olmuştu. Daniel şükrediyordu, Rose'a tıpkı Alexis'e baktığı gibi bakabildiği için. Çünkü Rose oldukça göze çarpan cinsten bir bayandı. Güzeldi ve sevimliydi. Ama her nedense Daniel ona kız kardeşi Alexis'e baktığı gibi bakıyordu. Bunun için de mutluydu.

Daha fazla zaman kaybetmeden Rose'un yanına gitti Daniel. Gülümser bir yüzle

"Ben de, doğum günü kızı nerede, diye düşünüyordum. Meğerse az ilerimdeki peri kızı, doğum günü kızının ta kendisiymiş. Selam Rose, Doğum günün kutlu olsun! Nice mutlu ve birlikte olduğumuz yıllara!"

dedi ve dostuna sarılarak onun yanağına bir iyi ki doğdun öpücüğü kondurdu, tıpkı diğer doğum günlerinde de yaptığı gibi. Daniel çok mutluydu ve dostunun da mutlu olduğunu umuyordu. Çünkü bugün onun günüydü. Herkesten çok hakediyordu mutlu olmayı.

Daniel bir süre Rose'a baktıktan sonra elindeki hediye kutusunu ona uzattı. İçinden sürekli, umarım beğenir, diye geçiriyordu. Gerçi Rose öyle çok hediye beğenmeyen, sevimsiz bir kız değildi ama yine de korkuyordu Dan. Çünkü bayanlara pek de güven olmayacağını düşünüyordu bu konuda.

Doğum Günü... 49200701201439240

Bu da hediyem

Rose beklerken etrafı incelemek istedi.En son buradan ayrıldığında sarhoştu.O günü hatırlayınca güldü kendi kendine.Rose hiç içmediği kadar içki içmişti.Daniel'e kızarken kendisi sarhoş olmuştu.O gün otturdukları yere gitmişti Rose.Orayı inceledikten sonra en çok sevdiği yere yani isimlerinin kazınmış olduğu ağaca yöneldi.Rose bu ağacı çok seviyordu.Çünkü bu ağaç yaşadığı sürece Daniel,Brian ve Rose'nin dostluğu da yaşayacaktı.Rose bu ağaca baktığında eski doğum günlerini hatırladı.Sadece kendisiyle birlikte üç kişini olduğu doğum günlerini.Bu sefer doğum günü biraz farklı olacaktı.Hem buruk hem mutlu.Brian yoktu bu doğum gününde.Rose buna çok üzülmüştü.Aklına Daniel geldi.Onunla çok iyi dostlardı.Aslında Danielle kavga etmişlerdi ama tekrar barışmışlardı.Onlar küs duramazlardı ki.Rose Daniel'i de çağırmıştı.Gelmesi için dualar ediyordu.Kesin gelirdi ama yine de içinde bir korku vardı Rose'nin.Rose ağaca bir daha bakarak masaların olduğu yere gitti.Epey bir zaman geçmişti ama gelen yoktu.Rose daha partinin başlamasına yarım saat var diye düşünürken karşıdan gelen birini gördü.Görür görmez tanımıştı bu kişiyi.Bu Rose'nin en iyi dostu Danieldi.Rose çok sevinmişti.Daniel Rose'nin yanına gelince:

''Ben de, doğum günü kızı nerede, diye düşünüyordum. Meğerse az ilerimdeki peri kızı, doğum günü kızının ta kendisiymiş. Selam Rose, Doğum günün kutlu olsun! Nice mutlu ve birlikte olduğumuz yıllara!"

deyip sarılmıştı Rose'ye her zaman ki gibi.Rose ilk doğum günü öpücüğünü Danielden almıştı her zaman ki gibi..Rose çok mutlu olmuştu.Daniel Rose'ye hediyesini göstermişti.Rose bu kolyeyi çok sevmişti.Çok güzeldi.Rose kolyeyi takmak istiyordu.Rose:

''Dan çok teşekkür ederim.Aldığım en güzel hediye bu.Takar mısın?Lütfen''

dedi gülümseyerek.Daniel'in geldiğine çok sevinmişti.

Claire bakanlıktaki ofisininin kapısını asasıyla kilitledi.Çünkü arkadaşının doğum gününe gitmesi gerekiyordu ve eve gidip giyinecek vakti olmadığından orada giyinecekti.Hızlı bir vaziyette kıyafeti kenardaki dolaptan çıkararak üzerine giyindi.Asasıyla duvarda kendi yansımasını oluşturdu ve bir süre ona bakıp makyajda yaptıktan sonra kilitli olan kapıyı açtı.

"Alahamora"

Rose onun çok eski bir arkadaşıydı.Ama Claire uzakta yaşadığı için fazla görüşememişlerdi ama artık buradaydı ve Rose'ye bir süpriz yapmaya kararlıydı.Hızlı adımlara ordan çıktı ve bakanlıkta hızlı adımlarla yürümeye başladı.Onu görenler gülümseyerek selam veriyorlar ve çok şık olduğuyla ilgili birşeyler mırıldanıyorlardı.Dışarı çıktı ve Parlayan göle cisimleniverdi.

Ancak o etrafına bakınıp Roseyi alırken birden birinin onu tutup dans etmeye başladığını farketti.Gülümsedi ve bir süre dans ettikten sonra gülümseyip Rose'yi aramak için etrafına bakındı.

"Ah..İşte orada.."dedi ve Rose'nin yanındaki adama sus işareti yaparak arkadan gözünü kapattı.

"Bil bakalım kim geldi..Çok uzaklardan.."dedi ve tahminde bulunmasını bekledi.

Out:Kurguyu kendüm yaptım Rose inş beğenirsin.Dans olayını da aşağıdaki resimler boşa gitmesin diye koydum xD

Doğum Günü... N100429041230099723384vpv6

Doğum Günü... N100429041230099766577yzc0

Doğum Günü... N1004290412300997275803ck7

Doğum Günü... N1004290412300997286443lr7

Doğum Günü... N1004290412300997634866cf0

Doğum Günü... N1004290412300997241022fv9

DJ, Rose'un hediyesini beğenmesine sevinerek kolyeyi onun boynuna taktı. Kolye onun boynunda çok daha güzel durmuştu. DJ gülümseyerek

"Çok yakıştı Rose, güle güle kullan. Umarım saklarsın. Çünkü kolyenin ucundaki inciyi sakladığın sürece dostluk bağlarımız her geçen gün daha da güçlenecek."

dedi. Sonra kafasını masalara çevirerek

"Bu arada süper bir düzenleme olmuş. Eminim kendin yapmışsındır. Masa örtülerine hayran kaldım. Ellerine sağlık."

diye ekledi. Daniel ne diyeceğini bilemez bir şekilde etrafa bakarken aklına Deniz Kızları geldi. Rose onları severdi, yani yaptıkları müziği. Daniel, nasıl da unuturum, diye kendi kendini yerken Rose'a sorma gereği duydu. Belki de Rose, Deniz Kızları ile anlaşmış olabilirdi. Bu yüzden DJ endielenmemeye çalışarak

"Imm şey, Rose. Deniz Kızları'nın müziğini çok severdin sen. Ben bu kez onlarla konuşmayı unutmuşum. Hogwarts'tayken bunu hep Brian ve ben yapardık da. Sen acaba onlarla konuştun mu? Konuşmadıysan da hemen gidip onlardan rica edebiliriz. Ben şey özür dilerim, bir an aklımdan çıkmış."

dedi. Sonra somurtarak göle baktı. Nasıl da unutmuştu onlarla konuşmayı. Halbu ki Rose'un Deniz kızlarının müziğinden hoşlandığını biliyordu. bunu nasıl unuttuğuna hala şaşıyordu ama, belki de Rose unutmamıştır, diye kendini avutuyordu. O sırada yanlarına Daniel'ın tanımadığı biri geldi ve Rose'a kendisini tanıyıp tanımadığını sordu. Dan konunun değiştiğine sevinmiş bir şekilde ikisini izlemeye başladı.

Rose bugünü asla unutmayacak gibiydi.İstediği gibi gidiyordu partisi.Aslında başlamamıştı ama Daniel gelmişti.Brian da olsa çok mutlu o0lacaktı Rose.Ama o gelemeyecekti.Rose ilk kez onsuz bir doğum günü geçirecekti.Rose herşeye alışmaya başlamıştı yalnızlığa dahil...Daniel Rose'ye kolyeyi takmıştı.Çok güzel gözüküyordu.Daniel de öyle düşünüyordu.Bu kolyenin bir özelliği daha varmış güzel olmasından başka.Kolyenin ucundaki inciyi sakladığı sürece dostluğumuz sürecekmiş.Rose bu özelliği sevmişti.Bu kolyede böyle bir özellik olmasa bile Rose hiçbir hediyesini atmamıştı.İlk doğum günü hediyesi bile duruyordu.Rose:

''Bu kolyeye asla boynumdan çıkarmayı düşünmüyorum Daniel.Evet,kendim düzenledim burayı.''

dedi gülümseyerek.Bundan öncede çoğu partilerde ve düğünlerde düzenleme yapmıştı.En güzel düzenlemeyi Daniel ve Ginerva'nın düğününde yapmıştı.Herkes beğenmişti.Daniel deniz kizleını sormuştu.Rose:

''Elbette konuştum.Biliyorsun zaten çok severim onların müziğini.Büyüdük ya bu seferde ben konuşayım dedim.''

dedi gülerek.Rose çok şaşırmıştı.Aniden birsi gözlerini kapayıp onu tanıyıp tanımadığını sordu.Rose sesinden bir kız olduğunu anlamıştı.Rose'nin gözlerini kapatıp böyle soru soran tek bir kişi vardı ama onun olup olmadığından emin değildi.Yıllardır görmemişti onu.Unutmuştur beni diye düşündü ama cevap verecekti:

''Aklıma bir isim geliyor ama emin değilim.Yıllardır ortalarda gözükmeyen çok sevdiğim arkadaşım Serenay mısın acaba?''

dedi ve gülümsedi.Dua ediyordu içinden Serenay olmasını.Çok özlemişti onu.

out:Tanıdım seni xD.Biz nerden tanışıyoruz sorması ayıp...

(Hoop ben de dalıyorum sonunda:D Resmen dalmış gibi oldum ama... )

James parlayan Göle cisimlendiğinde şapkasını yenidn düzeltip üstünü silkeledi.Parlayan Göle gelmeyeli uzun zaman olmuştu,en son Amy ile karşılaşmasından beri
hiç uğramamıştı.Uğrayamazdı da zaten,Zaylarının çok uğrağı olduğu yerlerden biriydi,kendini tehlikeye atamazdı.
Ondan sonra da James ile düellosu olduğu zaman uğramıştı.Savaş sıralarıydı ve Zayların popüler mekanlarından olan Göl bir kaç yoldaş avlamak için çok uygundu.

Yine de ilk kez kendi menfaatleri dışında gelmişti buraya: Rose'un doğum günü partisi

DJ tanıştırmıştı ikiliyi,ilk söylediği söz geldi aklına
"İki kankamı tanıştırmayacak mıyım?"

James Rose'a karşı büyük bir saygı besliyordu.Rose James'in şu ana kadar karşılaştığı en sorumluluk sahibi,en zeki ve en saygı duyulası kişiydi.Güzeldi güzel olmasına ama James hiç bir zaman Rose'a güzel gözüyle bakmamıştı.Daha çok hoş sohbet ve mantığını kullanma yeteneği sayesinde ilgisini çekmişti.

Sonuçta Rose'un James'in gözünde bir bayan olarak özel bir yeri vardı,diğer alımlı kadınlara ağzı açık alık alık bakmanın aksine Rose'a gayet mantıklı yaklaşıyordu.
ve diğer güzel bayanlarda yaptığının aksine konuşmayı kesiyor ve dinlemeyi biliyordu..

Bu yüzden partiye ayıkken gelmeye karar verdi. James genelde ayık olmayı sevmezdi,zihni açık olunca herşey daha gerçekçi görünüyordu.
Doğal olarak o halde James daha ciddi oluyordu ama şu anda istediğiy de buydu.
O sabah komudindeki içkiyi bu yüzden görmezden gelmişti.Şimdi en hafif esinti bile üşümesine sebep oluyordu.

Çok aranmasına gerek kalmadan buldu Rose'u.Dj'de yanındaydı

Dj ve günün prensesi! dedi melon şapkasını çıkarıp selam verdi.O sırada yanlarındaki bayanı farketti

Tabi size de merhabalar genç bayan.. Bir an üçüne de gülümseyerek baktıktan sonra ciddiyeti bir kenara bıraktı

Amaan ciddi olmayı beceremiyorum yine! Doğum günün kutlu olsun Rose,80ine geldiğinde bile böyle güzel görüneceğine eminim..Oyalanmadan hediyeni vereyim,yoksa cebimde yıllanır bu meret...

Cebinden kadife siyah bir kutu çıkardı.Avucunun içi kadardı ve gümüş yaldızlarla süslenmişti.Kutuyu açıp içindekini ortaya çıkardı

Ejder gözü... diye takdim etti yüzüğü

Öylesine bir yüzük değildir,rahmetli anneminmiş.Bildiğim kadarıyla o kadar yararlı bir yüzük ki babam annem öldüğünde parmağından zorla çıkarmış!Artık o da olmadığına göre senin olmasını uygun gördüm.Mücevher kısmına bakarsan görmek istediğin kişiyi görebilirsin ama nerede olduğuyla ilgili bilgiyi vermiyor,sadece gösteriyor..Yine de çok uzun süre bakmanı önermem,kafan allak bullak olur!

Bir süre yüzüğe bakıp Rose'un eline tutuşturdu

Artık senin..Bunu verebileceğim daha uygun bir bayan yoktu!

İçten anları çok nadir yaşadığından sıkıntı çeken James'în ilgisi başka yöne kaydı.Gözleri parladı ve sevinçle haykırdı

Vay,o açık büfede gördüğüm şey kısır mı??

Nazikçe izin istedi ve açık büfeye yöneldi.

'Aklıma bir isim geliyor ama emin değilim.Yıllardır ortalarda gözükmeyen çok sevdiğim arkadaşım Serenay mısın acaba?''

Claire gözlerini kırpıştırdı ve onu gülümseyerek kendine çevirdi.

"Çok gıcıksın..!Hala bana bu ismimle hitap ediyorsun..Hey sana bir bakayım..Ne kadar da güzelleşmişsin..Gerçi hep öyleydin..."dedi ve ona uzunca sarıldı.

"Biliyor musun artık hep burdayım kuzenin Bonnie asistanı olmam için beni Beauxbatons 'taki iksir profesörlüğünden aldırdı.Gene benden kurtulamayacaksın yani...Ah az daha hediyeni unutuyordum umarım beğenirsin.."dedi ve asasını sallayarak eline birkez vurdu.Küçük bir pigme pofidik vikleyerek elinde zıplıyordu.Pembe mavi karıiımı uzun tüyleri,mavi küçük şirin gözleri Claire'nin eline iyice sinmesiyle daha da şirin gözüküyordu.

"Al bakalım.."dedi ve Rose'nin eline uzattı.

"İşte bu da evi.."dedi ve Daniel'in ayağının hemen yanında küçük ev şeklinde perdeleri bile olan bir kafes belirdi.Tam o sırada yanlarına melon şapkalı biri geldi ve kendisine selam verince Claire de aynı şekilde konuşmadan gülümsemesiyle karşılık verdi.

Out:Hımm tatilde tanışmış olabilirler aklıma başka birşey gelmioree xD Ya da şöyle olsun 4.Sınıftayken Hogwarts'tan ayrılıp Beauxbatons'a geçiş yapmış olsun..=)

Rose gözlerini kapatan kişiyi bulmuştu.Cevabı doğruydu ama arkadaşına yanlış isimle hitap etmişti.Rose:

''Pardon bayan,unutmuşum.Biliyorsun seni bu konuda gıcık etmekte üstüme yoktur.Yıllardır görüşmüyoruz Claire.Seni çok özlemişim.''

dedi ve Clarie'ye bakarak gülümsedi.Rose Claire'nin her zaman burada olacağını9 duyunca çok sevindi.Sevdiği insanlar en mutlu gününde yanındaydı.Bir tek kişi burada olamayacaktı.Rose:

''Burada kalacağına çok sevindim.Sevdiğim herkes burada artık.Yaşasın''

küçük çocuklar gibi sevinmişti.Rose'yi sevimli yapan özelliklerinden bir de buydu işte.Çocuksu hareketleri...Claire hediyesini Rose'ye vermişti.Claire Rose'ye bir tane pigme pofidik almıştı.Tabiki de evini de almıştı.Rose:

''Hediye için teşekkür ederim.En son aldığım pigme pofidiğim kaybolmuştu.''

dedi gülerek.O arada James gelmişti.Rose James'i pek tanımıyordu ama Daniel'in dostu onun da dostu olabilirdi.Rose James'i sevmişti.İyi birine benziyordu.Aslında iyi biri olmadığını Rose de biliyordu ama James'i tanımayan ilk gördüğünde öyle düşünürdü.James'in hakkında birşeyler duymuştu ve bunların çoğuna gülmüştü.Ne de olsa Daniel'in arkadaşıydı.James hiçbir zaman ciddi olamıyordu bu bu halinden belliydi.James gülümser bir şekilde Rose'nin doğum gününü kutladı ve iltifatlar etmişti ve cebindeki hediyeyi çıkarıp Rose'ye uzatmıştı.Bu hediye çok üzeldi.Ama Daniel'in hediyesini geçememişti.Bu hediyenin de özelliği vardı.Rose bu özelliği çok sevmişri.Rose:

''James bu hediye çok güzel.Hem özelliğini de çok sevdim.Çok işime yarar.Çok teşekkür ederim.Kıyafetime de çok uygun.Seksenimde de böyle güzel olurmuyum bilemem.Haa...Haberin olsun sana ciddiyet hiç yakışmıyor.Evet James o gördüğün kısır özellikle senin için yaptırdım''

dedi ve güldü.Claire yalnız kalmış gibi gözüküyordu.Bu iki kişiyi de tanımıyordu.Rose:

''Claire bunlar benim arkadaşlarım.Bu Daniel en iyi arkadaşım bu da James.''

dedi James ve Daniel'i göstererek.Claire'yı gösterek:

''Bu da benim eski bir arkadaşım Claire.''

dedi gülümseyerek.James'in verdiği yüzüğü parmağına takmıştı.

out:Seranay sen dördüncü sınıfa kadar Hogwartsta olsan Daniel ve diğerlerinin seni tanıması lazım.

out:Ben sizden bir yaş küçükmüşüm sen okula ilk geldiğimde felen yardım etmişsin böylece yakın arkadaş olmuşsuz felen..Ya hatırlamamış olurlar konuşulunca hatırlamış gibi yaparlar sonuçta daha küçükken ayrılmışım felen işte uydur bişiler xD

Rp in:

Claire gülümseyen yüzüyle Rose'nin mutluluğunu izliyordu.Gözleri o kadar gülümsüyordu ki Claire Rose'nin mutlu olduğunu anlayabiliyordu.

''Claire bunlar benim arkadaşlarım.Bu Daniel en iyi arkadaşım bu da James.''

Claire gülümseyen yüzüyle tokalaşmak için elini önce melon şapkalı adama sonra da diğerine uzattı.İkisi de iyi giyinimli kişiler gibi gözüküyorlardı.Claire ikisini de tam hatırlamasada Hogwarts'ta gördüğüne emindi.

"Memnun oldum"dedi cıvıl cıvıl bir sesle...Beauxbatons'dan ayrıldığından beri pek çevresi olamamıştı.Oradaki arkadaşları uzakta kalmış ve her halikarda burada Rose'den başka yakın arkadaşı kalmamıştı.