Süpürge Odası Ne Kadar Heyecanlı Demi x)

Chris yatağında yatarken canı çok sıkılmıştı napa bilirim diye düşünürken aklına birden Yasak Orman geldi oraya gitmek istedi aniden ancak kimseye yakalanmaması gerekiyordu. Pelerinini ve asasını aldı ve alt kata indi içinden ''Acaba Tablodaki Kadın Uyumuş Mudur?'' diye geçirirken tablonun önüne geldi kadın şifreyi sordu ve Chris şifreyi söylüyerek dışarıya çıktı ilerlerken süpürge odasının önüne geldiğinde arkadasından ayak sesleri geliyordu ve birisi ''Lumos!'' diye fısıldadı Chris ne olduğunu bilemeden hemen süpürge odasına daldı kapayı kilitledi ve onun gitmesini bekledi. İçinden profesör olduğunu geçirirken doğru tahmin etmişti. ve dışarıdaki kişi birden ''Lanet Olsun! Buradan birinin geçtiğine yemin bile ede bilirim'' dedi. Chis ''O.o Tanrım Bu Profesör Ginny. Umarım beni bulamaz'' dedi ve istediği olmuştu profesör oradan gitmişti. Chris tam kapıyı açarken yine ayak sesleri geliyordu hemen kapıyı kapattı ve hiç ses çıkartmadan durdu.

Serena hızla yataktan kalktı. Gece çok sıcak ve bunaltıcıydı. Hem uyuyamıyor hemde aklı annesinin verdiği tokaya takılıyordu. O toka annesinden kalan son şeydi. Onu asla kaybedemezdi. Bu yüzden hızla aşağıya indi ve ortak salonu aramaya başladı. Orada hiç toka yoktu. Hızla kapıdan çıktı ve portredeki adamın bağrışlarını duymazdan gelerek koşarak aşağıya indi. Hademenin tokayı bulup bulmadığını biliyordu ama bulduysa süpürge odasına fırlatıp atmış olacağını tahmin ediyordu. Hızla aşağıya indi. Soluk soluğa gece karanlığında kendine ne yaptığını soruyor ve kendini tutmaya çalışıyordu. Soluk soluğa hızla ilerledi. Sonunda süpürge dolabına yaklaşmışken birini gördü. Işıkla etrafı dolaşıyordu. Serena hemen kenera saklandı ve tahmine ttiği gibi Profesör Black'in geçmesini bekledi. O geçtikten sorna hızla çarpan kapının ardından kapıyı gene açtı ve süpürge solabına süzüldğü. Karanlıkta tokasını bulamayacağı için dolabın ışıklarını yaktı ve başını kaldırır kaldırmaz bir çocukla kendini burun buruna buldu. Serena biraz şaşırarak "Sende kimsin?" diye sordu. Çocuğa baktı ve ne kadar yakışıklı olduğunu farkedince bu durumun çok güzel olduğpunu düşündü.

Chris yakalana bilirdi. Ancak profesörün aklına süpürge odası asla gelmezdi. Niye o kadar küçük biryere baksınki? diye düşünürken kapıyı aniden birisi açtı Chris ''Lanet Olsun!'' dedi ve hemen asasını çıkarıp karşısına çıktı. Karşısındaki kişi hemen dolabın ışıklarını açtı ve Chris o kişinin kız olduğunu gördü aniden burun buruna gelmişlerdi Chris asasını göstermeden hemen cebine koydu. Kız o kadar güzeldiki ona zarar gelmesini istemezdi kız Chris'e ''Sen Kimsin?'' dedi ve durakladı. Chris ''Heyy Bu Dolaba ilk önce ben girmiştim sence bu soruyu benim sormam gerekmiyormu?'' dedi ve gülümsedi ''Neyse benim adım Christopher Calienté Iııı Senin Adında?'' dedi ve bekledi kız o kadar güzeldiki Chris ilk görüşte aşık olmuştu sanki...

Karşısındaki çocuk biraz şirin ve bir o kadarda yakışıklıydı. Serena kapıyı kapatmıştı ama buna biraz pişman olmuştu çünkü burası o kadar küçüktü ki iki kişinin sıpması için birinin diğerinin üstüne çıkması gerkeiyordu ki altta olan şu ahline bakılırsa kesinlikle Serenaydı. Çocuk hemen;

''Heyy Bu Dolaba ilk önce ben girmiştim sence bu soruyu benim sormam gerekmiyormu? Neyse benim adım Christopher Calienté Iııı Senin Adında?'' diye sordu. Serena bu sıkışık yerde acıyon kolunu hemen yukarı kaldırarak hafifce gülümsiyerek;

"Serena Van Der Woodsen" dedi. Yeni tanıştığı biriyle bu kadar dip dibe olmak Serena'ı rahatsız etmesi gerekirken aksine daha bir mutlu olmuştu. Kollarını kurtarma çabası çocuğun boynuna sarılmasını sağlamıştı. Serena her ne kadar bundan rahatsız olmasada bir açıklama yapması gerektiğini düşünerek "Bu şekilde durmak sitemezdim ama yani daha doğrusu isterdim ama... " biraz saçmaladığın ı düşünüyordu ve bunu nasıl kapatıcağını bilemiyordu bu yüzden her zamanki çılgınlık anı geldiğini düşünerek hayatında hiç yapmadığı bir şey olsada çocuğun dudaklarıyla dudaklarını birleştirdi.

Serena Chris'i çok heyecanlandırmıştı o kadar güzeldiki Chris neredeyse o dolaba girdiği için gidip Prof. Ginny'e teşekkür edecekti sanki o kadar mutluyduki Serena cevabı vermekte geç kalmamıştı ''Serena Van Der Woodsen'' dedi. Chris onun adınıda öğrenmişti. Hemen Serena'ya ''Ne Kadar güzel bir ismin var?'' dedi ve gülümsedi Serena odanın sıklığından Chris'e sarılmıştı. Chris gerçekten çok mutlu olmuştu. Serena Chris'e dönerek ''Bu şekilde durmak istemezdim ama yani daha doğrusu isterdim ama..'' demişti gerçekten birazcık saçmalamıştı ama olsun kimin umrundaki?. Serena birden dudaklarını Chris'inkiyle birleştirdi. Chris içinden ''Evet İşte Oldu!'' dedi ve Serena'ya sımsıkı sarılarak karşılık verdi...

Chir Serena'a sıkıca sarıldı ve artık dipdibe olmayı aşmışlar gerçektende vicutları bile birbirine yapışmıştı. Serena Chis'i ötüğü için çok mutlu olmuştu ve o tokayada binlerce kere dua ediyordu. Onu buraya getirmesi ve Chris'le karşılaştıması mükemmel bir şeydi. Bu yüzden uzun süre sanki uzun süredir görüşmeyen iki aşıkmış gibi dolapta öpüştüler. Bir süre sonra bu çocukla ilgili adı hariç bir şey bilmediğini farketti. Hem nefeside bitmek üzereydi. Hemen dudaklarını ayırdı ve gülümsiyerek;

"Peki yakışıklı yabancı senden korkmam gereken bir durum var mı? yada bir sabıkan." dedi ve gülerek dudağını ısırdı. Birinin bu kadar yakışıklı ve tutkulu olabikleceğini hiç düşünemezdi. Gerçektende Serena ruh ikizini bulmuş gibiydi. Hem insan hayatta bir kere aşık oluyorsa Serena bir biri bu çocukta kullanacaktı.

Chris Serena ile uzun uzun öpüşmüştü bu çok heyecan verici bir durumda ikisininde nefesi tükenmek üzereydi. Serena birden dudaklarını çekti Chris Serena'nın nefesini hissede biliyordu. ve Birden Chris'e ''Peki yakışıklı yabanvı senden korkmam gereken bir durum var mı? yada bir sabıkan.'' dedi ve gülerek dudağını ısırdı Serena. Chris içinden ''O.o Tanrım bu kız benim ruh ikizim sonunda kendime göre bir kız buldum.'' dedi ve gülümsedi. Chris ''Elbette var ben çocuk ölmüştüm. Bu yüzden benden uzak durman lazım'' dedi ve sırıttı. ''Aman Tanrı'm saçmalama sence ne gibi bir tehlikem olabilirki güzel kız?'' dedi ve gülümsedi. Serenanın dudaklarına kısa bir öpücük kondurdu ''Sencede burası çok küçük değilmi?'' dedi ve serena'nın elinden tutarak onu oradan dışarıya çıkardı. ''Evet Güzel Kız. Nereye gitmek istersin?'' dedi ve tekrar gülümsedi çok mutluydu Chris...

Serena Chris'îmn elini tutarak dolaptan dışarı çıktı. Chris nereye gitmek istediğini sorunca bir süre muzurca gülümsedi. Buraya geliş sebebi ve o çok değerli tokası tamamen aklından çımmıştı. Serena gülümsiyerek;

"Senin yanında olacaksam her yer olur." dedi ve gülerek Chris'in yanağına bir pücük kondurdu. Sonra hafifce gülümsiyerek;

"Profesörler odasına ne dersin. Bu saatde orda kimse olmaz." dedi ve gülümsiyerek Chris'in elini daha sıkı tuttu. Etrafa hafifce göz gezdirdi ve onayaklaşarak "Hem rahat puflarda var." diyip gülümsedi. Serena'nın üzerinde her gün günlük okul kıyafeti vardı. Normalde olduğu gibi gömleğin dümelerinin bir kaç tanesi açık bırakılmış ve üstüne mavi bir Ravenclaw armalı kıravat takmılmıştı. Sarı saçları dağnık ve açıktı. Eteği diğer öğrencilere göre biraz kısaydı ve Serena genelde çorap giymezdi. Bu yüzden converseleri kısa converseydi.

Chris, Serena’ya nereye gitmek istediğini sorunca Serena’da muzurca gülümseyerek ‘’Senin yanında olacaksam her yer olur.’’ dedi ve gülerek Chris’in yanağına bir öpücük kondurdu. Sonra hafifce gülümsiyerek;

’’Profesörler odasına ne dersin. Bu saatde orda kimse olmaz.’’ Dedi ve gülümseyerek Chris’in elini daha sıkı tuttu. Ve Chris’e yaklaşarak ‘’Hem rahat puflarda var.’’ Diyip gülümsedi. Chris bu sözlerine gülümseyerek ‘’Neden olmasın?’’ dedi. Ve Serena’nın elinden tutarak onu profesörlerin odasına götürdü. İçeri girdiklerinde odanın içinde bir göz gezdirdi Chris ve pufları aradı sol tarafına döndüğünde pufları görmüştü. Serenanın ellerini tutarak puflara oturdular. ‘’Serena puflar gerçekten rahat..’’ Dedi ve Serena’yı öpmeye başladı.

Serena gülerek Chris'in yanında Profesör odasına girdi. Etrafa bakındı ve Chris gibi oda puflardan birine oturdu. Chris gülerek Serena'a pudfların rahat olduğunu söyledi ve ona uzanarak öpmeye başladı. Serena Chris'e karşılık vererek on yaklaştı. Elini boynuna doladıktan sonra Chris'in saçıyla oynamaya başladı. Gülerek Chris'in dudağını ısırdı ve geri çekilip;

"Sanırım burda yakalanırsak baya çekicez." dedi ve gülerek çocuğun kanayan dudağına uzanıp onu öpmeye başladı. Serena bir anda bu çocukla nasıl bu kadar samimi olduğunu düşündü. Ona uzun yıllardır çok ateşli olduğunu söyleyen çok kişi varı ama kimseyi böyle öpmemişt. Zaten kimseye karşı böylede hissetmemişti. Hem şu anda profesörler odasında oturmuş onu öpüyordu. Birde iyi bir öğrenci olduğu için gururlanırdı. Garip bir durumdaydı ama bunu umursamıyordu.

DJ bu gece nöbetçi profesördü. Yani etrafı kontrol ediyor ve bir problem varsa hemen çözüyordu. Canı da oldukça sıkılmıştı zaten. Bu iyi bir şey olurdu. Zamanında öğrenciler genelde gece geç saatte ortalıkta dolandıkları için ağır cezalara veya binalarından puan gitmesine maruz kalırlardı. Daniel bunu hatırlayınca sinsice sırıttı. Binalarından puan kırmak istemiyordu, öğrenciler yeni yeni puan kazanmaya başlamışlardı zaten!

Dj çabuk davranıp öncelikle Profeösrler Odası'nı kontrol etme kararı aldı. Çünkü burası öğrencilerin dikkatini çekerdi hep, Danny kendinden biliyordu. Sessiz sakin bir biçimde ilerlerken sesler duyduğunu farketti. Ama hiç de hoş sesler değildi bu sesler. Genelse iki kişinin öpüşürken çıkarabileceği tarzdan bir sesti. Gülüşüne hakim olamıyordu ama ciddi olmaya çalışarak Profesörler odasına daldı. İçeride bulduklarının profesör olmaması çok iyiydi. Yoksa çok utanırdı. Ama daha kötüsü bunlar birinci sınıf öğrencileriydiler.

Şaşkınlığına hakim olarak

"Merlin Aşkına! Ne yapıyorsunuz siz! Ayrılın çabuk!"

dedi. Sonra birinin kendi öğrencisi olduğunu farkederek gözlerinden alevler saçtı. Hemen ardından da

"Bu yaptığınız çok saçma! henüz on bir yaşındasınız ve yaptığınız şey yaşınıza hiç de müsait değil. Kısıtlama getirmek istemem ama gidin başka bir saatte ve başka bir yerde yapın işinizi! Dua edin henüz küçüksünüz ve kurallardan henüz haberdar olmayabilirsiniz. Bu yüzden şimdilik puan kırmayacağım. Ama bir daha aynı şeyi görürsem veya benzerini, ikinizin de binasından oldukça yüklü miktarda puan düşerim. Of hala inanamıyorum, hele de sana Chris! Beni ne kadar küçük duruma düşürdüğünü umarım bir ara anlarsın!"

diyerek onları uyarmaya başladı. Sonra aklına ceza geldi. Sinsice sırıttı ve

"Size üç gün süre. Bütün Hogwarts binalarının ayrıntılı araştırmasını istiyorum. Açıklamalar olabildiğince uzun olsun. Ayrıca, gördüğümüz bütün dersler hakkın hatta siz o derse girmiyor olsanız bile bilgi toplayacaksınız. Yani ne işe yaradığı hakkında falan. Bugünkü pofesörünü de not düşmeyi unutmayın. Bu size umarım bir ders olur da biraz parmaklarınız ağrır. Okulumuz hakkında da biraz daha bilgilenmiş olursunuz. Şimdi ikiniz de binalarınıza! Bir daha böyle bir şey görmeyeceğim!"

dedi. Öğrencilerin gitmesini bekleyecekti önce. Onlar gidince de diğer bölgeleri gezecekti.

Serena birden profesörün girmesiyle yerinden fırladı. Profesörün suratında gülme ifadesini farkederek kendine hakim olamadan hafifce gülmeye başladı. Chris dudağındaki kanı silerken profesör konuşmaya başladı;

"Bu yaptığınız çok saçma! henüz on bir yaşındasınız ve yaptığınız şey yaşınıza hiç de müsait değil. Kısıtlama getirmek istemem ama gidin başka bir saatte ve başka bir yerde yapın işinizi! Dua edin henüz küçüksünüz ve kurallardan henüz haberdar olmayabilirsiniz. Bu yüzden şimdilik puan kırmayacağım. Ama bir daha aynı şeyi görürsem veya benzerini, ikinizin de binasından oldukça yüklü miktarda puan düşerim. Of hala inanamıyorum, hele de sana Chris! Beni ne kadar küçük duruma düşürdüğünü umarım bir ara anlarsın!"

Serena bir süre düşündü. Tam bir şey dicekti ki profesör gene konuşmaya başladı;

"Size üç gün süre. Bütün Hogwarts binalarının ayrıntılı araştırmasını istiyorum. Açıklamalar olabildiğince uzun olsun. Ayrıca, gördüğümüz bütün dersler hakkın hatta siz o derse girmiyor olsanız bile bilgi toplayacaksınız. Yani ne işe yaradığı hakkında falan. Bugünkü pofesörünü de not düşmeyi unutmayın. Bu size umarım bir ders olur da biraz parmaklarınız ağrır. Okulumuz hakkında da biraz daha bilgilenmiş olursunuz. Şimdi ikiniz de binalarınıza! Bir daha böyle bir şey görmeyeceğim!"

Serena başını salladı ve hemen sormak istediği soruyu sormak için konuşmaya başladı;

"Anladım Profesör yaşımız çok küçük. Büyüyünce böyle şeyler yapabileceğiz değil mi? Yani bilmiyorum bunun nesi ayıp ki. Yani ayıpsa siz neden yapıyorsunuz? Profesör Ginny onunla sizi gördüm. Yani ayıpsa bilmiyorum kafam karıştı profesör. " dedi. O kadar saf e şirin bir şekilde konuşuyordu ki ona kızmak o an için imkansız gibiydi. Hem Serena Profesör Daniel ve Profesör Ginny'i çok seviyordu. Bir kaç kerede Profesör Ginny'le sohbet etmişti.

Daniel, Ravenclaw'lu kızın söylediklerine gülerek ciddiyetini bozdu. Sonra gözlerini ona dikerek konuşmaya başladı:

"Mrs. Black ve ben yetişkiniz ki ayrıca evliyiz ve bizim çocuklarımız var. Öpüşmemizden daha doğal bir şey olduğunu sanmıyorum. Sizse kim bilir daha kaç gündür tanışıyorsunuz ve birinizin dudağı kanayacak kadar çok of ne diyorum ben! Bizi öyle ulu orta hele de profesörler odasında öpüşürken görmen imkansız. Eh özel alanlarımızı gözetliyorsanız da ki sizden beklenir, umrumda değil. Neye şahit olduysan beni ilgilendirmiyor. Şimdi dediklerime karşı gelmeyi bir kenara bırak ve binandan pun kırmadan ödev yapmayı kabullen. Bir şeyler öğrenmiş olursun fena mı?"

Bir süre durduktan sonra öğrencileri öylesine bir süzdü ve

"Ayrıca, öpüşmeyin demiyorum ki zaten böyle bir şeyi yasaklamak baa düşmez. Sadece ulu orta, yasak olan bir saatte bunu profesörler odasında yapmayın! Gündüz size müsait bir saatte oldukça sakin yerler var. Profesörler odası hariç. Size söz veriyorum, öğrenciler odası diye bir yer açılması için yalvaracağım. En azından puan düşmek zorunda kalmayız ve hakkınızla oynarsınız."

diye ekledi. Öğrencilerin en ufak bir tepkisi bile sinirlenmesine yol açabilirdi.

Serena profesörün dediklerini dinleyemeye başladı;

"Mrs. Black ve ben yetişkiniz ki ayrıca evliyiz ve bizim çocuklarımız var. Öpüşmemizden daha doğal bir şey olduğunu sanmıyorum. Sizse kim bilir daha kaç gündür tanışıyorsunuz ve birinizin dudağı kanayacak kadar çok of ne diyorum ben! Bizi öyle ulu orta hele de profesörler odasında öpüşürken görmen imkansız. Eh özel alanlarımızı gözetliyorsanız da ki sizden beklenir, umrumda değil. Neye şahit olduysan beni ilgilendirmiyor. Şimdi dediklerime karşı gelmeyi bir kenara bırak ve binandan pun kırmadan ödev yapmayı kabullen. Bir şeyler öğrenmiş olursun fena mı?"

Serena hemen "Karınıza Mrs. Black mi diyorsunuz bence kötü bir tanımlama." dedi. Sonra profesörün konuşmasının devamını dinledi;

"Ayrıca, öpüşmeyin demiyorum ki zaten böyle bir şeyi yasaklamak baa düşmez. Sadece ulu orta, yasak olan bir saatte bunu profesörler odasında yapmayın! Gündüz size müsait bir saatte oldukça sakin yerler var. Profesörler odası hariç. Size söz veriyorum, öğrenciler odası diye bir yer açılması için yalvaracağım. En azından puan düşmek zorunda kalmayız ve hakkınızla oynarsınız."

Aslında mantıklı bir adamdı. Serena bu adamı çok sevmişti. Gülerek Chris'e döndü ve "O zaman sabah görüşürüz." deyip göz kırptı. Sonra profesörün yanağına bir öpücük kondurdu ve "Profesör Ginny çok şanslı." diyere odadan çıktı.