Expelliarmus Rpg Expelliarmus Rpg'ye hoş geldiniz! |
|
| Cinnet & Uyanış | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Gloreith Améreth Lytnéva Mugglesınız/Lütfen Kendinize Bir Bina Veya Meslek Seçiniz
Mesaj Sayısı : 36 Kayıt tarihi : 11/08/08 Rp Partneri : C. Jack Sparrow Rp Yaşı : Ölüm yiyen Gerçek İsmi : Güzeliği zekliği asaleti
| Konu: Cinnet & Uyanış Perş. 08 Ocak 2009, 17:29 | |
| Birbiri üzerine yığılmış koyu bulut yığınları gözü önünden birer birer geçiyordu. Hava soğuk,kapalı ve kasvetliydi. Hayat sanki nefesini tutup saklanmıştı. İnce parmakları üzerindeki, keskin tırnaklarıyla buz tutmuş camı tırmalıyordu. Gözlerini kısarar dışarı baktı. Usul usul hıçkırdı. Güçsüzlüğünün haysiyet kırı bilinci ve duyduğu derin kaygı ona kasıntı veriyordu. Uzun süre ağladı,hıçkırıklarının monoton iniltisinde yaralı yüreğinin tüm acısını akıttı. Ivana'nın beyaz teni,zayıf içine gçömüş yanakları acı vermekten zevk alan o kısık gözleri,hareketsiz bir leke halinde karşısında görür gibi oluyordu. Gerçeği araladığı için masum bir anneyi çocuklarından çekip koparan insanlara karşı duyduğu hınç ve öfke göğsünde düğümleniyordu. Kararnlıkta pusu kurmuş ,uzun kollu ,ablak suratlı , gözsüz kurşuni gölegeler evin çevresinde dolanıp duruyordu sanki. Hifif mahmuz şakırtısı duyuluyordu. Annesinin parçalanmış,kanlı cudu göleri önüne geldi.
Dehşet, donmuş kil gibi göğsüne çkötü,ezdi. Gözleri acıyordu. Yatağına doğru ilerledi. Yatağa girince ömrü boyunca bu derece yalnız,böylesine çıplak olmadığını düşündü. Son yıllarda öneml mutlu bir şeyin bekleyişi içerisinde yaşamaya alışmıştı. Bu kaygılı ama neşeli yaşantısının yaratıcısı olan annesinin iddi yüzü hep karşısındaydı. Şimdi annesi orada değildi. O olmayınca da başka bir şey kalmadı demektti. Artık kaybedicek birşeyi yoktu. Oda dar geliyordu. Keskin bircila kokusu tutmuştu havayı. Yatağından büyük bir öfkeyle kalktı. Öfkesinin belli etmemeye çalışssada bunu başaramıyordu. Hava akımına kapılan ışık huzmeleri titriyordu. Loş bir ışık hakimdi,kabir denilecek karanlık odada. Üzerine uzun siyah kapşonlu cübbpsinin giydi. Annesinn ölümünün üzerinden tam 1 ay geçmişti. Ama bu acı bir ömür boyu sürücekti. Ayaklarına kadar uzanan cübpesinn kapşonunu düzleterek başına geçirdi. Saçlarını kapşonun yanlarından doğru sarkııttı. Odasının açık kapısını doğru ilerledi. Odasından çıktıktan sonra kapısını kapatarak hızlı bir şekilde malikaneden ayrıldı.
Işığı yanıp sönen bozuk lambanın altında yavaşça ilerleiyordu. Ağaçların dalları,binaların üzerinde gölgeler ıkıyor, korkunç hayaletlere gibi sırıtıyordu. Bu onu korkutmamıştı.Öncede rahatsız olduğu bu gölgeler artık etkilemiyordu Franclés'i. Hantal adımarla ışığı yanmayan bir sokağa girdi. Sokal demek için,baya bir düşünmek gerekti. Lambaları yanmıyordu,ama köşedeki gecekondudan gelen ışıkla aydınlanan yolu görebiliyordu. Dağların,teplerin üzerinden kopan kaya parçacıklarına benziyordu ayakları altında ezilen bu taşlar. Yere doğru eğildi ve eline yumruk bütyüklüğünde bir taş aldı. Snsi sinsi güldü. Neden gülüyordu?= Hafifçe ağzını araladı. Soğuktan hafif aralık ağzından hava buharcıkları çıkıyordu.
"Nacroéis...! "
Ne demekti bu? Ne anlama geliyordu. Kendisi bile bilmiyordu bu kelimemnin anlamını. Nefretin bürünmüş olduğunu soğuk bedeni,karanlık sokağın ortasında sallanıyordu. Kendini rüzgarın soğuk esintisine bırakmış gibiydi.Çerçevelenmiş gri mavimsi gözleri ıslaktı. İri gözlerinin sık ve uzun perdeleri ıslaklıktan birbirine yapışıyordu. Kirpiklerini gzlerinden zorla ayırdı. Gözlerini sonsuz derinliklerin güzelliklereni devirdi. Bir parıltı gördü gökyüzünde. Sadece bir parıltı değildi,binlercesi gökyüzündeki kara inciden kopan bir parıltı gibiydi. Yeryüzündeki kirli toprakları temizlemeye gelen meleklere benziordu belkide.
Islak bir parıltı düştü dudaklarına. Ve bnlerecesi yüzüne öpücükler kondurdu. Artık yüzü hem solgun hem ıslaktı. Yeryüzüne düşen yağmur damlacıkları toğrağın üzerine düşüyor duman kaldırıyordu. Bu dumanlar herkes karşı kin,nefret,öfke acıyla haykıran insnaların hayaletlerine benziyordu. Belkide gerçekten de öyleydi. Toğrağın sanki nefes aldığını belli ediyormuş gibi hayaletleri tek tek serbest bırakıyordu. Bu hayaletlerin bazıları gökyüzüne ulşamadan kayboluyor,bazıları semaya uşaıyor ve sonra sessizzce geri dönyordu. Birkaç baykuş türedi karanlık sokağın bulunduğu civara. Parıltılar birden yok oldu. Ağır sert bir rüzgar ,bir kaç damladan oluşan su birikintsini alıp uzaklara götürdü. | |
| | | Vlasov Xavier Juliénte Mugglesınız/Lütfen Kendinize Bir Bina Veya Meslek Seçiniz
Mesaj Sayısı : 6 Kayıt tarihi : 30/11/08 Rp Partneri : Benim güzel Ell'm Rp Yaşı : Darkness Gerçek İsmi : Zeka| Tutku | Yakışıklı | Sinsi
| Konu: Geri: Cinnet & Uyanış Perş. 08 Ocak 2009, 17:40 | |
| Bir kaç kadeh içtikten sonra Kızıl Şarap'tan ayrılmıştı. Şimdi boş sokakların karanlığın içinde belirginleşen sessizliği, Dolunay'ın eşssiz ışığı altında ilerliyordu. Sarsak adımlarından yorgunluğu sezilebiliyordu. Siyah gözlerinin güçsüzlüğü kendini ele veriyordu. Bu güçsüzlük herzamankinden farklıydı. Ölüm yiyenlerin sayısı artmıştı. Bu nedenle artık sık sık toplantılar düzenlemek zorunda kalıyordu. Bu da onu yoruyordu,fakat şaşılası bir sükünet hissediyordu bedeninde. Atan bir heyecanla tartışmlar oluyordu. Toplantıya katılanlar arasında Lyacxis'te vardı. Bu grubun ileri gelenlerinden sayılabilridi. Verilen kararlarda söz sahibi oluyordu. Toplantılar Lyacxis'le konuşurken ,yahut onu seyrederken daha tabii davranıyordu. Sert bakışı kesinkinleşiyor,sesi daha çekici bir ton alıyordu.
Toplantılarda tartışmalar fazla kızıştımı,Lyacxis ayağa kalkar,çınlayan titreşimler yapan sesiyle konuşmaya başlardı. Sözlerindeki iğneleyicisertlik ötekileride yatıştırır ölçülü olmaya davet ederdi. Bazen onlara kızıyordu. Toplantılara Barty katıldığındagenel bir gergnlik yaratırdı havada. Bütün tartışmalar kavgalar Barty ve Dean [James]'in başı altından çıkardı. Hep yeni yıkanmış gibi görünen parlak saçlı Audrick de onların tarafındaydı. Ortalığı karıştırmayı severdi. Andrew ise az konuşurdu;bağırmadan ciddi bir sesle konuşurdu. Josh Ouén gibi o da hep Vlasov'un fikirlerini paylaşırdı.Herşeyde ikiyüzlülük,düzensizlik çoğu zaman komik ama her zaman kötülük getiren bir çeşit budalalık...Bu onu güldürüyordu. Seslerin yükseldiği kalabalık bir sokağa daldı.
Bu sesler sertti,ağırdı. Cenaze töreni için toplanan bir kalabalıktı. Uğultular kesildi. Sokakta sadece tempolu adımların tok sesi kaldı. Bu sesler başlar üzerinde yükseliyor,henüz uzaklarda bulunan bir fırtınanın ilk gökgürültüsünü andırıyordu. Gitgide şiddetlene soğuk rüzgar tozu toprağı suratlara çarpıyordu. Hüzünlü ilahilerden yoksun bu cenaze töreni,murakabeye dalmış bu çatık kaşlı yüzler bir felaket hissi uyandırıyordu Vlasov'da. Kafasında ağır ağır dönüp duran düşünceler,izlenimlerini geri plana itiyordu. Kalabalığı uzun kollarıyla yararak lanetler okuyup, sıyrılmaya çalışıyordu. Koluna bir omuz atıldığını hissetti. Ölümün karanlığında kalmış siyah gözlerini;eski sivri uçlu uzun şapkayı hiç tereddüt etmeden kaldırdı,karşısındakinin tepkisini önemsemedi,önemsemzedide.
"Micheal'ın cenaze törenine katılacak mısınız efendim ?
"Micheal'dan banane! Onu tanımıyorum bile ! Tanısam bile niye törene katılayım ki!"
"Yinede katılmalısınız !Elbet bir gün sizde ölüceksiniz!"
"Haklısın galiba...Ama bildiğim birşey daha var benden önce sen ölüceksin ! Defol başımdan ! "
Artık sokaklar boş kalmıyordu. Hergün her dakika birileri ölüyor gibi cenaze törenleri oluyordu. İntiharlar,katliamlar gittikçe artıyordu. Bu tür olaylar hoşuna gitmiyor değildi; fakat bunu kimler tarafından yapıldığını bilmiyordu. Bir an için adamlarının habersiz baskınlar yaptıklarını düşündü. Buna cesaret edemeyeceklerini bildiğinden aklından silmeye çalıştı bu düşünceyi. Kalabalığın doldurduğu sokaktan ayrıldı. Sessiz karanlık bir sokağa daldı. Sert rüzgar gözleri kör ediyormuş gibi sıkı sıkı gözlerini yumdu. Biraz ovuşturduktan sonra gözlerini açarak bir kaç adım attı.
Uzun ince bir gölge sokağın sonunda iler geri ilerliyordu. Sinirli, birşeyler kaybetmiş gibi dönüp dolanan bu gölgeden çekinmedi. Kim olduğunu sokağın züerine düşmüş sisten göremedi. Karanlığın altında,dolunayın ışığında biraz daha ilerledi,gölgelerden başak bir şey görmek imkansız gibiydi. Gökyüzündeki yarasaların gölgeleri sokağa yansıdı. Geceninderin soğunda fink atan yarasaları izledi bir süre. O da onlar gibgece yürüyendi. Gündüzleri güneşten nefret ederdi. Sokağın sonundaki gölgeye dikkatlice baktı. O esrarengiz gölge Vlasov'u fark etmiş olsagerek gerek ona doğru bakıyordu. Gölgeyi biraz daha yaklaştı. Ve garip garip güldü.
"Yakalandın...!Şimdi karanlık,sessiz sokakta yalnız...Tehlikenin tam ortasında,tam kucağındasın !
Sessinden emindi. Gözlerinde ateşten kopmuş korlardan birşeyler vardı sanki. Siyah cübbesinin altında korkunç hayaletlere benziyordu,karanlığın sisin altında geceyi tamamlıyor gibiydi. Cübbesinin cebindeki asayı sıkıca tuttu. Bir an sadıracakmış gibi oldu. Havada savaş kokusu vardı. | |
| | | Daniel Jacob Black Karanlık Lord
Mesaj Sayısı : 982 Kayıt tarihi : 25/07/08 Rp Yaşı : 27 Gerçek İsmi : Berker Ruh Hali :
Bilgilerim Rp Puanı: (100/100) Tarafı: Ölüm Yiyen
| Konu: Geri: Cinnet & Uyanış Salı 13 Ocak 2009, 21:31 | |
| out: Vay be! Uzun zamandır bu kadar harika iki rp görmemiştim xD Ancak site kurgusuyla bağdaştıramadım ya neyse olsun, süper xD İşin sırrı ne acaba xD | |
| | | Gloreith Améreth Lytnéva Mugglesınız/Lütfen Kendinize Bir Bina Veya Meslek Seçiniz
Mesaj Sayısı : 36 Kayıt tarihi : 11/08/08 Rp Partneri : C. Jack Sparrow Rp Yaşı : Ölüm yiyen Gerçek İsmi : Güzeliği zekliği asaleti
| Konu: Geri: Cinnet & Uyanış Perş. 15 Ocak 2009, 20:50 | |
| Tek istediği şey anne,babasını öldüren ve kızkardeşine saldıranlar intikamını almaktı. Onlara karşı kini büyüdü,alevlendi. Her gün,her saat biraz daha nefret ediyordu onlardan. elindeki asasıyla karanlığın ortasında korkunç katillere benzedi. Ve bu katilin görgü tanıkları ve suç ortağı olmuştu. Yıldızlar her zaman görgü tanığı olmuştu,fakat hiçbir zaman konuşmamışlardı. Ve suç ortağı ay...Sadece kara bulutların ardından sıyrılıp tepesinden bakması yeterdi. Karşısındaki gölgeyi fazla aldırmadı. Ta ki karşısındakinin bakışları değişinceye kadar. Karanlıkta o gözlerini acımasızlığını hissedebiliyordu. Bundan rahatsız olmuştu.
Derin bir sessizlik çökmüştü sisli sokağın üzerine. Bu sessizlik basınç yapıyormuş gibi sisler artıyordu. Gözlerini sisin içinde henüz kaybolmaya hazırlanan gölgeye dikti. Çok geçmeden bir ses yükseldi. Bu ses Lyacxis'e yabancı gelmedi.
" Yakalandın...!Şimdi karanlık,sessiz sokğın ortasında yalnız başına...Tehlikenin tam ortasından,tam kucağındasın!
Bu ses Lyacxis'i bir saldırıya itiyor gibiiğneliyordu.Ona bir süre asayla saldırmak değilde kedinin yemek üzere olduğu fareyle oynadığı gibi oynayacaktı. Yapraklar ayağının altında eziliyor gibiydi. Uzun topuklu ayakkabısıyla iki adım attı. Ayakkabıların "Tak...tak..." sesi sokağın ortasında yankılandı.
" Sen mi,ben mi?Tehlike olan benim sen değilsin. Yani bu durumda sen tehlikedesin !
Sözlerindeki alaycı,komik tavırlar karşısındakini sinir etmeye yetiyor gibiydi. Gri mavi karışımı gözlerinde küçümseyen bakışlarını kimseden esirgemezdi,esirgemedide.Dalgalı saçlarını rüzgara bıraktı. Sanki saçlarına ona saldırmaları için komut vermişti. Karşısındakinin cevap vermesini bekledi. Sanki ona saldırmak için can atıyordu. Bir süre daha bekledi,daha fazla dayanamadı. Gözlerini kıstı. Büyük kahkahalar atıyordu. Belkide hayatında hiç atmadığı atamadıı kahkahalardan biriydi.
"Ne oldu sus pus oldun. Cevap versene ! Yoksa küçük dilini mi yuttun?
Onu küçümsüyordu,herkesi küçümsediği gibi. Hiç durmadan ona laf sokmak istiyordu. Tanımadığı yabancı gölgeye...Bu gölge ona ne kadar tanıdık gelsede kendini tutamıyordu. Bu bir tanıdık olsada bir şey farketmezdi zaten. Kimseyi ayırt etmezdi. Herkese karşı mesafeli davranırdı. Out: Teşkekür ederiz Berker'm benim. Kurgu kendi kurgumuz x) Bir sır yok bu rp'yi sizde yapabilirsiniz.
| |
| | | Vlasov Xavier Juliénte Mugglesınız/Lütfen Kendinize Bir Bina Veya Meslek Seçiniz
Mesaj Sayısı : 6 Kayıt tarihi : 30/11/08 Rp Partneri : Benim güzel Ell'm Rp Yaşı : Darkness Gerçek İsmi : Zeka| Tutku | Yakışıklı | Sinsi
| Konu: Geri: Cinnet & Uyanış Paz 18 Ocak 2009, 18:49 | |
| Karşısındakinin iyi biri olduğunu düşünmüştü,belki de ona bu yüzden laf atmıştı. Fakat onun söylediği sözleri Zümrüdanka Yoldaşlığından birisine yakıştıramamıştı. Kötü birisi olduğu iğneleyici,ezici sözlerinden belliydi. Gökyüzünden inen yumruk büyüklüğünde,kristal şeklindeki kar taneleri iniyordu. Gökyüzünde asılı olan yıldızlar kayıyor yeryüzüne intikal ediyor gibiydi kar taneleri.Henüz kesilmiş olan yağmurdan kalan bir kaç kırıntılar vardı,gri arnavut kaldırımlı sokağın yüzünde...
" Sen mi,ben mi ? Tehlike olan benim sen değilsin. Yani bu durumda sen tehlikedesin !"
Bu sözler hoşuna gitmiş gibi sırıttı. Sonunda ona karşı koyabilen birileri bulmuştu. Sataşıcak birileri bulmuştu. Sert,sınır tanımayan cesur birileri...Hiç konuşmadı,onun konuşacağını tahmin edercesine ağzını bile açmadı. Ayağıyla ıslak yerdeki kaya parcaçıklarından kopmuş taşları sendeledi,oynar gibi oldu. Bu sözler oldukça iğneleyici ve kendini yüceltmeye çalışan sözlerdi. Sokakta hüküm süren asil bir sessizlik vardı. Herşey susmuştu, o hariç...
" Ne oldu sus pus oldun. Cevap versene ! Yoksa küçük dilini mi yuttun? "
Bu sözleri duyunca gözlerinde öfke ateşi parlar gibi oldu. Bu sözler korkak olduğunu ima ediyordu. Hayır öyle değildi. Bir çok kişiden daha cesurdu o. Kendine bakabilmişti. Anne ve babası olmadan kendi başının çaresine bakabilmişti. Belkide bu yüzden kötü olmuştu Vlasov. Sislerin arasında kaybolan kadının gözlerini aradı.
" Susmanın büyük bir erdem olduğunu bilseydin belki konuşmazdın ! "
Kasvetli ve soğuk havanın pençesinde kalmış gibiydi. Sinsiliği yüzündeki şaşkınlık ifadesi örtpas etmişti. Yan binadan gelen loş bir ışıkda yok olmuştu sokağın ortasında. Zifiri karanlık vardı yarı cehennemin ortasında. Bir zebani gibi sırıtıyor,acı vermekten haz alıyordu. Hiç olmadığı kadar şaşırmıştı. Nasıl bir cesaretti bu? Lorda karşı iğneleyici sözler söyleyen bu kızda nasıl bir cesaret vardı? Daha önce kime ona bu derecede karşı sözler söylememişti. Söyleyenlerin,bu hatayı yapanların,son hataları olduğunu iyi biliyordu. Buna karşı saldırmamıştı. Belki bu sataşmayı uzatıp sonrada son hamleyi yapıp çekip gidicekti. Gözlerini gri henüz saydam görünen yere devirdi. Kar taneleri yavaş yavaş yayılıyordu,yeryüzünü aydınlatmaya geliyordu. | |
| | | Gloreith Améreth Lytnéva Mugglesınız/Lütfen Kendinize Bir Bina Veya Meslek Seçiniz
Mesaj Sayısı : 36 Kayıt tarihi : 11/08/08 Rp Partneri : C. Jack Sparrow Rp Yaşı : Ölüm yiyen Gerçek İsmi : Güzeliği zekliği asaleti
| Konu: Geri: Cinnet & Uyanış Ptsi 19 Ocak 2009, 17:15 | |
| Out:Burak höyttt daha ne yazayım aklıma hiç birşey gelmiyor yha ne yazayım? | |
| | | Gloreith Améreth Lytnéva Mugglesınız/Lütfen Kendinize Bir Bina Veya Meslek Seçiniz
Mesaj Sayısı : 36 Kayıt tarihi : 11/08/08 Rp Partneri : C. Jack Sparrow Rp Yaşı : Ölüm yiyen Gerçek İsmi : Güzeliği zekliği asaleti
| Konu: Geri: Cinnet & Uyanış Salı 10 Mart 2009, 23:54 | |
| Defalarca beyninde tekrar eden uğultuyu kesmek için,kendiside uğultu üzerine uğultu ekliyordu. Belki de bir uğultuyu diğer uğultunun bastırabileceğini gibi bir düşünce sarıyordu beynini. Halbuki değişen bir şey olmayacak,beynindeki uğultu devam edecekti. Beynindeki ve kendi ağzından çıkardığı başka bir uğultu sardı dört bir yanı. Bu uğultu beynindeki uğultuyu da kendi ağzından çıkardığı uğultuyu da bastırdı. Belki de bu bir uğultu değil de,azizi bir varlığın ürkütücü sesiydi. Rüzgarın attığı çığlıklardan biriydi duyduğu bu ses. Gözlerini henüz yüzünün göremediği kişinin bedenine bakıyor olması,hareketsiz bir gölgeleye bakmasıyla aynı sayılabilirdi. Karşısındakini yüzünü göremediğinden ifadesi de değişmiyordu. Fakat yüzüne o değişmeyen ifadeyi gözleri ve saçları veriyordu. Beyaz yüzünde tatlı alaycı yüzünü ifade etmekten çekinen,rüzgarda özgürce savrulabilen başak misali saçları sadece ifadesiz yüzünü,ifade ediyordu. Yüz hatları hiç değişmiyor,yeni doğmuş bir bebek yüzü kadar gergin çehresini değiştiremiyordu. Kül rengi bulutlar arasından sıkışıp kalan dolunay yüzünü göstermeye korkanken beyaz dişlerini gösterdi. İki tarafta da keskin uzun dişler belirdi.Karşısındakini ürkütmeden ağzını kapattı. Bir anlığına o mavi gözlerinin rengi değişti. İçine iblis girmiş gibiydi,gözleri cehennemin derinliklerindeki en karanlık mağaranın rengini aldı. O durumdayken kimse gözlerine bakma cesaretinde bulunamazdı. Hayatı boyunca da böyle bir şey yapma cesareti bulanda olmamıştı zaten. Gözlerinin içine bakıldığında ya o karanlıkta kaybolacak,ya da derinlerde bir yerde kendini bulup kafayı sıyıracaktı. Karanlıkta birden kayboldu sanki. Gözleri maviliğini yitirmişti. Bir ses işitti,derinlerden rast gele kelimelerde seçilmiş olan cümleyi işitti.
“ Susmanın büyük bir erdem olduğunu bilseydin belki konuşmazdın !
Bu sözü duyduktan sonra değişmeyen ifadesi birden bire değişti ve karanlığın ortasından kocaman bir kahkaha patlatmasına neden oldu. Tüm alaycı kişiliği ile gülüyordu. Gülüyor muydu yoksa alay mı ediyordu belli değildi. Rüzgar henüz göremediği görüş açısını kapatan saçlarını parmaklarıyla geriye doğru atarak kafasını anlamsız bir şekilde kaşıdı. Karşısındakiyle konuşma isteği uyandı içinde. Resmi bir konuşma yapacakmış gibi boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.
“Erdem mi ? Kötüler için en büyük erdem kötü olmaktır. Susmak kötülere göre bir şey değildir. Eğer şimdiye kadar susmuş olsaydık bizler burada olmazdık,olamazdık ! İyiler tarafından cehennemin en ücra köşesini boylamış olurduk. Ama biz susmak yerine bağırmayı,isyan etmeyi öğrendik ve uyguladık. Şimdi ise layık olduğumuz yerdeyiz. Yandaşlarımız tarafından el üzerinde tutuluyoruz. Ve şuanda yükselişteyiz. Eğer gerçek bir kötüysen ve erdemden bahsediyorsan,erdem duygusuna sahip olduğundan değil de cevap bulamadığından susmuş olmalısın. İşte kötülere mahsus bir özellik daha. Sefil bir kötüye göre karşısındaki kişiye verilen en büyük ızdırap olur. Çünkü iyi biri bile karşısındakini susmasını istemez. Genellikle karşısındakini sinir etmek isteyen,muzur kişiler yapar. Asil bir kötü ise her söze bir karşılık verir. Hiçbir şey altında kalmaz daima sözleriyle kendini savunur ve saldırır. “
Kısa bir süre sonra asasını çıkarttı ve karşısındakine doğrultarak konuşmaya devam etti.
“ Şimdi bana yüzünü göster genç adam. Yoksa kendi çabalarımla maskeni düşürme gibi bir lütufta bulunarak kim olduğunu öğreneceğim !
diyerek güldü. Karanlığın içindeki silüet kime aitti acaba ?
Out:Canım çıktı lenn xD | |
| | | | Cinnet & Uyanış | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|