Tüm sınıflar için II. ders - Unicornlar (offline) (28 Ocak-2 Şubat)

Anna ikinci dersine girmek için koridorda yürüyordu. Sanki etraf ölüm sessizliğindeydi. Sadece Annanın kırmızı çizmesinin uzun topuklarundan gelen "tak tak" sesleri vardı. Anna sınıfa vardığında bir an durdu ve üstüne çeki düzen vererek sınıfa girdi sınıfta pek kişi yoktu ama Anna için daha iyiydi bu. Çünkü az öğrenciyle daha iyi ders yapacaktı. Sınıfta sessizce masasına doğru yürürken konuşan genç büyücülerde susuyorlardı. Anna masasının arkasındaki sandalyeyi çekerken ki gıcırtı eko yapıyordu. Anna sandalyeye oturdu ve söze başladı.

"Evet arkadaşlar bu gün Unicorn yani tek boynuzlu atı işleyeceyiz."

Dedi ve ayağa kalktı tahtaya Unicornlar yazdı ve tekrar derse geçti

"Tekboynuz, mitolojik tek boynuzlu at. Kafasının ortasından düz bir boynuz çıkar. Saf ve masum olduğuna, kanı içildiğinde kişiyi ölümsüz kıldığına, bu nedenle öldürmenin lanet getireceğine inanılan bir hayvan dır. Latince ismi olan Unicorn; "bir-tek" anlamına gelen uni- ve boynuz anlamına gelen cornus sözcüklerinden türemiştir Türkçe karşılığı Tekboynuz'dur. Yine bir efsaneye göre, sadece bakire kızların yanına yaklaşır ve bu şekilde yakalanabilir. Değerine Orta Çağ'da ulaşan ve o çağlarda bu tür kalıntıların hastalıkları iyileştiren temel İlaçlar olduğuna, zehirlere karşı etkili (panzehir) olduğuna inanılıyordur (özellikle arseniğe karşı). Aslında Tekboynuz'ların tarihi çok daha eskidir, M.Ö. 5. yüz yıl sonlarında Yunanlı bir terapist olan Ctesias Tekboynuz'ların Hindistan'da bulunduklarına dair bir yazı yazmıştır. Ayrıca İncil'de de Tekboynuz'lara değinilmektedir."

Dedikten sonra yutkundu vetekrar sıraların arasında gezinirken söze başladı.

"Bazı kayıtlarda sözü geçen tekboynuzlar orijinlerinin yüzyılına göre değişik görünüştedirler. Büyük çoğunluğunun vahşi ve korkunç olduğu görüşü yaygınsa da Çin'deki tekboynuz çok iyi olarak tanımlanmıştır. Orta Çağlarda tekboynuz Avrupa'da "süper bir hayvan" olarak ortaya çıkmış ve sanatçıların değer verdiği bir malzeme olmuştur. Genellikle ata benzer ve başının önünde ileri doğru uzanan, spiral bir boynuzu vardır. Tekboynuz'un boynuzu ilaç niteliği olarak kabul edilirdi (özellikle tıbbın etkin olmadığı 17. Yüz tıl sıralarında) ve bazen ağırlığınca altın karşılığında değer biçilirdi. 1704 de Valentini 4 değişik tip tekboynuz tespit etmiştir. Fakat yalnızca bazılarını gerçek olarak kabul etmiştir."

Dedi ve asasını alarak kapıya yöneldi tam çıkarken

"Evet dersimizin sonuna geldik ödev olarak çeşitli unicorn resimleri ve veriler bulup veriyorsunuz"

Dedi ve oradan ayrıldı.

Liz mırıldana mırıldana bahçeye yürüdü. Fena bir gün sayılmazdı ama hafiften esiyordu. Liz siyah baskılı tişörtlerinden birini giydi, üstünde kocaman Breaking the Law yazıyordu. Onunda orasında burasında delik vardı ama giyilebilir nitelikteydi. Profesör Weasley evsizler gibi giyinmemeleri için onları uyarmıştı ama Liz'in giyebileceği daha normal birşeyi yoktu! Olsa da bunlardan vazgeçmezdi, bunlar yadigar tişörtlerdi ve uzun bir süre saklayacaktı, güvelere yem olsalar dahi! Zaten muhtemelen artık olmazdı, Profesör Black onu Black Malikanesinde yaşamaya davet etmişti. Gayet cazip ve karşı konulamaz bir teklifti, bir yanda turkuaz ve çingene pembesi bir ev diğer yanda koca Black Malikanesi!
Yatağa çöküp bir an bunu düşündü. Teyzesi muhtemelen Liz'in yokluğunu farketmezdi bile! Öte yandan James Amca'sı Liz'i gözaltında tutmaya çalışıyordu son kulak kabarttığı haberden ötürü, Liz de olabildiğince az gözükmeye çalışıyordu ona. Belki artık bir ölümyiyen olduğunu öğrendiğinde daha çok güvenirdi? Ya da belki tam anlamıyla çıldırırdı? Liz'in bunu öğrenme gibi bir niyeti yoktu... Bileğindeki armaya hayranlıkla göz attı ve yeşil siyah bilekliğini üstüne armanın hemen üstüne takıp yatakhaneden fırladı.

Yolda giderken aklına Matt geldi, bir süredir onu ortalarda görmemişti. En son onu gördüğünde ıslak bir tişört ve kıpkırmızı bir burunla titreye titreye merdivenleri çıkıyordu. Liz yanına gidip "Rudolf" diye dalga geçmek istemişti onunla ama attığı bakışla o kadar saf bir tehdit savurmuştu ki Liz görmezden gelememiş ve geri çekilmişti. Yok Matt'in birşeyi vardı ve Liz bunu öğrenecekti, en kısa zamanda.
Mesela sınıfta öğrenebilirdi, koşar adımlarla dersliğe geldi. Matt ortalıkta yoktu ama kızıl saçlı daha önce hiç görmediği bir kız oradaydı.

Evet arkadaşlar bu gün Unicorn yani tek boynuzlu atı işleyeceyiz.

Salak Matt, unicornları kaçırdı... diye mırıldandı Liz sesli biçimde. Matt unicornlara bayılırdı, onları kutsal bir nesne sayardı neredeyse! Liz ise onunla bu konuda hep dalga geçerdi ve unicornların erkeksi olmadığını savunup dururdu. Matt,Liz'in o unicorn gördüğünde yapabileceği kırıtma hareketlerini taklit ederse sonucunda kütüphanede araştırma yapmayı ve mugglelarla takılmayı sevdiğini herkese yaymakla tehdit etmişti. Bu yüzden Liz'in ağzı sıkıydı ama unicorn dendiğinde gülümsemesine engel olamamıştı.
Tekboynuz, mitolojik tek boynuzlu at. Kafasının ortasından düz bir boynuz çıkar. Saf ve masum olduğuna, kanı içildiğinde kişiyi ölümsüz kıldığına, bu nedenle öldürmenin lanet getireceğine inanılan bir hayvan dır. Latince ismi olan Unicorn; "bir-tek" anlamına gelen uni- ve boynuz anlamına gelen cornus sözcüklerinden türemiştir Türkçe karşılığı Tekboynuz'dur. Yine bir efsaneye göre, sadece bakire kızların yanına yaklaşır ve bu şekilde yakalanabilir. Değerine Orta Çağ'da ulaşan ve o çağlarda bu tür kalıntıların hastalıkları iyileştiren temel İlaçlar olduğuna, zehirlere karşı etkili (panzehir) olduğuna inanılıyordur (özellikle arseniğe karşı). Aslında Tekboynuz'ların tarihi çok daha eskidir, M.Ö. 5. yüz yıl sonlarında Yunanlı bir terapist olan Ctesias Tekboynuz'ların Hindistan'da bulunduklarına dair bir yazı yazmıştır. Ayrıca İncil'de de Tekboynuz'lara değinilmektedir."

Bla bla bla... Ansiklopedik bilgilerden gına gelmişti artık. Sesli band kaydı gibiydi ders, sanki biri ansiklopedi okuyordu. Önündeki parşömene azıtmış vahşi bir unicorn resmetmek ile meşguldü o an.. Göz yuvalarını da boyadıktan sonra şeytanca sırıttı.



"Bazı kayıtlarda sözü geçen tekboynuzlar orijinlerinin yüzyılına göre değişik görünüştedirler. Büyük çoğunluğunun vahşi ve korkunç olduğu görüşü yaygınsa da Çin'deki tekboynuz çok iyi olarak tanımlanmıştır. Orta Çağlarda tekboynuz Avrupa'da "süper bir hayvan" olarak ortaya çıkmış ve sanatçıların değer verdiği bir malzeme olmuştur. Genellikle ata benzer ve başının önünde ileri doğru uzanan, spiral bir boynuzu vardır. Tekboynuz'un boynuzu ilaç niteliği olarak kabul edilirdi (özellikle tıbbın etkin olmadığı 17. Yüz tıl sıralarında) ve bazen ağırlığınca altın karşılığında değer biçilirdi. 1704 de Valentini 4 değişik tip tekboynuz tespit etmiştir. Fakat yalnızca bazılarını gerçek olarak kabul etmiştir."


Bence hiçbiri değil! dedi alçak sesle. Unicornlar gerçek olmayacak kadar mükemmel yaratıklardı, belki gerçek olmadıklarını düşünmek en iyisiydi. Tabi bu zavallı Matt'in kalbini kırardı.

Evet dersimizin sonuna geldik ödev olarak çeşitli unicorn resimleri ve veriler bulup veriyorsunuz"

Bu çizdiğini profesöre vermeyi düşündü, ama tam olarak bir bulgu sayılmazdı. Resme yeniden göz attı. Vermeye de kıyamazdı zaten!

Eşyalarını toplayıp sınıftan hızla ayrıldı. Matt burada değildi, belki onu göl kenarında bulabilirdi...