Daniel Jacob Black Karanlık Lord
Mesaj Sayısı : 982 Kayıt tarihi : 25/07/08 Rp Yaşı : 27 Gerçek İsmi : Berker Ruh Hali :
Bilgilerim Rp Puanı: (100/100) Tarafı: Ölüm Yiyen
| Konu: Abüm Çöpe Atamadığı İçin Tekrar Bura :F:F:F :D:D:DxDxD Çarş. 25 Şub. 2009, 19:00 | |
| "Uyan! DJ uyan! Dün planlarından bahsediyordun, geç kal istemem."DJ homurdanarak gözlerini araladı ve tereddütle etrafına baktı. İhtiyaç odası, her zamanki sadeliği ve büyüleyiciliğiyle. İhtiyaç odasında bu şekilde uyandırıldığına göre yanındaki Marissa olmalıydı. James böyle uyandırmazdı, James uyandırmazdı zaten! Ki James artık yok gibiydi, Leia ile ikisini bastıktan sonra, olması da beklenmemeliydi zaten. Ama yine de söz vermişti DJ, Leia'yı sevdiğine ve ona asla zarar vermeyeceğine. Hala sözünden dönmüş sayılmazdı. Ona zarar gelecek bir şey olmamıştı, aptal ayyaşlardan uzaktı zaten olabildiğince. Çünkü DJ onun başında dikilme konusunda ustaydı. Domuz Kafası mekanıydı ya zaten! Oraya içmeye giderdi ya zaten hep. Leia'ya da herhangi bir ayyaşın bulaştığını görmemişti. Görseydi zaten onu uzun bir yolculuğa uğurlardı. Leia'ya olan sevgisi büyüktü. Ancak şimdi yanında Marissa vardı. Ona da büyük haksızlık ettiğini düşünüyordu ama hazır gönlünü almışken bir daha küsmelerini istemiyordu. Yine de, neden, diye sormalıydı."Bak Marissa, gece ben yine içkiliydim. Bunu biliyorken neden benimle barışma zahmetine girdin ki? Öff! Marissa en son seni kovmuştum başımdan. En son sana haksızlık etmiştim. Ginny döndüğünde bile seninle evcilik oynamaya devam ettim. Neden hala beni düşünüyorsun ki? Sen aptal değilsin! Git kendine başka birini bul. Hem ben senin profesörünüm-"Suratına sert bir tokat yediğini hissetti, zaten oldukça yüksek bir ses çıkmıştı."Kapa çeneni, DJ! Senden nefret ediyorum! Beni kandırdın! Hani hep mutlu olacaktık. Hatta okul bittiğinde beni lady yapacaktın. Seninle evlenebilirdim de! Sonra o aptal karın geri döndü. Hiç sorgusuz sualsiz ona geri döndün! Sence aptal konumunda olan hangimiziz? Ayrıca karının seni yeniden terk ettiğini göz önüne alırsak? Sence hangimiz aptalız? Beni de Nerissa'yı kandırdığın gibi kandırdın. Biliyor musun? Aşağılığın tekisin. Dua et Nerissa gibi zor bir duruma düşmedim. Yoksa senin canına okurdum DJ!"Daniel pis pis sırıttı. Ginny'ye edilen kötü laflar aslında hiç hoşuna gitmiyordu. Keşkeleyip durmasının da bir anlamı yoktu. Marissa'yla seve seve çıkmayı kabul etmişti. Ona da aptalca sözler vermişti. Nerissa'yı da bu şekilde kandırdığı gibi. Ancak bu çok daha farklı bir durumdu. Nerissa ile yaşıtlardı ve kuzenlerdi. Ama Marissa henüz reşit olmuştu ve çıkmaya başladıklarında Marissa on altı yaşındaydı. Ayrıca DJ onun profesörüydü. Aşağılık bir durumdu bu cidden. DJ yine güldü, haline asla acımazdı zaten. Kendini seviyordu, her şeye rağmen. Serserinin teki olabilirdi. Karsını aldatmış biri olabilirdi. Kendi bebeğini reddetmiş biri olabilirdi. Kuzenini kandımış olabilirdi ve hatta onun kızının babası olabilirdi. Öğrencisini ayartmış olabilirdi. Dostunun kız kardeşine pislik yapacak kadar aşağılığın teki olabilirdi. İçip içip kendinden geçen ve yine de her şeyi hatırlayan biri olabilirdi, çevresindekilere zarar veriyor olabilirdi. Ama yine de kendine bayılıyordu! En azından yaşadığının bilincindeydi. Ruhunu bu şekilde hissedebiliyordu. Öbür türlü iyi biri ve ciddi biri olduğunda, ölmeyi yeğliyordu. Sıkıcı şeyleri sevmezdi DJ."Aptalın tekisin. Senden ayrılmaya kalksam, ne bir kanıtın var, ne de koşup omzunda ağlayabileceğin bir dostun var. Haline acıyorum Marissa. Neden gidip diğer yedinci sınıflarla takılmıyorsun? Yoksa bir dahaki kurbanın James mi?"Suratına neredeyse bir tokat daha yiyecekken Marissa'nın bileğini yakaladı. Başını gülerek iki yana salladı ve kızın bileğini bırakarak yerdeki tişörtünü kaptı. Her zamanki renkli tişörtlerinden biriydi işte. Genelde takım elbisesinin altına tişört giyerdi. Aptal ceketten ve gömlekten kurtulduktan sonra iyi oluyordu böyle. Ciddiyetten fazlasıyla uzak. Ancak bu seferki tişörtü iyice berbat durumdaydı. İğrenç denebilecek derecede içki kokuyordu. Marissa bir an için tiksinç bir ifadeyle kendinden yaşça büyük sevgilisie baktı. Acır bir hali vardı, DJ'e. DJ güldü ve Marissa'ya bakıp kapıyı işaret etti."Bu berbat kokuyor! Kimin yanından geçsem arkamdan bir ton küfreder. Yeni giysilere ihtiyacım var. O yüzden sen gidiyorsun ve ben odanın yaratacağı yeni giysileri giyiyorum. Arkana bile bakmadan gidiyorsun çünkü artık bitti Marissa. Daha fazla oyun oynayamayız, değil mi? Kim bilir kaç arkadaşına anlattın bunları? Geç bile kaldık. Okuldan atılmadan sen veya ben- neyse gitmen gerek haydi! Zaman değerli!"Marissa nefret ve yaşlarla dolu gözlerle arkasına bile bakmadan çıktı. DJ yüzünü buruşturdu ve kapının kapanışını duyduktan sonra aklından geçirdi; yeni ve rahat giysiler! O anda yatağın üzerinde DJ'in sevebileceği bir tarzda kot, yine renkli ve sloganlı bir tişört, ince ve rahat gözüken bir ceket ve spor ayakkabılar belirdi. DJ saf denilebilecek bir şekilde gülerek içki kokan giysilerinden kurtuldu ve odanın ona sunduğu giysilerini giydi. Aynada kendine baktı, saçlarını tarama gereği duymadan elleriyle karıştırdı ve hızlı bir biçimde odadan ayrıldı. Koridor oldukça boştu, saat erken olmalıydı. Buna şükrediyordu DJ. Her zamanki gülümsemesi ile bahçeye çıktı ve sonra Hogwarts arazisinden ayrıldı. Aklına gidecek bir yer gelmiyordu. Hep Domuz Kafası'na gidiyordu. Daha farklı bir yer deneyebilirdi. Mesela Çığlık Barı, tam bir ölüm yiyene göreydi!Çığlık Barı'na gelince doğal olarak içeridekilerin gözleri ona çevrilmişti, en azından çoğunun. Lordlarını tanımış olmalılardı elbette! DJ'in bu tarzı onları her zaman rahatsız etmişti. Sanki basit biriymiş gibi etrafta dolaşıp içki içiyordu ve kotuyla tişörtü ile oldukça basit görünüyordu! Yine de acayipmiş gibi bakanlara aldırmadan başıyla selam verdi ve kendine bir yer bulup oturdu. Etraf o kadar kalabalıktı ki, oturacak yer bulmak çok zordu. Şansına son bir masa ve üç sandalye bulmuştu. "Merhaba, DJ!""Merhaba, Noah!"Güldü ve eski dostuna baktı. İksi de hiç değişmemişlerdi, bu yüzden birbirlerini kolay tanımışlardı. Noah'la yaklaşık iki yıldır görüşmemişlerdi. Çünkü DJ Çığlık Barı'na epeydir uğramıyordu. Noah ise hep burada takılırdı. O bir ölüm yiyen olmasına rağmen bataklığından pek uzaklaşmazdı. DJ onu genelde baykuşla veya patronusla haberdar ediyordu. Eski dostunun içine kapanıklığını sevimli buluyordu. Önceden ailesi ölmüş ve bir çocuğunu kaybetmiş birine göre yine de oldukça cesurdu. "Hey, DJ! O Tezekyalayanlar'ın sonunu ne zaman getireceksin? Safkanlığımıza leke sürüyorlar! Kanımızı bulandırıyorlar!"DJ bu kez gülmedi. Noah'ın kastettiği kişiler melez ve muggle sevdalılarıydı. "Bak Noah, elbette o Bulanıktutanlar'ın kanımızı buladırmaya hakları yok ama bizim de kimseyi öldürmeye hakkımız yok. Yani en azından sebepsiz yere. Elbette bu büyük bir sebep ama, fark ettiysen melezlerle ve mugglelarla evlilik sayısı oldukça azaldı. En azından kendi içimizde evlilik sayısını artırırsak bu pislik durumdan kurtuluruz. Bulanıklardan ve muggelardan uzak durun dostlarım! Melezleri de olabildiğince mugglelardan uzak tutmamız gerek. Yoksa yakında koftileşecekler! Ne aşağılık bir durum!"DJ daha önce ırkçılığını hiç bu kadar bariz belli eden bir konuşma veya hareket belirtisinde bulunmamıştı. Yine de verdiği savaşın sebebi belliydi. Aptal bir gözlüklü çocuğu yok etmek değildi, kanlarının saflığını korumaktı! Güldü, şu anki hallerine güldü. Safkan caı ve büyücüler neden kanlarını bulandırma gereği duyarlardı ki? DJ'in aklına babasının bir sözü geliyordu ama. Melez olmayan tek bir büyücü ailesi kalmamıştır. Evet öyleydi de. Ama işte aradaki bir kaç melezi aileden çıkartarak safkanlıklarını koruyorlardı. Zaten öyleleri de bunu hak ediyorlardı ancak! DJ'in aklına büyükbabası geldi. Bir görünmezlik pelerininden bahsediyordu ki DJ onu pelerini saklamaya çalışırken yakalamıştı! Pis ihtiyar, neden bir yadigraı çocuklarından kaçırıyordu ki!? Hep en özel olmak zorunda değildi! Eğer Potterlar'la akraba olmasalardı, büyükbabasında nasıl olurdu ki o pelerin. Hem de bir miras olarak. DJ kaderine bir kaç küfür savurduktan sonra önüne konan içkiye baktı. Gülerek içkisinden birkaç yudum aldı ve yine Black olduğu için kendiyle gereksiz bir gurur duydu! ----- Gabriella uzun süredir yürüyordu. İngiltere'i çok özlemişti ama artık bu akdar yürümenin aptallık olduğunu düşünüyordu. elinden geldiğince sakin davranarak yoldaki insanlara çarpmamaya çalışıyordu. Adeta dans ederek yürüdüğünden herkes bu zerafete bakıyordu. Gabriella kısacık saçları ve bembeyaz teniyle gerçekten bir peri kızları gibiydi. Ailesinin onu Beauxbatons'a yollamasının sebeplerinden biride erkeklerdi. Ama Gabriella orada aşkını bulmuştu. Onu hala çok seviyordu ama uzak kalmaları gerekmişti. Bu yüzden aralarına kilometreler girmişti. Gaby bu yüzden çok mutsuzdu. Ama mutsuzluğunu hiç yansıtmazdı. En büyük abisi Emmet'la beraber çok eğlenirlerdi. Onun eşi Rosalie biraz soğuk olsada Gaby onuda yola getirmeyi bilirdi. Bu yüzdne ailesine olan bağlılığı hiç değişmemişti. Ama bu gün tek başıan yürümek istemişti. İngiztere'nin gürültülü sokaklarıyla kucaklaştıktan sorna kendini Çığlık Barı'na attı. Bir zamanalr her yaz burda takılırdı. Bu yüzden neredeyse herkesi tanıyor gibiydi. Ama artık herkes değişmiş gibiydi. Burayı çok özlemişti. Son bir yılda hiç bir şey değişmemiş gibiydi. Gaby yavaşça süzülerek içeri girdi. Her zamanki halini korumuş olan bar tıka basa doluydu. Hiç yer yoktu. Özellikle kimsenin yanıda boş değildi. Biraz ileride geçen yaz tanıştığı kişiyi gördü. Bu kişini adı Noah'dı. Her zaman burda takılırdı. Gaby mutlulukla süzülürcesine Noah'ın yanıan gitti. Noah'ın konuştuğu kişiye bakmadan hemen onun omzuna vurdu ve gülümsiyerek;
"Buralarda özlendim mi?" diye sordu. Noaj şaşkınlıkla Gaby'e döndü. Yüzü hemen büyük bir gülümseme aldı. Gaby'de mutlulukla gülümsüyordu. Noah'ın büyük siyah gözleri Gaby'i iyice süzdü sonra hemen gülümsiyerek;
"Gaby! Buraların asi güzeli. Okul bitti ha..." dedi ve göz kırparak Gaby'nin omzuna vurdu. Gaby gülümsiyerek kafasını salladı. Sonra onları izleyen genç adama döndü. Gülümsiyerek "Selam ben Gabriella Alice Cullen. Arkadaşlar bana Gaby der. Sende öyle de ve sen..." diyerek lafını kesti. Adama soru sorarcasına bakıyordu. Adamın kirli sakalları vardı. Büyük bir gülümsemesi ve neşeli bir yapısı vardı. Deri bir montu üstüne hoyratça geçirilmişti. Barda ki herkes bu adama bakıyordu. Gaby onun özelliğini merak etti. Ama bu hiç umrunda olmadı.--- DJ daha belirgin bir biçimde gülümsedi ve memnun olduğunu belirten bir ifade ile
"Ben de Daniel Jacob Benjamin Black. Benjamin dışında ne dersen de. Ama, bana DJ derler. Dan veya Danny de derler. Ne dersen işte of! Kasma!"
İçkisinden biraz daha içti ve yüzünü buruşturarak Noah'a baktı. Ona sormak istediği öyle çok soru vardı ki! Hangisinden başlayacağını bilmiyordu. Önce kendisiyle ilgili mi yoksa diğer şeylerle ilgili mi sorular sorması gerektiğine karar veremiyordu.
"Noah! Arkamdan iş çeviren sadakatsiz pislikler oldu mu?"
Noah'ın yüzünde sinsi bir ifade belirdi. DJ buna gülerek karşılık verdi ve bekledi. Eğer olduysa ölmüş olmalılardı! Noah onları yaşatmazdı ki! Güvenebileceği yandaşlarından biriydi işte.
"Aslına bakarsanız, Lordum-"
İkisi de güldü ve Noah devam etti:
"Elbette arkanızdan iş çevirenler oldu. Yoldaşlık aptal! Buraya gelmemelilerdi. Hepsini hakladım Lordum."
Yine güldü ve DJ de yine gülerek karşılık verdi. İkisi böyle şakalaşırlardı arada. Onun haricinde bu yasaktı. En azından DJ yasaklamıştı. Fazla ciddi ve fazla ayrımcı buluyordu. Hepsi eşitlerdi sonuçta, safkan yanaşları ile. Ayrıca manevi kızı da melezdi ama safkan olmaya değer bir kızdı. Diğer tüm safkanlara on basardı.
"Noah! Susan ne oldu?"
Yüzüne acayip derecede pişkin bir gülümseme yayılmıştı şimdi. Noah da aynı derecede alaycı bir şekilde gülüyordu.
"Kim bilir? Senin peşinden geldi sanıyordum DJ! Ginny seni çok yıkmış olmalı ki iyice gözlerden uzak bir konuma gelmişsin. Kız seni bulamamış bir daha!"
DJ sinirle yumruğunumasaya vurdu. Birkaç kişi kafalarını çevirip bakmıştı. DJ onlara kafalarını çevirmeleri için eliyle savuşturma hareketi yaptı. Gözlerini içkisine dikerek konuştu:
"Ginny'nin adını anma bir daha Noah! Onu hatırlamak istemiyorum. Onu ve Merlin'i."
Şimdi yüzüne bir gülümseme hakim olmuştu işte. Merlin, ona neden hala Merlin diyordu ki? Hem nereden biliyordu erkek olduğunu? En önemlisi bebeğin hala hayatta olduğunu nereden biliyordu? Yine de keyfini bozmadı ve gülmeye devam etti.
"Ee? Gaby? Sen nasılsın? Hayat nasıl gidiyor? Okulun bittiğine göre bir işin de olmalı. Hangi işi düşünüyorsun? Veya hangi işe atandın diyelim?"
Gülümseyerek ona baktı ve içkisinden biraz daha yudumladı. Her bir yudum alışında aklına James ve Leia geliyordu. James'le arası asla eskisi gibi olmayacaktı ve James asla kollarını açıp, eniştee, diye DJ'e sarılmayacaktı! Elbette öyle olmayacaktı! --- Uzun süre Dj ve Noah bir şeyler konuştular. Gaby onalara kulak müsafirliği yaptığı için kötü hissediyordu ama bir şeyler öğrenmek hoşuna giderdi. Uzun uzun onları dinledi. Konuşma çok sıradan gidiyor gibiydi. Ama birden Dj ona itaatsizleri sormuştu. Noah'da gülümsiyerek ona lordum diye cevap vermişti. Gaby uzun uzun Dj'e baktı. Soyadı Black'ti, Lord'du ama insanlar tarafındna seviliyordu. Kimliğini saklamıyordu. Bu biraz garip geldi. Aklına bu yıl içinde Fransa'da tanıştığı tatlı bayan gelmişti. O kadar iyiydi ki ve birde üstelik hamileydi. Çocuğu dünyaya getirmekte çok ısrarcıydı. Onun gerçek aşkından kaldığını söyleyip duruyor birde üstüne o adamı durmadan anlatıyordu. Birde Gaby'nin düşünceleri Dj'in masaya vurma sesiyle bölündü. Dj bağırarak;
"Ginny'nin adını anma bir daha Noah! Onu hatırlamak istemiyorum. Onu ve Merlin'i." dedi. Gaby olduğu yerde kaldı. Soluksuzdu. Merlin Ginny'nin çocuğuydu ve aşkı Lord'du her şey uyuyordu. Bu gün buluşmaya buraya geldiği kişi Dj'in Ginny'siydi. Dj ona soru sormuştu ama Gaby duymadı. Gözlerini fal taşı gibi açmış bir şekilde Dj'e baktı ve kısık bir sesle;
"Dj, Ginny nerde biliyor musun?" diye sordu. Tam o anda çığlık barının kapısı açıldı ve Ginny içeri girdi. Gaby Dj'in önünü kapattı. Ginny Gaby'i görünce koşarak ona sarıldı. --- | |
|
Daniel Jacob Black Karanlık Lord
Mesaj Sayısı : 982 Kayıt tarihi : 25/07/08 Rp Yaşı : 27 Gerçek İsmi : Berker Ruh Hali :
Bilgilerim Rp Puanı: (100/100) Tarafı: Ölüm Yiyen
| Konu: Geri: Abüm Çöpe Atamadığı İçin Tekrar Bura :F:F:F :D:D:DxDxD Çarş. 25 Şub. 2009, 19:01 | |
| Saatlerdir cam kenarında sıkışıp kalmıştı. Ruhsuz bir şekilde Danny'i düşünüyordu. Şu anda kim bilir napıyordu. Hangi kızın yanındaydı? Kendisini unutmuşmuydu? Binlerce soru aklından geçip duruyordu. Oldukça sinirliydi. Ama ona kıyamıyordu. Hayatının tek aşkı olan Danny'e asla kızamıyordu. Çocuğunu düşürdükten sonra ondan geriye kalan en büyük hatırasıda gitmişti. Gözlerinden bir kaç damla yaş aktı. Kızıl saçlarını geriye attı. Koltuktan kalktı. Koşarak tuvalete gitti ve yüzüne bolca su çarptı. Aynada kendine baktı. Kızıl saçları eskisi gibi aprlamıyordu. Gözlerinin altı uyumamaktan mordu. Biraz daha zayıflamıştı. Saate baktığında geciktiğini anlıyarak aceleyle giyindi. Sonra kzıl saçlarını tepeden topladı. Gülümsiyerek aynaya baktı. Gaby'e iyi görünmeliydi. Hemen derince nefes aldı ve evden çıktı. Londra sokaklarında dikkat çekmeden ielrledi. Saçlarını toplaması işe yaramıştı. O kızıllıkta bir saç her yerden dikkat çekerdi. Aslıdna Danny'le akrşılaşmayı istiyordu ama çekiniyordu. Bunları düşünmeye zamanı olmadığından koşarka Çığılık Barı'na gitti. Bardan içeri girdiğinde çok kalabalık oduğunu gördü. Onu tanıyan birileri mutlaka vardı. Ama bunu umursamadı. Gözlerriyle barı taradı ve Gaby'i gördü. Bir adamın yanında ayakta duruyordu. Koşarak Gaby'e sarıldı;
"Seni çok özledim ufaklık." dedi. Sonra gülümsiyerek gözlerini açtı. Birden akrşısında gördüğü manzara karşısıdna kala kaldı. Barda Gaby'nin arkasında Danny oturuyordu. Ginny bir kaç adım geriledi. Sendeliyerek yere düştü. Sonra hışımla geri kalktı ve arkasını döndü. Bardan hemen gitmeliydi. --- Daniel Gaby'nin dediğini saçma bularak kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı ve cebinden bir sigara çıkarıp asasıyla yaktı. Tam dumanı içine çekip geri püskürtecekken oldukça tanıdık bir ses duydu. Sessizce öksürerek gözlerini sesin geldiği yöne çevirdi. Kızıl saçlı, güzel bir bayan yere düşmüştü ve hemen kalkıp kapıya yönelmişti. DJ gözleri büyüyerek ona baktı. Ginny'ydi bu, sonsuza kadar seveceği kadın. Her zaman ona istisnaları yaşatan kişi. Onu asla unutamazdı. Zaten her geçen saniye aklına geliyordu. Kelid aynası da yarasına resmen parmak basmıştı! Rezil ayna! DJ on üç yaşından beridir ilk defa sigara içmeye kalkmıştı. O da bir rezaletle sonuçlanmıştı işte! Ama her şeyden önemlis, karşısında gitmek üzere olan bayan Ginny'ydi! Gitmemesi için yalvarmak istiyordu, bağırmak ve ona engel olmak istiyordu bu kez. Bu kez ellerinden kayıp gitmesine izin vermemeliydi. Ancak sesi çıkmıyordu sanki.
"Ginny, dur.."
Titrek ve cılız bir sesle diyebilmişti bunu. Ginny'ye yaklaştı ve yavaşça elincen tuttu. Onun çiçek kokusunu duyabiliyordu veya öyleymiş gibi hissediyordu. Zaten asla unutamamıştı ki. Vakit eçirdiği her kadında aramıştı bu kokuyu. Bulamadığında ise her zamanki duyguyu hissetmişti. Boşluğa düşmüş gibi ve ancak kafasını sert zemine çarpınca ayılmış gibi. Hiçbirinde Ginny'de hissettiklerini hissedememişti. O özeldi, aslında uzun yıllardır arkadaşıydı. Yani önceden de dostlardı. Veda etmeden ikinci defa gitmesi de DJ'i yıkmıştı. Belki na veda edebilseydi bu kadar kötü olmazdı. Gerçi veda edecek zamanı olsaydı Ginny'yi asla bırakmazdı ki! Onu bir odada kilitli tutması gerekse de yapardı! --- Uzun uzun Danny'e baktı. Onu çok özlemişti. Onu o kadar çok seviyordu ki ona baktıkça elleri titiriyordu .Elleri terler içinde kalmıştı. Kalbi atmıyor gibiyidi. Gözlerini kaçırdı ama kzıardığı her halinden belliydi. Ne yapacağını bilmiyordu. Sonunda bir çözüm yolu bulmalıydı. Ama yapamıyordu. Kolunu Danny'den çekti. Yavaşça ona yaklaştı. Etraftakielr ona bakıyordu .Bu yüzden Ginny Danny'nin bileğinden tuttu ve onu dışarı sürükleri. Karın altında durmuş birbirlerine bakıyorlardı. Ginny Danny'e yaklaştı. Onun yanağına dokundu ve "Özledim." dedi. Sonra arkasını döndü biraz ilerledi. "Ama seni üzemem." dedikten sonra bir adım daha attı ve karda kayarak yere düştü. Bu günelrde çok sakar olmuştu. Kafasını kaldırdı ve kardan kalmaya çalıştı. --- [center]DJ telaşlı bir biçimde Ginny tarafından dışarı sürüklenmişti. Zaten bir boynuna atlama, sarlma veya tatlı söz falan beklemiyordu. Son kavgaları kötüydü çünkü. Yine de terslenmek de istemiyordu. Onu özlemişti. Ki Ginny de aynı düşüncedeydi zaten.Yanağına dokunarak DJ'i özlediğini belirtti. DJ gülümseyerek karşılık verdi. Onun gözlerine uzunca bakmak istiyordu. Ama fazla uzun sürmedi. Ginny onu üzmek istemediğini söyledi ve arkasını dönüp gitmeye kalkıştı. Fakat gidemedi. Karda kayıp düşmüştü. Kalkmaya çalışıyordu ama başaramıyordu.
Hızlı bir biçimde Ginny'nin yanına çömeldi ve onu kucağına alarak yerden kaldırdı. Barın dışındaki bir banka oturttu onu. Ayakta pek de iyi duramıyor gibiydi. Ya da uzun zamandan beri yine görüşmeleri onda da şok etkisi yaratmıştı.
"Ne kadar ilginç değil mi? Yine karşılaştık! Noah aklıma gelmese inan yine karşılaşamayacaktık, Ginny. Kader ayrılmamızı istemiyor gibi. Neden inatla birbirimizden kaçalım ki? Hele de ben.. ben hala senden vazgeçememişken. Ne kadar pişman olduğumu bilemezsin Ginny."
Bir an duraksadı ve derin bir nefes alarak lafına devam etti:
"Seninle kavga ettikten sonra iki gün boyunca düşündüm. Ne yapacağımı bilemedim. Ancak en sonunda kararımı sana bildirmeye geldiğimde gitmiştin. Tıpkı bir önceki gibi, sessiz ve soğuk odadaki yatağın üstünde sadece bir mektup vardı. Ne kadar acı verici bir durum tahmin edemezsin. Her neyse!"
Gözleri nemli bir biçimde Ginny'ye sarıldı ve düşündü. Karnı neden hala büyümemişti. Büyük bir şokla Ginny'den ayrıldı ve gözlerine bakarak gözlerindeki endişeyi dile getirdi.
"Bunu yapmış olamazsın. Onun hayatını elinden almış olamazsın, değil mi? Bana öyleolmadığını söyle Ginny."
Şokla ona bakmaya devam etti. İçinden de bir yandan, hayır bu olmuş olamaz, diyordu. Tabi yapmış da olabilirdi. Bebeği dünyaya getirmek için bir sebebi yoktu ki! --- Gin yerden kalkmaya çalışırken bir şeyin onu tutul kaldırdığını hissetti. Sonra kafasını çevirdiğinde Dan'le dip dibeydiler. Kollarını Dan'e doladı ve ona sevgiyle baktı. Dan onu bir banka bıraktı ve yanına torudu ona sevgiyle baktı. Sonra;
"Ne kadar ilginç değil mi? Yine karşılaştık! Noah aklıma gelmese inan yine karşılaşamayacaktık, Ginny. Kader ayrılmamızı istemiyor gibi. Neden inatla birbirimizden kaçalım ki? Hele de ben.. ben hala senden vazgeçememişken. Ne kadar pişman olduğumu bilemezsin Ginny." diye konuştu. Gin sadece kafasını salladı. Onu çok özlemişt. Öyleki ona baktıkça diceklerini unutuyordu. İçeride Gaby'i unutmuştu. Şimdide onun yanında kendini unutuyordu. Uzun uzun Dan'e baktı. Dan konuşamsına devam etti;
"Seninle kavga ettikten sonra iki gün boyunca düşündüm. Ne yapacağımı bilemedim. Ancak en sonunda kararımı sana bildirmeye geldiğimde gitmiştin. Tıpkı bir önceki gibi, sessiz ve soğuk odadaki yatağın üstünde sadece bir mektup vardı. Ne kadar acı verici bir durum tahmin edemezsin. Her neyse!" dedi sonunda. Ginny'e sarıldı. Gin onun kolalrında kendini rahat hissetmişti. İyice ona yaklaştı ve onun sıcak vücuduyla kendininkini birleştirdi. Ama Dan birden Gin'den ayrıldı ve merakla;
"Bunu yapmış olamazsın. Onun hayatını elinden almış olamazsın, değil mi? Bana öyleolmadığını söyle Ginny." Gin gözlerini akrnına devirdi ve ona bakmaya devam ederken ağlamaya başladı. Ağlarken acıyla konuşmaya çalışıyordu;
"O... O... düştü. Onu kurtaramadım. Senden sorna Fransa'ya gittim .gaby'le tanıtım ve sonra bir grup büyücü beni tanıdı ve... ve bana... bana saldırdılar. Kendimi korudum ama hamile olduğumdan karnıma büyü yedim ve... " dedi. Bir anda sustu neler olduğunu hatırlamıştı. Yerde kala kalmıştı. Büyücvüler onun öldürünü düşünmüştü. Gin hemen onalra bir kaç büyü yollamış ve büyük acılar içidne kaçmıştı. Ama sonra bir eyre yığılıp kalmıştı. Ayıldığında çocuğu artık yoktu. Ona ilk öldüğünü söylediklerinde kendini öldürmeye çalışmışl ama başaramamıştı. Sonra Gaby ona yardım etmişti. Onunla ebrabe rolmuş ve onun keyfini eyrien getirmişti. Ama Gin hep bebeğini özlemiş sonudna dayanamıyarak İngiltere'e geri dönmüştü. --- DJ şok olmuş bir biçimde Ginny'ye baktı. Bundan daha kötü bir şey olmamasını diliyordu sadece. Zaten daha kötüsü olursa yaşamaları için bir sebep kalmazdı ki! Yine de Ginny'nin moralini daha fazla bozmamalıydı. Onu zaten bir daha üzmüştü bu olayı hatırlatarak. Ancak ona saldıranlrı en yakın zamanda haklayacağına emindi. Kim bilir, belki de ikinci cinayetini bu sebeple işlerdi. İlki Tom'dı, zaten bunu bilmeyen kalmamıştı. Ne hoş ama, Karanlık Lord sadece br kişiyi öldürmüş. Savaşta pek ölüm laneti savurmadığına emindi.
"Ginny bak, kendini daha fazla üzmeni istemem. Ben.. ben artık senin yanındayım ve birlikte çok daha mutlu olacağız. Kendime çeki düzen vereceğime yemin ederim. Belki.. belki bir bebeğimiz daha olur. Bunu bilemeyiz ki. Hem koca bebeklerin de seni merak ettiler. Kathleen ve Oliver'ı kastediyorum tabi ki."
Yan yan güldü ve hafif nemlenmiş gözleriyle Ginny'nin gözlerine bakmak istedi. Onun karnın eğmiş olduğu başını kaldırdı ve gözlerine baktı. Belki de DJ'i bir daha yanında istemeyecekti. DJ artık bunu kaldıramazdı. Sorunu halletmelilerdi. Ancak Gaby ile konuşacakları varsa onları rahatsız da etmemeliydi tabi.
"Ginny, eğer Gaby ile konuşacaklarınız varsa ben gideyim. Ancak seninle de en yakın zamanda konuşmamız gerektiğini bilmeni isterim. Umarım bir şeyler olumsuz gitmez."
Ginny'nin yanağını okşadı ve cevap bekledi. Onun mutsuz olmasını istemiyordu artık. Çocukların artık anne sevgisinden yoksun kalmalarını istemiyordu. Hele de Oliver'ın annesi tarafından da biraz hırpalanması gerekiyordu. Çünkü o muggle sevdalısının tekiydi! Gerçi Kathleen'in de annesine ihtiyacı olabileceğinden adı gibi emindi. Çünkü babasıyla yani DJ'le hiç konuşmuyordu. Zaten DJ konuşmasını beklemiyordu da. Çünkü kendisi konuşmazdı, yani babasıyla. Tabi kız olsaydı. Sevgilisi olduğunu veya başka onun için önemli olan bir şeyi paylaşsaydı babası ya dalga geçebilirdi, ya kızabilirdi ya da saf saf bakıp teyzesine gitmesini söylerdi. Doğrusu Ginny'den biraz eğitim almalıydı. Kathleen ile anlaşamıyorlardı. Oliver'la da pek anlaştıkları söylenemezdi ama en azından konuşuyorlardı.
"Ginny, Kathleen'in seninle konuşmaya ihtiyacı olabilir. Ayrıca Oliver'a da eğitim vermemiz gerek. Benim çabalarımla ancak büyüye de ilgi duymasını sağlayabildik. Belki sen de bir şeyler söylersen muggle sevdalısı olmaktan vazgeçer."
Umutsuzca gözlerini yere devirdi ve düşünmeye başladı. Yerini kime emanet edecekti? Eğer Oliver böyle olurs ölüm yiyenler batardı veya onu anında öldürürlerdi. Kathleen de tek başına yapabilir miydi ki? Liz ve Kathleen'in başına bir de Lord lazımdı. Gerçi ikisinin en az erkekler kadar dayanıklı ve güçlü olduklarını biliyordu ama yine de Lord lazımdı. DJ'in yerine oğlu geçmeliydi. Olver'sa bu iş için uygun olacak son kişiydi. En azından şimdilik. Gerçi önceden yani Oiver'ın yaşındayken kendisi de böyle biri değildi, Gryffindor ve iyi bir çocuktu. Oliver'ın da değişmesini umuyordu. [/center] | |
|