Benliğe Dönüş

Bu sabah Daniel Jacob Benjamin Black resmi olarak evliliğine son vermişti. Belki de hayat arkadaşından tamamen ayrılmak üzere imza atmıştı bugün ama her nedense mutluydu. Çünkü artık ne bir ayak bağı ne de düşünmesi gereken bir eşi vardı. Aslında hiçbir zaman ona ayak bağı olarak bakmamıştı ama artık ilişkilerinin düzelme imkanı yoktu. Bu ikisi için de en iyisiydi. Hem çocuklar artık düşünmek zorunda kalmayacaklardı. Kesin bir gelecekleri olacaktı. Anneleri olmadan, sadece babalarıyla geçinerek. DJ kararlıydı, oğlunu da doğduktan sonra er ya da geç alacaktı Ginny’den. Başından beri gitmemesi gerekiyordu Ginny’nin. İkinci kez DJ’i bırakarak hoş olmayan bir hata yapmıştı.
Ginny’ye evlenme teklif ettiği günü hatırladı bir an. Balodalardı, Hogwarts açılış balosunda. Ginny’nin önünde diz çökmüştü ki yanlarında Felix, Bonnie ve Brian da vardı. Ona şöyle demişti:

"Kim nederse desin, ne tepki verirse versin, birbirimizi sevdiğimiz için benimle evlenir misin Ginny? Benimle evlenip renklendirdiğin mutsuz hayatımı bir şenliğe çevirir misin? Lütfen Ginny onlara değil benim gözlerime bak ve kesin kararını ver. Geri dönüşü olmayan bir karar vermen gereken karar. Bu yüzden lütfen iyi düşün."

Ginny kabul etmişti, keşke daha iyi düşünseymiş o zaman. Keşke DJ’in gözlerine değil de ailesine baksaymış. Bonnie ona baskı yapsaymış da evlenme teklifini geri çevirseymiş. O zaman çocuklarının da hayatı mahvolmazmış. Ama DJ çocuklarını çok sevdiği için böyle düşünmekte zorlanıyordu. Onların hayatının olabildiğince iyiye gitmesi için elinden geleni yapacaktı. Öncelikle karakterini değiştirecekti. Eğer odaklanırsa da tek bir bayana odaklanacaktı. Bir daha asla evlenmeyecekti. Yirmi yaşında bir adamın düşünmemesi gereken şeylerdi bunlar. Keşke her şeyi bu kadar hızlı yaşamasaydı. Erkenden evlenmekte ve baba olmakta keşke bu kadar ısrarcı olmasaydı. Ama Merlin şahitti ki ikizlere isteyerek sahip olmamıştı. Yine de onları çok seviyordu, onlara sahip olduğu için şükrediyordu.

Ömrünün neredeyse tamamını birlikte geçirdiği Ginevra Weasley’den ayrılmak tuhaf bir duyguydu. Boşluğa düşmüşlük hissi veriyordu evet ama en kötüsü de onu bir daha göremeyecek olma ihtimalinin olmasıydı. Belki de doğum yaptıktan sonra görüşebilirlerdi. Merlin’i onda bırakamazdı DJ. Kesinlikle Ginny’nin hayatını mahvetmişti. Çocuklarını sürekli onun elinden alıyordu. Ona ayrılık acısını yaşatıyordu sürekli. DJ cehenneme gidecekti, kesin. Bundan hiç şüphesi yoktu ama halinden memnundu. Ne de olsa bunlar son hatalar olacaktı. Belki de o öyle sanıyordu.

DJ kafasını toparlamak için yine her zamanki mekanına gelmişti, Domuz Kafası’na. Oranın sahibesinin Leia olduğunu umursamıyordu. Onunla garip bir ilişkileri vardı. Daha önce hiçbir insanla böyle bir ilişkisi olmamıştı. Kimi zaman birbirlerinin suratlarına bile bakmıyorlardı. Kimi zaman ise iki iyi dostmuş gibi bir şeyler içip muhabbet ediyorlardı. Birden çok ortak noktaları vardı zaten. James, içki, serserilik, umursamazlık… James’le dertleşmeye şimdi her şeyden çok ihtiyacı vardı belki de. Ginny’yi de DJ’i de en iyi o tanıyordu zaten. Gerçi Ginny biraz fazla dengesizdi ama ne de olsa James’le bir ilişkileri olmuştu. Düşüncesi bile DJ’i delirten bir ilişki. Ama artık bir önemi yoktu, ödeşmişlerdi de zaten. DJilk defa bu kadar boş gözlerle Domuz Kafası'na girer girmez bir sandalyeye oturdu ve sadece tek bir noktaya odaklandı.

“Bir şişe ateş viskisi, lütfen.”

Fazla ciddi bir şekilde ateş viskisi istemişti Leia’dan. Sanki yabancı biriymiş gibi. Ateş viskisi ona iyi gelecekti. Boğazından geçerken sıcaklığını hissedecek, hataları yüzünden boğazına düğümlenen her şey onunla birlikte midesine gidecekti. Geçici olarak yutmuş olacaktı her şeyi. Fakat en ufak bir şeyde yine midesine ağrı girecek ve hatırlayacaktı onları.İlginç bir yolculuk çizmişti kafasında, ateş viskisi yudumuna ve sorunlarına. Umurunda değildi hiçbir şey. Şimdi sadece içip, sakince dinlenmek istiyordu.

Leia Yasal Yaptırım Dairesinde çalışmadığı zamanlar Domuz Kafasıyla ilgileniyordu.Aslında Domuz Kafasında daha mutluydu ama her gece bittiğinde barı neredeyse yeniden inşaa etmek oldukça pahalıya geliyordu ve içki sipariş edip gülücükler saçarak toparlanabilecek bir miktar değildi.
Yine de Leia mutluydu,en azından zaman öldürmek için James gibi boş boş takılmıyordu.Son geldiğinde giydiği siyah eteğin boyu hakkında başının etini yemiş sonra da müşterilerle kavga etmişti. Hala Leia'nın nasıl biri olduğunu anlayamamış olmasına hem kızıyor hem de üzülüyordu.Yine de içinden birşey yapmak gelmiyordu.Abisinin küçük kardeşi rolü gayet eğlenceliydi.
Son zamanlarda Dj'i de düşünmüştü.Ginny geri geldiğinde anında geri adım atmıştı,bundan çok da rahatsız değildi. Kısa ilişkilere alışmıştı zaten içinde büyüyen bağlılık korkusu bunu gerektiriyordu. DJ ile geçirdiği zamanlar güzeldi,bunların sonu geldiyse ağlamanın alemi yoktu. Elinde kirli bezle silip durduğu bardağı kenara fırlattı ve unuttuğu şeyi hatırlamaya çalıştı.Küçüklükten beri hep unutkan bir kız olmuştu zaten. Barın arkasında etrafı toparladı ve bir tabure çekip oturdu.Bar fazla kalabalık sayılmazdı,etrafta sadece akşamdan kalmaların homurtuları ve mırıltıları duyuluyordu. Domuz Kafası için huzurlu ve sakin ender zamanlardan biriydi işte.Leia köşeden kaptığı bıçağı elinde çevirmeye başladı.Kimi zaman bu bıçağı aldığı bütün etleri kemiklerden ayırlamk için kullanıyordu.Domuz Kafasında aç ayyaşlar sinir bozucu olabilirdi.
Tam o sırada Leia yine James'i onu bunu düşünürken içeri düşüncelerini duyup gelmiş gibi DJ giriverdi. Leia onun girdiğini görünce doğrulup oynadığı bıçağı sertçe ahşap tezgaha sapladı. Dj tabiri caizse ölü gibi gözüküyordu.Yüzü kireç beyazıydı. Leia'nın durmadan hayranlığını dile getirdiği mavi gözleri eskisi gibi parlamıyordu.Birşeyler yanlış olmalıydı.

“Bir şişe ateş viskisi, lütfen.” dedi DJ onun için garip olan bir ciddiyetle. Dj buraya ne zaman gelse mutlaka giriş cümlesi kullanırdı. "Bana şurdan bir kaymakbirası kapıver" "Leia bana ordan en ağır içkiyi ver.İstersen karıştır ne yaparsan yap mümkünse çarpsın ve öleyim!" "Süpriz!"
Şimdiyse basit bir müşteri gibi odunca istemişti içkisini. Sanki bara ilk defa gelmiş,Leia ile tanışmamış biri gibi. İçinden bir ses onun görmezden gelmeye çalıştığını söylese de ses pek cılızdı. Leia akşamdan kalmış olabileceğini düşündü.
DJ'e sözünü tekrarlatmamak için taburesinden çevikçe kalkıp arkasındaki boydan boya barın arkasını kaplayan aynaya monte edilmiş raftan büyükçe bir şişe kaptı. Şişenin üstünde büyük harflerle "Jack Daniels" yazıyordu.Leia bu içkiyi kötü günleri için saklardı,her ne kadar kullanılmış çorap gibi koksa da insanın içini kaplayan bir sıcaklık yayıyordu.Şişenin üçte biri boştu.
Saatlerce ovduğu bardağı allıp yarıya kadar doldurdu.Onu dinleyebilmek için kendisi de kafa olmalıydı,bu yüzden kendisine de doldurup yeniden tabureye çöktü. Bardağı sertçe masaya vurdu,o kadar sert indirmişti ki bir an bardağın çatlayıp içkiyi zebil edeceğini düşündü. Hayalgücü genişti,sadece içkinin bir kısmı ahşap tezgaha sıçrayıp bıçağın yarattığı yarığın içini doldurdu.
Şimdi... dedi Leia ellerini tezgaha yaslayıp destek alırken
Söyle bakalım Mavi Gözlü Dev,derdin ne?
Birileri Casanova Prens yazan tişörtünü mü çaldı?

DJ gülümseyerek Leia'ya baktı. Sabahtan beri ilk kez gerçekçi bir gülümsemeyle bakmıştı birine. Üstünde Casanova Prince tişörtü yoktu bu kez. Ortam gereği oldukça şık bir takım elbise ve üstüne de pelerin giymişti. Ayakkabıları da rahatsız edici kundura ayakkabılardı. DJ ayaklarını birbirine vurup gözleriyle vuruşları takip ederken alyansının hala parmağında olduğunu fark etti. Yıllardır hiç çıkarmamıştı. Alyansın üstünde yarım bir kalp vardı. Öteki yarısı da Ginny'nin yüzüğünün üstündeydi. Hiç dikkat etmemişti, Ginny belki de yüzüğünü çoktan çıkarmıştı. Ama artık umrunda değildi. Bu yüzden hüzünlü bir ifadeyle yıllardır onun bir parçası olmuş olan alyansını çıkardı, yavaşça bardağının yanına bıraktı. İçkisinden bir yudum alarak tekrar Leia'ya baktı.

"Boşandık. Aslında mutluyum ama aynı zamanda üzgünüm de bilemiyorum. Uzun zamandır birlikteydik. Hem arkadaş olarak hem de eş olarak. Keşke hiç evlenmeseydik. Hala arkadaş olurduk."

Aklına gelmekte ısrarcı olan anılarını bu kez savuşturmak yerine düşünmeyi tercih etti. Ginny'yle harika zamanları olmuştu. Daha doğrusu berbat anları hep iyiye çevirmeyi başarmışlardı. Arkadaşken mutlulardı. Evlendikten bir süre sonra hayat berbat bir hal almaya başlamıştı. Her şeyden önce çocukları düşünüyordu DJ. Ginny yüzünden onlara eşi benzeri olmayan yalanlar söylemişti. Bonnie onların anneleriymiş gibi davranmışlardı. Çocuklar o zaman sadece anne ve babaları ayrı olduğu için üzülüyorlardı. Fakat şimdi dengeleri tamamen altüst olmuştu. Ama DJ inanıyordu, toparlanacaklardı. Kathleen'in üzülmeyeceğine adı gibi emindi. Oliver ne derdi, bilmiyordu. Oliver'a artık Oliver demek bile istemiyordu. O da Ginny'yi hatırlatıyordu. Oliver ismini Ginny koymuştu. Fazla ısrarcıydı bu isimde. Sebebini asla sormamıştı DJ. Ama Kathleen isminde de DJ ısrarcıydı. Sebebi belliydi, Bonnie'nin ikinci adıydı. Ama artık bu kavramların hiçbir önemi kalmamıştı. Hangi ad kimin adı umurunda değildi. Oliver'a da istediği gibi Oliver derdi. Ginny'yi de hatırlasa hatırlasa hayatındaki güzel bayanlardan biri olarak hatırlardı herhalde. Kendini kandırıyordu...

"Ee Leia, hayat nasıl gidiyor görüşmeyeli? James'i veya kızımı ah yani Liz'i gördün mü? Bizim malikanedeydi, ne olduysa oldu ve yok oldu. Liz'i takip etmek en az Kathleen'i takip etmek kadar zor ve karışık. Oliver'ın aptal problemleri gibi."

Liz'i de çok seviyordu, en az Kathleen'i sevdiği kadar. Hem zaten en genç yandaşı oydu. Tabi bir de Oliver vardı ama o istekli olmamıştı ki. Ama Liz kolunu açmaya dünden razıydı. Ölüm yiyen olmak tam ona göreydi. Artık Kathleen'in de ölüm yiyen olması gerekiyordu. Belki de onu Matt'i ölüm yiyen yaparken katardı ordusuna. Bir taşta iki kuş hesabı. Matt'in de kaçarı yoktu bu işten. Eğer dayısı istiyorsa asla başka seçim hakkı yoktu. Tıpkı Oliver'ın da olmadığı gibi. Başka insanlar için bunlar geçerli sayılmazdı ama Matt James'in yeğeni ve Oliver da DJ'in oğluydu. Onların ölüm yiyen olmaması demek büyük bir utançtı.

"Boşandık.
Aslında mutluyum ama aynı zamanda üzgünüm de bilemiyorum. Uzun zamandır birlikteydik. Hem arkadaş olarak hem de eş olarak. Keşke hiç evlenmeseydik. Hala arkadaş olurduk."
Leia parmaklarıyla ritim tuttu.Üzülmesi gerektiğini biliyordu ama bir az olsun bile bir hüzün duymuyordu.Ginny ile hiç tanışmamıştı ama iyi bir kadın olduğuna emindi. Aynı zamanda sabırlı olmalıydı,Daniel sabır isteyen biriydi.Leia Dj'in üstünde garip duran takım elbisesine baktı. Onu tişörtle görmeye alıştığından içinden bir ses hemen garip logolu bir tişört bulup Dj'e fırlatmasını söylüyordu.Düşüncelerini bastırabilmek için dudak büzüp tırnağıyla tezgahı eşeledi.

"Ee Leia, hayat nasıl
gidiyor görüşmeyeli? James'i veya kızımı ah yani Liz'i gördün mü? Bizim malikanedeydi, ne olduysa oldu ve yok oldu. Liz'i takip etmek en az Kathleen'i takip etmek kadar zor ve karışık. Oliver'ın aptal problemleri gibi."
Leia,Dj Liz'den kızım diye bahseder bahsetmez kıkırdamaya başladı.Yasal Yaptırım Dairesinde çalışmanın avantajları vardı,her türlü bilgiye ve dosyaya ulaşabiliyordu. Ve araştırmaları sonucunda ilginç birşey öğrenmişti. DJ'in pelerinin yakasından-doğrusu ipinden- tutup kendine yaklaştırdı ve insanın kanını kaynatacak koyu mavi gözleriyle gülücükler saçtı. Dj'in sıcak nefesini yanağında hissedince içi gıdıklanmıştı nedense.

Liz'i bilirim,hiperaktifliği başa bela! Bütün içkilerimi su gibi içiyor ve söylemem gerek,kızın bünyesi acaip sağlam!Neyse... sana bir sır söyleyeceğim ama ben adı geçen kişilere söyleyene kadar onlara söylemeyeceksin,tamam mı?
Alaycı gülümsemesi yüzüne yayıldı. Nedense James'e çok benziyordu şu anlarda.
Sanırım Liz James'in kızı... Yani James 10-12 yıl önce Dora Lilian Stratsburg adında biriyle "takılmış",ilkim diye böbürlene böbürlene o kadar çok gezmişti ki unutmak mümkin değil. Neyse,elime gelen dosyada Dora'nın soyadı "Shadow"diye görünüyordu. Araştırınca kimin nesi olduğunu bulmak zor olmadı! Uzun lafın kısası bir şekilde öğrendim ve eminim,Lisa'nın babası James ve Lisa benim yeğenim!
Parmaklarını birbirlerine kenetleyip doğruldu ve sırıtarak Dj'in tepkisini beklemeye başladı.

DJ kendine hakim olamayarak kahkahalara boğuldu[çok pis kahkaha atabilir yeri geldiğinde]. Hem manevi baba hem de amca olacaktı. Liz gibi harika bir insanın James gibi mükkemmel bir insanın kızı olmasına şaşmamalıydı. Tabi birbirlerine göre harikalardı. Dışarıdan basit birer serseriden fazlası olarak görülmüyorlardı. Umurlarında olduğu da söylenemezdi. DJ'e göre hala mükemmellerdi. DJ yan bir sırıtmayla içkisinden büyük bir yudum daha aldı ve Leia'ya döndü tekrar.

"Hiç şaşırmadım desem yeridir. Liz başka kimsenin kızı olamazdı zaten. Ya benim ya da James'in kızı olabilirdi. Eh ben de toy bir çocukken bile korunmayı akıl ettiğim için Liz benim kızım olamazdı zaten. Geriye tek seçenek kalıyordu, James."

O sırada DJ'in anıları canlandı yine. İlk ilişkisi, cidden unutmuştu. Oysa ki bu tarz şeylerin akılda yer etmesi gerekirdi. Adının Michaela olduğunu hatırlıyordu. Fakat zamanı hatırlayamıyordu. Umrunda da değildi açıkçası. Kız Slytherin'den olduğuna göre DJ de okula gidiyor olmalıydı o zamanlarda. DJ korunduğunu söylemişti ama hayır, öyle bir şey söz konusu değildi. Çünkü karşısındakini düşündüğü yoktu o zaman. Vay canına, aradan bayağı vakit ve kişi geçmişti. Michaela'yı bulmalı ve biraz geçmişi hatırlatmalıydı ona.

DJ'in dudağı sinsi bir gülümsemeyle kıvrılırken Leia'ya odaklandı tekrar. O neler yapıyordu acaba. DJ'in asla unutamayacağı kişilerden biriydi Leia. James'le alakası yoktu bunun veya onun tehditleriyle. Tamamiyle kendi benliğiyle bağlıydı Leia'ya. Bağlıdan çok onu seviyordu. İşte bu yüzden uzak durmaya ve aşık olmamaya çalışıyordu. Aşk lanet bir şeydi zaten. Saçma ve lanet bir şey. Ginny ile olanlardan sonra anlıyordu bunu.

"Biraz kendinden bahsetsene. Görüşmeyeli neler oldu? Yani mutlu musun? Uzun zamandır seni merak ediyordum ama görüşmememiz için oldukça geçerli bir sebebim vardı."

Sebebi Merlin de biliyordu ki herkes tahmin edemezdi. DJ biliyordu ama. Leia'ya yakın olması onun için de Leia için de kötüydü. Birine bağlanmak kötüydü. Bu kişi karşı cinstense hele. DJ tekrar somurtkan halina dönmeyi başarırken pelerini düzeltmeye çalıştı. Leia sağ olsun iplerinden çekerek kırıştırmış ve şeklini, duruşunu bozmuştu. DJ en sonunda sinirlenerek pelerini çözüp tezgaha fırlattı. Sinirlenmişti, hem de çabucak. Çünkü aptal pelerin düzelmek bilmiyordu. Ciddi biriymiş gibi giyinmenin neresi güzeldi ki? İşkenceden fazlası olduğunu sanmıyordu.

Tam da beklediği gibi Dj öfkelenmekten çok sevinmişti. İçten bir kahkaha attı,Leia onun umutsuz durumundan sıyrıldığını gördüğünde sadece gülüsedi.
"Hiç şaşırmadım desem yeridir. Liz başka kimsenin kızı olamazdı zaten. Ya benim ya da James'in kızı olabilirdi. Eh ben de toy bir çocukken bile korunmayı akıl ettiğim için Liz benim kızım olamazdı zaten. Geriye tek seçenek kalıyordu, James."
Tam da Leia'nın düşündükleriydi bunlar.İçkisini yudumlarken Dj'e göz attı.Bu cddi görünüş ona yakışmıyordu.O daha çok siyah üzerine beyaz logolu tişörtler giymeye uygundu.Ya da yırtık kotlarla,hani şu "gelmeden önce köpek sürüsü tarafından saldırıya uğradım!" diye bas bas bağıran yırtık kotlardan...
Kendine gel Lei,uzun süredir ilk kez DJ'i görüyorsun ve tek düşünebildiğin kıyafeti! diye düşündü gözlerini devirip.Bardağı hafifçe tezgaha bıraktığında boş bardağın çıkardığı sese dikkatini verdi. Bu yeniden doldurması için verilen emir gibi gelmişti.Şişeyi doldururken Dj konuşmaya başlayınca gözünü ona dikti.
"Biraz kendinden bahsetsene. Görüşmeyeli neler oldu? Yani mutlu musun? Uzun zamandır seni merak ediyordum ama görüşmememiz için oldukça geçerli bir sebebim vardı."
Geçerli sebepleri olduğuna emin değildi,buna rağmen Leia hiç umursamıyordu.Kıskanç kadın modelini teşkil edebilecek son insanlardı.Dj ona "Görüşemedik çünkü bir hipopotamla Mars'a yolcuk etmekteydim" dese bile Leia bunu geçerli sayardı.Bu yüzden önüne bakıp basitçe omuz silkti.
Pek birşey olmadı aslında,Yasal Yaptırım Dairesiyle Domuz Kafası arasında gidip geliyorum.Sana orada çalıştığımı söylememiştim değil mi? Eh,aslında bir keresinde ofisime uğrayıp asanla ilgili bir sorunu sormuştun ama meta halime denk geldiğimden tanıyamamıştın.Ben de oyunu bozmak istemedim,ne de olsa tanınmamak her gün yaşadığım bir olay değil...Neyse, mutluluğun tam tanımını bilsem sana açıklama yapabilirdim ama her zamanki gibiyim işte!Su yerine viski içip kimseye hesap vermeden sürünüp gidiyorum!
Elindeki bardağı şerefe dercesine kaldırdı ve fondip yaptı.Aynı çölde uzun süre susuz kalmış biri gibi hissediyordu.Bardağı yine masaya koydu ve farkında bile olmadan yeniden doldurmaya başladı
Peki sen nasılsın Black?Yani şu son olaydan önce.Merakın tek taraflı değildi çünkü...
Gözünün önüne gelen saçı işaret parmağıyla kulağının arkasına atıp yeni doldurduğu bardaktaki içkiyi yudumladı.

DJ tekrar ciddi bir ifadeye bürünürken düşündü, o nasıldı ki? Mutluluk kavramına farklı yönden bakıyordu diğer insanlara göre. Fakat son zamanlarda mutlu olduğu tek yer çocuklarının yanıydı. Her nedense kendini her zaman takıldığı çevrden soyutlamış ve sıkıcı bir hayatı tercih etmişti. En azından bir süreliğine. İyi de oluştu ama. Oliver'la biraz vakit geçirmişlerdi. Kathleen'şe vakit geçirmeye çalışmak bile ayrı bir zorluktu. Hemen sıkılıyordu Kath, sabit bir yere oturmak bile onun için imkansız gözüküyordu. Keşke hep bebek kalsalardı. O zaman sadece saç çeker, mızmızlık yapar, DJ'in burnuyla uğraşırlardı.

"Ben iyiyim, Leia. Hiçbir şey beni hayata küstüremez, biliyorsun. Acak üzüldüm biraz. Yani Nerissa ve James'e ama Nerissa mutlu olduğunu ve gereken şeyin bu olduğunu söyledi. Nerissa'ya değer veriyorum, o benim kuzenim ve Dany'nin annesi. O mutsuz olduğunda Dany de mutsuz oluyor. Yani oluyordur herhalde."

Sanki onu tanıyormuş, çok vakit geçirmişler gibi konuşmuştu. Dany'yle baba kız konuşma fırsatları bile olmamıştı ki. DJ baba olmaya layık değildi belki de. Bir an için annesini ve babasını düşündü. DJ'i ve kardeşlerini büyütmek için kim bilir ne zorluklara katlanmışlardı. En azından oturup onlarla konuşuyorlardı. DJ bunu bile yapamıyordu. Hadi Oliver uysaldı, oturup konuşulur cinstendi ama kızına söz geçiremiyordu. Dany'nin yanına bile gitmiyordu. Sebebi onu sevmediği değildi, daha çok Nerissa'dan ve Malfoy olan akrabalarından çekinmesiydi. Ayrıca kızından da utanıyordu. Onu bunca yıldır arayıp sormamıştı. Onun babası olduğundan şüphe duymuştu.

Sorumsuz baba düşüncelerine bürünürken bir an için kulaklarında annesinin ninnisi çınladı. Çoğu kez ona da bu ninniyi söylediğini demişti annesi, DJ de Alexis'e söylerken duymuştu. Çok güzel bir ninniydi. Sözleri aklına gelsin diye dudaklarıyla sessizce mırıldandı.

"Hush, little baby, don't say a word,
Mama's gonna buy you a mockingbird

And if that mockinbird won't sing,
Mama's gonna buy you a diamond ring

And if that diamond ring turns brass,
Mama's gonn buy you a billy goat...

...You'll still be the sweetest lttle baby in town."

Yavaşça gülümsedi. Keşke annesi gibi bir kadınla evli olabilseydi. Çocuklarını daha iyi büyütebilme fırsatı olurdu. Artık iş işten geçmişti tabi. Hatta ve hatta çocukları ninni okuyacak yaşa gelmişlerdi neredeyse. Yo hayır, erken yaşta dede olmak istemiyordu. Hele de Kathleen'in bir bebeğinin olması dayanılmaz bir durum olurdu herhalde. DJ bunu düşünerek kaşlarını çattı.

"Leia, seni çok özlemişim. Tabi James'i de çok özledim ama eminim hala bana kızgındır. O Ayyaş Tilki'ye ne yaptığımı hala anlayamıyorum. Altı üstü- neyse."

Altı üstü neydi? Kız kardeşiyle basmıştı DJ'i. Eh doğal olarak kızma hakkı ondaydı. DJ yine de gülümser ifadesini takınmaya devam etti. Hala bitmemiş olan içkisinden bir yudum daha aldı. Leia onun üstüne iki bardak daha içmişti, hatta belki de üç. Onu takip etmek de en az DJ ve James'i akip etmek kadar zordu. Viski onlara göre su gibiydi. Tüketmek en fazla birkaç dakikalarını alırdı, en fazla tabi.

"Sıkıldım, çok sıkıldım. Normal şartlarda seninle çok eğlenirdik. Yani ne bileyim, ikimizin de ruhunu yıkamışlar da suyunu sıkmışlar gibi bir durum söz konusu. Kimsede o izlenimi bırakalım istemem. Korkunç bir durum..."

Evet eskiye göre daha ciddi(!) olduğunun farkındaydı ama ruhsuz izlenimini de vermek istemiyordu. Yaşlanmış gibi, ah Merlin! Rezil bir durum. DJ ölse de öteki tarafta kendine hareketli ruhların takıldığı bir bar bulurdu herhalde. Olmayan midelerine olmayan içkileri indirirlerdi. En azından orada üşüme gibi bir dertleri olmayacaktı. Cehenneme gideceğinden öyle emindi ki, bebekken vaftiz edilmiş olması onun için hiçbir şeyi değiştirmiyordu.

Out: Sayın Daniel Jacob Black Rpg konseyine alınmış bulunmaktanısınız.

"Ben iyiyim, Leia. Hiçbir şey beni hayata küstüremez, biliyorsun. Acak üzüldüm biraz. Yani Nerissa ve James'e ama Nerissa mutlu olduğunuve gereken şeyin bu olduğunu söyledi. Nerissa'ya değer veriyorum, o benim kuzenim ve Dany'nin annesi. O mutsuz olduğunda Dany de mutsuz oluyor. Yani oluyordur herhalde."
Leia işaret parmağını çenesine vurarak düşünüyor izlenimi yarattı.İçki hafiften etkisini göstermeye başladığından gözlerinin önünde olan olayları sabit tutmak zorlaşıyordu tabii. Yine de o ilk kez içki içmiş bir ilkokul çocuğu değildi,dayanabilirdi rahatlıkla. Yine de Dj'in söylediği o tatlı melodi ayık kalmasına yardımcı olmuyordu.Derin bir nefes alıp doğruldu ve silkindi.
"Leia, seni çok özlemişim. Tabi James'i de çok özledim ama eminim hala bana kızgındır. O Ayyaş Tilki'ye ne yaptığımı hala anlayamıyorum. Altı üstü-
neyse."
Leia sırıttı.Dj gerçekten Jimmy'e önem veriyor olmalıydı. Elini önemsiz birşey söylemiş gibi havada salladı
Onu dert etme,düzelir. Uzun süre kızgın kalamaz,bir süre sonra kendini haksız çıkarmayı başarmak gibi bir yeteneği var! Ben karışmayı düşünmüyorum,bırakalım kederini yaşayıp unutsun...
Kafasını toplamak için ayağa kalkıp gerindi ma pek bir faydası olmadı.Leia içkiye bakıp Bu meret cidden iyiymiş! diye mırıldandı.

"Sıkıldım, çok sıkıldım.
Normal şartlarda seninle çok eğlenirdik. Yani ne bileyim, ikimizin de ruhunu yıkamışlar da suyunu sıkmışlar gibi bir durum söz konusu. Kimsede o izlenimi bırakalım istemem. Korkunç bir durum..."
Leia olumlu anlamda başını salladı ve hemen arkasındaki kovboy şapkasını kafasına geçirdi. Şapka anormal kaşındırıyordu ama güzel durduğunu söyleyenler de vardı.Yumruklarını üst üste koyup çenesini yasladı ve Dj'e baktı;
Haklısın herşey çok sıkıcı gelmeye başladı,artık içki içmek bile eğlenceli değil.Mugglelar da adam akıllı fanatstik film de çıkaramaz oldular.Komik hayattan sıkılacağımı sanmazdım ama başladık sanırım...
Gözlerini yukarı kaldırıp Dj'e baktı ve aniden sırıttı.Elini tutup yapmacık bir ciddiyetler;
Ama korkma Dj,metin ol! İyilik henüz ölmedi!Kazanma şansımız var! dedi gülerek.Bir anda DJ'in ZAYlığından olmadığını hatırlayınca kahkahası boğazına takıldı ve öksürüğünü dindirmek için tekrar yudum alması gerekti.

Out: Hocam konu açılsın diye yazdım ama kısa olmuş sanırım k.b

DJ sinsi sinsi güldü ve kalan içkisini de bitireteek Leia'ya baktı. Bir kere kaybetmişlerdi zaten, kazanma ihtimallerini çok düşük buluyordu. Neden hep böyle oluıyordu ki? Hep sevdiklerine karşı savaşmak zorunda kalıyordu. İşte Voldemort'un sevgiden uzak durmasının en büyük sebebi de bu olmalıydı.

"Merlin aşkına! Leia neden iyi tarafta olmak zorundasın ki? Ailen bile ölüm yiyenlerden oluşuyor. Ayrıca kaybeden tarafsınız. Son savaşta sizi az kalsın çerez gibi yiyorduk. Dua et ki başlarında ben vardım! Merlin bile şahit kalmaz istemezdi aksi haline."

İçtikçe karışık konuşmaya başlıyordu. Dengesi de gittikçe bozuluyordu. Tuhaf gülümsemesi de ayrı bir konuydu. Başı ağrıyarak yeni doldurmuş olduğu bardağını yüzüğünün yanına tekrar bıraktı. Leia'nın gözlerine bakarak

"Keşke böyle olmasaydı. Yani her şey bize karşı olmasaydı. Belki o zaman-neyse."

Yüzüğünü cebine atıp biraz tökezleyerek sandalyeden kalktı.

"Şimdi gitmem gerek. Lütfen bir ara Black malikanesine gel. Özel içkimizden ikram edeyim. Hem, Kathleen ve Oliver'la tanışmanı isterim. Tanıyınca aslında iyi çocuklar."

Gülümseyerek ona selam verdi ve yine birkaç galleon bırakarak Domuz Kafası'ndan ayrılmak üzere kapıya ilerledi. Bu mekandan ne zaman ayrılsa içi cız ediyordu. Fakat Leia buradaydı artık. Onunla bu kadar zaman geçirip ona bağlanmamalıydı. Michaela'yla konuşması gerekiyordu bir de. Görüşmeyeli çok uzun zaman olmuştu...

Dj içkisini bitirip o sinsi gülümsemesiyle yüzüne baktığında Leia ne düşündüğünü çok merak etti. Fakat çok beklemesine gerek yoktu,DJ her zaman aklındakileri söylerdi zaten...
"Merlin aşkına! Leia neden iyi tarafta olmak zorundasın ki? Ailen bile ölüm yiyenlerden oluşuyor. Ayrıca kaybeden tarafsınız. Son savaşta sizi az kalsın çerez gibi yiyorduk. Dua et ki başlarında ben vardım! Merlin bile şahit kalmaz istemezdi aksi haline."
Leia'nın sıcak gülümsemesi çarpılmış gibi dondu. "Başlarında ben vardım" derken neyi kastetmişti? Son savaşta bulunamamıştı çünkü o sırada Dubai'deki ölümyiyen gruplarını inceliyordu.Yine de savaşın haberini almış,hatta sırf bu yüzden Londra'ya geri dönmüştü.Görmediği bir duvara toslamış gibi Dj'e bakakaldı. Söylemek istedikleri boğazında düğümlendiğinden ağzı yarım açık kalmıştı. Cümlenin gidişatı ve düzenine göre Dj'in savaşın başında olduğu anlaşılıyordu.Ölümyiyenlerin başı,karanlık lord!
Leia titrediğini hissetti,gözle görünür biçimde titriyordu. Karanlık Lord kendi barında,tam karşısında oturuyordu ve gülümsüyordu! Dj ile ilgili düşünceleri beynini yaktı. Basit bir ölümyiyen olmasını bile bir sorunken Lord olması! Leia hüzün ve öfke duygularıyla cebelleşirken DJ yine aklından geçeni okumuş gibi gözlerine baktı
"Keşke böyle olmasaydı. Yani her şey bize karşı olmasaydı. Belki o zaman-neyse."
Leia kendini enkaz altında kalmış gibi hissediyordu. Gözlerinin sulanmasını engellemek için dişlerini sıktı. Kendi dışında herkes düşmanıydsı sanki. Benimsediklerini doğru sayan tek kişi kalmış gibiydi. Herşey karanlığa bulanmışken yanan tek cılız mum ışığı gibi...
Dj'in kötü olduğunu biliyordu,düşman safhından olduğunu...
Ama o en kötüydü, fırtınanın merkezi,asıl düşman. Yine de Leia'yı en çok korkutan şeylerden biri bunu bilmesine rağmen DJ'e karşı yeterince öfke hissedememesiydi.
Cehennem köpeğini yavru bir golden retriver gibi düşünüyordu belkide...
"Şimdi gitmem gerek. Lütfen bir ara Black malikanesine gel. Özel içkimizden ikram edeyim. Hem, Kathleen ve Oliver'la tanışmanı isterim. Tanıyınca aslında iyi çocuklar."
Belli ki DJ onun lord olduğunu bildiğini sanıyordu.Alevlenen teni yanaklarının kızardığını farketmesine sebep oldu.
"Barımı terket ve bir daha geri gelme" demek istiyordu ama onun yerine
"Olur..." dedi. Sesi fısıltı gibi çıkmıştı ve gözlerinin sulanmasına engel olamadı.O kadar kafası karışık ve umutsuz durumdaydı ki DJ'e galleonları masaya bıraktığı için fırça atamadı. Elinin yanındaki şişeye baktı ve yeniden hüzünlendi. İçki dolabında bunun gibi bir sürü viski şişesi boşalacağa benziyordu...

DJ sallana sallana kapıdan çıkmak üzereyken Leia'nın düşünceleriyle donup kaldı. Yine istemeden onun zihnine girmişti. Sarhoş olduğunda bunu hep farkında olmadan yapardı. Fakat bu sefer bunun olmamış olmasını diliyordu. Elini kapı kolundan çekip Leia'ya döndü. Puslu gözlerle onu süzdükten sonra bakışlarını yere indirdi. Leia hiçbir şeyi bilmiyordu aslında. Keşke DJ'in dilini bir pixie koparsaydı da olur olmadık şeyler söyleyip durmasaydı. Ama Leia'nin bildiğini sanıyordu. DJ sadee bir ölüm yiyen olamazdı. İntikamını böyle tam anlamıyla alamazdı. Gerçi büyük bir intikam aldığı da söylenemezdi doğrusu. Babasının görevini devam ettiriyordu işte. Safkan karşıtlarını öldürmek, duygusuz seherbazları katletmek. Onun başlıca göreviydi bu.

"Tamam, bir daha gelmem. En azından sen sağlıklı düşünebilene kadar buraya uğramam. Ama James'le bir kez konuşsan bile yeter. Ama tercihim ikimizin konuşması. O zaman beni daha iyi anlarsın."

Gözleri dolarak tezgahın üstündeki galleonaları aldı ve bir masada tek başına oturan sarhoş bir kadının önüne attı. Bu parayla biraz daha içer, sahip olduğu her sorunu unuturdu. Keşke dJ de içip unutabilseydi. Ama güçlü iradesi ona bu zevki bile yaşattırmıyordu. Aslında DJ'in durumu ne kadar acınasıydı. Eğer şimdi birilerine bulaşmazsa kafayı yiyecekti. Ama kim? Ona biri bulaşmadan birilerine saldırırsa bu yaptığı vicdansızlık olurdu evet. Ama kimin umurunda? O kötü bir Lord olarak bellenmişti bile. Gidip katliam yapsa kim umursardı ki?

Katliam yapma düşüncesini bir kenara bırakarak Michaela'yı ziyaret etme kararı aldı. Evlenmiş miydi? Çocuğu var mıydı? Nasıl bir ortamda yaşıyordu? Değişmiş miydi? Merak ediyordu doğrusu. Ya da merak ettiğini sanmaya çalışıyordu. Leia ile olanları unutmalıydı. Leia'ya da aman tanımalıydı. Anlayacağına emindi. Hele de DJ ile konuşursa, onu dinlerse haklı bile bulabilirdi. Tabi James'le konuşması da yeterli olurdu. Çünkü DJ'in James'ten gizlisi saklısı yoktu, hem de hiç. Bu yüzden şimdilik boşverip buradan gitmeliydi. Sallana sallana kapıyı açtı ve Leia'ya son kez bakıp bardan ayrıldı.