Düğün~ Gelin&Damat

Tasvir;

Yemyeşil Hogwarts arazisinin üzerinde inci gibi parlayan masalardan en görkemlisi. Ayrıca dikkat çekmesi için üzerine açık pembe işlemeli örtüler ve tüller serilmiştir. Gelin ve damat burada sevdiklerini kabul ederler. Ayrıca nikah da burada kıyılacaktır.

Stephanie odasında heyecanla hazırlanırken bi yandan saçları yapılıyor bir yandan da elbisesini giyiyiyordu heyecandan elleri titriyordu.. Aléxis Stephanie 'nin yanında hazırlanmasına yardım ediyordu..Hiç bu kadar heyecanlanmamıştı...Elbisesini giymesi fazla uzun sürmemişti..Giydikten sonra makyajını yaptı..Hayatının en önemli günüydü..Christopher'ı daha görmemişti acaba o nasıl olacaktı onun da Stephanie' den az heyecanı yoktur kesin...Stephanie 'nin her şeyi tamdı hazırlanmıştı şimdi sıra Christopher'ı beklemekteydi.. Aléxis koltukta oturuyor Stephanie ise oda da bir oraya bir öbür tarafa yürüyordu..Hayatının en önemli gününde yanında annesi yoktu Stephanie 'yi bu biraz üzsede genede mutluluğu bozulmuyordu..Kimse bugün ki mutluluğunu bozamazdı zaten..Stephanie odada yürürken Christopher gelmişti..Çok yakışıklı olmuştu..Bu gün Christopher ona daha farklı görünmüştü..Christopher odaya girdiği anda Stephanie birden ona sarıldı ..Christopher'ı çok seviyordu..Hayatında en önem verdiği insanlardan biriydi o..Zaten onu bu kadar sevmese onunla evlenmezdi.. Aléxis ve Christopher yanındaydı ikisinide çok seviyordu beraber misafirleri karşılamaya gideceklerdi birazdan ..

Kevın, sabah erken kalkmıştı bugün onun düğün günüydü heyecandan ölücekti neredeyse. Dolabını açtı ve damatlığının orada olduğunu gördü evcini kıyafetlerini getirmişti. Kevın asasını salladı ve üstündeki kıyafeti ile damatlık yer değişti. Şimdi damatlığını giyiyordu. Odasına şöyle bir baktı ve fazla dağınıktı ama önemi yoktu bu odada geçiriceği son geceydi odadaki duvardaki Soy Ağacında annesi ve babasının resimlerine yaklaşarak gülümsedi. Onlarında bugün yanında olmalarını istemişti, ama ölmüşler Kevın odasından tekrar göz attıktan sonra aşşağıya indi kahvaltısını yaptı ve Stephanie'nin yanına cisimlendi. Kevın odaya girdiğinde Stephanie Kevın'a sarılmıştı koşarak, Kevın şaşırmıştı biranda ''Ow, gelinimizde buradaymış, her zamanki gibi güzel.'' diyerek gülümsedi Kevın şimdi Bahçeye inmeleri gerekiyordu misafirleri karşılıyacaklarda ''Aşşağı inmek ister misin?'' diyerek Stephanie'nin dudaklarına bir öpücük kondurdu. Stephanienin elinden tuttu kapıyı açtı ve dışarıya doğru ilerlediler.

Out: Düğün Heyecanı Suspect

out: Düğün yerindeymişiz gibi yazıyorum artık uzatmayalım Razz

DJ bakanlıktaki odasından yüzükleri alır almaz üstüne giyinmek için malikaneye gitmişti. İçine beyaz bir gömlek ve üstüne de şık bir ceket giymişti. Altında da gri bir pantolon vardı. Her zamanki gibi şık olduğu söylenemezdi. Tek eksiği parfüm sıkmamıştı. Hemen aceleyle parfümünü de sıktı ve yüzüklerin yerinde olduğunu kontrol ederek malikaneden dışarı çıktı. Birazcık geç kalmıştı, daha erken varmış olmadı gerekiyordu. Hogwarts arazisine girince şaşırdı birden bire. Kapıda Alexis bekliyordu ve oldukça güzel olmuştu. Kız kardeşinin gün geçtikçe bu kadar güzel olması sinir bozucuydu. Etrafında akbabalar gibi uçuşan erkekler olmasını hiçbir zaman istemezdi DJ. Hem olsalar bile, sonları iyi olmazdı. "Merhaba, Lady'm. Bu akşam çok şıksınız." Gülümsedi ve Alexis'in elini öpüp içeri girdi. Sonra bir anda düğünün bir kuralı olan damsız gelmeme durumu aklına gelerek Alexis'e döndü. "Eğer Serenay Claire gelirse içeri al, çünkü benimle birlikte. Yani damsız gelmeyin diyince siz, neyse, öyle işte." Aceleci adımlarla abisine doğru ilerledi. Cebinden yüzükleri çıkarıp abisine uzattı. Sonuçta yüzükleri o takacaktı. Evlenen DJ değildi ya. Ah, bir daha mı?Merlin korusun!

Heyecanlı gözüken abisine bakıp gülmemeye çalıştı. Evet, cicim aylarını yaşıyordu henüz. Evlilik iyi bir şey değildi DJ'e göre. Tabi ilk beş gün falan sayılmazsa. Gülümsedi ve abisinin omzuna hafif bir şaplak atarak konuştu: "Sakin ol, geçici şeyler bunlar. Birkaç güne alışırsın. Ama söylemeden edemeyeceğim, umarım sonradan pişman olacağın bir şeye kalkışmamışsındır ve umarım Steph sabırlı biridir." Sonra önüne döndü ve ceketinin kollarından dışarı çıkan gömleğinin kollarıyla uğraşmaya başladı. Bu tarz giyinmek de hoşuna gidebilirdi. Gömleğinin ceketin dışına çıkmasının hoş durduğunu düşünüyordu. Düşüncelere dalmışken bir anda uyanıp sevgili yengesine(!) baktı. Çok güzeldi, abisi şanslıydı gerçekten. Umdupu şey, karakterinin de iyi olmasıydı. Hele eğer DJ'in amca olmasına engel olacak biriyse, onu şimdiden gözü tutmazdı. Ama tam anlamıyla iyi biriyse, baş tacı edilecek bir yenge olabilirdi. DJ ona gülümsedi ve çok şık olduğunu söyleyip kapıya çevirdi bakışlarını. Alexis'in çevresindeki ölüm yiyenleri öldürebilirdi. Bir iki tanesi ona yenilebilecek hoş bir yemek gibi bakıyordu. Kafaları her an gövdelerinden ayrılabilirdi!

Nihayet! Yeni bir düğün yeni bir eğlence! Sıkıcı ve gereğinden sıcak yaz tatilinde evde oturmaktan sıkılmışken abisinin acele bir karar verip ile Steph ile evlenmesi iyi bir kurtuluş yolu olmuştu Alexis için. Ölüm yiyen olan Stephanie ile arkadaşlardı- Doğruyu söylemek gerekirse çok hoş bir kızdı- Kevın'la evlenme kararlarından sonra onunla daha bir yakın olmuşlardı. Onun şahidliğini yapacaktı, evet. Düğün için sabahtan hazırlanmıştı. Organizasyona yardım etmeyi de önermişti. Bu düğün sayesinde farklı iki hafta geçirmişti. Oldukça yorucu geçmişti ama yorulmanın karşılığıı şimdi önünde duruyordu. Harikulade bir düğün harikulade bir çift. Bu onu gülümsetmeye yeter de artardı. Stephanie Kevın'a göre daha sakin görünüyordu tabii görüşe aldanmak doğru olmazdı. Kafasında neler yatıyordu kim bilir? Bu kadar acele karar verdikleri için pişman bile olabilirdi. Ya da evlilik sonrasını düşünüyor olabilirdi ya mutlu olmazlarsa? Gerçi Kevın'ın iyi bir eş olacağına emindi Alexis. Çünkü evlenelim diye ısrar eden oydu. Yakında görürüz nasıl bir evlilik olacağını.

Kapıya misafirleri karşılamaya gitmişlerdi. Bu düğün için birkaç şart koymuştu Alexis; Eşsiz gelinmeyecek ve öğrenciler gelmeyecek. Tabii Black soyundan olanlar hariç.
Blackler her zaman ayrılacalıklıydı, şimdi de öyle olmuştu ve ileride de bu böyle olacaktı. Kapıdan insanlar girip çıkarken yüzüne melek gülümsemesini yerleştirmişti. Bugünlük herkese otuz iki diş sırıtıyordu. Bu onlara da gerip görünmüş olmalı ki ona dik dik bakıyorlardı. Garipsendiğini fark edince otuz iki diş gülümsemesi yerini yüzünde oluşan ince bir tebessüme bırakmıştı. Böylesi daha iyiydi bunu sezebiliyordu. En azından yapmacık görünmediğine emindi.

Misafirler eşleriyle içeri girerken Daniel geldi. Yanında biri yoktu, evet. Garip. Onu yanında biri olmadan görmek imkansız bir olay gibiydi ki öylede. Birazdan bakanlıktan Claire'nin ona eşlik etmeye geleceğini söyledi. Sonra Kevın'nın yanına gidip yüzükleri ona verdi şakalaşmaya başladılar.
Davetli listesi elinde gelenleriin üzerini karalıyordu bir yerden de. Gelmeyen kimse yoktu iki kişi hariç. Bakan ve Müdire. Tam da onların gelmediğini görmüştü ki kapıda belirdiler.

Hah, Edward'ın yanında hergün başka biri. Bu aralar bayağı popülerdi anlaşılan. İçeri girerken herkese güldüğü gibi ona da gülmeye çalıştı ama yapamadı. Karşısından geçerken sadece gözünün içine bakmakla yetindi. Geçen gün gördüklerinden sonra ona gülmesi imkansızın da ötesindeydi. Eliyle içeri doğru yürümelerini işaret etti. Edward'dan uzaklaşmak için her şeyini verirdi. Hemen kafadan bir bahane uydurarak bara içki almaya yöneldi. Şimdi Rose Kevın ve Steph'i tebrik edyiordu. Yanında da Edward. Birazdan nikah kıyılacaktı oraya gitmeliydi-Steph'in şahidiydi çünkü- ama ayakları onu oraya götürmüyordu. Birden Rose'un da Kevın'ın şahidi olduğu aklına geldi. Komik. Eskiden çıkmıyorlar mıydı onlar? Nikahın kıyılacağı masaya bu sefer daha emin adımlarla yürümeye başladı. Kendine güveni gelmişti birden.

Rose gölden biraz erken ayrılmak zorunda kalmıştı.Eski sevgilisinin düğününe gitmeliydi hem de şahid olarak.Aslında buna sevinmişti.Arkadaşını şahidi olmak güzel birşeydi.Malikaneye gidip bir şahide uygun kıyafet bulmalıydı.Bulmuştu giyeceği kıyafeti.Gül kurusu renginde boyu diz altına kadar olan bir elbiseydi.Bunu ne zaman aldığını hatırlamıyordu aslında alıp almadığını bile hatırlamıyordu ama iyi olmuştu bu kıyafeti bulması.Saçını açık bırakmıştı o kıyafetin üzerine.Aynaya baktığında iki şeyi unuttuğunu farketmişti.İlki az önce çıkardığı kolyesi ve takması için hazırladığı yüzüğünü.Onları da taktıktan sonra odasından çıkmıştı aslında malikaneden çıkmıştı denebilirdi.

Düğüne yalnız gitmeyi tercih ediyordu ama damsız girilmez gibi bir kuralı vardı bu düğünün.Brian da ortalarda olmadığı için bakanla gidecekti istemediği halde.Bakanla okulun kapısında buluşmuşlardı.Rose sadece ''merhaba'' demişti ve Alexis'in yanına gidene kadar konuşmamıştı.Düğüne en son gelen bizdik sanki.Düğünün olduğu yere geldiklerinde Rose bakandan uzaklaşmak için hızlı hareket ediyordu.Şahid olduğu için Kevin'in yanına gitmeliydi.Rose Kevin ve gelini görmüştü.İkisi de göz kamaştırıyorlardı.Rose biraz daha yakınlaşmıştı çifte.Daniel de oradaydı.Rose ''Merhaba,birbirinize çok yakışıyorsunuz Stefanie.Mutluluklar dilerim.'' bunları söylerken gülümsemişti.

Claire bakanlıktan çıkar çıkmaz evine gelmişti.Çok geciktiğini anlamak için saate bakması gerekmiyordu.Ancak henüz giyinmemişti bile..Bir kaç hamleyle üstündekileri çıkarıp kendini duşa attı.Soğuk su kendisine gelmesine yetecek gibiydi.Aceleden şampuanın köpüğünü gözüne kaçırmıştı ki bu da canının yanmasına yetmişti.Hızlı bir şekilde banyodan çıktı ve kenarda duran dolap kapağı kapısından olan bir odaya girdi.Ne giyeceğine en son karar vermesi herzaman gecikmesine yol açıyordu.Buradaki kıyafetlerin çoğu çılgıncaydı.Yakın zamanda düzgün kıyafetler almaya başlasa iyi olurdu ama kendi tarzını da seviyordu.

Hızlı bir şekilde daha önce kuzeninin nişanında giydiği altın sarısı diz üstünde,kabarık etekli elbiseyi kapıp üzerine giydi.Değişik bir giyim tarzı vardı ki altına da siyah deri çizmelerini geçirdi.Ayna karşısına geçtiğinde yüzünün hafif renksiz olduğunu farkedince bir kaç makyaj malzemesiyle kendine getirmeyi başardı.Giyinirken odayı nasıl dağıttığının farkında değildi.Ama nasıl olsa evi toparlayacak ev cini Dimi her zaman hazırdaydı.Ufak hareketlerle saçlarını kuruttu.Ve onları dalgalı bir hale sokarak sırtına kadar uzanmasına izin verdi.Eline de kenarda duran küçük çantayı kaparak hızlı adımlarla alt kata indi.

Kahretsin!Hediyesini nereye koymuştu?Asasının yardımına ihtiyacı var gibiydi.

"Accio Fairytale kolyesi..!"dedi ve uzaktan kırmızı bir kutu ona doğru uçmaya başladı.Claire bunu çok eski dönemlerden kalan eşyaları satan bir antikacıda bulmuş,tılsımlı olduğunu da duyunca eskiden beri çok iyi anlaştığı arkadaşına vermek için en iyi düğün hediyesi olduğunu düşünüp almıştı.Kutu henüz havadayken Claire onu kaptı ve Hogwarts'a cisimlendi.

O sıkışma hissiyle kendini uzun zaman sonra geldiği Hogwarts'ın bahçesinde garip duygular içinde buldu.Etraf beyazlarla kaplıyken burası adeta bir masal ülkesini andırıyordu.Sağda solda insanların mutlu kahkahaları kulakları tırmalıyor etrafı canladırıyordu.Claire bir iki masayı geçti ve etraftaki tanıdık yüzlerin her birine güven dolu sıcak bir gülümseme üfürdü..

"İşte burdasınız!"dedi ilerdeki gelin ve damada yaklaşarak..

"Ana tatlım..Sen...gözkamaştırıcısınn..."dedi ona sarılarak.Elindeki kutuyu ona uzattı ve mutluluk dolu birkaç söz daha mırıldandıktan sonra Kevin'ı da tebrik etti ardından Daniel'e doğru yürüdü.Tek kaşını havaya kaldırmış bakıyordu.

"Etkilendim Jakob Black..Bu ne şıklık..Genç bir baba için fazla şıksınız.."dedi gülümseyip Daniel'e takılarak.Gerçekten de bir an gözlerini ona kitlemişti ancak bunun farkına vardığında konuşup anlaşılmaması için şakaya vurarak dile getirmişti.Önünden geçen bir garsonun havada taşıdığı tepsiden bir kaymak birası aldı ve soluksuzca içti.Mutluluk,düğün..Sarhoşluk olmadan tatlanabilir miydi?

Bakan olarak göreve başladığından beri ilk kez böyle bir davete geliyordu. Gerek işlerinin yoğunluğundan, gerek kendi tercihleriyle alakalıydı bu. Burayı gelmek istemişti çünkü Blackler önemli bir aileydi. Ayrıca bir zamanlar onunda okuduğu okulun müdürünün düğününe gitmek gerekliydi. Eğer çağırılmışsanız böyle bir davete gitmek zorunlu geleceksin anlamına geliyordu. Kime onunla bu davete gelmesi için davet etmek isteğini biliyordu ama imkansızdı. Geri çevrileceğini bile bile bu teklifi yapmayacaktı. Gururu onun her şeyiydi. Ondan taviz vermesi söz konusu bile olamazdı.

Bu eşli bir davetti ve yanında birini götürmeliydi. Brian yani okulun diğer müdürü. Bu aralar ortalıkta görünmüyordu. Onun yerine müdireyi götürebilirdi, evet. Onu aramış beraber gitmeleri için davet etmişti. Müdire de zorunlu -yoksa kiminle gidecek?- kabul etmişti. Zaten M'i davet edemezdi, etmezdi, etmedi de. Gerçi, o bu tür daverler hoşlanmazdığından uğramazdı bile buraya. Onun tipi değildi. Hem Vincént'ı göreceğini de tahmin ediyor olmalıydı. Katlanılmaz. Bir duygu olmalıydı onun için. Anılarını gözüne sokmak gibi bir şey. Ona acı veriyordu. Onun canının acıdığını bilmek Vincént'i çıldırtmaya yetiyordu. Sinir krizlere geçireceği geliyordu. Zaman zaman adurduk yere ağlıyordu.

İşte hazırlanmıştı ve düğüne gidebilrdi. Rose'la orada buluşacaklardı. Zaten bu öylesine yaptığı bir teklifti. Rose'a göre de öyle olduğu görünüyordu. Belki de bunu Brian'a ihanetten sayıyordu. Onun için zor olmalıydı. Ama şimdi empati kurmanın vaktideğildi. Rose'la beraber kapıdan girmeye hazırlanıyordu ki bir çift göz gördü. Oldukça tanıdık göz. En derin okyanustan daha derin. Güneşin denize vurduğunda ortaya çıkan en güzel rekte iki çift göz. Ayrıca oldukça büyük. Dikkat çekmeyecek gibi değil. Kimdi bu? Adı dilinin ağzındaydı ama kendi kendine konuşuyormuş imajı vermek istemezdi. İçinden söyledi; Alexis.

Değişmemişti fazla, doğrusu. Sadece giydiklerinden ve yeni saçlarından onu tanımayı imkansız hale getirmişti. Alexis'in de buraya geleceğini nasıl tahmin edememişti. Kendine lanet okuyordu. Her ikisinin de canını yakmıştı şimdi. Kimbilir o yalancı gülücüklerinden kaç kişiye yollamıştı bugün? Ama Vincént bir tanesinden bile nasibini alamamıştı. onu gördüğüne hiç memnun olmuşa benzemiyordu. Vincént'te memnun olmuş sayılmazdı gerçi. Bu her şeyi zorlaştırmaktan başka bir işe yaramıyordu. Her ikisi içinde. Alexis'in onu unutmuş olmasını diledi. Ama öyle görünmüyordu. Tüm misafirlerin artık olduğunu söyleyip onları içeri davet ederken yüzüne buruk bir gülümse yerleşmişti. Sonra zaten bara içki almaya gitti.

Gelin ve damat oldukça iyi görünüyorlardı. Yakışmışlardı. Onlara mutluluk diyeyip masalardan birine geçti. Bugün nilkahı kıyması istenmemişti. Zaten ortalıkta görünmese iyi olurdu. Bir köşeye sinip nikahın kıyılışını izlemeli sonra Rose'dan özür dilereyerek burayı terk etmeliydi. Böylece herkes gayet mutlu bir şekilde eğlencesine dönebilirdi. Karanlık Lord'un da siniri bozmamış olurdu böylece. Bir de onunla uğraşacak durumda değildi zaten. Rose bugün Kevın'ın şahidliğini yapacağından gelin ve damadın masasından ayrılmadı. Sadece Vincént masanın birine sinerken göz ucuyla ona baktı.

Stephanie Heyecanlıydı ama dışardan belkide öyle gözükmüyordu fakat gerçekten heyecanlıydı ..Christopher sarıldıktan sonra ''Ow, gelinimizde buradaymış, her zamanki gibi güzel.''demişti Stephanie ise sadece gülümsemekle yetinmişti..Derken Christopher ''Aşşağı inmek ister misin?'' diyerek Stephanie 'yi öptü... Beraber aşağı iniyorlardı..Aşağı indiklerinde misafirleri karşılıyorlardı herkes onları tebrikediyordu , sırıtmaktan artık ağzı yorulmuştu..Çok yorucu fakat bir o kadarda güzel bir gündü..Gelenlere bakarken Daniel Stephanie'ye çok şık olduğunu söyledi Daniel iyi biriydi fakat bir o kadar da onu çapkın görüyordu..Fakat bugün yalnız gelmişti Daniel, Stephanie buna çok şaşırmıştı hiç yalnızken onu görmemişti.DAniel'e gülerek başını salladı...Alexis ve Christopher misafirleri karşılarlıyorlardı..Alexis Christopher'e yüzükleri verdi çok güzellerdi..Üstündeki taşlar parlıyordu ...Alexis bara içki almaya gitti ve Christopher'in eski sevgilisi Rose geliyordu bizi tebrik etti..Rose'ya gülümseyerek '' TEşekkür Etti'' Aslında onunla öyle konuşmuşluğumuz hiç olmamıştı yakın değillerdi birbirlerine..Christopher'in eski sevgilisi olması ve de Onun şahidi olması Stephanie'yi biraz bozsada hiç belli etmiyordu..Ama Rose'yi genede seviyordu ona bir zararı dokunmamıştı..Herkes yanımıza gelerek bizi tebrik ediyordu ..Karşıdan gelen Claire 'di geç kalmış gibi şüpheli bir şekilde hızlı adımlarla buraya geliyordu..Yanımıza geldi ve "Ana tatlım..Sen...gözkamaştırıcısınn..." dedi ..Stephanie gülümseyerek ''Teşekkür ederim canım sende öylesin''

Herkesin gülüş sesleri geliyor ve nikah saati git gide yaklaşıyordu misafirlerin nerdeyse tamamı gelmişti artık..Galiba tek bir kişi kalmıştı gelmeyen Sihir bakanı Edward ..Stephanie İçinden tam bunları söylerken Edward 'da karşıdan geliyordu.. Edward'da artık içeri girdiğine göre galiba gelmeyen yoktu..Stephanie Ayakta durmaktan çok yorulmuştu..Yanında duran Kevin'nin koluna sarıldı...

Kevın, çok mutluydu herkez gelmişti Sihir Bakanı'da dahil. Kevın'ın bütün sevdikleri yanındaydı, Kevın kapıda misafirlerine Hoş geldiniz demekten bıkmıştı resmen sıkılıp Bar'a geçti ve bir viski aldı viskiyi içerken Rose'un geldiğini farketti Rose Çok uyumlu olduklarını ve mutluluklar dilemişti. Kevın, Rose'un gelinişe sevinmişti. Stephanie belli etmesede Rose'un gelişinden ve Kevın'ın Şahid'i olmasından memnun değildi. Kevın için bugünü hiçbir berbat edemezdi Eragon gelip Kevın'ın kulağına sonunda onunda evlendiğini söylemişti ve Kevın ile birlikte gülmüşlerdi. Kevın kapının dışına baktı ve bir muggle eşyası olan arabayı gördü ama gördüğü en iyis arabalardan birisiydi bu Kevın almak istememişti bunlardan bir tane ama Hediye olarak gelmişti geri çeviremezdi onu kimin aldığını merak etmişti aslında tahmin ede biliyordu böyle bir hediyeyi Daniel veya Alexis almıcağına göre Eragon almış olmalıydı. Kevın, Daniel'in kulağına ''İstersen uzatmıyalım ufaklık yüzükleri takalımda bitsin.'' diyerek gülümsedi ufaklık demesi Daniel'i kızdıracaktı ama bu Kevın'ın göreviydi kardeşini sinir etmek.

Bu ufaklık şimdi seni canlı cenazene uğurlayacak! Evet, evlilik canlı cenazeydi elbette ki! Daniel hafifçe öksürdü ve herkes tamam mı, diye baktı. Şahitler gelmişti, glein damat da buradaydı, nikah memuru da kendisi olduğuna göre herkes buradaydı. Abisine bunu yapacağı için üzgündü ama Steph ve onu böylesine mutlu görmek onu rahatlatıyordu. En azından birileri durumundan memnundu. "Evet hazırsanız başlayalım. Elbette hazırsınız. Öncelikle bayanlar, Stephanie Ana Karembeu, konuklar, şahitler ve Yüce Merlin'in önünde Christopher Kevin Black ile evlenmeyi kabul ediyor musun?" Ne heyecandı ama! Evlilik kutsal bir meseleydi cidden de! Tabi DJ'in içi sızlamıyor değildi ama aşmıştı bunu artık. Kim bilir, belki mutlu olurlardı. Herkes heyecanla 'yengesinin' cevabını bekliyor gibiydi. Hayır demesi amma da şaşırtıcı olurdu ama! DJ hayır demişti, şakasına tabi. Belki de kutsal bir meseleyle kısa süreliğine de olsa dalga geçtiği için evliliği yolunda gitmemişti. Yo hayır, bunlar aptalca inançlardı. Evliliklerininbitmesinin tek sebebi Ginny'nin bir türlü yerinde duramayıp DJ'i terk etmesi ve yeteri kadar sabırlı olmamasıydi. Evet, suçu yine başkasıona atıyordu. Düşüncelerinden sıyrılıp Steph'e döndü, gülümseyerek cevabını bekledi.

Stephanie KEvinle birlikte içeri girip Daniel'i beklediler..Birşeyle ekonuştuktan sonra Daniel "Evet hazırsanız başlayalım. Elbette hazırsınız. Öncelikle bayanlar, Stephanie Ana Karembeu, konuklar, şahitler ve Yüce Merlin'in önünde Christopher Kevin Black ile evlenmeyi kabul ediyor musun?" gerçekten çok heyecan vericiydi.. KEvin 'i böyle severken hayır demesi imkansızdı ..KEvine baktı uzunca bir süre sonRa '' Evet'' dedi gülümseyerek..İnşallah bunu söylediğine pişman olmazdı pişman olmakta istemiyordu zaten Kevin böyle biri değildi yani Stephanie onu böyle tanımıştı inşallah yanlış tanımamıştır.. Sıra Kevin deydi.. Evet deme sırası ondaydı..

DJ zoraki bir şekilde gülümsedi ve abisine döndü. Evet abiciğim, kendi başını kendi ellerinle yakıyorsun... "Evet, Christopher Kevin Black, konuklar, şahitler ve Yüce Merlin!in önünde Stephanie Ana Karembeu ile evlenmeyi kabul ediyor musun?" Evet de de ben de ömür boyu vicdan azabı çekeyim... Göz ucuyla Claire'e baktı. Kim bilir, belki bir gün onun da nikahını kıyardı. Ne olursa olsun kötü bir fikirdi, kesinlikle. Yeniden abisine döndü. Gülümseyerek cevabını bekledi. DJ'i bile ter basmıştı ki abisini düşünmek istemiyordu. Heyecanlı olmalıydı.

Kevın heyecandan ölmek üzeriydi, soruyu Stephanie'ye sormuştu, Stephanie ''Evet!'' diyerek cevapladı. Kevın gülümsedi. Şimdi Kevın'a sormuştu Daniel, herkez Kevın'a bakıyordu bütün gözler çok ksıkıcı bir durumdu bu Kevın olayın hemen bitmesini ve odasında Stephanie ile yanlız kalmak istiyordu, Daniel'e, Stephanie'ye ve Misafirlere dönerek ''Evet!'' Dedi. İşte olmuştu artık Stephanie ile evliydi Yüce Merlin şükürler olsun evde kalma korkusuda bitmişti Kevın'da. Rose, Kevın ile aynı masada oturuyordu Kevın ona baktı gülümseyerek, çok mutludu Kevın evlenmek nasıl bir duygu diye sorarken şuanda kendisi bu duyguyu tatmıştı...