Expelliarmus Rpg Expelliarmus Rpg'ye hoş geldiniz! |
|
| Sadakat. | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Irena Jaesnore Ravenclaw VI. Sınıf
Mesaj Sayısı : 13 Kayıt tarihi : 11/06/10 Rp Yaşı : 17 Gerçek İsmi : X.
Bilgilerim Rp Puanı: (100/100) Tarafı: Tarafsız
| Konu: Sadakat. Ptsi 14 Haz. 2010, 14:51 | |
| Saedece iki yudum aldığım kaymak birasıyla dolu olan bardağımı sıkı sıkı kavramış, gözlerimi oldukça sıcak bir ortama ev sahipliği yapan dükkânın kapısına dikmiştim. Kapının aralanmasını ve içeriye benden çok babama benzeyen, sarışın kızın girmesini bekliyordum, başka bir deyişle Adreane Jaesnore'un. Onunla yaklaşık iki saat önce Hogsmeade'e gelmiştik, bir süre beraber gezdikten sonra ayrılmaya karar vermiştik. Ona tam saat dört buçukta Üç Süpürge'de olmasını söylemiştim, yani burada. Derin bir nefes aldım. Viski kokusuyla harmanlanmış yoğun bir şekerli içki kokusu ciğerlerimi sarmaladı. Adreane ile konuşmak istediğim bazı şeyler vardı... O, tüm inatçılığıyla Finlandiya'ya geri dönmeyi reddediyor, bütün o mülteci safsataları yüzünden aşağılanmaya katlanamayacağını söylüyordu. Oysa annemle babamın bize ihtiyaçları vardı, ne sırf bana ne de sırf ona, ikimize. Adreane'i birkaç defa geri dönmeye ikna etmeye çalışmıştım, ama hepsi beyhude ve gereksiz çabalardı. Beni hep geçiştirmiş, kaçamak yanıtlar vermiş, üstüne gittiğimdeyse kızıp bağırmıştı. Şimdiyse daha ciddi bir şekilde konuşmayı planlıyordum onunla, daha mantıklı bir şekilde neden dönmemiz gerektiğini açıklayacak ve onu ikna edecektim. Çünkü buraya binlerce kilometre uzaklıktaki karlarla kaplı Helsinki'de, bize ihtiyaç duyan iki kişi vardı, bunu anlamasını sağlamayı umuyordum. Her ne kadar idrak etmeyi tüm inadıyla reddetse bile... Kapı açıldı ve içeriye herkesin dikkatini çekmeyi başaran kız kardeşim girdi. Onun babamınkilerle aynı renkte olan sapsarı saçlarına takıldı gözlerim, benim saçlarımsa annemkilerle aynı renkteydi. Çok garip, açık bir kahverengi. Oysa ikimizin de gözleri aynı renkteydi; sanki insanın ruhunun derinliklerini okuyormuş hissi uyandıran masmavi gözler. Adreane'in dikkatini çekebilmek amacıyla sağ elimi havaya kaldırdım, beni görmüş olacak ki belirgin bir kayıtsızlıkla masama doğru ilerledi ve karşımdaki sandalyeye oturdu. Gülümsemeye çalıştım. "Geç kaldın, pikkusisko." Ona zaman zaman böyle seslenirdim, pikkusisko* veya mlađa sestra*. Çok hoşuna gittiği söylenemezdi, ama kendimi alıkoyamıyordum işte. Ve yüzündeki ifadeye bakılırsa, hâlâ böyle çağrılmaktan hoşlanmıyordu. Gülümsemem yüzümde genişledi. "Adreane, konuşmamız gerek." *Fince küçük kız kardeş anlamına gelir. *Hırvatça küçük kız kardeş anlamına gelir. | |
| | | Adreane Jaesnore Gryffindor V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 21 Kayıt tarihi : 11/06/10 Rp Yaşı : Belirsiz ? Gerçek İsmi : Melek. Ruh Hali :
Bilgilerim Rp Puanı: (90/100) Tarafı: Tarafsız
| Konu: Geri: Sadakat. Ptsi 14 Haz. 2010, 15:21 | |
| Hogsmade'in şirin sokaklarında güzel bir yürüyüş yaptıktan sonra, Irena'nın bana gelmemi istediği yere gitmek amacıyla sokağı döndüm. Meydanda hoş bir koku vardı. Bir çok yaz çiçeğinin yeni tohumlarının oluşturduğu güzel kokular... Attığım her adımda, mermerlerin sıcağı ayağıma ilişiyordu. Mermerler gri ve bitişiktiler. Az ötede, kocaman bir tabelanın üzerinde olan yazıyı okudum. Üç Süpürge. Irena, bana burada buluşmamızı söylemişti. En azından ben öyle hatırlıyordum.
Kapıyı açtığımda baharat kokulu, nemli bir ortam bana el uzattı. Gözlerimle etrafı tararken, aldığım nefes de ciğerlerimi yakıyordu. Fazla tuzluydu. Bir anda bana el sallayan nazik bir yüz gördüm. Ablamı görünce içimde bir mutluluk belirdi. Yaz yağmurlarından sonra açan gök kuşağına benziyordu mutluluğum. Ama aldırış etmedim. Ne zamandan beri duygularımı saklıyordum ki? O, gittiğinden beri. Beyaz bir ten ve ona eşlik eden açık kumral saçlar. Kendime hiç benzemeyen ablama baktıkça, uzaklarda her şeyini özlediğim annem geldi aklıma. Ne kadar yalnız ve ezilmiş olduğu geldi... Gitmeli miydim, kalmalı mı? Karar dilimin ucundaydı ama vereceğim cevaba inanmak istemiyordum. Düşüncelerimin sıkı ipleri beni nefessiz bırakırken, inatla onları savuşturdum. Yerime oturdum ve bana gülümseyen ablama baktım. Sözleri yine beni sinir ediyordu. Ona kaç kere bana pikkusisko dememesini söylemiştim. Ama nedense, en az benim kadar inatçı bir kişiliği vardı. "Irena, sana kaç kere söylemem gerekecek anlamıyorum. Bana Pikkusisko(!) dememelisin öncelikle. Tamam konuşmamız gerekiyorsa, konunun ne olduğunu bana açıklamalısın." | |
| | | Irena Jaesnore Ravenclaw VI. Sınıf
Mesaj Sayısı : 13 Kayıt tarihi : 11/06/10 Rp Yaşı : 17 Gerçek İsmi : X.
Bilgilerim Rp Puanı: (100/100) Tarafı: Tarafsız
| Konu: Geri: Sadakat. Ptsi 14 Haz. 2010, 16:17 | |
| Adreane'in yanıtı fazla gecikmedi: "Irena, sana kaç kere söylemem gerekecek anlamıyorum. Bana Pikkusisko(!) dememelisin öncelikle. Tamam konuşmamız gerekiyorsa, konunun ne olduğunu bana açıklamalısın." Elbette, diye geçirdim içimden, açıklayacağım. Kaymak biramdan bir yudum daha aldım ve kendimi konuşmaya hazırladım. Ama rahat olmalıydım, sonuçta uzun yıllar boyunca Adreane'in tam anlamıyla sözünü dinlediği tek kişi bendim, yani ablası. Ama artık işler aynı şekilde yürümüyordu maalesef, karşımda eskisinden çok daha inatçı ve çok daha asi bir Adreane vardı. Öte yandan bu konuşmayı erteleyemezdim, onu ikna etmek zorundaydım. Bir kez daha derin bir nefes çektim içime ve dudaklarımı araladım, ardından da beynimde dolaşan sözcükler kolay işitilir bir şekilde açığa çıktılar: "Tamam, bir daha demeyeceğim. Ama tek sorunumuz bu değil Adreane... Hâlâ Finlandiya'ya geri dönmemekte kararlı mısın? Evet, bakışlarında bunu görebiliyorum. Ama anlamadığın bir şey var - bardağımın kulpuna geçirdim parmaklarımı rahatsız bir edayla - ailemizin bize ihtiyacı var. Annemizle babamızın. Özellikle de annemizin. Hem bir Muggle olduğu için hem de babam Muggleların dünyasındaki karmaşıklıklardan pek anlamadığı için bize ihtiyacı var, babam ona yeteri kadar destek olamıyor, anlatabiliyor muyum? Zaten okuldayken yeteri kadar ayrı kalıyoruz, en azından tatillerde yanlarında olalım. Eğer sen de benimle gelmezsen annemizin nasıl harap olabileceğini düşünebiliyor musun? Finlandiya'ya döneceğiz. Senden rica etmiyorum Adreane, zaruri olan şeyler için rica edilmez çünkü." Neler oluyordu bana? Genelde bu kadar kesin bir kararlılıkla konuşmazdım kız kardeşimle, üstelik böyle şeyler duymanın onun da hoşuna gitmeyeceğinden emindim. Ama sevdiğim insanları bir arada tutmak amacıyla söylüyordum bunları, Adreane de bunu biliyordu. Finlandiya'ya gitmemiz gerekiyordu, dediğim gibi bu zaruriydi. Adreane de çok geçmeden bunu anlayacaktı. Ljiljana Marjan Jaesnore'un bizsiz ne durumda olduğunu biliyordu, onu yeniden eski canlılığına geri döndürmekse bizim elimizdeydi. Biz onun kızlarıysak, eğer onun mülteci çocuklarıysak, geri dönecektik. | |
| | | Adreane Jaesnore Gryffindor V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 21 Kayıt tarihi : 11/06/10 Rp Yaşı : Belirsiz ? Gerçek İsmi : Melek. Ruh Hali :
Bilgilerim Rp Puanı: (90/100) Tarafı: Tarafsız
| Konu: Geri: Sadakat. Ptsi 14 Haz. 2010, 16:53 | |
| Irena, haklıydı. Finlandiya'ya gitmek zorundaydım. Annemin yardıma ihtiyacı olduğunu biliyordum ama bir şey vardı. Irena, gitmişti. Daha önce annemi ve beni bırakıp gitmişti. Hogwarts için bizi orada bırakmıştı. Evet, belki de hiç seçeneği yoktu fakat yine de bu durum ona Finlandiya'ya dönmesi için ders vermesine yetmiyordu. O da aynı hatayı yapmıştı. Ayrıca buna rağmen, annem ve babam için inci tanesi olarak kalabiliyordu. Bu da canımı sıkıyor işte. Bu da, içimde büyük ve yeşil renkte bir yılanın hareketlenmesine neden oluyor. "Sende yaptın, Irena. Beni ve annemi yalnız bıraktın. O, pislik insanlarla yalnız. Babamın yapabileceği bir şey yoktu. O sadece bana destek olmaya çalıştı fakat bir sonuca ulaştığı söylenemez." Gözlerimi devirdim. Babamı çok seviyorum, bu doğru. Ama o zamanlar bana yardım edemiyordu işte. "Aslında teşekkürler bana bir inek olmamayı sen öğrettin. Cesaretli olmayı ve kendi başına, kimseye ihtiyaç duymadan yaşamayı... Godric'e gurur duyduracak bir insan olmayı senin sayende öğrendim." İçimde bir şeyler iyice sıkıyordu beni. Sanki artık o nefes almamı engelleyen ipler gevşiyordu. Ben sesimi yükselttikçe kopuyordu. Bunlar benim sonra düşünürüm, sonra söylerim dediğim sonra da bana ihanet eden düşüncelerimdi. Ve şimdi intikam alıyordum onlardan, kendi canımı yakarak.
Kalbimdeki o sızıntı devam ederken, buz mavisi gözlerimden iki damla kristal düştü. Babamın dediği gibi kristal. | |
| | | Irena Jaesnore Ravenclaw VI. Sınıf
Mesaj Sayısı : 13 Kayıt tarihi : 11/06/10 Rp Yaşı : 17 Gerçek İsmi : X.
Bilgilerim Rp Puanı: (100/100) Tarafı: Tarafsız
| Konu: Geri: Sadakat. Salı 15 Haz. 2010, 11:47 | |
| Kız kardeşimin sesi, bu sefer yüreğime işleyen, acı verici sözleri dile getirmek için şekillendi: "Sende yaptın, Irena. Beni ve annemi yalnız bıraktın. O, pislik insanlarla yalnız. Babamın yapabileceği bir şey yoktu. O sadece bana destek olmaya çalıştı fakat bir sonuca ulaştığı söylenemez." Ben de yaptım... Ama benim başka bir seçeneğim yoktu ki. Hatıralarım yeniden canlanıp hayat bulurken, mekânın kokusu giderek ağırlaşıyor, beni nefessiz bırakıyordu. Düşünüyorum. Bugün, Ağustos'un otuz biri. Yarın Hogwarts'a gitmek üzere babamla beraber Cisimleneceğim. Adreane benimle konuşmuyor, gözlerini benden kaçırıyor. Gidiyor oluşuma sinirli o. Peki benim açımdan bakmayı başarabilse ne yapardı acaba? Yoruldum ben, yoruldum... Daha on bir yaşındayım ama sırf kendimi değil kız kardeşimi de koruyorum. Yıprandım. Çok ama çok erken olgunlaştım. Gitmem gerek, kaçmam gerek, geride bıraktıklarıma aldırmadan. Ama ben merhametsiz değilim ki... Adreane'in yumuşak ve temkinli sesi sayesinde cefadan başka bir şey getirmeyen hatıraların arasından sıyrılmayı başarabildim. "Aslında teşekkürler bana bir inek olmamayı sen öğrettin. Cesaretli olmayı ve kendi başına, kimseye ihtiyaç duymadan yaşamayı... Godric'e gurur duyduracak bir insan olmayı senin sayende öğrendim." Benim sayemde. Beynim, sözcükleri, heceleri, harfleri birer birer idrak etmeye çalışırken, ilk defa kendimi tepeden tırnağa suçlu hissediyordum, öyle olmamama rağmen. Ama Adreane'in unuttuğu bir şey vardı, hatam ister haklı bir sebepten ister haksız bir sebepten ötürü ortaya çıkmış olsun, ben ders almasını bilirdim. Geçmişin tekerrürüne izin vermeyecektim bir daha. Yeminimi kendi içimde tekrarlarken, kız kardeşimin gözlerinden süzülen ve yüzünde kayarcasına ilerleyen yaşları fark ettim. Sanki geçmişte bıraktığım o küçük ve kardeşini her şeyden çok seven Irena yeniden ortaya çıkmıştı. Onun ağlamasına dayanamazdım, asla... Ama bu sefer bir Fin'in acımasız sözlerine değil, ta kardeşimin yüreğinden gelen iki damla göz yaşına karşı bir savaş verecektim. Elimi yavaşça kaldırıp onun elinin üzerine koydum, ardından bakışlarını yakalayabilmek için gözlerine baktım, derinliklerine. "Ağlama, Adreane. Ağlamaya değecek bir şey yok ki ortada..." Yalan, yalan, yalan... Ağlamaya değecek o kadar çok şey vardı ki... Keşke kız kardeşimi hepsinden uzakta tutabilseydim. Keşke sesi, güneşin altında nefes aldığı yıllar boyunca bir kez bile üzüntüyle titremeseydi. Keşke bedeni, keder göz yaşlarıyla sarsılmasaydı... "Hadi ama, bu kadar kolay mı pes edeceksin? Hayır, Adreane. Ağlamak zayıflıktır. Sen bu değilsin. Hadi ama..." | |
| | | | Sadakat. | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|