Birinci Dersimiz(offinline&15eylül son gün)

Lisa, o sabah çok erken uyanmıştı... Hogwarts'taki ilk dersine girecekti çünkü. Biraz da heyecen vardı hani. Hatta kabul etmeliydi. Çok heyecanlıydı... Elleri titriyordu. Yataktan güçlükle kalktı... Lavabosuna gitti ve ellerini,yüzünü yıkadı. Şimdi biraz kendine gelebilmişti.
Dolabının kapağını açtı... İçindi giyilmeyi bekleyen bir düzine kıyafet vardı. Hepsi de yepyeniydi. Onların içinden en severek aldığını seçti... Siyah bir ceket,beyaz ,boğazlı bir kazak ve diz boyunda siyah bir etek... Siyah çizme ve çantayla tam bir kombine olmuştu. Açık tonlarda hafif ve çok flu bir makyaj yaptı.Saçlarını her zamanki şık topuzuyla topladı. Asasını alıp odasından çıktı...

Ağır adımlarla Zihinbend dersliğine doğru yürüdü. Kapıyı araladı ve içeri baktı. Sınıfta hiç kimse yoktu. Çabucak sınıftaki masaya yerleşti. Kendine yoktan bir sandalye varetti ve oturdu. Öğrencileri beklemeye başladı.

Sınıf tam olarak dolmuştu şimdi. Artık öğrencilere kendini tanıtması gerekiyordu.

"Merhaba arkadaşlar. Ben, sizin de bildiğiniz gibi Zihinbend Profesörü'nüz Elisabeth Clairé Clarkson. Öncelikle beni biraz tanıyın istiyorum."

"Gryffindor binasında kaldım. Safkan'ım. Londra'da doğup büyüdüm. Ailemle yaşıyorum ve size şunu söylemeliyim ki Zihinbend'i öğrenene kadar canım çıktı. Sizi yıldırmak istemiyorum, aksine bunu daha çok hırs yapasınız diye söylüyorum. Eğer dersi iyi dinlerseniz -ki bu her ders için geçerli- daha çok bilgi kazanırsınız. Evet şimdi sizi tanımak istiyorum. İlk önce senden başlayalım canım. İsmin nedir?"

Sırayla herkes ismini söyledikten sonra derse geçme vakti gelmişti.

"Hmm...acaba kim bana Zihinbend'in ne olduğunu söyleyebilir?"

(Out:Bu soruyu sadece ilk rpg yapan cevaplasın)

Cevabı veren öğrenciye dönüp:

"Aferin canım. Binana on puan veriyorum. Bugünlük bu kadar arkadaşlar. Bir sonraki derse görüşmek üzere."

:::: Ortak Salon ::::

Jessica, bu sabah erkenden kalkmıştı. Bir gün önce aldığı ödevleri teker teker inceledi ve hatalarını aradı. Pek birşey görememişti. Koyu ve kalın el yazısı kuru parşömenin üstünde çok güzel görünmüştü. Normalde yazısını pek beğenmezdi. Büyük masanın üzerinde duran hareketli ders programına baktı. Zihinbend dersi vardı. Bunu bilmesine rağmen sürekli ders progaramına bakıyordu. Gerçekten bu dersle fazla ilgi duyuyor ve çok heyecanlanıyordu. Artık gitme vakti gelmişti. Defterini, tüy kalemini aldığı gibi ayağa kalktı. Son bir kez kendine aynada baktı ve parmaklarını sarı saçlarının arasından geçirip geçitten geçti.

:::: Zihinbend Zindanları ::::

Dışarıda güneş bütün güzelliğini sergiliyordu. Ama Jessica'nın zindanlara o soğuk ve karanlık yere gitmesi gerekiyordu. Eğer profesörleri iyi biri olursa zindanları bile sevebilirdi. Soğuk taş merdivenlere bakarak aşağı indi. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Bu derste ne işleyeceklerini ne öğreneceklerini çok merak ediyordu. Zaten sıkıcı geçmesi olanaksız diye düşünüyordu. Dersliğe girdi. Birkaç öğrenci oturuyordu arka sıralarda. Jessica en önlerden bir yere geçti ve eşyalarını koydu. Profesör sandalyesinde oturuyordu. Ona doğru sevimli bir gülücük gönderdi. Yavaş yavaş sınıf tamamlanınca Profesör ;

"Merhaba arkadaşlar. Ben, sizin de bildiğiniz gibi Zihinbend Profesörü'nüz Elisabeth Clairé Clarkson. Öncelikle beni biraz tanıyın istiyorum."

"Gryffindor binasında kaldım. Safkan'ım. Londra'da doğup büyüdüm. Ailemle yaşıyorum ve size şunu söylemeliyim ki Zihinbend'i öğrenene kadar canım çıktı. Sizi yıldırmak istemiyorum, aksine bunu daha çok hırs yapasınız diye söylüyorum. Eğer dersi iyi dinlerseniz -ki bu her ders için geçerli- daha çok bilgi kazanırsınız. Evet şimdi sizi tanımak istiyorum. İlk önce senden başlayalım canım. İsmin nedir?" dedi.
Jessica'nın profesörle ilgili düşünceleri oluşmaya başlamıştı. Gryffindor mezunuydu Jessica gerçekten buna önem veriyordu. Zihinbend'i öğrenmek için çok uğraşmıştı. Jessica zihinbend'i gerçekten öğrenmek istediği için küçük zorluklar çıktığında vazgeçmezdi. Profesörle birçok ortak noktası olduğunu farketmişti. Zümrüdüanka yoldaşlığındaydı,safkan,gryffindor, zihinbendar,ve Londra'da yaşıyordu. Jessica gerçekten kendine örnek alacak birini bulmuştu. Görünümü de çok hoştu profesörün. Kendini tanıttı :
'' Adım Jessica Malfoy. Kitap okumayı, büyüleri ve Quidditch'i çok seviyorum.'' dedi. Bu derse ilgili olduğu için zaten daha önceden araştırıp gelmişti. Herkes kendini tanıttıktan sonra profesör :
"Hmm...acaba kim bana Zihinbend'in ne olduğunu söyleyebilir?" dedi. Jessica sınıftan kalkan diğer ellere aldırmayarak parmağını tavana değmeye yakın kaldırmaya karar vermişti. Aynen öyle yaptı zaten heyecandan kolunu iyice yukarı kaldırdı. Profesör anlamış olacak ki onaylayarak başını salladı.

''Zihinbend zihni dışarıdan gelecek saldırılara, Zihinbendarlar’a karşı korumaktır. Zihinbend konusunda uzmanlaşmış kişilere Zihnibendar denir.

Zihinbend Zihinfendarlar tarafından yapılan saldırılardan zihni korumak için öğrenilmesi gerekli bir davranıştır.

Zihinfendarlarda bulunan yalan söyleyeni anlama becerisini onlardan gizlemek için, yüz yüze görüşmelerde zihinlerinin okunulmasını önlemek için öğrenilmesi gereken önemli bir davranıştır.

Zihinfendarların saldırılarından anılarını ve bildikleri gizli bilgileri koruyabilmeleri için Zihinbend sanatını öğrenmeleri gerekmektedir. En basit korunma İmperius Laneti’ne karşı olan korunmadır. Daha ileri safhalarda duygu ve düşüncelerinin kontrolünü ele geçirilmesini Zihinbend yoluyla engelleyebilinir.

Zihinbend bir çeşit kendini savunma mekanizmasıdır.'' dedi.
Çok konuşmuştu çünkü çok bilgisi vardı. İlk soruyu bildiğini düşünüyordu. Zihinbendle ilgili çok kitap okumuştu.Profesör onu dikkatlice dinlemişti. Şimdi de ona doğru döndü ve :

"Aferin canım. Binana on puan veriyorum. Bugünlük bu kadar arkadaşlar. Bir sonraki derse görüşmek üzere." dedi profesör. Jessica sevinç çığlığı atmak istiyordu çünkü binasına 10 puan kazandırmıştı. Ayrıca kendiyle de gurur duyuyordu. Profesörün çıkmak için hazırlandığını görünce defterini ve tüy kalemini topladı. Memnun bir şekilde derslikten çıktı.