Uyanış

Liz gözlerini kırpıştırıp yattığı yerden nerede olduğuna baktı.
Beyaz,kare yer fayansları vardı,bu da tutulmuş boynunun sebebini açıklıyordu.Kabin kapısının altından görünen klozet ve ucu suya gömülmüş tuvalet kağıtları açıkça nerede olduğunu belli ediyordu.
Onun dışında yerdeki şeffaf sıvı haricinde kırmızı bir birikinti de vardı.Bunun kendinden geldiğini anlaması uzun sürmedi.
Omzunu vücut ağırlığının baskısından kurtarmak için sırtüstü yatıp tavana baktı.Beyaz tavandaki ince çatlaklar göze çarpan ilk şeydi.
Saçları sırılsıklamdı,tişörtü ve yüzü de öyle..
Kendi kendine mırıldandı;

Teyzem hep yerde yatma derdi..

Kalkmaya hiç istekli değildi,heryeri ağrırken kalkamazdı.Buraya nasıl geldiğini sorgulamaya başladı.En son ejderhadan kurtulmak için kırmızı bir kapıdan girmişti,orası da tuvalete açılıyor olmalıydı.Sonra da kolunun acısından bayılmış olabilirdi.
Ama tuvalete girdiğini veya onun gibi birşeyi hatırlamıyordu.
Fazla kafa yormadı sonuçta ağzında cerbaruslar çiğnemiş ve bir ejderha yumurtasına yakından bakabilmişti!
Cebindeki kabartıyı hissedince tereddütle elini sol cebine attı.Orada neredeyse işaret parmağının ucu büyüklüğünde küçük bir taş parçası vardı.
Eğer Liz son girdiği odadaki minatourla sohbetini hatırlayabilseydi bunun o meşhur "felsefe taşının" kırılan küçük bir parçası olduğunu anlayabilirdi.Ama o an Liz taşa baktığında sadece kırmızı renkli bir mücevher olduğunu düşündü ve daha önceden cebe attığı eşyalardan biri sanıp yeniden yerine geri tıktı

Bundan daha sonra güzel birşey yapabilirim...

Elindeki uyuşmanın sebebinin ince kesikler olduğunu da farketti ama buna herhangi bir açıklama yapamıyordu.

Daha fazla kafa yormak istemiyordu tek istediği sıcacık bir yatakta günlerce uyumaktı.Ama kalkmak da istemiyordu,bu yüzden bilincinin kendisini kalkmaya zorlayacağı zamanı beklemeye başladı.Tek göz önünde bulundurmadığı nokta tuvaletlerin buzlu camlarından farkedilmese de güneşin çoktan doğmuş olduğuydu...

(Out:Herhangi bir profesör gelsin işte..Kim olduğu mühim değil!)

Kehanet dersinin boş olması Jess'in kafa dinlemesine fırsat vermişti. Aldığı dersler yüzünden kendine zaman ayıramıyor, yavaş yavaş çalışma isteğini kaybediyordu. Arkadaşlarıyla da vakit geçiremiyordu.

Kuleden, Gryffindor ortak salonuna giderken, bu dönem bütün dersleri almakla hata edip etmediğini düşünüyordu. Çantası patlayacak gibi görünüyordu. İçinde ondan fazla kalın defter ve kitap vardı.

5. katta artık yüzündeki somurtmayla geçerken yanındaki öğrencilerin konuşmalarını işitti. Kendi aralarında konuşuyorlardı belli ki :

Derslerle kafayı bozmuş. Baksanıza artık hiç de iyi görünmüyor...

Evet, zaten hiç arkadaşı yok. Derslerdeki halini görüyorsunuz değil mi? Ukala... Hiç arkadaşı olmamasına şaşırmıyorum.

Jess bir an ayaklarının orda çakılı kaldığını düşündü. Ama bekleyemezdi, hiçbir şey düşünmeden merdivenlerden aşağı koştu.

Kimseyi görmek istemiyordu. Sadece yalnız kalmak...
Boğazında birşey düğümlenmişti. Kimsenin kullanmadığı kızlar tuvaletinin önünde artık kendini tutamayacağını farkedip içeri daldı.

Koşup en öndeki aynanın önüne kendini attı. Çantasını yere fırlattı. Ellerini lavaboya yasladı ve aynadaki yansımasına baktı.
Buğulanmış zümrüt yeşili gözler gördü. İnsanların kendi hakkında neden böyle düşündüklerini anlayamıyordu.

Bugüne kadar ağlamayı hep zayıflık olarak görmüştü. Ama şimdi yalnızdı, ve artık tutamadı.
Ellerini yüzüne kapadı ve hıçkırmaya başladı. Biraz daha böyle devam ettikten sonra arkasında bir kıpırtı hissetti.
Dönüp baktığında yerde yatan birisini ve tuvaletteki suya karışmış kıpkırmızı bir sıvı gördü. Dehşet içinde yerde yatan kişinin Lisa olduğunu farketti.

İçgüdüsel olarak hemen yanına koştu ve diz çöktü :

Hey iyi misin? Burda ne işin var ?

Hey iyi misin? Burda ne işin var ?

Liz yattığı yerden göz ucuyla Jessica'ya baktı.Kan kaybından olsa gerek çok uysal ve sakin hissediyordu.Mayışmıştı ama hala alaycılığı üstündeydi

Hiiiiç..Sadece dinleniyordum... dedi saf saf. Heryer bembeyazdı ve ilk kez tuvaletin güzel koktuğunu söyleyebilirdi.

Yerde yatıyorum..sırta iyiymiş!

Hiiiiç..Sadece dinleniyordum... Yerde yatıyorum..sırta iyiymiş!

Jess yüzünü buruşturarak Lisa'ya baktı. Gerçekten iyi olmamalıydı çünkü sırıtarak ve saçma cevaplar veriyordu.
Gözü, suyun içine kırmızımsı bir renk veren yerin kaynağına gitti ve gördüğü şey midesini bulandırdı.

Hey! Sen nerdeydin?

dedi ve itiraz kabul etmeden hızla derin bir kesik olan kolu dizinin üstüne çekti. Başını iyice eğdi ve yaraya baktı.
Birşey söylemesini bekliyordu, ve saçma olmamasını...

Hey! Sen nerdeydin?

Jessica koluna bakmak için kaldırdığında sızı omza kadar vurdu ve Liz ses çıkarmamak için dişlerini sıkıp kesik bir nefes aldı

Ouch,dikkat!

Acıyla beraber biraz daha kendine geldi.En azından hala ölmediğinin bilincindeydi

Önemli bir yer değildi.Sadece bir çizik...

Biraz doğrulup koluna baktı

Büyük bir çizik!

Ona yasak bölgeden,3 başlı köpekten,mavi gözlü ejderhadan bahsetmek istemiyordu...Kendi gözlerine inanamazken Jessica'nın inanması güç geliyordu.Derin bir nefes aldı ve aksi bir ses tonuyla yaralı kolunu kendine çekti.Bir Gryffindorlunun,özellikle de Matt'ini çalan gryffindorlunun kendisine aniden iyi davranmasını istemiyordu

Ben iyiyim,senin acımalarına ihtiyacım yok!

Önemli bir yer değildi.Sadece bir çizik...

dedi. Jess koluna daha dikkatli bakınca da :

Büyük bir çizik!

diye düzeltti. Şimdi Jess ona ' beni salak mı sanıyorsun' anlamında bir bakış attı. Sadece bir çizik olduğunu düşünen kişi fena halde salak olmalıydı.
Ne yapabilirim diye düşünürken Lisa :

Ben iyiyim,senin acımalarına ihtiyacım yok!

dedi. Kolunu ondan çekti ve yanına koydu. Jess'in bu söz üzerine iyice tepesi atmıştı. Zaten sinirleri bozuktu bir de şimdi Lisa'nın kaprisiyle uğraşmaya dayanamadı :

Sana acıyan yok!

dedi ve Lisa'nın kolunu dizine koyup bakmaya başladı. Şu anda kozlar Jess'in elindeydi ama Lisa farketmemiş gibi görünüyordu.

Sana acıyan yok!

Jessica Liz'in sakladığı kolunu çekiştirip yeniden dizinin üstüne koydu.Yaranın çevresindeki kasların hareketi yine can yakıcıydı,Liz huysuzca itiraz etti

Ouch,ouch!
Yavaş,kolumu kaptırmaktan yeni kurtuldum,şimdi de sen mi koparacaksın?!

Liz Jessica'nın neden bu kadar dikkatle koluna baktığını anlayamıyordu.

Ne o alyuvarlarımı mı inceliyorsun?Şu an bu "sıyrık"için yapılabilecek hiçbirşey yok...

Dikkat çekmek istemiyordu.Bu açıklama gerektirirdi,açıklamalar gerçeği ortaya çıkarırdı ve gerçek ardından cezaları ve kırılan puanları getirirdi.
ve bu Liz için hiç iyi olmadı!

Ouch,ouch!
Yavaş,kolumu kaptırmaktan yeni kurtuldum,şimdi de sen mi koparacaksın?!

Şimdi Jess'e ne yaptığını anlamaya çalışan bir bakış atıyordu.

Ne o alyuvarlarımı mı inceliyorsun?Şu an bu "sıyrık"için yapılabilecek hiçbirşey yok...

Jess kararını verdi ve gözlerini Lisa'nın kolundan ayırıp onun gözlerine dikti. Bu ' sıyrık ' değildi. Oldukça derin bir kesik gibiydi.
Lisa' ya endişeli olmayan ama gayet ciddi bir şekilde :

Bunu sana her ne yaptıysa, bana söylesen iyi edersin.

dedi ve biri geliyor mu diye etrafa bakındı. Lisa hiç güzel birşey yapmış gibi görünmüyordu. Ayrıca kesik ne yüzünden olmuşsa da zehirli olabilirdi.

Bunu sana her ne yaptıysa, bana söylesen iyi edersin.

Liz Jessica'ya inanmaz bir bakış attı.Günlerdir derste uğraştığı "profesörlerin gözdesi" Jessica birden kendisi için endişelenen,duyarlı Jessica halini almıştı. Gerçi Jessica hiçbir zaman Liz'e karşı tam bir cephe almış sayılmazdı.

Sanırım kolumu bir çivi sıyırdı desem inanmazsın ama olanlara da inanmazsın...

Sözünü kesip Jessica'ya baktı.Bu işten sıyrılmak için konuyu değiştirebilirdi belki..Gözlerini kısıp tehditkar bir edayla konuşmaya başladı;

Hem neden aniden benimle ilgilenmeye başladın?Kan kaybından ölmeme daha iyi olmaz mı,hem Matt tamamen sana kalır!

Sanırım kolumu bir çivi sıyırdı desem inanmazsın ama olanlara da inanmazsın...

dedi. Jess yüzünü buruşturdu, çivi hikayesine tabii ki inanmayacaktı. Ama olanları anlatırsa, tabii söz konusu Lisa olunca inanacağını düşünüyordu.
Birşeyler bekleyerek ona baktı. Lisa gözlerini kıstı ve tehditkar bir şekilde konuşmaya başladı :

Hem neden aniden benimle ilgilenmeye başladın?Kan kaybından ölmeme daha iyi olmaz mı,hem Matt tamamen sana kalır!

Jess bu sözlerle sanki uykudayken yüzüne soğuk su çarpılmış gibi oldu. Kıskanıyordu ! Kötü davranmasının sebebi de bu olmalıydı. Aynı zamanda da çok şaşırmıştı ve Lisa'ya inanamaz bir bakış fırlattı. Gözlerini kıstı ve :

Seninle bir sorunum yoktu Lisa... Ama eğer savaş istiyorsan sonuna kadar varım. Anlatabiliyo muyum?

Alayla devam etti :

Ayrıca ölmene izin veremem çünkü Matt seni çok seviyo. Yani kıskanmana gerek yok.

Arkadaşlığınıza zarar vermek isteseydim, senin de bildiğin gibi elimde çok koz vardı. Ama hiçbirini söylemedim, zor durumda kaldığımda bile.

İyice ciddileşmişti ve bütün düşüncelerini anlattı :

Ama sen naptın.? O kalın kafanla bunların hiçbirini düşünmedin ve direk bana saldırıya geçtin.

Devam etmedi. Lisa'ya bu kadarı yeter diye düşünüyordu. Gözlerini ondan kaçırdı ve tepkisini bekledi.

Seninle bir sorunum yoktu Lisa... Ama eğer savaş istiyorsan sonuna kadar varım. Anlatabiliyor muyum?

Lisa buna akrşı ilk kez Jessica'ya karşı gerçekten gülümsedi.Ama bu söylediklerinin komik olduğunu düşünmesinden kaynaklanıyordu. Jessica vs. Liz.
İlk roundun galibi belliydi zaten!

Ayrıca ölmene izin veremem çünkü Matt seni çok seviyor. Yani kıskanmana gerek yok.

Niye herkes kıskandığını düşünüyordu?
Kıskanıyor muydu?Belki..
Ama bunun bu kadar belli olması rahatsız ediciydi.

Arkadaşlığınıza zarar vermek isteseydim, senin de bildiğin gibi elimde çok koz vardı. Ama hiçbirini söylemedim, zor durumda kaldığımda bile.

Lisa yaydan fırlayan bir ok gibi cevap yapıştırdı

Çünkü biliyorsun benim elimde de kozlar var..ve emin ol benim sırlarımdan çok daha tehlikeli seninkinler! Bildiklerini Matt'e söylesen ne olacak,en fazla benimle konuşmayı keser!
Ama ben bildiklerimi insanalra anlatsam.?Ah,işte o zaman işler daha karma karışık bir hal alır..

Söylememen beni sevdiğinden değil,sadece kendi yararına olacağını bildiğinden..Göründüğün kadar zekisin ve lütfen bana bu söylediklerimi düşünmediğini söyleme,çünkü emin ol ben göründüğümden daha zekiyim!

Konuşma olanlardan sapmıştı ve Liz buna memnun olmuştu.Ama bir süre sonra olanları anlatmak ve Jessica'nın profesörlere yetiştirmeyeceğine inanmaktan başka çaresi olmayacaktı! Hem söylemezse daha çok soru çıkacaktı karşısına,daha çok sorun...

Çünkü biliyorsun benim elimde de kozlar var..ve emin ol benim sırlarımdan çok daha tehlikeli seninkinler! Bildiklerini Matt'e söylesen ne olacak,en fazla benimle konuşmayı keser!
Ama ben bildiklerimi insanalra anlatsam.?Ah,işte o zaman işler daha karma karışık bir hal alır..

Söylememen beni sevdiğinden değil,sadece kendi yararına olacağını bildiğinden..Göründüğün kadar zekisin ve lütfen bana bu söylediklerimi düşünmediğini söyleme,çünkü emin ol ben göründüğümden daha zekiyim!

Jess'in tepesi atmıştı işte :

Hayır, düşünmedim. Ayrıca benim bina başkanlığım elimden gidebilir, umurumda bile olmazdı. Anlaşılan senin değil ama Matt benim için başkanlıktan çok daha önemli.

Başıma fazla bir dert açamazsın Lisa... Mesela şimdi olduğu gibi.

Lisa'nın kendisi hakkında bazı şeyleri artık anlaması gerekiyordu. Artık içindeki şey sinir değildi farklı birşeydi. Yavaşça ayağa kalktı ve ağır adımlarla kapıya gitti. Kapının koluna elini koydu ve Lisa'ya döndü. Gözlerini kısmıştı yüzüne şeytancıl bir ifade yerleşmişti.

Söylediklerine profesörlerden hiçbiri inanmaz, hele bir de ben konuşursam. Ama düşünüyorum da ben bu kapıyı açsam herhangi bir profesöre bağırsam ve seni bu halde görseler...Hımm senin için hiç iyi olmazdı diil mi?

Yüzünde aynı teyzesinde olduğu gibi bir ifade belirmişti. Nefret ettiği ölümyiyen teyzesi. Alaycı bir o kadar kötücül bir gülümseme.
Lisa eli kolu bağlı kalmış gibi görünüyordu. Ama Jess ne yaptığının pek farkında değildi. İçinde birşey uyanmıştı sanki, hep sakladığı birşey...

Hayır, düşünmedim. Ayrıca benim bina başkanlığım elimden gidebilir, umurumda bile olmazdı. Anlaşılan senin değil ama Matt benim için başkanlıktan çok daha önemli.

Başıma fazla bir dert açamazsın Lisa... Mesela şimdi olduğu gibi.

Jessica ayağa kalkıp kapıya ilerlerken Lisa ne yapacağını anlamak için gözleriyle onu izledi.
Jessica kapıya gitti ve devam etti;

Söylediklerine profesörlerden hiçbiri inanmaz, hele bir de ben konuşursam. Ama düşünüyorum da ben bu kapıyı açsam herhangi bir profesöre bağırsam ve seni bu halde görseler...Hımm senin için hiç iyi olmazdı diil mi?

Lisa cidden şaşırmıştı ama Jessica'nın yüzündeki alışılagelmemiş ifadeye mi yoksa tehitine mi daha çok şaşırdığı tartışılırdı.Liz öfkeyle dişlerini sıktı;

Hayır,yapamazsın... dedi hırlarcasına ama yapamayacak gibi görünmüyordu.Burada şu anda,yanında sadece Jessica varken yapacağı herşey Liz'in alehineydi.
Liz istemeyerek de kabul ett,ipler Jessica'nın elindeydi!

Çevresine kısa bir göz attı ve bıkkınlıkla mırıldandı

Pekala,şu lanet kapıyı kapa da duymak istediklerini söyleyeyim...

Sonra yeniden tehditkar bir sesle ekledi;

Ama bu konuda beni tehdit edersen Matt'in kafasını karıştırırım senin hakkında..Bana inanır,güvenir,seninle ilişkiyi kesmese de söyleyeceklerimden sonra biraz soğuk davranabilir!

Geniş bir gülümseme yüzünde yayıldı,düşündüklerini ifade ediyor gibiydi.

Dişe diş,göze göz...Gayet adil!

Hayır,yapamazsın...

Lisa çok tedirgin görünüyordu. Jess alayla kaşlarını kaldırdı. Mırıldanarak :

Pekala,şu lanet kapıyı kapa da duymak istediklerini söyleyeyim...

dedi yapacak birşeyi kalmamıştı. Jess yüzündeki gülümsemeyle :

Tabii

dedi ve elini koldan çekti. Lisa tehditkar bir biçimde ekledi :

Ama bu konuda beni tehdit edersen Matt'in kafasını karıştırırım senin hakkında..Bana inanır,güvenir,seninle ilişkiyi kesmese de söyleyeceklerimden sonra biraz soğuk davranabilir!

Jess'in bir daha Lisa'yı bu konuda tehdit etmek aklından geçmemişti ama yine de söylediklerini düşündü. Matt Lisa'ya güveniyorsa kendisine de güveniyordu.

Biliyo musun? Hiç sanmıyorum..
Seni de bi daha tehdit etmeye gerek yok. Tabii kafanı biraz zorlayıp anlamaya çalışmazsan...
Beni yatıştırıcı ya da şimdilik paçanı kurtarmana yarayacak birşey söyleme. Sadece anlamanı bekliyorum.

Biliyo musun? Hiç sanmıyorum..
Seni de bi daha tehdit etmeye gerek yok. Tabii kafanı biraz zorlayıp anlamaya çalışmazsan...
Beni yatıştırıcı ya da şimdilik paçanı kurtarmana yarayacak birşey söyleme. Sadece anlamanı bekliyorum.

Liz buna karşı hiçbirşey demedi,yeniden koluna baktı ve sessizliğini korudu. Tuvaletleri sadece tavandan sızan suyun damlama sesi sardığında yeniden konuşmaya başladı;

Pekala.. Sana kolumun ve ellerimin hikayesini anlatayım,ben bile tam olarak bilmediğim hikayeyi...

Derin bir iç geçirip anlatmaya başladı

Şu 3.kattaki Yasak Bölgeyi biliyor musun?Onun neden yasak olduğunu öğrenmeye gitmiştim. Genelde yasak bölgelerde korunmaya değer birşeyler olur.
Neyse içerisi buz gibiydi,soğuktan donaarak öleceğimi düşündüm ama sonra 3 kafalı bir kuçu kuçuyla karşılaştım.Nefesi beni ısıttı ama gayet aç görünüyorlardı.Sonra...

Liz olanları en ince detayına kadar anlattı.Bir yandan etkileyici anlatmak için abartılı bir vücut dili kullanıyordu.Ona "Fluffy"den,sakızlardan,ejderhadan,turkuaz renkli yumurtalardan,ejderhanın şatafatından bahsetti.

Sonra kırmızı bir kapıdan girdim ve buradayım! O kapının buraya açılmadığına eminim,olanlardan bir kısmı atlanmış gibi hissediyorum!Yani kapıdan girdim..ve karanlık! O karanlık anda birşeyler olmuş olmalı.

Tereddütle kafasını kaldırıp Jessica'ya baktı.Söyleyip söylememekte kararsız kaldı ama sonra söylemeye karar verdi.Belki bir açıklık getirebilirdi

Sonra cebimde bu küçük kırmızı taşı buldum!
Cebinden taşı çıkarıp Jessica'ya gösterdi

Muhtemelen Slytherinli kızlardan birinden aşırdığım şeylerdendir,ama Yasak Bölgeye girmeden önce benimle değildi..Ayrıca hala neden ellerimin delik deşik olduğunu bilmiyorum!

Taşa daha yakından bakabilmesi için Jessica'ya uzattı.

Pekala.. Sana kolumun ve ellerimin hikayesini anlatayım,ben bile tam olarak bilmediğim hikayeyi...

Şu 3.kattaki Yasak Bölgeyi biliyor musun?Onun neden yasak olduğunu öğrenmeye gitmiştim. Genelde yasak bölgelerde korunmaya değer birşeyler olur.
Neyse içerisi buz gibiydi,soğuktan donaarak öleceğimi düşündüm ama sonra 3 kafalı bir kuçu kuçuyla karşılaştım.Nefesi beni ısıttı ama gayet aç görünüyorlardı.Sonra...

Lisa olanları heyecanlı heyecanlı anlattı. Jess onu dikkatle ve şaşkınlıkla dinliyordu.

Sonra kırmızı bir kapıdan girdim ve buradayım! O kapının buraya açılmadığına eminim,olanlardan bir kısmı atlanmış gibi hissediyorum!Yani kapıdan girdim..ve karanlık! O karanlık anda birşeyler olmuş olmalı.

dedi. Anlattıkları karşısında şaşırmamak elde değildi. Hafifçe başını evet anlamında salladı. Kısa bir sessizlikten sonra Lisa tereddütle :

Sonra cebimde bu küçük kırmızı taşı buldum!

Cebinden taşı çıkardı ve kendisine gösterdi. Kırmızı ve oldukça küçük bir parçaydı.
Belli ki Lisa, ne bulduğunun farkında değildi. Jess zaten şaşırmış taşa bakarken, Lisa onu kendisine uzattı.

Tereddütle Lisa ile göz göze geldi sonra yavaşça elini uzatıp taşı aldı. Kirli görünüyordu, ama sanki içinde çok özel birşey var da onu gizlemek istermiş gibi. Taşı incelerken :

İnanmıyorum... ve sağ kurtuldun ha?

Bu taşın cebine nasıl geldiğini hatırlamadığına emin misin? Biri ya da birşey sana mı verdi?

Lisa'nın anlamsız bakışları karşısında devam etti :

Yani, bu taşın Slytherinli herhangi bir kızdan geldiğini sanmıyorum...

diyip gözlerini taştan kaldırarak Lisa' ya baktı.

İnanmıyorum... ve sağ kurtuldun ha?

Liz olumlu anlamda kafasını salladı.
Ya çok şanslıydı ya da hayatta kalmayı çok seviyor olmalıydı.

Jessica meraklı meraklı taşı incelerken Liz taşın ne olduğunu bilip bilmediğini düşünüyordu

Bu taşın cebine nasıl geldiğini hatırlamadığına emin misin? Biri ya da birşey sana mı verdi?

Liz düşünceli düşünceli,daha çok angut misali, Jessica'ya baktığında Jessica kendini açıklama ihtiyacı duymuş olsa gerek;

Yani, bu taşın Slytherinli herhangi bir kızdan geldiğini sanmıyorum... dedi.

Liz Jessica'nın elindeki taşı alıp ışığa tuttu ve envai şeşit ışık yansımasını izledi hayranlıkla..

Slytherinli bir kıza ait olduğundan emin değilim, bunu aldığım zamanı da hatırlamıyorum... Aslında uyandığımda taş cebimdeydi ve uyanmadan önceki bir zaman dilimi tamamen boşluktan ibaret!

Bunları söyledikten sonra gözlerini faltaşı gibi açıp heyecanlandı.

O boşluk yasak bölgenin sonu olmalı! Yani orayı hatırlayamıyorum ama burada uyandım ve cebimde bu vardı! Taş daha önceden cebime konmadığından...

Nefesini tutup taşa baktı

İçeride korunan şey bu olmalı!

Taşı Jess'in elinden aldı ve ışığa tutarak, hayranlıkla izledi.

Slytherinli bir kıza ait olduğundan emin değilim, bunu aldığım zamanı da hatırlamıyorum... Aslında uyandığımda taş cebimdeydi ve uyanmadan önceki bir zaman dilimi tamamen boşluktan ibaret!

Gözleri birden faltaşı gibi açıldı :

O boşluk yasak bölgenin sonu olmalı! Yani orayı hatırlayamıyorum ama burada uyandım ve cebimde bu vardı! Taş daha önceden cebime konmadığından..

Birden sustu. Aklına birşey gelmiş olmalıydı. Jess ona beklentiyle bakıyordu.
Nefesini tuttu ve taşa baktı :

İçeride korunan şey bu olmalı!

Jess heyecanla kafasını salladı. Dizlerinin üstündeydi şimdi ve taşa dikkatle bakıyordu. Ama fazla küçüktü, taşın bir parçası olmalıydı.

Eğer anlattıklarında abartı yoksa, ki eminim olmadığından. Bu taş çok değerli olmalı...

Lisa'nın parlayan gözlerini görünce, hemen konuşmaya başladı.

Hayır,hayır.. Zengin olmaktan bahsetmiyorum, bence bir özelliği var.. Ve ben bunu öğrenicem.

dedi kararlı bir sesle.

Eğer anlattıklarında abartı yoksa, ki eminim olmadığından. Bu taş çok değerli olmalı...

Değerli taşlar,mücevher gibi... Liz'in gözleri parladı gülümsemesi genişledi.Bir an galleonlar içinde yüzdüğü hayallerine kapıldı

Hayır,hayır.. Zengin olmaktan bahsetmiyorum, bence bir özelliği var.. Ve ben bunu öğrenicem.

Jess'in kararlı ses tonuna bakılırsa bu gidişle kız taşı sahiplenirdi bile..Hayır bu ganimet Liz'e aitti ve kesinlikle taşı başkasına verme gibi bir düşüncesi yoktu.

Ne demek "öğrenicem?"
Taş benim olduğuna göre öğrenicez ve her ne özelliği varsa bile bana yararı dokunacak,ganimetimi paylaşacak halim yok...

Taşı korumacı bir edayla avcunda sakladı.

Ardından karıncalanan kolu aklına geldi,kolun kanaması hala sürüyordu ama taşla ilgili heyecanı acıyı bir süreliğine unutmasını sağlamıştı. Endişeli bir ifadeyle koluna baktı.

Peki bu koluma nasıl farkettirmeden müdahale edeceğim? Revire gidersem bir sürü soru sorarlar ve hiçbirine verecek cevabım yok. Doğruyu söylersem de bina puan kaybeder...

Sağlam eliyle alnına vurup yüzünü buruşturdu.

Ne demek "öğrenicem?"
Taş benim olduğuna göre öğrenicez ve her ne özelliği varsa bile bana yararı dokunacak,ganimetimi paylaşacak halim yok...

dedi ve taşı avcunda iyice sıktı. Bu kız herşeye çıkarı olan taraftan bakmasa olmuyor muydu?
Bezmiş bir şekilde Lisa'ya bakmakla yetindi.

Endişeli bir ifadeyle gözleri hala kanayan koluna kaydı.

Peki bu koluma nasıl farkettirmeden müdahale edeceğim? Revire gidersem bir sürü soru sorarlar ve hiçbirine verecek cevabım yok. Doğruyu söylersem de bina puan kaybeder...

dedi ve sıkıntıyla yüzünü buruşturdu. Jessica'nın bıkkın tavrı kaybolmuştu birden. Lisa'nın kolundaki kesiğe endişeyle baktı.

Imm.. Sanırım bana tam olarak sana neyin bunu yaptığını anlatabilirsen, yardım edebilirim.

Lisa anlatmıştı zaten ama Jess Ejderin tam olarak neye benzediğini bilmek istiyordu. Belki okuduğu kitaplar, bir iksir bulmasını ya da daha kolay bir yol gösterebilirdi.

Imm.. Sanırım bana tam olarak sana neyin bunu yaptığını anlatabilirsen, yardım edebilirim.

Liz olumlu anlamda kafasını salladı ve ilerideki duvar fayansına bakarken dalgın dalgın mırıldandı:

Kırmızı parlak pullu bir ejderhaydı.Devasa birşeydi,benden 3 tane üst üste koysan anca eli kadarımdır.Ve buz mavisi gözleri vardı,insanı içindeki hapseden donmuş bir çift su damlasına benziyordu.pulları kan kırmızısı olmasına rağmen ışığın vuruş açısına göre renk değiştiriyordu,çok fazla renk,çok! ve öyle renkler ki henüz insanlar onlar için bir isim türetememiş. Masum ruhların renkleri gibi,içine hapseden gözlerinin cazibesini tetikleyen bir silah gibi...Taç yapraklarını rüzgarla işveli işveli dalgalandıran tatlı kokulu çiçekler gibi,ilgi çekici!...

Liz daha önce böyle bir tasvir yapabileceğini bile bilmiyordu. İlerideki kırık fayansa bakarken gözünün önüne gelmişti bir an
o şatafatlı yaratık. Tasviri bittiğinde dalgınlığı son buldu ve gözle görülür biçimde silkindi

Aptal bir yaratıktı işte.. diye homurdandı.Yarasını kenarlarına bastırıp taze yarayı kanattı.

Kırmızı parlak pullu bir ejderhaydı.Devasa birşeydi,benden 3 tane üst üste koysan anca eli kadarımdır.Ve buz mavisi gözleri vardı,insanı içindeki hapseden donmuş bir çift su damlasına benziyordu.pulları kan kırmızısı olmasına rağmen ışığın vuruş açısına göre renk değiştiriyordu,çok fazla renk,çok! ve öyle renkler ki henüz insanlar onlar için bir isim türetememiş. Masum ruhların renkleri gibi,içine hapseden gözlerinin cazibesini tetikleyen bir silah gibi...Taç yapraklarını rüzgarla işveli işveli dalgalandıran tatlı kokulu çiçekler gibi,ilgi çekici!...

Jess Lisa'ya dikkatle bakıyordu. Bu kadar güzel anlatması nasıl mümkün olmuştu anlayamamıştı. Şaşkınlıkla bakan gözlerini, Lisa'nın ani hareketinden sonra koluna çevirdi.

Aptal bir yaratıktı işte.

Koluyla ilgileniyordu Lisa'nın sözü üzerine kafasını kaldırdı ve :

Sana bunu yapmışsa ve anlattıklarına göre pek aptal değilmiş.

Jess ne yapmalıyım diye düşünüyordu. Aslında sorun tedavide değildi. Zehirli olabilir miydi onu düşünüyordu. Sadece üşendiği için Lisa'nın ölmesini göze alamazdı.
Kendi tedavi etmek için de yeterli birşey bilmiyordu.

Nasıl hissediyorsun ? Kolun uyuştu mu? Kımıldayabilecek gibi misin?

Lisa'yı soru yağmuruna tuttuktan sonra, yaranın yan taraflarına hafifçe bastırdı.
Nasıl hissettiğini anlatması için Lisa'ya döndü.

Nasıl hissediyorsun ? Kolun uyuştu mu? Kımıldayabilecek gibi misin?

Kımıldatabilirim...heralde dedi Liz.Aslında nasıl hissettiğine dair hiçbir fikri yoktu sadece hareket ettirdiğinde anlayabiliyordu. Jess kolunun kenarına baskı uyguladığında keskin bir karıncalanma tüm koluna yayıldı

Ouch,ouch,ouch! dedi itiraz edercesine.Ardından ekledi;

Kımıldatabiliyorum evet,ama çok kötü karıncalanıyor ve uykum var... Kafası hafifçe öne düştü ve bayılmış gibi yapıp Jessica'nın tepkisini ölçtü.Ardından hiçbirşey olmamış gibi kafasını kaldırıp güldü

Hayır hayır böyle birşey şimdilik! Ama kanamayı durdurmazsak kan kaybından gidebilirim,şimdiden bitkin hissetmeye başladım bile!

Kımıldatabiliyorum evet,ama çok kötü karıncalanıyor ve uykum var...

Kafası öne düştü ve bir an hareketsiz kaldı. Jess'in ödünü koparmıştı.

Li-

konuşmaya başlarken birden kafasını kaldırıp güldü. Jess oyun olduğunu anladı ve Lisa'ya kızgınlıkla baktı. Bu kız neden böyleydi ?

Hayır hayır böyle birşey şimdilik! Ama kanamayı durdurmazsak kan kaybından gidebilirim,şimdiden bitkin hissetmeye başladım bile!

Jess emin olamayarak Lisa'ya baktı. Yine dalga geçmeye mi çalışıyordu yoksa gerçekten bitkin hissetmeye mi başlamıştı?
Jess en hızlı şekilde düşünmeye başladı. Lisa'nın kolunu yavaşça onun kucağına bıraktı ve ayağa kalktı.

Şimdi Lisa'nın yanında volta atıp duruyordu. Düşüncelerini Lisa'ya da anlatmaya başlamıştı :

Şimdi.. Sen bi yere gidemezsin. O zaman ben gidicem. Kolundaki derin bir kesik olduğu için napıcağımı tam olarak bilmiyorum..
Ama ölmene de izin veremem. Belki seninle beraber revire gidip bir bahane uydurmak daha kolay olur, ne dersin ?

Lisa'nın cevabına göre hareket edecekti. Ama revire gitmeyi kabul edeceğini hiç sanmıyordu.

Jess kolunu bırakıp ayağa kalktı.Liz ne yapacağını kestiremiyordu bir türlü. Anlaşılan plan yapmaya çalışıyordu.

Şimdi.. Sen bi yere gidemezsin...diye mırıldandıvolta atarken.Daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi
...O zaman ben gidicem.
Kolundaki derin bir kesik olduğu için napıcağımı tam olarak bilmiyorum..
Ama ölmene de izin veremem. Belki seninle beraber revire gidip bir bahane uydurmak daha kolay olur, ne dersin ?

Liz huzursuzca ayağa kalktı. Yardıma ihtiyacı olduğu halde bu konumda olmak cidden sinir bozucuydu.

Çok incesin gerçekten ama geç oldu ben artık kalkayım... dedi alaycı bir ses tonuyla.
Dahi olanın sen olduğunu kavradığımıza göre söyler misin kolumdaki kocaman yarığa nasıl bir bahane uydurabiliriz?

Revire gitme düşüncesi ilk aklına gelen fikirdi zaten. Ama revirdeki şişman kadının gözlerinin kocaman olup onu soru yağmuruna tutmasını hiç istemiyordu!Daha Jessica'ya bile söyleyecek bir yalan bulamamıştı bir grup yalan dedektörü tarafından tespit edilmek olmazdı.
Ama puan gitmeyecekse söyleyebilirdi.

Yasak birşey yapmayan bir öğrenciye böylesi birşey olmaz ve ceza olarak gidecek puanı düşünsene! Girdiğim bütün derslerin toplamından fazla puan gider,Slytherinde derse giren neredeyse tek öğrenci olduğumdan eksilere düşeriz!
Başka bir plan bulmalıyız...Ya da iyi bir bahane! Bir fikrin var mı??

Jessica'ya ümitsiz bir bakış attı,çünkü harbiden ümitsizdi!