Yalnız bir gün(isteyen gelsin...)

James Nerissa'ya evlenme teklif ettiğinden beri hayalet gibi yaşıyordu. Birşeyler yapıyor ve hayatsal faaliyetlerini gerçekleştiriyordu ama hiçbirini tam olarak bilinçli yapmıyordu. Mutluluktan olduğunu düşünüyordu bu dalgınlığın, belki de hata yapmıştı? Belki hiç teklif etmemeliydi. Acaba sarhoştum dese paçayı kurtarabilir miydi?
Tüm bunların kendi kararsızlığı olduğunu biliyordu. Bu zamana kadar evliliğe asla demiş biriydi, doğal olarak ikilem içinde kalıyordu. James gecenin köründe uyanıp çocuğa bakmaya gidebilecek biri miydi? Ya da dağıttıklarını toplayabilecek biri?
Bebeğe viski içirip uyuturdu James Ruslar gibi muhtemelen!
Zaten Dany çocukları gibi olacaktı. Gerçi onun kendisini sevip sevmeyeceğinden de emin değildi, kendisi olsa nefret ederdi herhalde... Annesinin kuzeninin babası olduğunu bilen ve annesinin evleneceğini duyan bir kız ne tepki verirdi ki?
Çocuk özürlü müydü bunu da düşünüyordu. Akraba ilişkisi vardı sonuçta!
Hayatı son günlerde iyice karışmış ve bir sürü soruyu ardında getirmişti.Bunları düşünürken Dj ile birlikte kendini parlayan gölde buldu. Parlayan göle geldiklerinde DJ'i yanında görünce şok oldu;
Ha,ne?Sen ne zamandan beri..
Ne zamandan beri yanında olduğunu hatırlamıyordu.
Aslında yine burada olmamalıydı,her zamanki gbi tekrar etti bunu kendine. DJ'in yanında ayrıyetten sarışın bir hatun vardı. Onu da hatırlamıyordu!Sabahtan beri hiçbirşey hatırlamıyordu. En son ayna karşısında dişlerini fırçalamışti ve buradaydı.Çevresine bakındığında Rose'u gördü. Pek iyi görünmüyordu, rengi solmuş gibiydi. Biraz daha halsiz ve salaş takılıyordu, sarhoş gibi dengesiz...
Merakla yanına yaklaştı

Hey Rose...Sen iyi misin??

Daniel bozuntuya vermeyerek Rose'un yanına gitti. Marissa da onu takip ediyordu. Uzun zamandan beri görüşmemişlerdi. Marissa aslında Daniel'dan üç yaş küçüktü ama hareketleri oldukça büyükmüş gibiydi. Dan Rose'un bu haline şaşırmıştı doğrusu. Ancak hep onunla şikayetsiz içen kişi Rose olmuştu zamanında, James hariç tabi ki!

"Ee? Neler oluyor Rose? İyi değilsin ama bir açıklama gerekmez mi?"

Daniel Marissa'nın yüzünü eğdiğini gördü. Sanki Rose'dan saklanmaya çalışıyor gibiydi.

"Ne var Marissa? Korkma, Rose yabancı değil."

diye fısıldadı ona. Marissa endişeli bir ifadeyle

"Ben de biliyorum yabancı olmadığını. Okul müdürem o, Jacob. Beni tanıyacak diye korkuyorum."

diye fısıldadı karşılık olarak. Dan 'hmm'layarak umursamadı çünkü Rose'un kafası yerinde değil gibiydi. Marissa ona hep Jacob derdi. Bu Daniel'ı bazen sinir ediyordu çünkü babasının ismiydi Jacob. Aynı zamanda da gurur duyuyordu çünkü babası harika bir adamdı Daniel'a göre.

"Canım sıkıldı ya! Ben de içmek istiyorum!"

Cebinden bir kaymak birası çıkarttı ve birkaç yudum aldıktan sonra James ve Marissa'ya da çıkarttı. Aklında Dany vardı, onu hala görmeye gitmemişti. Ayrıca neden Marissa'nın yanında olduğunu da bilemiyordu. Ginny vardı artık, o varken böyle bir şey yapması saçmalık ötesiydi. Ancak onu öylece bırakıp gidemezdi değil mi? Tıpkı Nerissa'ya yaptığı gibi.

"Hey James, Dany'yi hiç gördün mü? Yani nasıl bir kız, herhangi bir fikrin var mı?"

Kızını ister istemez merak ediyordu. Ayrıca James'la yaşayacak olması da ayrı bir konuydu tabi. İçindeki yılan bir anda sinsice tısladı. Daniel bunu dışından yapmamış olmayı umdu ve silkelendi. Kızı James'la yaşayacaktı... Nerissa James ile evlenecekti... Daniel'ın elinden her şeyini almıştı James. Aynı zamanda Daniel da ondan Ginny'yi almıştı. İlginç bir çaprazlama gibiydi durumları.

"Ayrıca cici babasıyla yaşayacağı için mutlu mu? Haberin var mı hiç acaba? Bir ara olursa da haber ver. Hmm bu arada, Nerissa ile olmak nasıl bir duygu? Nasıl hissediyorsun? Daha önce dostunun eli değmiş olan bir kadınla evlenmek nasıl bir duygu olacak James? Heh! Bunu yaşıyor olmana öyle seviniyorum ki! Çünkü ben yaşadım, senin de yaşıyor olman adaleti ellerime veriyor sonunda!"

Bu sözleri o söylemiş olamazdı! İçindeki yılan ne zaman tıslasa böyle konuşuyordu, Ginny'ye kavga etmeden önce de böyle olmuştu, kendi çocuğunu reddetmeden önce. Hatasının telafisi de zor oluyordu. Daniel'ı sakinleştirmeye çalışan Marissa'nın bileğini yakaladı ve

"Sen neden sıcak yuvana dönmüyorsun Marissa? Neden benimle uğraşıyorsun, gitsene başımdan!"

dedi. Sonra bileğini bırakarak kaymak birasından yudumladı. Rose'un derdi yetmiyormuş gibi bir de o ortalığı karıştırmıştı. İstemediği şeyleri söylüyor olması da ayrı bir konuydu tabi ki!

Hey James, Dany'yi hiç gördün mü? Yani nasıl bir kız, herhangi bir fikrin var mı?

James DJ'in verdiği kaymak birasını yudumlarken hayır anlamında başını salladı. Dany'i henüz görmemişti ama onu cidden merak ediyordu.Annesi de babası da siyah saçlı olduğundan o da siyah saçlı olmalıydı.Renkli gözlü de olabilirdi, muhtemelen mavi.. Annesi o kadar güzelken bunun birazını kızına aktarmış olmalıydı, erkek olsaydı DJ'in karizmasının aktarılmaması söz konusu bile değildi.
Aslında Dj ve Nerissa'nın ortak kızları olmaları o kadar rahatsız edici gelmiyordu. Yine de...

Ayrıca cici babasıyla yaşayacağı için mutlu mu? Haberin var mı hiç acaba? Bir ara olursa da haber ver.
İlgisini DJ'e yöneltti. Ses tonunda şakacı bir tını yoktu. Daha çok aşağılayıcı ve iğneleyici konuşuyordu.Ne olduğunu anlamamışçasına şaşkınlıkla DJ'e baktı
Hmm bu arada, Nerissa ile olmak nasıl bir duygu? Nasıl hissediyorsun? Daha önce dostunun eli değmiş olan bir kadınla evlenmek nasıl bir duygu olacak James? Heh! Bunu yaşıyor olmana öyle seviniyorum ki! Çünkü ben yaşadım, senin de yaşıyor olman adaleti ellerime veriyor sonunda!"

James şok olmuşçasına öylece DJ'e baktı. Bunları aştıklarını sanıyordu, Romanya ziyaretinden sonra ölümyiyen karagahında bunun hakkında konuşmuşlardı ve DJ önemli olmadığını söylemişti. Bunca zamandır içten içe kendini kemiren birşey mi vardı? Dostunun eli değmiş de neyin nesiydi?? Bilinçsizce intikam mı alıyordu yani geçmişten?
Ayrıca Rose'un yanında bu muhabbeti açmanın ne manası vardı ki?

Gene ne saçmalıyorsun? dedi sinirli bir ses tonuyla.
Burada bir rekabet söz konusu değil DJ! Kim kimin sevdiği kadınla oynayacak da oynamıyoruz! Bahsettiğin kişi senin kuzenin ve benim müstakbel karım! Ben Ginny ile olanları gözüne sokuyor muyum,hayır! Sen niye hala karşıma geçmiş bana manasızca geçmişte olanları hatırlatıyorsun?
Parmak boğumları elini sıkmaktan bembeyaz kesilmişti. James bütün kanın yüzüne çekildiğini hissediyordu

En azından benden olan bir çocuğa bakmak gibi bir yükümlülüğün yok! Kafam zaten karışık abuk subuk intikam saçmalıklarınla uğraşamam...

Biraz daha sakinlediğini hissettiğinde kaymak birasından bir yudum daha almak için şişeyi dudaklarına götürdü. İÇmeden hemen önce aklına gelen şeyi ekledi;

Ve DJ eğer dostum olduğunu idda ediyorsan dostum gibi davran.Eğer dostsan,dostunun manitasına el sürdüğünde bunu hatırlatıp durmazsın! Lanet olsun DJ,bahsettiğimiz kişi kuzenin senin!

Daniel, James'ın sözlerinin ardından bir an olsun kendine geldi. Sarf ettiği sözler asla ona ait değildi. Sadece dudaklarını kıpırdatmıştı sanki.

"Özür dilerim.. Ben şey, sana sonra açıklamaya çalışırım James. İnan isteyerek veya fark ederek olmadı. Bana yardım etmen gerekebilir.."

Kalkıp gitmek üzere olan Marissa'ya baktı. Onu harcamak istemiyordu ki zaten harcanacağı kadar harcanmıştı yazık.

"Bak Marissa, ben evliyim. Hiçbir zaman da seninle karşılaştığımız geceki gibi olabileceğimizi sanma. Çünkü yanılırsın, hayal kırıklığına uğrarsın. Ve şimdi lütfen okuluna git, zaten yeterince kaytardın."

Marissa gözleri dolmuş bir biçimde son sürat koşarken Daniel bir 'pof' çekti.

Kesinlikle cehenneme gideceğim...

"Bak James, dediklerimi lütfen unut tamam mı? İçten içe Ginny'nin yanındayken daha önce senin onunla olduğunu düşünmedim, belki bir zaman düşünmüşümdür ama sonraları gerçekten unuttum. Lütfen sen de dediklerimi kafana takma."

O tıslamayı yine hissetti içinde.

Ginny ile olanları demek gözüne sokmuyor? Yalan.. Daha ilk kavgalarında hatırlatmıştı bunu. Ginny'nin aslında ilk onunla olmak istediğini, ama James evlenmek istemediği için ayrıldıklarını...

"Biraz dürüst olmayı densene James. Her neyse, sorun yok, tamam. Ee Rose? Nasıl gidiyor? İçme sebebin ne? Sırf sıkıntı yeterli değildir. Ya tamamen sebepsiz olmalısın ya da gereçli bir sebep bulmalısın. Yoksa etrafındakiler gösteriş yapmaya çalıştığını falan sanırlar."

Kaymak birasından birkaç yudum aldı ve aklına Ginny gelince gözlerinin yanmaya başladığını fark etti ve karnına da tuhaf sancıların girdiğini... Midesi allak bullak oluyordu onu ve son kavgalarını düşününce. Dan son zamanlarda herkese ters davranıyordu...

''Siz niye buraya geldiniz i?Ben kafa dinlemeye geldim sizin kavgalarınızı değil.Niye kavga ettiğinizi anlayamadım kusura bakmayın.Dan bu sinir iyi değil haberin olsun.Sarhoş olsam bile bana kızman hoşuma gitmiyor.Etrafımda kimse yokki gösteriş yapayım.Sen beni tanırsın gösteriş yapmayı sevmem.Otursanıza...Bana kızmaya gelmediniz herhalde ayaküstü...

James yine olumlu anlamda başını salladı. Rose varken kavga etmenin alemi yoktu ama bu işi sonradan halletmesi gerektiğine emindi. Anlaşılan Dj hala Ginnyle olanlara takıktı ve Nerissa ile yaşananları intikam amaçlı kullanmaya devam edecek gibi görünüyordu. İşi halletmezse büyüyeceğine emindi ve eğer büyürse... Büyürse olacakları bilmiyordu!

Gece geç saatlerde olmanın ve ortamın karanlığının etkisiyle gece şahaneydi. Açık ve karanlık gökyüzünde ince ince yıldız ışıkları görünüyordu. Bir avuç kristal tanesi gibi saçılmışlardı. Kulaklarında Judas Priest'ın Angel şarkısı yankılanırken şimdi yıldızlardan ne kadar küçük gözüktüklerini düşündü. Derken yine melankolik takıldığını farketti ve bu melankolizmin sonu genelde iyi bitmiyordu. Silkinip kendine geldi, Dj'e yine kısık gözlerinin ardından bakıp Rose'a döndü

Bu melankolizmin sebebi ne Rose? Seni daha önce hiç böyle görmemiştim. Kederli ve...sarhoş gibisin! Sarhoş olduğuna şüphem yok da ne olduğunu cidden merak ediyorum...

Daniel şaşkınlıkla Rose'a baktı. Elinden içki şiişesini kapması oldukça şaşırtıcıydı.

"Yanımdaki kızı boşver Rose, hatta unut. Asıl önemli olan senin çok tuhaf davranıyor olman. Sen böyle değildin. Umursamaz bir halin var ve- ve fazla içiyorsun!"

Dediklerine kendi de şaşırıyordu çünkü bunları söyleyen de neredeyse bir alkolikti.

"Şimdi o şişeyi elinden bırak ve kendine gel. Sen bir bayansın ve cinsiyetinin ağır başlılığını taşımıyorsun hiç. Olman gerektiği gibi değilsin. Doğrusu haline acıyorum. Ölmek istemek de ne demek? Hmm, bunu sen söylememiş olabilirsin. Zihninin içinde dolandım da biraz!"

Sinirle ayağa fırladı ve volta atmaya başladı. Neden bu kadar sinirlenmişti ki? Rose'un sorunu kendisiyleydi. Dan'in karışmasına gerek yoktu ki! Katı abi tavırlarına bürünmesi de ayrı bir saçmalıktı. Belki de Rose'u kaybetmek istemiyordu. Onun da kendisi gibi biri olmasını istemiyordu.

Daniel sinirle ayağa kalktı ve bir an için Rose'un yakasına yapışacağından korktu. Kendine hakim olarak sadece konuştu:

"Saygıda kusur... işte bu sınırlarımı zorlayan en büyük şey. Bak Rose, birlikte olduğum bayanlara karşı asla o tabiri kullanamazsın sen! Hele de Marissa için. Sen önce kendi haline bak bence! En azından birileri tarafından ortada bırakılmadım. Abimin seni bırakıp da Rosie ile olduğunu biliyorum, o benden saklamaz. Yardımcı olmaya çalışıyorum ben sana! Sen kadınsın içemezsin, demiyorum, banane! İstediğin kadar iç! Ama üzülüyorum!"

Sinirden elleri zangır zangır titrerken bir yandan da dişlerini gıcırdatıyordu.

"Sana değer veriyorum ben. Ama sen bunu aptal bir abi tavsiyesi olarak görüyorsun. Ayrıca çocuklarıma ilgi göstermediğimi söylüyorsun. Hıh! Saçma! Kendi kızım olmayan Liz'e bile babalık ediyorum ben. Bunca sorumluluğumun altında babalık vazifemi de yerine getiriyorum. İşte beni delirten nokta da bu! Sorumluluklarını yerine getirip de aynı zamanda eğlenemez miyim? Böyle bir mantık mı var? Evliyim ve babayım diye başka bayanlarla birlikte olamaz mıyım? Böyle bir mantık mı var? Eğer varsa, mantık çizgisinden uzakta yaşamayı seviyorum demektir."

Onları kavgaya sürükleyen şey kesinlikle içkiydi. Cebinde yaptığı içki stoku geldi aklına. Vakit kaybetmeden sinirle hepsini çıkarttı ve göle fırlattı.

"Lanet olasıca göl! Sen de biraz tat belki kafayı bulursun!"

Başına gelen kötü şeylerin hepsi neredeyse burada gelmişti. Annesi burada ölmüştü, o görmemiş olsa bile. Babası gözlerinin önünde kendini burada öldürmüştü. Hayatının en büyük savaşını burada vermişti. Rosie'ye her şeyi burada itiraf etmişti...

Daniel alaycı bir şekilde güldü ve bakışlarını Rose'a dikip konuştu:

"Sen çocuklarına ilgi göster sokakta bulduğun o... değil, diyen de James'tı çünkü değil mi? Peh! Dediğin lafı bile unutuyorsun Rose. Senin için üzülüyorum, gerçekten. Benim durumuma düşmeni istemem. Ama ben en azından sarhoşken yaptığım her şeyi hatırlıyorum. Kelimesi kelimesine..."

Puslu gözlerle göle baktı şimdi de. Aklına Merlin gelmişti. Merlin? Merlin de kimdi be!? Ah evet, henüz cinsiyeti bile belli olmamış çocuğuna bu ismi takmıştı şu anda. Merlin, kulağa çok asil ve anlamlı geliyordu. Merlin Daniel James Black, safkan bir çocuk daha! Kanı bozuklardan çok daha üstün!

"Neyse, şimdi düşünmek istediğim tek şey, Merlin. Ginevra'dan özür dilemem gerek. Kalbini çok kırdım. Bir şeytana dönüştüm sanki. İçime bir şeyin girdiğinden falan korkuyorum. Çünkü yaptığım hiçbir şeyi isteyerek yapmıyorum gibi. Neyse, umarım erkektir."

Saçma sapan, karışık bir biçimde konuşmuştu. Aniden oturduğu yerden kalktı ve Rose'u kucakladı bir anda.

"Rose lütfen sen de küsme, lütfen! İsteyerek söylemedim hiçbirini, senin dediklerini de takmıyorum çünkü bilincin yerinde değil. Lütfen affet şimdi beni."

Rose, affediyorum, diyene kadar onu bırakmayacaktı. Zorbalıkla işini çözmeye çalışıyor gibi bir hali vardı ama Rose'a sarılırken mutluydu. Rose'u her zaman çok sevmişti zaten. İyi bir dosttu o. Her zaman da yanında olmuştu. Ona küsmemişti. Aklından küsmek kelimesi geçince yine Ginny'yi hatırladı. Nasıl olurdu da kendi bebeğini reddedebilirdi! Aptallıktan fazlası değildi bu. Şimdiyse o bebeğin doğması için can atıyordu. Ancak erkek olacaksa! Çünkü bir kıza daha tahammül edemeyebilirdi.

Daniel gülerek Rose'u bıraktı ve uzattığı çikolatayı seve seve alarak konuşmaya başladı:

"Ginevra hamileymiş. Ben de dedim ki, sana henüz güvenemem ve yeni bir sorumluluk için hazır değilim, dedim. Kendi bebeğimi reddettim. Ginevra çok kırıldı ve bağırdı. Ben de evden fırladım. Kavga ettik işte. Merlin de erkek olduğunu umduğum bebeğimizin adı. Şimdi Ginny'nin gönlünü alabilirsem ve o kötü bir hata yapmadıysa Merlin'i istiyorum. Yani belki bana benzer. Oliver fiziksel olarak aynı ben ama karakter olarak bir Muggle'dan da beter. Neyse, böyle işte."

Çikolatasından bir parça ısırdı ve James'e döndü. İçinden onunla kavga etmek geliyordu ama kendine hakim oldu. Çikolata da onu sakinleştiriyordu zaten. Rose tam zamanında onun derdine çare olmuştu. Minnettarlığını belirtmek isterdi ama saçma kaçacağını düşünerek sustu.

out: kısa oldu ama yazacak bir şey bulamadım ki