Sözde Kafa Dinleme...

Daniel, Leia'nın yanından ayrıldıktan sonra olacağını söylediği yere yani Çatlak Kazan'a gitti. Orada onun için hep boş bir oda olurdu. Arada bir Sessizlik Kuyusu'nun dışında daha sıcak yerlerde takılmak iyi oluyordu. En azından etrafında onlarca ölüm yiyen olmuyordu.

Odaya adımı atar atmaz üzerindeki aptal t-shirtten kurtuldu. Etiketi ensesini kesmişti ki zaten Leia t-shirtünü hızla çektikçe daha da çok işkence çekmişti. Bu yüzden t-shirte kibar birkaç tane küfür savurdu. Uyuyup kafasını dinlemesi onun için en iyisi olurdu ama Leia gelirse uyuyan bir DJ ile karşılaşmasını istemiyordu. Bu yüzden sadece yatağına uzandı ve başını ellerinin arasına alarak yatağın aynalı olan kısmına dayandı. Hayatında ilk defa böyle bir yatak görüyordu. İnsanın uyurken kendini seyretmeye neden ihtiyacı olsun ki? Daniel daha çok müzik dinlemeyi severdi uyurken. Ancak o da evin dışındayken imkansız olabiliyordu.

Yüzündeki anlamsız gülümseme ile bakışlarını yere devirdi. Başı hala ellerinin arasındaydı ve rahatlamak için alnına masaj yapıyordu. Pek rahatlattığı söylenemezdi ama en azından kendi kendini kandırıyordu. Tam o sırada kapının açıldığını fark etti. Başını hemen kaldırdı ve gelen kişinin Leia olduğunu gördü.

"Hoş geldin, seni oldukça sevimli ve küçük odamda ağırlamaktan şeref duyarım. Aslında Sessizlik Kuyusu'ndaki buna bin basar ama sen oraya giremezsin. Neyse, hadi içeri gel. Kapıda dikelmene gerek yok."

Gülümsedi ve t-shirtünü yerden alarak çekmecesine tıktı. Sessizlik Kuyusu'ndaki odasını hiç kontrol etmemişti. büyük ihtimalle dağınıklıktan geçilmeyecek haldeydi. Ama DJ bunu umursamadı ve Leia'ya dönüp

"Ee? Görüşmeyeli nasılsın? Yani muhabbet başlatmakta usta olduğum söylenemez. Sen bir konu bulursan sabaha kadar konuşurum ama. Tabi konuşmasak da olur, değil mi?"

dedi. Endişeli bir biçimde üşüdüğünü fark etti ve çekmeceden daha rahat bir t-shirt çekip üstüne geçirdi. Üstünde ilginç bir resim vardı. Bir prenses iğrenç bir kurbağayı öpüyordu. DJ bir an iğrendi ama sonra yine Leia'ya dönüp onun gözlerine odaklandı. Kotunun paçaları biraz ıslanmış gibi görünüyordu. Onun gözlerinden sonra dikkatini çeken ilk şey bu olmuştu.

Odaya ilk geldiğinde DJ başını elleri arasına almış öylece yatarken buldu. Daha başını içeri sokar sokmaz DJ geldiğini farketmişti;

Hoş geldin, seni oldukça sevimli ve küçük odamda ağırlamaktan şeref duyarım. Aslında Sessizlik Kuyusu'ndaki buna bin basar ama sen oraya giremezsin. Neyse, hadi içeri gel. Kapıda dikelmene gerek yok."

Oda Leia'nın Domuz Kafası'nın kaldığı arka odasından çok daha genişti. Çevresine şöyle bir baktıktan sonra içeri adımını attı. Bez ayakkabılar yoldaki sulara gire çıka su içinde kalmıştı, her adımında sünger gibi su çıkarıyordu. Çorapları zaten sırılsıklamdı. Ayaklarına bakınca içinden birkaç küfür savurdu. Sonra tişörtsüz Dj'e baktığında ayaklarını umursamamaya başladı. İlgisini bir anda yitirmişti nedense...
DJ tişörtü çekmeceye tıkarken Leia oturup etrafı incelemeye başladı. Nedense çok gergin hissediyordu, kendi oyun alanında değildi. Yeni olduğu ortamlarda hep böyle olurdu zaten.. Kendine çekingenliğin ve gerginliğin yersiz olduğunu hatırlatıp yine silkindi. Yine Dj'e baktı gülümseyerek. Gayet misafirperver bir havası vardı;

Ee? Görüşmeyeli nasılsın? Yani muhabbet başlatmakta usta olduğum söylenemez. Sen bir konu bulursan sabaha kadar konuşurum ama. Tabi konuşmasak da olur, değil mi?"

Hımm..iyiyim. Zaten çok olmadı gideli, aynı işte! Tabii ki çatlakkazandaki odana hatır sormak için gelmedim,Black... Şey için geldim,şey için..ne içindi ya!

DJ'in tişört giymesi şarttı, yoksa Leia'nın konsantrasyonunu toplayıp konuşması imkansızdı! O da zaten yeni bir tişört çıkarıp giydi. Üstündeki resim komediydi, Leia kıkırdamadan edemedi

Tişört şahane! Doğrusu bütün tişörtlerin şahane, şu Casanova Prince'li olana da bitmiştim! Bazen kıskançlığımdan onları parçalayasım geliyor!

Yeniden haince kıkırdadı. Sebebin sadece kıskançlık olduğunu sanmıyordu!

Daniel masum ve gülümser bir ifadeyle Leia'nın neşesine katıldı. Ancak bir şeyler söylemesi gerektiğini düşündü, susarak bir yere varamazlardı.

"Sen de parçala o halde. T-shirt'ün benim için bir değeri yok. Yani Casanova Prince'i parçalama tabi ki! Ona bayılıyorum çünkü. Ama buna istediğini yapabilirsin. Kendi malınmış gibi.."

Bir an söylediklerinden başka bir anlam daha çıkabileceğini düşündü ki kendisi olsa o da daha farklı bir anlam çıkartırdı. Belki de bu sözleri sırf bu yüzden söylemişti. Artık sabretmeye gücü yoktu, Leia'ya kavuşmak istiyordu. Ama James'e ihanet etmiş olmaktan da kaçınıyordu. Onun kız kardeşiyle birlikte olmak, oldukça mantıksız ve hainceydi!

Gözleri yine Leia'nın ıslak ayakkabılarına ve paçaları ıslanmış kotuna kaydı.

"Ayakların üşüyor olmalı. Neden sünger görevi görmekte olan ayakkabılarını ve sırıl sıklam çoraplarını çıkarmıyorsun? Rahatsızlık duymam, çekmecemde Ginny'nin hiç giymemiş olduğu çorapları duruyor. Ve tabi terlikler, benim terliklerimi de giyebilirsin, Leia. Rahatsızlık duyma, çekinme. James gibi olduğunu umuyorum."

Gülümsedi ve eliyle Leia'nın omzuna yavaşça vurdu. Bu aslında James, Brian vs. ile sorun yok anlamında gibi bir anlaşma diliydi. Leia da anlardı büyük ihtimalle. Amaç şiddet değil! Ki zaten oldukça yavaştı. Yanlış anlayacağından korkuyordu her nedense. Daha önce hiç bu kadar heyecanlanmamış ve endişelenmemişti. Tabi Ginny ile yaşadığı zaman süreci dışında.

Sen de parçala o halde. T-shirt'ün benim için bir değeri yok. Yani Casanova Prince'i parçalama tabi ki! Ona bayılıyorum çünkü. Ama buna istediğini yapabilirsin. Kendi malınmış gibi..

Leia sinsi bir gülümseme takındı. Dj resmen gel üstümdekini parçala diyordu o an. Saçını parmağına doladı ve koyu mavi gözlerini kısıp başını yana yatırarak şımarık bir çocuk gibi dudaklarını büzdü. Bir yandan da tişörtü inceliyordu.

Belki... diye düşündü az öncekilere cevap olarak kendi kendine. O sırada DJ'in bakışları daha aşağı,paçalarına ve ayakkabılarına kaydı;

Ayakların üşüyor olmalı. Neden sünger görevi görmekte olan ayakkabılarını ve sırıl sıklam çoraplarını çıkarmıyorsun? Rahatsızlık duymam, çekmecemde Ginny'nin hiç giymemiş olduğu çorapları duruyor. Ve tabi terlikler, benim terliklerimi de giyebilirsin, Leia. Rahatsızlık duyma, çekinme. James gibi olduğunu umuyorum."

James'in adı geçince belirgin bir şekilde yerinde hopladı. Gergince ve nedensizce çevresine bakıp gülümsedi. Kocaman açtığı gözleri hala gerginliğini belli ediyordu. Her gergin olduğunda yaptığı gibi dudağını ısırıp ayakkabılarına baktı,ardından omzu silkti;

Terliğe ya da çoraba ihtiyacım yok... dedi. Ayağındaki ayakkabıyı ve çorapları çıkarıp oturduğu yerde bağdaş kurdu.
Şeytani bir bakış attı DJ'e;

Aslında senin de yok! DJ'in ayakkabılarına saldırdı oyun oynayan küçük bir çocuk gibi.

DJ kısa bir şok yaşadıktan sonra Leia'yı kolundan tutup kaldırdı ve

"Ben çıkarırım sorun değil, gerçekten. Bunu yapabilecek kadar büyüğüm."

dedi. Gülümser bir ifade ile ayakkabılarından ve çoraplarından kurtuldu. Sonra Leia'nın yanında oturdu o da. Ne yapacağını şaşırmıştı. Başka birisi olsaydı şimdiye uyumaya ve rüya görmeye başlamış olurlardı. Ama DJ Leia'ya karşı o kadar rahat olamıyordu. Bu saçmalıktan kurtulması gerekiyordu artık.

Ayağa kalktı ve Leia'ya bakarak

"Çok sıkıldım Leia. Daha fazla oyun oynayamam. Zaten yeterince huzuruzluk çekiyorum. En yakın dostumun kız kardeşini odama atmış bulunmaktayım sonuçta. Neyse.."

dedi. Hemen sonra yeni giymiş olduğu t-shirtünü hızlı bir şekilde çıkarttı. Çekmeceye tıktı onu da. DJ dudağını bükerek

"Yerde mi duracaksın Leia? Sence daha rahat bir yere geçmemiz gerekmiyor mu? Mesela, yatağım. Yerden çok daha rahat olduğuna eminim."

dedi ve sinsice sırıttı. Elini Leia'ya uzattı, kalkması için yardım amacıyla. Ama aklına da bir muggle sözü gelmemiş değildi hani! Leia'nın bunu bilmiyor olmasını umarak elini geri çekmedi.

Leia DJ'in elinden destek alarak ayağa kalktı. Sonuçta bir art niyet belirtisi farketmedi, ayrıca böyle bir konumda herhangi bir art niyet olamazdı artık! Çıplak ayakları yerin soğukluğuyla buz gibi olmuştu, onları biraz hareket ettirerek uyuşmayı engellemeye çalıştı.

Gevşe biraz! Yarış atı gibi koşturuyorsun! dedi keyifle.Dj'in az önce yaptığı gibi yavaşça omzuna vurdu. Birkaç adım daha yaklaşıp kollarını boynuna doladı ve sırf aynı soğuğu hissetsin diye ayaklarının üstüne bastı. Biraz mazoşist bir hareket gibi kaçıyordu belki ama aldırmadı.

Tamam, hamle sırası sizin... dedi dalga geçmek amacıyla. DJ'e sıkı sıkı sarılıp öptü. Neden odaya girdiğinden beri bunu yapmayıp oyalandığını merak ediyordu doğrusu...

DJ, Leia'nın dudaklarında sırıttı ve Leia'nın belinde olan ellerini çekip kemerii hızlı bir biçimde çıkarttı. Leia'ya tekrar bir öpücük kondururken

"Yeterince büyük olduğuma emin olabilirsin, Leia."

dedi. Sonra aynı hızda pantolonundan kurtuldu ve durumlarının yine eşit olmadığını fark etti.

"Sen de üstündekilerden kurtulduğun zaman boxerımı çıkaracağım. Ama önce sen Leia. Eminim sen de bunu yapabilecek kadar ablasındır."

Gülümsedi ve yüzü bir anda Leia'nın boynunda kayboldu. Her şey bir anda olmuştu sanki. Ancak daha fazla buna dayanabileceğini sanmıyordu. Artık Leia'ya ciddi anlamda ihtiyacı vardı. Aklıan bir anda Melinda geldi. Tam böyle bir durumdaylarken kalkıp giyinmişti ve gitmişti. DJ'se şokunu birkaç dakikada zor atmıştı. Onu reddeden sayılı kızlardan biriydi işte.

Bu durumda Leia'ya fazla iş düşmüyordu zaten. DJ'i belinden tutup sırt üstü çevirdi ve karnına oturdu.

Tabii ki... dedi tıslarcasına gülümsemesinin arasında. Dj'in elleri heryerdeydi, kollarında,bacaklarında,göğsünde. Leia karman çorman olmuş saçlarını geriye atıp elini sırtına götürdü. Kopçayı tek harekettte açıp çıkardı ve herhangi bir yere fırlattı. Oda nedense çok soğuktu, ya da ona öyle geliyordu. Dj'e biraz daha sokuldu sarıldı

Brrrr.... dedi şakacı bir tavırla. Ayağındaki pantolonun da paçaları sırılsıklamdı, el çabukluğuyla ondan da kurtuldu. Pantolonu bacaklarından sıyırırken DJ'e göz kırptı;

Baştan beri gözün bacaklarımda, dilediğin olmuştur umarım!

Bacaklarını beline doladı ve vücudunu onunkine bastırdı.
Koşudan çıkmış gibiydi.Saçları karman çorman, terlemiş ve yorgun... Nefes nefese DJ'in gözlerine baktı. Ne kenafir gözlü herifti şu DJ, ne olduysa o gözlere hayranlığından olmuştu..

Danie..

Leia ağzı açık, zayıf bir inilti çıkardı ve başını geriye attı. Teni sanki biri kendisini ateşe vermiş gibi yanıyordu. Midesi alt üst olmuştu,başı dönüyordu buna rağmen harika hissediyordu. Daniel'in soğuk elleri mucizeler yaratıyordu,çaresizce titredi. İlk defa böyle bir durumda bu kadar çaresiz ve umutsuz hissediyordu ama şahane bir duyguydu bu hissettiği. İniltileri kesebilmek için Daniel'in karşı konulamaz dudaklarına uzandı ama nefesi kesilince geri attı kendini. Öylesine nefessiz ve öylesine hayatta hissediyordu ki! Daniel'in omzundaki eliyle daha sert asıldı ve boynunu ısırdı hafifçe. Muziplikler hep hoşuna gidiyordu...

********
Sabah peşinden birileri kovalıyormuş gibi erkenden belirtilerini göstermişti. Perdenin aralık kısmından ışık süzülüyordu. Bu da DJ'in gözünü rahatsız ediyordu. Normalde homurdanarak uyanırdı bu gibi durumlarda ama bu kez uyudukça uyuyası geliyordu. Yorucu bir gece geçirmişti. Ancak yapması gereken işleri olduğuna da emindi. İşler biraz bekleyebilirdi, zaten başı ağrıdan neredeyse patlayacaktı.

Gözlerini yavaşça araladı ve üşümüş olduğunu fark etti. Büyük ihtimalle üstünde bir şey yoktu Sessizce sırıttı ve başını yanına çevirdi. Leia mışıl mışıl uyuyordu. Onu rahatsız etmek hiç içinden gelmiyordu. Bu yüzden sessiz bir biçimde doğruldu ve yerdeki boxerını alıp hızlı ve sessiz bir biçimde giydi. Kafasını kaşıyarak kalktı. Yüzünde gereksiz bir gülümseme vardı yine. Midesi açlıktan gurulduyordu. Leia'yı herhangi başka bir sesin dışında bunun uyandırabileceğinden korktu DJ bir an ama bu çocukça ve saçma bir fikirdi. Bu yüzden gülerek Buzdolanına yöneldi.

Dört tabak kısır, birkaç şişe kaymak birası ve vişne suyu, çikolata dolgulu çörekler, cupcake, kaşar peynirli börek... Oldukça hoş bir menü gibi görünüyordu. Daniel el çabukluğuyla asasını salladıve yemekler ısınmış bir biçimde küçük masadaki yerlerini aldılar. Masada daha fazla yer kalmamıştı zaten. DJ iki şişe vişne suyu ve iki şişe kaymak birası da çıkarmayı unutmadı. Ancak vişne suyu içip rezil olmayı hiç de düşünmüyordu. Çünkü vişneye karşı garip dürtüleri vardı.

"Hey, Leia. Yemekler soğuamdan yesek diyorum."

Çok öküzce bir uyandırma tarzı olduğunu düşündü. Ancak bundan fazlası aklına gelmiyordu. Pek güzel laf bildiği söylenemezdi zaten. Ancak hareketlerle anlatabilirdi düşüncelerini. Ya da saatlerce konuşması gerekebilirdi. Yavaşça Leia'nın uyurken büzüştürdüğü dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu.

"Uyuyan Güzel, uyanma vakti."

Beli belirsiz gülümsedi ve tekrar masaya doğru yürüdü. Her şey kusursuz görünüyordu. Güzel bir kahvaltı olacaktı. Vişne sularına bakınca tüyleinin ürperdiğini hissetti. Kim bilir içse neler neler olurdu?

Leia DJ'in hazırlıklarından habersiz mışıl mışıl uyumaktaydı. Uzun süredir adam akıllı bir uyku çekememişti, her akşam Domuz Kafası'nda ayakta uyuklamaktan çok daha iyiydi. Elini yastığın altına koymuş bütün yorganı bencilce kendine çekmişti. DJ'in öpücükten sonraki sesini duydu;

Uyuyan Güzel, uyanma vakti.
Gözlerini sıkıp itiraz amaçlı mırıldandı ve arkasını döndü, ardından nerede olduğunu hatırladı.Sarıldığı yorganla beraber doğrulup gözlerini ovuşturdu. Aslında uyanmak istemiyordu ama önündeki iştah açıcı masayı görünce uykusu açılıverdi. Gözlerini kocaman açtı ve karışmış saçlarını eliyle daha da dalgalandırıp gülümsedi;
Etkileyici...

Giyinmeye üşendiğinden yorganın kenarını tutmasına gerek kalmayacak biçimde kıstırıp masanın yanına gitti, giderken neredeyse ucuna basıp düşecekti. Tökezledi ama toplarlanıp masanın yanındaki sandalyeye oturdu. Önünde ağız sulandıran bir masa vardı, Leia yine uzun süredir böyle bir masa görmemişti. Aslında Domuz Kafasında çalışarak neler kaçırdığının farkına varıyordu.

Kısır ve Kaymak birası... Tam Jameslik! Börek de süper görünüyor! Bir kızı nasıl etkilemen gerektiğini iyi biliyorsun Black...

DJ'e kaçamak bir göz kırpıp gülümsedi.

DJ de Leia'ya katılıp öteki sandalyeye oturdu. İştahı açılmıştı cidden. Vişne sularından olabildiğince uzak durarak kendine bir tabak kısır aldı. O sırada Leia'nın bir an James'ten bahsettiğini fark etti. Gözleri endişe ve korkuyla büyüdü. İki gün önce James'in ona dediği şey geldi aklına. En yakın dostu bile olsa kız kardeşiyle olmasına asla izin vermeyecekti. Ama DJ bunun tam zıttını yapmıştı. Su borusuna tırmanan bir fare gibi Leia'ya asılmıştı ve onu Çatlak Kazan'daki odasına atmıştı.

Endişeli ifadesini koruyarak kendine bir şişe kaymak birası aldı ve bir yudum alıp rahatladıktan sonra konuştu:

"James beni öldürecek. Hele de ciddi bir ilişkimiz olmazsa ben bittim. Sen sadece kullanıp atabileceğim bir kadın değilsin, Leia. Hem en yakın dostumun kız kardeşisin hem de.. hem de sana değer veriyorum. Bazı şeyler hakkında konuşmamız gerekecek. Ciddi olmayı, mantıklı ve planlı hareket etmeyi ben de sevmem ama daha fazla hata daha fazla sorun doğurur."

Düşüncelerini paylaştıktan sonra yemeğine döndü. Cidden lezzetliydi bu yemekler. DJ aşçısının hakkını vermeliydi. Maaşını biraz daha arttırmalıydı. Hem Leia bundan etkilenmişti. Leia'yı etkilemek neden bu kadar önemli bir şey haline gelmişti ki? Yoksa hayatında ikinci veya üçüncü defa gerçekten birini çok mu seviyordu? Asla aşık olmazdı tabi. O Ginny'ye bile aşık olmamıştı ki! Aşka inanan biri değildi. Eğer Leia öyle biri ise hayal kırıklığına uğrayabilirdi. Tabi DJ oldukça iyi biriydi. Yani bayanların dilinden anlıyordu. Onları üzecek veya üzmeyecek şeyleri biliyordu. İşine gelince de adeta Romeo olabiliyrodu. Ancak işi bitince o da her Romeo gibi gaddar bir erkeğe dönüşebiliyordu. Leia'ya karşı asla olmayacak olan şeylerden biri de buydu işte. Ona cidden değer veriyordu, James'in kardeşi olmasa bile.

"Ah bu arada, iyi uyudun mu? Beni sorarsan, harika bir gecenin ardından oldukça tatlı bir uykuydu. Vücudumun her zerresi tembellik için ağlıyordu doğrusu. Koşuşturmacanın ardından bir uyku iyi geldi."

Leia'ya belli belirsiz göz kırptı. Sonra kısırından yemeye ve kaymak birasından içmeye devam etti. Kısa sürede karnı doyabilen bir kişi değidi DJ. Hayvan gibi yiyip içmeyi severdi. Ancak Leia'nın karşısında olabildiğince kibar olmaya çalışıyordu.

Leia önündeki yemeğe yumulurken masadakilerin cidden ne denli leziz olduğunu düşünüyordu. Ayrıca aklı hala Domuz Kafasındaydı, akşam eski arkadaşlarından Lizzie'ye bırakmıştı barı ama kimbilir ne haldeydi. Lizzie çok tırsak ve çekingen bir kızdı, bir an akşam çıkan bir kavgada ya da atılan bir lafta ne tepki verdiğini düşününce gülmeden edemedi. Bu esnada neredeyse boğuluyordu! Yemeye o an ara verip Dj'e baktı. Endişeli bir hali vardı;

James beni öldürecek. Hele de ciddi bir ilişkimiz olmazsa ben bittim. Sen sadece kullanıp atabileceğim bir kadın değilsin, Leia. Hem en yakın dostumun kız kardeşisin hem de.. hem de sana değer veriyorum. Bazı şeyler hakkında konuşmamız gerekecek. Ciddi olmayı, mantıklı ve planlı hareket etmeyi ben de sevmem ama daha fazla hata daha fazla sorun doğurur.

Leia DJ'in aksine bu konu karşısında daha soğukkanlıydı. Dj yine yemeğine döndüğünde Leia kafasını salladı ve çiğnediği lokmayı yuttu;

Sen James'i dert etme! Daha kim olduğumu bile bilmiyor, muhtemelen öğrenemeyecek de... Ayrıca ben her zaman kullanılıp kenara atılabilecek bir kız olarak görülmüşümdür, yani dert etmiyorum. Ayrıca kimin ne tarafı kullandığı da göreceli...Yani, pek ciddi takılmıyorduk ve sırf James için takılmamıza gerek yok. Eğlendin mi, ben eğlendim, öyleyse problem yok!

Düşünceli düşünceli kafasını sallayıp sırıttı. Söyledikleri kulağa çok adice geliyordu. Ama Dj'in henüz karısı henüz kaçmıştı ve direk ciddi bir ilişkiye atlaması intihar olurdu. Çöreği alıp ısırdı ve düşünmeye devam etti. Dj'den gerçekten hoşlandığını kendine itiraf etmesi ne kadar sürecekti acaba?

Ah bu arada, iyi uyudun mu? Beni sorarsan, harika bir gecenin ardından oldukça tatlı bir uykuydu. Vücudumun her zerresi tembellik için ağlıyordu doğrusu. Koşuşturmacanın ardından bir uyku iyi geldi.

Göz kırpmaya karşılık muzur bir gülümsemeyle baktı Dj'e;

Aslına bakarsan hayatımın en güzel uykusuydu! Uzun süredir adam akıllı uyumamıştım, bilirsin Domuz Kafası daha işlek oluyor sabahları da kendime ayırabileceğim tek zaman, insanın uyuyası gelmiyor!

İleri uzanıp Dj'e teşekkür manasında tatlı bir öpücük verdi ve gözlerini kocaman açıp isyan edercesine masaya baktı;

Bu kadar nezaket yeter? Yanında nazik yiyeyim diye öldüm resmen! Kendim gibi yesem sorun olur mu? Ama uyarıyorum hiç de bir hanfendiye uygun değildir!

Önündeki masayı ilk gördüğünde yumulmak istemişti ama böyle ufak ısırıklarla ve küçük parçalarla hiçbir yere gelemezlerdi!

DJ halinden memnun bir biçimde gülümsedi ve çatalla yemeye çalıştığı çöreğini çataldan çıkarıp eline aldı ve koskocaman bir ısırıkla neredeyse bitirdi. Yemek yerken efendice hareket etmeyi asla öğrenememişti ki öğrenemeyecekti de! Belki de öğrenmişti ama öyle davranmak işine gelmiyordu. Sonuçta doymak için yiyordu, gösteriş yapmak için değil!

"Benim yanımda rahat olabilirsin Leia, her konuda. Çünkü inan en az senin kadar rahat biriyim. Dakikalardır işkence çekiyordum, çöreğimi bile çatalla yerken! Çok saçma. Sonuçta insan doymak için yer, gösteriş için değil!"

Yenib ir çörek daha neredeyse bitecekken, kaymak birasının bittiğini fark etti ve vişneden yine olabildiğince uzak durarak yeni bir şişe kaymak birası aldı. İştahı iyice açılmıştı. Ancak aklına Leia'nın sözleri takılmıştı. Ciddi değillerdi, bu her hallerinden belliydi. Ancak DJ ondan kopabilecek miydi ki? Değer verdiği insanlardan asla kopamayabiliyordu. Leia da öyle biriydi işte! Ayrıca hayatında ilk defa bir kadın ona bu kadar iyi hissettirmişti. Bundan sonra da böyle olacağından DJ'in hiç şüphesi yoktu. Ama James, DJ'i her şeyden soğutan oydu. Onun yumruklarını suratında hissetmek berbat olacaktı.

"Leia, James biliyor. Sarhoşken ağzımdan kaçırdım ve bu kez unutmaması için elimizden geleni yaptık. Bana pek iyi laflar etmemişti, ben de karşılık olarak sana asılmasını kullandım. Özür dilerim.."

Umursamaz ve dert etmez ifadesi oldukça sinir bozucu olabiliyordu bazen, DJ'in. Bu kez de öyleydi işte. Umursamıyor gibi davranıyordu. Ancak bu oyunu daha fazla da sürdüremezdi ya! Mutlaka bir gün paylaşacaklardı. Belki de o gün bugün olmamalıydı. Yine de pişmanlık duymuyordu. DJ kimseden bir şeyler saklamayı sevmezdi zaten. En iyisi her şeyi paylaşmaktı.

James sallana sallana çatlakkazana girdi. Sessizlik kuyusundaki DJ'in odasına uğramış ama onu bulamamıştı ve eğer DJ Sessizlik Kuyusunda değilse Çatlakkazandaki odasında demekti. Bu da muhtemelen yine kız kaptığına işaretti. Bu düşünceyle yüzünde beliren gülmsemeyi saklamadı,içinden Çakaal! diye geçirip Çatlakkaza'nda kalanların odalarının bulunduğu üst kata çıktı. DJ'in odasının yerini ezbere biliyordu bu yüzden adımlarını kontrol etmesi gerekmiyordu. Birkaç kapı geçti ve sonunda DJ'in odasının kapısına vardı. İçeriden konuşma sesleri geliyordu, DJ birşeyler konuştu, kapının ardından ne dediği kestirilemiyordu. Ardından melodik bir bayan sesi birşeyler dedi. James'in gülümsemesi genişledi. Kapıyı tıklatmasına gerek yoktu, zaten kapıları hiçbir zaman kitli olmazdı. Kapıyı açıp direk içeri daldı;

Günaydın, rahatsız etmedim herhalde!!! dedi içeri zıplamadan hemen önce. DJ'in şaşkın yüzü ve siyah saçlı sırtı dönük biriyle karşılaştı. Kızın yüzünü görmeyi istiyordu, eğer kendi bulduklarından daha güzelse ödünç alabilirdi belki bir ara onu. Kadın yavaş ve isteksizce başını çevirip baktı. O mavi derin gözlerle yeniden karşılaşınca James'in gülümsemesi aniden silindi, yeini şaşkınlığa bıraktı. Öfke öncesi şaşkınlıktı bu...

Leia??

Gözlerini Leia'nın yüzünden DJ'inkine kaydırdı. Kanın yavaş yavaş yüzüne çekildiğini hissediyordu. Öfkesi fokurdayan bir yanardağ gibi patlamak üzereydi;

Seni aşağılık, lanet herif! diye gürledi DJ'e
Seni kızkardeşime dokunmaman konusunda uyarmıştım!

Yumrğunu sıktı ve onu DJ'in yüzüne patlatıp patlatmamak konusunda mücadele verdi.

DJ tam Leia'ya bir sorun çıkmayacağını söyleyecekken odanın kapısı açıldı. DJ önce Leia'nın lavaboya gitmesini çünkü üstünde yorgandan başka bir şey olmadığını söyleyecekti ancak içeri girenin James olduğunu görünce sustu. Yavaş bir biçimde yutkundu ve ayağa kalkıp kalkmamakta tereddüt etti. James'in sözleri oldukça aşağılayıcı ve geçmişe döndürücüydü. James cidden uyarmıştı. Ama Leia'nın DJ'e yaptıkları onu daha çok uyarmıştı.

"James, diyecek hiçbir şeyim yok. Şu anda bana ne yapsan razıyım. Çünkü evet, kız kardeşine dokundum. Asla da pişman değilim!"

Son cümlelerini vurgulu olmak üzere sakin ve umursama bir tavırla söylemişti. James ne yaparsa razıydı. Ancak fazla hasar almamak için bu kez asasını da kullanacaktı. Hem de James'in müstakbel karısnın yeni yolladığı asayı.

James, diyecek hiçbir şeyim yok. Şu anda bana ne yapsan razıyım. Çünkü evet, kız kardeşine dokundum. Asla da pişman değilim

James öfkeyle burnundan solurken masayı devirmeyi, odadaki herşeyi parçalamayı -buna Dj de dahildi- ya da asasını DJ'in damağına dayayıp ölümcül lanetlerden birini patlatmayı hayal ediyordu. Gözü dönmüş olduğu yerde öfkeden kuduruyordu. Elin adamını kız kardeşiyle yakalamış olsaydı masanın üstünden uçup burnunu kırmış olurdu ama bu Dj'di! Aslında bu daha beterdi, DJ eve kadın atma yarışına girebileceği türden biriydi ve şimdi skora Leia da eklenmişti! Başkasının kız kardeşi olsa umursamazdı ama insan en iyi dostunun kız kardeşiyle nasıl... Yanlış anlaşılacak bir durum bile yoktu, yanlışanlamış olmayı özür dileyip yerin dibine girmeyi tercih ederdi. DJ kızkardeşi Leia gibi kırılgan, duygusal ve nazik birini nasıl böyle bir tuzağın içine çekerdi?

Şimdi sana ne yapsam DJ? Göz bebeklerini çıkarıp Leia'ya küpe mi yapsam? Ya da saçlarından ona bir kürk da yapabilirim! Haa dur,belki de ev eşyası oalrak kafatasını saklarım! Nasıl pişman olmazsın lan?! Hangisinde pişman oldun ki zaten? Hangi kızı odana attığında pişman oldun ki?!Kimbilir bu oda kaç kız gördü geçirdi heyt bee! Bana sakın o da onlardan biri değil demeye kalkma "dostum", kimbilir daha kaç kıza böyle dedin!
James öfkeden kudurmuş bir halde parmağını salladı DJ'e doğru;

Bak Dj seni bir daha kardeşimin yanında görmeyeyim yoksa Mısırlılar gibi beynini kızgın bir sopayla burnundan akıtırım!

O sırada Leia'nın DJ' fısıldadığını işitti;
İşte bu yüzden söylemeyelim demiştim...

James gözleri yuvalarından fırlayacak gibi Leia'ya baktı. O ise kollarını göğsünde birleştirmiş sanki umursamamış gibi omuz silkip başını başka bir yere çevirdi.

DJ, James'in dediklerinden zerre kadar bile tırsmamış bir biçimde sırıttı.

"Elbette Leia diğerleri gibi değil. İstersen ona sor, hiçbir kızı bu kadar çok beklemedim. O ne istediyse onu yaptım. Aklını okudum James, adeta deliriyordu. Kenafir gözlü herifi de unutmuş değilim."

Leia'ya baktı ve sırıtması biraz daha genişledi.

"Ayrıca, kız kardeşine el değmemiş muamelesi yapman da çok garibime gitti doğrusu. Leia eskisi gibi senin kırılgan, nazik ve duygusal kız kardeşin değil. O da benim gibi onlarca adamla takıldı! Hatta benim gibi onlarcasını da baştan çıkardı. Düşe kalka hayatta kalmayı öğrendi. Kolay şartlarda mı yaşadığını sanıyordun?"

Bu kez Leia'ya ciddi bir biçimde baktı. Suçsuz biriymiş gibi kenara çekilmesi uyuzuna gitmişti. Ayrıca üstünün de giyinik olmaması daha da çok dikkatini dağıtıyordu.

"Leia, git giyin. Lavaboyu kullanabilirsin."

James'e döndü tekrardan.

"O saydıklarının hiçbirini bana yapamadan kendimi koruyabileceğimi biliyorsun, James. Ayrıca kız kardeşini gerçekten çok seviyorum. Hem de uzun zamandır. Sarhoşken onu gördüğümden beri. O benim ruhumun diğer parçası. Ondan asla uzak duramam. Hatta ilişkimizin kalıcı olması için de elimden geleni yapacağım. Çünkü ne onun daha fazla kendini harcatmasını ne de benim kendime kendime daha fazla yalan söylememi istemiyorum."

Sustu ve aynı inatçı tavrıyla James'e baktı. Leia için gerekirse kavga bile edebilirdi. Gerekirse James'i etkisiz halde bile getirebilirdi. Ama James'in de güçlü biri olduğunu biliyordu. Kendisi kadar olabileceğine ihtimal vermiyordu. Çünkü Nerissa'nın yolladığı yeni asa harikaydı. Korkusuz Dost'a bin basardı. Yani DJ'in ilk ve ebedi asasına. Korkusuz Lord'u da bazı konularda geçebiliyordu. Yani DJ'in özel asasını.

DJ hala sırıtıyordu! James delirmek üzereydi!

Elbette Leia diğerleri gibi değil. İstersen ona sor, hiçbir kızı bu kadar çok beklemedim. O ne istediyse onu yaptım. Aklını okudum James, adeta deliriyordu. Kenafir gözlü herifi de unutmuş değilim.

James espiriyi anlamamıştı ama Leia'nın ve Dj'in gülümsemesinden daha o gelmeden önce olan birşeylerle ilgili olduğunu anladı ve yüzünü buruşturdu. Hala Leia'nın kullanıldığını ve bunun farkında olmadığını düşünüyordu. Leia hala sessizce oturmaya devam ediyordu, sanki olanlardan çok pişman bir hali vardı. En azından James'in duygusal kardeşini o an için böyle görüyordu;

Ayrıca, kız kardeşine el değmemiş muamelesi yapman da çok garibime gitti doğrusu. Leia eskisi gibi senin kırılgan, nazik ve duygusal kız kardeşin değil. O da benim gibi onlarca adamla takıldı! Hatta benim gibi onlarcasını da baştan çıkardı. Düşe kalka hayatta kalmayı öğrendi. Kolay şartlarda mı yaşadığını sanıyordun?

Ne şartlarda yaşadığı umrumda bile değil benim tanıdığım Leia her daim kendini kurtarır!
Leia gözlerini devirip iç geçirdi. Dj biraz ciddileşmiş Leia'yı süzüyordu;


"Leia, git giyin. Lavaboyu kullanabilirsin."

Kardeşime emir verme! dedi James öfkeyle. Leia yanından geçerken bariz bir omuz attı ama onu bir melek gibi gören James bunu farkedemedi.Leia eşyaları toplayıp banyo kapısını hırşımla kapadı;

O saydıklarının hiçbirini bana yapamadan kendimi koruyabileceğimi biliyorsun, James. Ayrıca kız kardeşini gerçekten çok seviyorum. Hem de uzun zamandır. Sarhoşken onu gördüğümden beri. O benim ruhumun diğer parçası. Ondan asla uzak duramam. Hatta ilişkimizin kalıcı olması için de elimden geleni yapacağım. Çünkü ne onun daha fazla kendini harcatmasını ne de benim kendime kendime daha fazla yalan söylememi istemiyorum.

James öfkeli ifadesini kaybetmeden DJ'e bakmaya devam etti.
Ciddi bir hali vardı ama bunun gerekli rolden mi olup olmadığına emin olamıyordu. Çapkınlar kızlara istedikleri şeyleri söylerlerdi, sevgi, şevkat, masum hayal sözleri... Ardından buharlaşır gibi tüyerlerdi! James hamleleri iyi bildiğinden emin olamıyordu. Leia'yı çok seviyordu, özellikle de uzun süre sonra geldiğinden sevgisi depreşmişti. Ama DJ ciddiyse bu iyi birşeydi. Leia da onu öyle seviyorsa belki... Ama bir de Ginny vardı! Ginny'e ne olacaktı?? Ginny ve DJ'de gayet mutlulardı zamanında, DJ Ginny için de aynı şeyi söylemişti. Ginny varken onun Leia ile ne işi olabilirdi??

James yorgun ve usanmış bir biçimde sandalyeye çöktü ve bardağa vişne suyu koydu.

Şu an sana hiçbirşey yapamayacağımın farkındayım,ne asa ile ne yumruklarımla... Ayık olmamızdan mı desem, kişisel mesele haline getirsem de dostuma vurmaktan rahatsız olduğumdan mı desem bilemiyorum. Basıp gidecek kadar da korkak ve umutsuz da değilim! Ne yapacağımı bilmez bir haldeyim işte...

Vişne suyundan bir yudum aldı ve DJ'e dalgın bir bakış attı;

O mutlu olsun da ne yaparsanız yapın!Ama sana kollarımı açıp "enişte" diye sarılacağımı sanıyorsan yanılıyorsun. Bunu unutmayacağım DJ, emin ol bir an bununla ilgili konular yine su yüzüne çıkabilir, o zaman geldiğinde hazırlıklı olsan iyi olur!

DJ mutsuz gibi görünen bir ifade ile James'e baktı. Vişne suyunu içmekteydi. DJ'in önünde vişne suyu içmek, hem de dürtülerini bile bile! Bu savaş demekti. Ama bunca şeyden sonra susması gerektiğini biliyordu. Bakışlarını başka yöne çevirdi.

"Ginny gitti, bebekle birlikte gitti. Zaten en gerekli olan da buydu. Beni eskisi gibi sevmiyordu, ben de onu eskisi gibi sevmiyordum. Buraya sadece gitmek için gelmişti ve tabi ona can yoldaşı olacak bir bebeğe ihtiyacı vardı. Benden olan bir bebeği büyütmek gibi ilginç bir isteği vardı. Bu kez çekinmeden zihninde hareket ettim."

Sustu ve gözlerinin bir an için yanmaya başladığını fark etti. Ginny'ye gerçek bir değer vererek hata etmişti. Şimdi boşluğa düşmüş gibi hissediyordu işte! Yanında olan tek kişi de Leia'ydı.

"Leia benim bayan versiyonum gibi bir şey. Onunla anlaşabiliyorum. Ayrıca o sanki benim düşüncelerimi okuyor. İsteklerime her an karşılık verebiliyor, tabi biraz oyun oynayarak. O harika biri, harika bir dost. Hayatımdaki en büyük zorluğu atlatabilmem için de yanımdaydı. James, neler hissettiğimi bilemezsin ve Leia bana ilaç gibi geldi. Zaten uzun zamandır onunla olmayı istiyordum, onu etkilemeyi, sonsuza kadar ona bağlanmayı. Ancak senin dediklerini bir türlü unutamıyordum. Sana ihanet etmek yapacağım son şey olurdu. Ama Leia'da onayı alınca beklememin saçma olacağını düşündüm."

Banyodan hala çıkmamış olan Leia'nın kapısını tıklattı. Meraklanıyordu, kendine bir şey yapmasından korkuyordu. Çünkü insan kendine hakim olamayarak istemeden bazı şeyler düşünebiliyordu. Mesela DJ, defalarca kendini öldürme düşüncesiyle yanıp tutuşmuştu.

"Leia, iyi misin? Meraklanıyorum, ses ver."

Gülümsedi ve James'e döndü. Vişne suyu içiyordu hala. O şişeyi alıp kırası geldi bir an ama kabahatin kendisinde olduğunu düşündü. Neden masaya vişne suyu koymuştu ki? Vişneye bayılırdı ama uzun süredir vişneye karşı ilginç dürtüleri olduğunu fark etmişti. Çocukken en sevdiği içecekti. Ta ki Nerissa ve Marshall'ın yanında rezil olana kadar.