Islak Bir Akşamüstü

Jess Matt'in bu heyecanına anlam veremedi ama çok neşeli görünüyordu. 7 dakika sonra göl kenarında buluşacaklardı ve Jess'e yağmurluğunu almasını asla geç kalmamasını söyleyip heyecanla koşmulştu.
Jess bir an öyle kaldı ve 7 dakika ! Aynı şekilde yağmurluğunu almak için Gryffindor ortak salonuna fırladı. Şişman Hanımla uğraşmayı hiç istemiyordu parolayı söyledi ve içeri daldı. Doğruca kızlar yatakhanesine koştu. Orada oturup sohbet eden kızların son derece acayip bakışlarına maruz kalmıştı tabii ama yetişmek çok daha önemliydi.
Aynı şekilde merdivenleri inmeye başladı bir çok kez aşağı uçma tehlikesi geçirmişti. Yağmur yağmamasına rağmen elinde yağmurlukla koşturan ve arada da sırıtan kızıl saçlı bir tip koridorda koşturuyordu. Ama nasıl göründüğünden kendinin de haberi yoktu. Daha önce hiç metasına dönüşmemişti.
Devasa giriş kapısından koşturarak çıktı ve göl kenarına her zaman oturdukları ağacın altına geldi. Matt ortalıkta gözükmüyordu. Acaba ne yapacaktı? Jess yağmurluğa baktı ve giymesi gerektiğini düşündü. Üstüne geçirip heyecanla çime oturdu. Kollarını dizinin üstüne koydu ve düşünmeye başladı.
Bir anda herşey eskisi gibi olmuştu. Daha önceden olması gerektiği gibi...
Mutlu hissediyordu hem de çok mutlu! Ki daha ilk kez dönüştüğünün bile farkına varmamıştı.

Matt heyecanla koşup bahçeye çıktı. Jess de heyecanlı olamlıydı, hemen arkasından koştuğunu görmemişti! Jess hızla ağacın altına oturduğunda sıçrayıp yanına oturdu. nereyese geç kalıyorlardı, 6 dakika olmuştu bile!
Yanında inişe geçer geçmez Jess'e gülümsedi. Ürkmüş olmalıydı. Mavi yağmurluğunun kapşonunu burun hizasına çekti. Çantası yine yanındaydı.Telaşla içinden etrafı torbayla örtülmüş bir defter ve asetat kalemi çıkardı. Bunu sırf bu deney için muggle dükkanından almıştı.Birkaç hesaplama yapmaya başladı;

Jess açıklamaya zamanım yok,kapşonu kafana geçir ve bekle! Tam olarak...
Aceleyle saatine baktı ve elindekileri bırakıp gözünü gökyüzüne çevirdi. Güneşli gökyüzünü kara bulutlar kaplamıştı

...1 dakika 20 saniyemiz var!

Saatine bakıp geri saymaya başladı içinden. Jess'e bir açıklama yapması gerektiğini biliyordu ama çok az zamanı vardı. Anlatırken kaçırabilirlerdi!

1 dakika kaldı!!! dedi heyecanla. Kafasını yine karşıya dikti, gökyüzü iyice gri olmuştu. İleriye bir yıldırım düşünce Matt'in yüzündeki gülümseme ürkmesiyle bir anlığına kayboldu. Tam ağacın altında oturuyorlardı, bir yıldırım düşerse yanabilirlerdi. Hemen Jess'e döndü;

Ağaçtan uzaklaş!
Yine saatine baktı, bu sefer sesli sayıyordu;

35,34,33,32,31,Yarım dakika! 28,27,26...

Bir saatine bir karşıya bakmaya başladı. Jess'i de dürttü;
İleriye bak,olacaklar yüzümde olmayacak!Ha bir de sakın ayağını suya sokma!

Gülerek saatine baktı. Gülümseme bir an şaşkınlığa ve heyecana dönüştü;
10 saniye! Jess, Jess karşıyı izle!

Yağmurluğunu biraz daha kafasına örtüp merakla ileriye bakmaya başladı. 10 saniye sonra aniden yağmur bastırdı. Matt kehaneti çıkmış gibi sırıttı ama gözlerini ileriden ayırmadı. Yağmur dalgasız ve çarşaf gibi görünen gölün düzenini altüst ediyordu. Matt bunun çok cezbedici bir görüntü olduğunu düşünüyordu, ama heyecanının sebebi bu değildi. Birşeyler ters gibiydi. Telaşla ayağa kalkıp göle döndü;

Böyle olmamalıydı!! Böyle olmamalıydı! Negatif kutupların saatteki hızına göre pozitiflerle çarpışması kütlesinin iki katına sabit yani şimdi çoktan...

Devasa bir gökgürültüsü söylediklerini yuttu. Matt konuşmayı kesip kocaman bir gülümsemeyle ileriye baktı.Hemen saatini durdurdu. Parlak ve devasa bir yıldırım hemen önlerindeki gölün ortasında patlamıştı! Böyle bir görüntü herkese nasip olmazdı. Matt önce gözlerini eliyle kapadı ardından bakabildi. Sadece 6 saniye civarı sürmüştü.O sırada ani bir rüzgar çıktı, Matt neredeyse uçacaktı! Kendini yere Jess'in yanına attı. Hala karşıya bakıyordu, yıldırım devasa bir dalga çıkarmıştı ki Matt'i dizlerine kadar ıslattı. Ama o görüntüye değerdi, ölmeden bir yıldırım patlamasını görmek şahaneydi!

Jess'e kocaman bir gülümsemeyle baktı ve karaladığı hesapları gösterdi. Karman çorman rakamlar ve işlemlerden ibaretti;
Bunu bildiğimi nasıl açıklayacağımı bilmiyorum ama basitçe söylemek gerekirse kütüphanedeki cam kuzeye bakıyor yani kuzeyden gelen rüzgar bulutları güneye iter, bu da rüzgarın şiddetinin sebebini açıklıyor. Lodos,yağmur getirir.
Camın dakikada çarpma hızı kütle çarpı x'in yarısına eşit! Tabi camın gevşek olması hesaplamada sorun çıkarabilir, ama o camı önceden kontrol ettirmiştim,sırf bu deney için!
Neyse lodosun taşıdığı bulutlar negatif yüklüdür, diğer şimşekler pozitiflerle çarpışma sonucu çıktı. KÜtüphanede seninle konuşurken kafadan küçük bir zaman hesaplaması yaptım, ve "büyük patlama" diye tabir ettiğimiz patlamanın yaklaşık süresini buldum! Yine de hesaplamada bir hata yapmış olmalıyım, 13 saniye gecikti! Bu da bulutun kütlesinin tahmin ettiğim kadar olmadığını gösterir. Belki su damlacıklarındandır, belki buharlaşan su damlacıklarının emilim sürelerinin gecikmiş olmasından! Gölde patlayacağını da tahmin ettim, su yıldırımı çeker!Daha önce bu deneyi çok yaptım,bir tanesinde neredeyse ölüyordum, heyecanlı değil mi? Ama o şey kafamızda da patlayabilrdi, ben...

Hepsini tek seferde anlattığından nefes nefese kalmıştı. Bir an soluklandı ve o şeyin kafalarında patlama ihtimalini düşündü. Aslında büyük bir riskti! Bunu nasıl düşünemediğine lanet etti ve eliyle alnına vurdu;

...ben ağaç ihtimalini düşünememişim. Çok üzgünüm!

Masum bir ifadeyle Jess'e baktı. Yine de istediğini görmüştü sonuçta! Yağmurdan niye sakındığını merak etti. Kapşonunu eliyle geriye itti ve Jess'i izledi. Yeni görüntüsü oldukça...hoştu! Yağmur damlaları yüzüne düşerken onların meleklerin gözyaşları olduğunu düşündü.
Tüm insanların kederi için ağlıyorlardı...

Jess düşüncelerine dalmışken Matt'in aniden yanına oturmasıyla irkildi. Gülümseyerek çantasından torbayla kaplanmış bir defter ve kalem çıkardı. Birşeyler karalamaya başlamıştı. Jess de ona anlam veremeden bakıyordu.

Jess açıklamaya zamanım yok,kapşonu kafana geçir ve bekle! Tam olarak...1 dakika 20 saniyemiz var!

Matt çok meşgul gözüküyordu. Hava da iyice kararmıştı. İksini de yerlerinden zıplatan bir gürültü oldu ve karşıya bir yıldırım düştü.

Ağaçtan uzaklaş!

dedi aniden. Jess hemen ordan kalktı ve daha uzak bir yere yerleşti. Kafasına yıldırım düşmesini istemiyordu. Matt artık geri saymaya sesli devam ediyordu. Jess de ne olacak diye ona bakınırken birden Matt tarafından dürtüldü :

İleriye bak,olacaklar yüzümde olmayacak!Ha bir de sakın ayağını suya sokma!

Matt'in sözlerine bir yandan gülerken biraz daha geri çekildi ve karşıya bakmaya başladı. Matt de gülerek heyecanla :

10 saniye! Jess, Jess karşıyı izle!

Bu haliyle son derece komik gözüküyordu. Gerçekten biraz sonra aniden yağmur bastırmıştı. Jess şaşkınlıkla bakındı ve Matt'in bunu nasıl bildiğini düşündü.
Şimdi ayağa kalkmış göle doğru dönmüştü :

Böyle olmamalıydı!! Böyle olmamalıydı! Negatif kutupların saatteki hızına göre pozitiflerle çarpışması kütlesinin iki katına sabit yani şimdi çoktan...

Sözlerini gökgürültüsünün sesi yutmuştu. O kadar parlaktı ki Jess gözlerini eliyle kapmak zorunda kaldı. Ancak bakabiliyordu, gölün ortasına düşmüştü. Ani ve bir o kadar da kuvvetli bi rüzgar ayakta duran Matt'i yere düşürdü. Herşey harika bir görüntüyle bittikten sonra Matt gülümseyerek Jess'e hesaplamalarını gösterdi :

Bunu bildiğimi nasıl açıklayacağımı bilmiyorum ama basitçe söylemek gerekirse kütüphanedeki cam kuzeye bakıyor yani kuzeyden gelen rüzgar bulutları güneye iter, bu da rüzgarın şiddetinin sebebini açıklıyor. Lodos,yağmur getirir.
Camın dakikada çarpma hızı kütle çarpı x'in yarısına eşit! Tabi camın gevşek olması hesaplamada sorun çıkarabilir, ama o camı önceden kontrol ettirmiştim,sırf bu deney için!
Neyse lodosun taşıdığı bulutlar negatif yüklüdür, diğer şimşekler pozitiflerle çarpışma sonucu çıktı. KÜtüphanede seninle konuşurken kafadan küçük bir zaman hesaplaması yaptım, ve "büyük patlama" diye tabir ettiğimiz patlamanın yaklaşık süresini buldum! Yine de hesaplamada bir hata yapmış olmalıyım, 13 saniye gecikti! Bu da bulutun kütlesinin tahmin ettiğim kadar olmadığını gösterir. Belki su damlacıklarındandır, belki buharlaşan su damlacıklarının emilim sürelerinin gecikmiş olmasından! Gölde patlayacağını da tahmin ettim, su yıldırımı çeker!Daha önce bu deneyi çok yaptım,bir tanesinde neredeyse ölüyordum, heyecanlı değil mi? Ama o şey kafamızda da patlayabilrdi, ben...
...ben ağaç ihtimalini düşünememişim. Çok üzgünüm!

dedi ve en masum ifadesiyle ona baktı. Jess zaten kızmamıştı aksine olanlar ve anlattıklarının üzerine ona hayranlıkla bakıyordu. Bu çocuk gerçekten çok zekiydi!
Bir keresinde ölüyor olmasını bile bir insan bu kadar sempatik nasıl anlatabilirdi?
Kapşonunu kafasından indirmişti Matt. Jess de dibindeki Matt'e kocaman bir gülümsemeyle :

Gerçekten harikaydı! Matt bayıldım. Oha bunu nasıl hesapladıysan... Gerçekten çok zekisin. Sonuçta Ravenclaw 1. sisin değil mi? Senden beklenir.

dedi alayla. Yağmur damlaları ikisinin de yüzüne düşüyordu. Hele Matt böyle ne kadar tatlı gözüküyordu...

Gerçekten harikaydı! Matt bayıldım. Oha bunu nasıl hesapladıysan... Gerçekten çok zekisin. Sonuçta Ravenclaw 1. sisin değil mi? Senden bekle

Matt alçak gönüllülükle bonunu kaşıdı ve utangaç bir hava takındı.
Aslında çok basit gibisinden birşeyler mırıldandı ama tam olarak duyulmuyordu. Saçları ıslanınca kafasını gelişigüzel salladı.
Yağmuru seviyordu, sonunda hastalanıp hiçbirşey yapamayacak hale getirmeyen yağmurları seviyordu!
Bu huyu babasına çekmiş olmalıydı.
Elini Jess'in kapşonuna attı ve onunkini de geriye attı;

Yağmuru hisset Jess. Yağmurun getirilerini hissedebilirsen olanlar daha anlamlı görünür...

Gülümsedi ve görünüş değişiminin nedenini sormaya karar verdi;
Jess, kütüphaneden beri hiç aynaya baktın mı?? dedi merakla elini arkadaki çimene koyup destek alırken.

Matt utangaç bir havayla boynunu kaşıdı. Saçları tamamen ıslanmıştı, kafasını salladı. Elini Jess'in kapşonuna attı ve indirdi.
Gülümseyerek :

Yağmuru hisset Jess. Yağmurun getirilerini hissedebilirsen olanlar daha anlamlı görünür...

Jess Matt'e hayranlıkla bakıyordu. Ta ki tam gözüne bir damla gelinceye kadar... Sonra birden kendine geldi. Nasıl bir bakıştı o öyle! Biraz kımıldandı ve eskisi gibi etkilenmiş bir şekilde gülümsedi.

Jess, kütüphaneden beri hiç aynaya baktın mı??

Jess anında çimene yasladığı kolunu kaldırdı ve şaşkınlıkla Matt'e baktı. O kadar mı kötü gözüküyordu?

Kapşonumu indirirsen nasıl gözükmemi bekliyorsun ki?

Elini heyecanla yüzüne götürdü ve :

Çok kötü olamaz diil mi ?

Matt gülümsedi, Jess yanlış anlamış olmalıydı.

Hayır Jess, kötü göründüğünden değil! Saç rengin, göz rengin! Karşımda konuşan Jess ama, Jess değil...

Kendini açıklayamamıştı. Ama bu durumun mantıklı bir açıklaması yoktu zaten. Yağmurluğunu çıkarıp sırt üstü çimene uzandı. Yağmurluk alacağı için cüppesini de giymemişti, yine her zaman giydiği lacivert tişörtü ve kot pantolonu vardı. Yağmur yağarken ve kendini ıslatırken ne kadar huzurlu hissettiğini düşündü. Yağmurun yüzünü ıslatması masaj gibiydi. Sanki yağmur altında daha açık fikirli, daha anlayışlı ve daha özgür hissediyordu. Kelimeleri seçerken bile daha garip sözcükler kullanıyordu. Sanki yağmur altında bir filozof oluyordu!
Bir an Jess'in orada olduğunu hatırladı. Su damlaları gözüne kaçmasın diye gözkapaklarını kapadı ve gülümsedi;

Jess sudaki yansımana bak, ne demek istediğimi anlarsın...

out: Fare oldun Jess Very Happy

Matt gülümseyerek :

Hayır Jess, kötü göründüğünden değil! Saç rengin, göz rengin! Karşımda konuşan Jess ama, Jess değil...

Matt ne diyordu böyle? Saç rengi ve göz rengi değişmesini beklemiyordu herhalde. Bağdaş kurup oturdu bir yandan da düşünceli düşünceli Matt'in çimenlere uzanışını izliyordu.

Jess sudaki yansımana bak, ne demek istediğimi anlarsın...

Tabii ya! Ayağa kalktı ve yavaşça gölün kenarına gitti. Arkasını dönüp Matt'e baktı ve başını uzatıp sudaki yansımasını gördü. Bu kendisi değildi, olamazdı. Sapsarı saçlarının yerine şimdi kızıl ve bukleli saçlar gelmişti. Gözleri yeşildi ama eskisinden çok daha farklı...
Tamamen değişmişti ve neler olduğunu anlayamadı. Kendi bile farketmeden nasıl dönüşebilirdi?
Gözleri heyecanla açılmış bir şekilde Matt'e dönerek :

Bu...çok garip. Ben olamam... geçici birşey midir? Yada nasıl olduğunu açıklayabilir misin? Ne zaman oldu?

Matt'i soru yağmuruna tuttuğunu biliyordu. Ama yansımasına bakınca ne kadar şok olduğunu anlamış olmalıydı. Elini yüzünde gezdirdi yavaşça.

Out : Fare falan değil. Gayet güzel ln

Bu...çok garip. Ben olamam... geçici birşey midir? Yada nasıl olduğunu açıklayabilir misin? Ne zaman oldu?

Matt yattığı yerden tek gözünü aralayıp Jess'e baktı, ardından dirsekleri üzerinde doğruldu. Çok telaşlı görünüyordu ki bu telaşında haklıydı, kim görünüşü aniden değiştiğinde telaşlanmazdı ki??

Jess neden olduğuyla ya da geçici kalıcı olup olmadığıyla ilgili hiçbir fikrim yok!Hatta bilerek yaptığını düşünüyordum, kütüphaneden beri böylesin! Tek bildiğim zamanı, kütüphanede ben geri dönüp dinlemeye başladığımdan itibaren oldu. Belki de....

duraklayıp bu ihtimali düşündü. Hiçbirşey demeden yine geri yattı ve ellerini başının altına koyup yağmurun keyfini sürmeye devam etti;

Belki de doğuştan metamorfmagusun vardır?

Jess neden olduğuyla ya da geçici kalıcı olup olmadığıyla ilgili hiçbir fikrim yok!Hatta bilerek yaptığını düşünüyordum, kütüphaneden beri böylesin! Tek bildiğim zamanı, kütüphanede ben geri dönüp dinlemeye başladığımdan itibaren oldu. Belki de....

Jess devamını getirmesi için ona merakla bakıyordu.

Belki de doğuştan metamorfmagusun vardır?

dedi ve tekrar rahatça uzandı. Nasıl bu kadar umursamaz görünebiliyordu ki. Kütüphaneden beri...

Bilmiyorum... Daha önce hiç olmamıştı.

dedi endişeyle. Ama aklına birşey gelmişti. Matt'e dönüp gülümseyerek :

Aslında bu iyi birşey, öyle değil mi?

Yeni saçlarıyla oynamaya başaldı. Herhalde bu görünümü sevecekti...

Aslında bu iyi birşey, öyle değil mi?

Matt gülümsedi;
Nasıl eski haline dönmeyi öğrenirsen evet,doğuştan yetenekli olacaksın. Ama öğrenemezsen hep böyle kalabilirsin...
Bu durumda söylenecek en saçma şeyi söylediğine karar verip telaşlandı. Her yanlış şey söyleyişinde telaşlanıp herşeyi karıştırmaya başlardı;

Ah tabi bu halin de güzel, hatta daha güzel! Ama, yani aslında o kadar da güzel değil,güzel bulduğumdan değil hani ama... Yani sarışın halin de güzeldi, bu da öyle,bunun gözleri daha güzel sanırım... Merlin Aşkına Jess, demek istediğini anladın işte!

Tişörtüne baktı. Şaka maka baya ıslanmıştı. Ama birşey olmayacağıına karar verip aldırmadı. Sonucunu sonra çekerdi.Yine dirseği üzerinde doğrulup çevreye baktı. Okula doğru koşmakta olan iki öğrenci dışında bahçede kimse yoktu.Yeniden Jess'e baktı,hala görünüşüyle ilgili birşeyler düşünüyor olmalıydı. Matt aynı kaygıyı paylaşamadığından kendinde bir sorun olup olmadığını düşündü;

Jess görünüşünle ilgili buradan gittiğimizde bir profesöre sebebini sorarız ama buna şu an bu kadar taktıysan şimdi de gidip sorabiliriz. Zaten herkes içeride, bulmamız zor olmayacaktır.

Nasıl eski haline dönmeyi öğrenirsen evet,doğuştan yetenekli olacaksın. Ama öğrenemezsen hep böyle kalabilirsin..

Jess saçıyla oynamayı bıraktı. Matt'e korkuyla baktı. Aklına neden böyle birşey sokma gereği duymuştu şimdi?

Ah tabi bu halin de güzel, hatta daha güzel! Ama, yani aslında o kadar da güzel değil,güzel bulduğumdan değil hani ama... Yani sarışın halin de güzeldi, bu da öyle,bunun gözleri daha güzel sanırım... Merlin Aşkına Jess, demek istediğini anladın işte!

Jess suratını buruşturdu, Matt gittikçe saçmalıyordu. Önceki hali kötü müydü iyi miydi kafası karışmıştı. Hİçbir şey anlamadan önüne baktı. Böyle kalma olasılığı var mıydı acaba ?

Jess görünüşünle ilgili buradan gittiğimizde bir profesöre sebebini sorarız ama buna şu an bu kadar taktıysan şimdi de gidip sorabiliriz. Zaten herkes içeride, bulmamız zor olmayacaktır.

Takmadım. Hatta iyi düşünmeye başlamıştım ki sen kafamı karıştırdın. Sence böyle mi kalmalı yoksa eski hali için yardım mı istemeliyim?

Bunu neden sorduğunu bilmiyordu. Matt hangisini beğenyordu duymak istemişti herhalde. Gerginliğini atmaya çalışarak çimlere uzandı.

Takmadım. Hatta iyi düşünmeye başlamıştım ki sen kafamı karıştırdın. Sence böyle mi kalmalı yoksa eski hali için yardım mı istemeliyim?

Matt kafasını sola çevirip Jess'e baktı. Bu hali ona göre çok daha iyiydi ama Matt önceki halini de beğenirdi. Yine de kızıl bukleli ve garip yeşil gözlü Jess daha iyiydi, çok daha iyi!

Aslında bu hali çok daha...iyi.dedi Jess'i süzerken. Kısa bir süre sessizce baktı. Tam birşey diyecekken kulağının içine giren su ile aniden doğruldu. Aslında bu birnevi iyi olmuştu, yoksa düşündüklerinden sonra gene saçmalamaya başlayabilirdi.

Kulağım! dedi hırçın bir tonla. Serçe parmağını ile kulağını karıştırıp kafasını salladı birkaç kere.

Kısa bir süre Jess'i süzdü ve :

Aslında bu hali çok daha...iyi.

Jess gülümsemesine engel olamadı. Matt beğeniyorsa Jess de beğenirdi. Kısa garip bir sessizlik olmuştu ve Matt aniden doğruldu.

Kulağım!

dedi ve başını sallamaya koyuldu. Jess umutsuzca başını iki yana salladı.

İyi misin?

dedi kafasını sallayıp duran Matt'e kafasını eğip bakarak.

Kim sana dedi ki kapşonunu çıkar diye. Gidelim istersen?

İyi misin? Kim sana dedi ki kapşonunu çıkar diye. Gidelim istersen?

Hayır, hayır! diye kafasını salladı Matt. Gitmek istemiyordu, bir daha yağmuru kimbilir ne zaman bulacaktı!

Ben iyiyim... diyerek güvence verdi. Kulağındaki su çıkmıştı zaten, orta kulak iltihabı yüzünden endişelenmesine gerek yoktu. Jess'e göz attı, yağmur saçlarından süzülüyordu. Ona bakarken ondan hoşlandığına emin gülümsedi, nedense sesli söyleyecek cesareti bulamıyordu,yine dolaylı yola başvurdu.Bir an kelimeleri kafasında kurmak için durakladı,yoksa gene saçmalayacaktı;

Aslında diğer halin de güzeldi, şuanki çok daha güzel kabul ediyorum ama senin için güzellik kavramı geçerli değil zaten. Yani biri sana bakarken etkilenmesi için güzellik ikinci planda kalıyor!

Kendini ifade edip edemediğini anlamak için Jess'İn tepkilerini ölçtü.

Hayır, hayır!

diyerek kafasını salladı Matt. Kafasını sallamayı bırakmıştı.

Ben iyiyim...

Jess tamam dercesine başını salladı. Matt bir süre ona baktıktan sonra :

Aslında diğer halin de güzeldi, şuanki çok daha güzel kabul ediyorum ama senin için güzellik kavramı geçerli değil zaten. Yani biri sana bakarken etkilenmesi için güzellik ikinci planda kalıyor!

Matt gayet ciddi söylemişti bunu ve sakin. Böyle olunca Jess de garip bir duygu uyandı. Önceden saçmalardı.
Önce ne diyeceğini bilemeyerek Matt'e baktı. Söyledği hoşuna gitmişti tabii. Ama durum yine sandığı kadarıyla zekaya gelmişti. Herkesin getirdiği yer...

Imm... o zaman bu halimle kalsam sanırım sevineceksin. Galiba ben de sevmeye başlıyorum...

dedi yeni halini düşünerek.

Herkesin bana sadece zeki olarak bakmasından nefret ediyorum.

dedi aniden aklına gelince. Yağmurluğu düzeltti ve çimde biraz kımıldayarak yerini rahat bir hale getirmeye çalıştı.

[size=11]Imm... o zaman bu halimle kalsam sanırım sevineceksin. Galiba ben de sevmeye başlıyorum...

Matt yeniden çime uzanıp Jess'i seyretti;
Alışman zor olabilir ama sana yardımcı olurum değişemezsen bile.

Herkesin bana sadece zeki olarak bakmasından nefret ediyorum. dedi Jess. Matt ne demesi gerektiğini düşündü. Jess'e aptal demesi yalan olurdu. Ama az önce zeki diğerek herkes kategorisine girmişti. Başını gökyüzüne çevirdi, Jess'e bakınca gene dikkati dağılıyordu. Bembeyaz gökyüzünden yüzüne damlayan sular ve kulaklarında çınlayan opera müziği sakinleştirmeye yetiyodu kendini;

Sadece zekisin demek istemedim. Hem zeki hem güzelsin, bence zeki olarak bakılmaktan rahatsız olmamalısın. Yine Jess'e bakıp devam etti;

Hem güzel hem zeki kabul edilmek herkese nasip değildir Jess. Aynı zamanda alçakgönüllüsün de, sanırım en çok bu özelliğini seviyorum...

Elini tereddütle Jess'in saçına götürdü ve bakışlarını yüzünde gezdirdi.[/size]

Alışman zor olabilir ama sana yardımcı olurum değişemezsen bile.

Bu sözler giderek daha güzelleşmeye başlıyordu sanki.
Gökyüzüne bakarak :

Sadece zekisin demek istemedim. Hem zeki hem güzelsin, bence zeki olarak bakılmaktan rahatsız olmamalısın.

En başlarda bu durumdan rahatsız olmuyordu ama bu durum gereğinden fazla abartılmıştı. Belki bunun nedeni de kendisiydi.

Hem güzel hem zeki kabul edilmek herkese nasip değildir Jess. Aynı zamanda alçakgönüllüsün de, sanırım en çok bu özelliğini seviyorum...

dedi ve tereddütle elini onun saçına götürdü ve bakışlarını yüzünde gezdirdi. İçine sanki sıcak birşey dolmaya başlamıştı Jess'in. Yanakları hafif pembeleşmişti. Matt'in eli saçlarında gezinirken o da Matt'le göz göze geldi.

Bu dünyada acaba senin gibi biri daha var mıdır?

dedi hayranlıkla ona bakarak. Az önceki saçmalama seansını güzel tamamlamıştı.

Ayrıca bu sözleri daha önce neden söylemedin? O zaman da hoşuma giderdi...

Bu dünyada acaba senin gibi biri daha var mıdır? dedi Jess. Yanakları kızarmaya başlamıştı. Yanakları kızarınca daha sevimli göründüğüne karar verdi Matt.

Ayrıca bu sözleri daha önce neden söylemedin? O zaman da hoşuma giderdi

Matt gözlerini devirdi ve gülümsedi;
Bunlar kolay değil Jess, iltifat etmek bana az önceki denklemlerden bile zor geliyor. Ben düşünce ve mantık adamıyım,duygu değil.

Daha fazla ne diyebilirdi bilemiyordu. Aslında bu kadar konuşmuş olması bile büyük cesaretti. Derin bir nefes alıp daha fazla soruya ve gereksiz lafa mani olmak için gözlerini kapayıp burnunu Jessi'nkine yapıştırdı. Dudaklarını da Jess'inkilere bastırmak istiyordu ama daha fazla ilerleyemiyordu.Derin bir nefes aldı ve Jess'i kendine çekip öptü.

Bunlar kolay değil Jess, iltifat etmek bana az önceki denklemlerden bile zor geliyor. Ben düşünce ve mantık adamıyım,duygu değil.

Bunları sakince söylemesi bile Jess'i şaşırtmıştı. Yavaşça doğruldu ve ona bakmayı sürdürdü. Matt derin bir nefes aldı ve gözlerini kapayıp burnunu Jess'inkine yapıştırdı. Matt'in bunu yapacağını düşünemediğinden kıpırdayamadan öylece kalakaldı Jess.
Gözleri Matt'in dudaklarına yoğunlaşmıştı ama daha fazla ileri gidemeyeceğini düşünürken birden nefesi kesildi. Dudakları birleşmişti ve Matt'in elini belinde bir an için hissetmişti.
İstemsizce Jess'in de gözleri kapandı ve ilk kez olmasının gerginliğiyle kımıldanmaya başladı. Eli çimenin üzerinde gezinmeye başlamıştı. Yine de geri çekilmek istemediğinden emindi.

Hafif doğrulmuş Jess'i öperken, ki planlanmış bir olay sayılmazdı, Matt sene başından beri karman çorman olmuş bütün duygularının çıkmazında kalmıştı. Jess'i öpmek hoş bir duyguydu ama içinden bir ses uzaklaşıp bunların yanlış olduğunu haykırmak istiyordu. Yine de ayakları çivilenmiş gibiydi, bütün kasları donmuş, Jess'i öpmeye programlanmış gibiydi. Jess'i başından kendine çekti ve ellerini oturduğu yerin hemen arkasında çimene koyup destek aldı, Jess'in hoş çiçeksi kokusu büyüleyiciydi. Midesi alt üst olmuştu, yanmaya başlamış gibiydi. Yağmurda terliyordu!
Matt'in baskın gururu o anki arzularına yenik düşmüş gibiydi. Olcakları ve sonrasını umursamıyordu. O an şimdi vardı ve dudakları bunun için yalvarıyordu.

(Out: Öh amma kastım yav! XD)

Matt hafif doğrulmuş Jess'i öperken bir an sonra onu başından kendine çekti ve yerden destek aldı. Jess hiçbir şey düşünemiyordu. Kendini zaten Matt'in ellerine bırakmıştı.
Bu hareketten sonra zaten yüzü iyice kızarmıştı. Matt yavaşça kendini geri çekti. Belki herşeyin birden olduğunu ve bitmesi gerektiğini düşünmüştü ki böyle birşey Matt'in aklından büyük ihtimalle geçerdi.
Daha ne kadar utanabilir ve yüzü kızarabilirdi ki Jess'in ?
Bu sefer Matt'in doğru birşey yaparken kenidini pişman hissetmesine izin vermeyecekti.
O kendini geri çekerken Jess kolunu uzattı, öne doğru eğildi ve Matt'in boynuna doladı. Böyle daha rahat ve güzeldi. Şimdiki görüntülerinde Jess Matt'in boynuna sarılmış, gözleri kapalı ve hayatından gayet mutlu görünüyordu.

Out: Öhöm, bu rpler ile ilgili sorun olursa Ece'yla konuşun...

Matt yine geri çekilmeye davrandı ama ensesinde Jess'in narin ellerini hissedince şok oldu. Kendini frenlemeye hazırdı ama Jess uzaklaşmasını istemiyor gibiydi! O an Matt neden geri çekilmeye çalıştığını düşündü? Neden hiçbirşey olmadan sonuçları düşünüyordu? Bir kez olsun sonradan çıkabilecek sorunlara lanet olsun, canınız cehenneme demeye karar verdi. Adam gibi yaşayamıyordu işte bu yüzden, planlı programlı yaşamak adam gibi yaşamak değildi.

Matt Jess'in yumuşakça çenesini öptü, ardından sırtını çimenlere yapıştırıp daha sert öptü. Elleri Jess'in her yerindeydi. Nefes alıp verişine hakim olamıyordu, kanına karışan adrenalin adeta onu sarhoş etmişti! Elini beline atıp adeta onu sardı, sanki Jess fıstıklı çikolataydı ! Bir yanı onu yalayıp yutmak istiyordu.Diğer yanı çoktan sesini kesmişti!

Dudakları aralandı ve öpücüklerin arasında itiraz iniltisine benzer bir ses çıkardı. Daha da yaklaştı Jess'i daha sert öptü.
Kendini kaybetmişti o an, yağmur şiddetlenmiş Matt'i daha da delirtiyordu!Artık itiraz etse de duramayacak gibi hissediyordu!Elleri kontrolden çıkmış Jess'in üzerinde geziniyordu. Eli yağmurluğun fermuarına kaydı, gereksiz herşeyden kurtulmak istiyordu! Bir an önce, hatta şimdi!

Jess boynuna sarıldıktan sonra Matt bir an duraksadı ve gayet rahat bir tavırla onun çenesini öptü. Ardından çimenlere yatırdı ve daha sert öptü. Aslında bu Jess'in hoşuna gitmişti.
Artık Matt'in kontrolden çıkmış nefes seslerini duyabiliyordu. Jess'e daha da yaklaştı ve onu belinden kavrayıp öncekinden daha sert öptü. Matt'in ellerinin üstünde gezdiğini hissedebiliyordu. Yağmur olabildiğince yağmasına rağmen orası çok sıcak bir hal alıyordu. Çok fazla heyecanlıydı. Matt de artık kendini kaybetmiş gibi gözüküyordu. Fazla heyecandan yada bu işin sonunu görememekten olsa gerek Jess'in midesi bulanmaya başlamıştı. Matt de daha fazla yaklaşıyordu.

Öpüşmelerinden fırsat bulmaya çalışarak :

M..Matt...

Pek duyuyor gibi gözükmüyordu. Eli Jess'in yağmurluğunun fermuarına kaydı. Göl kenarında ve belki de öğrencilerin gördüğü bir yerde devamı fazla gelecekti. Aslında Jess Matt'e müdahale etmeye pek hevesli değildi ama duramayacak gibi gözüküyordu.
Matt'in dikkatini çekmek için ellerine yavaşça dokundu. Zaten artık o kadar yaklaşmışlardı ki Jess Matt'in vücudunu hissedebiliyordu.
Nefesini kontrol etmeye çalışarak :

Matt...
Bahçe--

derken harfler büyük bir öpücük kurbanı olmuştu.

Matt kendi arzularına yenik düşüp Jess'i öperken içi kıpır kıpırdı. Düşüncesiz ve bencilce hareket ediyordu belki ama Jess rahatsız gibi gözükmüyordu. Aksine çok rahat gibi bir hali vardı. Matt öpücükleri boynuna arından Jess'in kürek kemiğine kaydırdı. Evet yağmurluk çok gereksizdi, Matt'in sırtında terden ve yağmurdan sırılsıklam olmuş tişört de öyle!

Jess'in pürüssüz omzunu öpmeye davranmadan hemen önce yaptığı şeyin farkına vardı! Az önce Jess hakkında türlü türlü garip ve sapkın düşünceyi aklından geçiren bir canavara dönüşmüştü!Gözlerini kocaman açıp kendini zorla geri attı. Zehirli bir yılanmışçasına Jess'ten uzaklaştı. Kafasını geri attı ve toparlanmaya çalıştı. Nefes alıp verişini hala düzene sokamamıştı. Yine durmasıyla bir sürü düşünceye boğulması bir oldu. Az önce olanlardan sonra...
Yani Jess en iyi arkadaşıydı ve..!

Hiçbirşey söylemedi,toparlanmaya çalışıyordu. Jess için kolay olabilirdi belki üstesinden gelmek ama Matt için oldukça güçtü! Diğer yanı yine galip gelmişti ve hiçbirşey demeden uzaklaşması için yoğun bir baskı uyguluyordu!
Oradan uzaklaşmalıydı!Yoksa yine ortam karışabilirdi...