Karışıklığın Sakinleştiği Yerde

Soğuk rüzgar yakınlarda birini üşütüyordu.En sıkıcı akşamın en yorucu saatiydi belkide şu an...Bulutlar yavaş yavaş çekiliyordu geldikleri yerden ve yıldızlar en ışıltılı halleriyle çıkmışlardı saklandıkları sislerden..Dolunayın o eşşiz ışığı yosun kokan denizin üzerine sahne ışığı gibi vuruyor dalgalar kara kaplı kayalara sertçe çarpıp kaçışıyordu.Bir kaç yarasanın sesi uzaklardan ürkütücü bir sahne çizse de Claire bu ortamı herzaman seviyordu.büyü dünyasından uzaklaştırılmadan önce kendini nezaman sıkılsa bu ürkütücü ama bir o kadar da güzel yere atıyor derin düşüncelerde kendini burada buluveriyordu.

Birkaç adım ötesinde herzaman oturduğu kayanın birine oturdu ve ellerini başının arasına alarak ağrıyan başının acısını dindirmeye çalıştı.Az önce sarhoşun biriyle dövüşürken başını fena çarpmış yaralamıştı hafif hafif kanasa da umrunda olmuyordu çünkü nasıl olsa geçecekti.Düşünceler ve sesler beyninin içinde çalkalanıp birbirine karışıyordu.En zor kararlar bile yok olmuştu..Sadece sessizlik ve hafif bir baş ağrısı vardı hissettiği duyguda..Sessizlik ve hafif bir baş ağrısı...

"Bayan Sweetcat..." dedi İon,kayanın üstünde iki elini başının arasına almış oturan genç bayana.Yıldızların parıltısı ve hafif esen rüzgarın altında teni zaten aşırı beyaz olan İon hepten ölülerin sahip olacağı bir tene bürünmüştü.Uzun siyah renkli yolculuk pelerininin yerde sürüklediği taş ve toprak parçalarıyla beraber Mrs Sweetcat'e doğru ilerliyordu., zarif ve yavaş bir şekilde...
"Bu gece karanlığında burada olmanız... Biraz ilginç... Özellikle başınızdan gelen hafif kanamayı da hesaba katarsak sanırım sizin St Mungo yada evinizde olmanız gerekiyordu, Orchideus" dedi İon asasını eline doğru tutarak.Oluşan bir demet çiçeği nazikçe Mrs Sweetcat'e uzattı. "Eh, sanırım bu yaranızı iyileştirmez ama şifacılık konusunda hiç iyi değilimdir.Eğer burnunuz kırılsaydı veya kolunuz sanırım yardım edebilirdim..." dedi gülerek."Umarım başınıza gelenleri bana anlatırsınız gerçekten merak ediyorum böyle zarif bir bayana kim zarar vermiş diye.Hem bunu bir görev olarak düşünebilirsiniz.Baş Seherbazlık görevi." dedi İon aslında kendi görevini söylemekle beraber büyük bir hatasını da görmüş oldu.Daha onu bakanlıkta kimse tanımıyordu o herkesi araştırmıştı ama kendisini tanıtmamıştı. "Ah... Kusura bakmayın kendimi tanıştırmayı unuttum.Ben Marcus İon Caspian Cullen, Brom Phoenix yerine yeni Baş Seherbaz olarak görevlendirildim." dedi ve nazikçe öne doğru eğildi."Sizde Bayan Serenay Claire Sweetcat olmalısınız Sihir Bakanı Asistanı" dedi ve elini kibarca uzattı.

"Önemli değil... Kardeşimin en sevdiği çiçeklerdir.Beğendiyseniz ne mutlu bana" dedi Marcus ve kayalıklarda Claire'nın yanına oturdu.Yıldızlar çok güzeldi ve bugün ayın yirmisiydi.Annesi ile babasının katledildiği günün 10. yılıydı.
Marcus hiçbir zaman o alevleri ve lanetleri unutamamıştı.Annesi ile babasını öldüren "Karanlık Lord" değildi.Bulgaristan'daki aile düşmanlarıydı.Ne kadar tuhaf bir durumdu en yakın dostları bir anda düşman olup tüm aileyi katletmişlerdi.Geriye kalan bir tek Marcus ve kardeşiydi.
İster istemez gözünden birkaç damla yaş boşaldı.Sonuçta anne ve babası kendi gözleri önünde tam bugün öldürülmüşlerdi.Sadece bir iki saat sonra katliamın onuncu yılı olucaktı.Genellikle her yıl anne ve babasının mezarında olurdu ama bu yıl bir şey onu buraya çekmişti. Bela...Hayır, bu sefer bi sorun yok gibiydi,Aşk... Hayır yanında oturan sevgilisi ve ya sevdiği değil yeni iş arkadaşıydı ve görev de değildi onu buraya getiren.Yıldızları izlemek için hafifçe başını yukarı kaldırdı.Ay ışığının altında parıldayan yüzü ve gözyaşları ile gökyüzüne bakıyordu hüzünlü bir şekilde...
"Sanırım beni buraya getiren buymuş." dedi sert bir ses tonuyla ve ayağa sıçradı.Gökyüzündeki yeşil kuru kafa ve yılanın birbiriyle dansını bir iki senedir sık sık görür olmuştu.Asasını iaşrete doğrulttu ve "Evanesco" dedi asadan yükselen ışık bir anda iaşreti gecenin karanlığında silip yok etti...

DJ kollarını bağlamış, sadece olanları izlemekle yetiniyordu. Eski haline dönmüştü, yani kendi haline. Gözleri her zamanki gibi mutlu bakıyordu, yüzü gençti ve saçları kahverengiydi. Yeni atanan baş seherbaz Marcus Cullen karanlık işareti yok etmişti ya da öyle yaptığını sanmıştı. DJ hala kılını bile kıpırdatmamıştı, ortaya çıkacağı zamanı biliyordu. Bir anda başının içinde çınlayan bir şeyler duydu. Konuşma değildi, Marshall'ın veya hoş bir kadının sesi değildi, bir çığlık gibiydi. DJ bir yandan gözlerini sıkı sıkı kapatmıştı, bir yandan da gülüyordu. Gözlerini açmaması onun için daha iyiydi ama bu manzarayı kaçıramazdı. Gülerek gökyüzüne baktı. Gökyüzü adeta parçalanırcasına yarıldı sanki ve yeşil bir ışık huzmesi göründü. Işık huzmesi parçalara ayrılarak bir kurukafa ve bir yılan oluşturdu. Daha sonra birleşip karanlık işaret yeniden oluştu. DJ kahkaha atıp Marcus'la Serenay'a baktı, daha doğrusu Claire'e. Ona Serenay denmesinden hoşlanmadığını biliyordu. "Merlin'in sarkık donu! Nasıl oldu o şey öyle!" Sanki her şeyden habersizmiş gibi onların yanına bu şekilde söylenerek gitti. Clarie, DJ'in lord olduğunu biliyordu hatta ve hatta DJ ve ufak(!) sırrı yüzünden bir süreliğine görevinden uzaklaştırılmıştı. DJ bunu dert etmiyordu, umrunda değildi çünkü.

Gökyüzüne bakarak tekrar sırıttı ve Marcus'a baktı. "Sadece yapan kişi tam olarak yok edebilir. Ne kadar uğraş verilirse verilsin yeniden belirir. Her seferinde aynı uyuz- gökyüzünün her seferinde böyle olmasını istemem." Çığlık sesini sadece kendisin yani yapan kişinin duyduğunu unutmuştu. Alkollü kafayla hatalar yapabiliyordu ama bu hatası kötü sonuçlara sebep olabilirdi. Neyse ki son anda toparlamıştı. "Derin araştırmalarım sayesinde öğrendim." Karanlık Lord'um, bizzat ben duzenledim, demek saçmalık olurdu. Farkında olmadan yan yan sırıttı. Claire'e bakıp selam verdi. Pişmanlık belirten bir ifade takınsaydı belki küçük bir ihtimal kendini affettirebilirdi ama denememişti bile. "Ben Daniel Jacob Benjamin Black; beni bakanlıkta ve Hogwarts'ta görebilirsin. Her yerde bir kolum vardır denilebilir." dedi ve Marcus'la selamlaşmak üzere elini uzattı. Tedbir gereği karanlık işaretinin olduğu kolunu uzatmamıştı. Ne olacağı hiç belli olmazdı.

"Tanıştığıma memnun oldum Mr Black" dedi Marcus ve kendine uzanan eli sert bir şekilde sıktı."Aslında şu an ormanı geziyor olmam gerekiyordu çünkü yanılıyorsunuz Karanlık İşaret bir kere silindiğinde onu yapan kişi o bölgedeyse yeniden yaradılabilir demek ki yapan kişi bu civarda..." dedi Marcus karşısına çıkan bu adamdan pek hoşlanmamıştı.Ondan anne ve babasının katilinden aldığı elektrikle aynı elektriği alıyordu.

"Siz belki de bunu yeniden yapan kişiyi görmüşsünüzdür lanetin bıraktığı iz sizin geldiğiniz yönü gösteriyor." dedi gökyüzünde yeniden oluşan işaretin arkasında bıraktığı yeşil sisi göstererek. "İlginç... Neyse ki o kişiyle karşılaşmamışsınız." dedi İon ilginç bir şekilde bu adamı araştırma şevki duyuyordu.Adrenalin tüm bedenini sarmıştı.Tedbiri elden bırakmamalıydı gecenin karanlığıydı ve yanında "masum" biri vardı düello etmeye niyeti yoktu ama tedbir herşeydi.
"Biliyor musunuz babam da Hogwarts'ta bir dönem iksir profesörlüğü yaptı bundan tam olarak on yıl önce... Görevine devam edecekti ama ne yazık ki Bulgaristan'daki düşmanlarımız tarafından acımasızca öldürüldü." dedi hafifçe sırıtarak ve elini geri çekti."Eh bu kadar kişi bir araya gelmişken ki üçümüz de bakanlıkta çalışıyoruz sanırım birşey içeriz." dedi ve asasıyla gökyüzünde eski bir şişe ve üç bardak yarattı. "Ateş viskisi..." dedi ve asasını dalgalandırdı.Havada asılı duran şişe yanındaki bardaklara viskiyi doldurdu ve her bardak sahibine doğru süzüldü."Dostluğa..." diyerek kahkaha attı İon ilk yudumunu alırken. Daniel'ın suratını inceliyordu.İçi hiç rahat değildi...

Zevkle gülümserken içki içmeyi reddetmeyi düşünüyordu. Bir iksircinin, baş seherbaz olan oğlu duruyordu karşısında. Veritaserumlu bir viskiye kurban gitmek istemezdi doğrusu. "Yeni atanan baş seherbaz olduğunuzu duymuştum. Çok nazik birisiniz Mr. Cullen ancak ben içemeyeceğim viskinizden. Zaten buraya gelmeden önce bayağı içmiştim." Gülümseyerek viski bardağına baktı. İçinde veritaserum olma ihtimali olsa bile fazlasıyla cezp edici duruyordu. Viskiye hiçbir zaman hayır demezdi fakat şimdi işler farklıydı. Marcus fazlasıyla iğnleyici konuşmuştu DJ'e göre. Ya da yarası olduğu için gocunuyordu. Fakat bir açıklık getirmeliydi. "İşareti yapan kişi çoktan uzaklaşmıştır Mr. Cullen. Bu tarz olaylarla çok sık karşılaşır olduk ve sanırım eskisine göre daha zekiler. İşareti yapıp bu civarlarda dolaşacak kadar aptal değillerdir herhalde. Öyle biri büyücü olmayı haketmiyordur benim gözümde. Hakaret gibi." Yan yan sırıttı yine ve karanlık işarete bakıp iç geçirdi. İyi ki kılık değiştirip yapmıştı şu işareti. Çünkü şimdi kendi kılığında istediği gibi dolanabiliyordu. Dürüstlüğü bir yana bırakmalıydı artık. Başına ne geldiyse dürüstlüğünden gelmişti zaten.

DJ cebinden şekerleme çıkararak ortaya koydu ve Claire'e baktı. Onun şekerlemelere alerjisi olduğunu da biliyordu. İnsanlar hakkında öğrendiği ayrıntıları asla unutmazdı. Daha sonra belki işine yarardı. "Senin alerjin oluğunu biliyorum Claire ama umarım bizim yememizin bir sakıncası yoktur." dedi ve gülümsedi. Şekerlemelerden bir tanesini alıp ağzına attı. Zevkle çiğnerken Marcus'a döndü yine. Onun babasıyla daha önce hiç karşılaşmadığına emindi. Zaten DJ okula başlamadan önce ölmüştü. Fakat Kevin ve Stef'in iksir profesörlüğünü yapmış olmalıydı. Adama acımıştı doğrusu. Dostları tarafından öldürülen bir ailenin reisi olmak kötü bir durumdur herhalde. "Benim annemi de bir seherbaz öldürdü, dokuz yıl önce. Sırf babam ve çoğu ölüm yiyenlerden oluşan ailesiyle hafta sonu pikniğine gitti diye. Babam da onu öldüren seherbazı öldürdü. Bu yüzden Azkaban'a atmak için her yerde onu arıyorlardı. Bir gün beni de aldı ve Parlayan Göl'de saklanmaya gitti. Orada öylece durdum ve babamın kendini öldürmesine seyirci kaldım. Yani demek istediğim hepimizin geçmişi hemen hemen hep kötü. Böyle bir durumda iyi bir insan olmak da Merlin'e tango yaptırmak kadar zor. Ben de bu yüzden arada sıkışmış bir insanım." İşte bu yüzden Karanlık Lord'um. İşte bu yüzden seherbazları sevmiyorum, Mr. Cullen. Hafifçe güldü ve aslında bunları Mr. Cullen'a değil de vicdanına anlattığını fark etti. Yaptığı şeylere hafifletici bir sebep olarak geçmişini gösteriyordu. Kimi kandırıyordu ki, kendini mi? Çocuklarını mı? Belki de hiç kimseyi, sadece vicdanını rahatlatıyordu.

"Sizin ortaya çıkmanızla işaretin ortaya çıkması arasında saniyenin onda birinden az bir zaman vardı.Yani siz geldiğinizde o kişi cisimlenmiş yada kılık değiştirmiş olsa bile buralardaydı." dedi İon sırıtarak.Bilgisi onu her zaman yüksek yerlere ulaştırmıştı.
"Demek Claire'nin şekerlemeye alerjisi var." dedi İon ve güldü."Bu arada Claire, büyü aklıma geldi." dedi ve asasını Claire'ye doğrultup bir iki söz mırıldadı.Claire'nin kafasından gelen hafif kan durmuş ve yarada hiç olmamış gibi yok olmuştu.
"Demek annenizi de bir seherbaz öldürdü, anlıyorum... Bazen bizler de yanlışlık yapabiliyoruz. Bu arada Baş Seherbaz olmam demek viskiye illaki veritaserum katıcam demek değil.Neden ise insanlar bnm verdiğim içkiyi içmiyorlar veritaserum katmamdan korkarak." dedi ve bir kahkaha daha patlattı."Aileniz için üzüldüm." dedi İon ama hiç üzülmüş gibi hissetmiyordu kendisini.Bu adamı araştırmalıydı...
"Claire, müsadenle bakanlıkta senin dosyalarını inceleyeceğim.Zamanında görevinden uzaklaştırılmışsın ve Baş Seherbaz olarak her detayı bilmek benim görevim.Sizi de araştıracağım Bay Black." dedi İon ve ormana doğru geri yürüdü."Bu işaret göz zevkimi bozuyor." dedi ve Karanlık İşarete tekrar asasını doğrulttu. "Evanesco!" asadan çıkan ışık tekrar Karanlık İşaret'i yuttu."Size göre "o" kişi çoktan gitti.Demek ki işareti yeniden yapamaz, iyi akşamlar" dedi ve Claire'yi hafifçe eğilerek selamladı.Ardından doğruldu ve Daniel'a göz kırptı ve oradan Sihir Bakanlığı'ndaki ofisine cisimlendi...

Beyninde yine o çığlıkları duyduktan sonra rahatlamaya çalışarak Claire'e döndü; o sırada karanlık işaret gökyüzünde yeniden belirmişti. Ne yaparlarsa yapsınlar, DJ o işareti yok etmeden Karanlık İşaret yok olmayacaktı. Marcus'un anlamak istemediği buydu ve DJ işareti bırakalı uzun zaman olmuştu. Yani işaret bırakıldıktan saniyeler sonra belirivermemişti. Marcus denilen bu adam pek de mantık yürütebiliyor sayılmazdı ha? Sadece viskiyi içmeme sebebini anlamıştı. Tabi DJ yine bozuntuya vermemişti. "Elbette kendime güveniyorum Claire ama o kadar rahat olmamın sebebi kendime güvenmem değildi. Benim Lord olduğumu herkes biliyor zaten hemen hemen. Savaşta maskesiz savaştık ve savaşı yöneten de bendim. Yani Marcus istediği şekilde öğrensin, umrumda değil. Ayrıca beni ispiyonlasaydın, ben de seni ispiyonlardım. Pek tarzım değil ama inan bana yapardım." Sinsize güldü ve cebinden küçük bir şişe kaymak birası çıkardı. Çığlık Barı'nda içtiği viskinin üstüne iyi giderdi. "Sen burada ne yapıyordun, Claire? Baş seherbazımınla gece yarısı yürüyüşüne mi çıkmıştınız?" diye sordu DJ, imalı imalı.

Claire'e önceden hep gıcık gitmişti fakat şimdi onun çok da kötü bir kız olmayabileceğini düşünüyordu. Ne de olsa DJ'in sırrını hep saklamıştı, kimse öğrenememişti. Hem öğrense ne olurdu ki, Oliver'ı mı tutuklayacaklardı? Yoksa DJ'i mi? Ne gibi bir kanıtları vardı ki? Oliver'ın kolunu açıp bakmalarına asla fırsat vermeyeceğini biliyor olmalılardı bakanlıktakiler. Her neyse, diye düşündü DJ. Neticede Claire onun sırrını saklamıştı. DJ ona içten içe minnettarlık duymuyor değildi hani. Fakat dile getirmeyecekti tabi ki.

"Elbette kendime güveniyorum Claire ama o kadar rahat olmamın sebebi kendime güvenmem değildi. Benim Lord olduğumu herkes biliyor zaten hemen hemen. Savaşta maskesiz savaştık ve savaşı yöneten de bendim. Yani Marcus istediği şekilde öğrensin, umrumda değil. Ayrıca beni ispiyonlasaydın, ben de seni ispiyonlardım. Pek tarzım değil ama inan bana yapardım."Yapardı..Claire bunu adı gibi biliyordu..Ama bunun korkusundan yapmamış değildi Claire bunu..Dj'yi severdi nedense ılk gorduğu andan itibaren kanı ısınmıştı bu adama evet kötüydü ama karakter olarak Claire benziyordu az çok..Tarafsız olmanın en güzel yanı da buydu kimseye karşı kin besleyemiyor, kimseden nefret edemiyordu insan...Zaten hayatı boyunca annesi dışında kimseden de nefret etmemişti Claire..

"Ah bunu gayet iyi biliyorum Daniel merak etme.."dedi hafif bir tebessümle.

"Sen burada ne yapıyordun, Claire? Baş seherbazımınla gece yarısı yürüyüşüne mi çıkmıştınız?"

Claire uzun bir kahkaha koyuverdi.Sesi boş kayalara çarpmış yankı yapmıştı.

"Sorma aşık oldum ya haberın yok mu?"dedi dalga gecmenın verdığı buyuk bir zevkle..Daniel'ın elindeki şişeyi aldı ve bir kaç yudum alarak ona geri uzattı.

"Burayı severim..Sıkıldığım zaman hep buraya gelirim..Gerçi bugün gelirken bir kaç serseriyi yaraladım kendimle beraber ama olsun buranın tadı herzaman ayrı..."dedi ve Daniel'den şişeyi alıp tekrar içti ve uzatırken konuşmaya devam etti..."Uzaklaştırma iyi geldi bana özlemişim buraları.."dedi hafif bir gülümsemeyle.

Claire gülümseyerek Daniel'e bakıyordu yüzüne sarhoş olunca hep yerleşen o aptal gülümseme yerleşti.Başı bu sefer de içkiden dönüyordu neden o da iki gram içince sarhoş oluyordu ki sanki.?

"Salazar's Hallow güzel yerdir. Hep ölüm yiyenlerin takıldığına bakmamak gerek, önemli olan güzel vakit geçirebilmemizdir."

"Haklısın bak bende öyle düşünüyorum.."dedi ve bir yudum daha alıp Daniel'in sırtına bir yumruk geçirdi.

"Tuttum seni Dan..Benim kafadan olduğunu anlamıştım zaten .."dedi sırıtarak.Tamam işte şimdi tam sarhoş olmuştu çünkü kimseyle el temasında bulunmazdı durup dururken.Derken Daniel işareti sildi.

"Biliyor musun bence bu işaretin yenisini yapabılırsınız şöyle daha karizmatik birşeyler bu korku filmlerinden fırlamış gibi.."dedi hafif bir kahkahanın ardından..

"Bonnie'ye yani Miss Weasley'e ne oldu? Nerelerde? Ben- yani ee yeğenleri onu merak etmeye başladılar. Senin haberin var mı, nerede olduğuyla ilgili?"

"Gerçekten hiçbir fikrim yok..En son beni burdan uzaklaştırdı ve daha sonra burayla ilgili hiç haber alamadım zaten..Mugglaşacağımdan kortum orada..Burdan uzak kalmak zor geliyor ama mugglelar iyi insanlar aralarından bazılarıyla arkadaş bile oldum..Ama kimseye tavsıye etmem muggle erkeklerden sevgili olmuyor çünkü çok salak oluyorlar" dedi ve yeni şişeden bir yudum alarak Daniel'e baktı.

Claire ona uzatılan birayı aldı ve bir kaç yudum alarak yere koydu.Başı iyiden iyiye dönmeye başlamıştı ayağa kalksa yürüyemeyeceğini biliyordu.O yüzden dibi kalmış şişeyi de içip denize doğru fırlattı.Baya ileri gitmişti.Küçüklüğünden beri taş sektirme oyununu severdi.

"Haklısın aslında, daha iyi bir işaret bulunabilir. Bir ara kolumuzdaki işaretleri de değiştirmiştik casuslara karşın ama sonradan yine eskiye döndük. Aramızda yeniliğe açıkların olduğu gibi gericiler de bulunuyor. Sen lord değil misin, istediğini yaptırırsın dersen de verecek cevabım olmaz. Sanırım baskıcı biri olmayı hala öğrenemedim."

"Sanırım oyle Daniel..Baksana dünya da mı sorun var bende mi?Hangimiz dönüyoruz?"dedi gülerek.

"Bana iyi geceler öpücüğü versen, inan şuracıkta uyurum Claire.Verir misin? Yoksa kuru kuruya mı uyumam gerekecek?"

Halsiz bir kahkaha koyuverdi Claire "Ah... hadi ama Daniel öpmediğin kız kalmadığını biliyorum..Sağır değilim heralde dedikoduyu seven bir sürü arkadaşım var.."dedi gülümseyerek.

"Beni de onların içine sokamazsın sarhoşum ama yinede onlardan olmam.."dedi asağı doğru kıvrılan dudağıyla gülümseyerek.O da tek kaşını kaldırmıştı.

"Emin ol sarhoş olmasam çoktan bir tokatı yemiştin.."dedi gülümseyerek...Ayağa kalktı ama olduğu gibi tekrar kayaya düştü şimdi sırt üstü uzanıyordu.

"Ne dersin sence iyi bir uyku için rahat mıdır bu kayalar?"dedi gülmeyle karışık çıkan sesiyle.

Daniel bu kez adeta kıkırdıyordu. Hıçkırık tutunca sustu. Yalan değildi, sayısını asla hatırlayamayacağı sayıda bayanla birlikte olmuştu ve onlardan sayısızca iyi geceler öpücüğü almıştı. Belki de bu gece kendi halinde uyumaya çalışma fena olmazdı. "Hiç yoktan iyidir değil mi? Merlin'e şükretmeliyiz ki uyuyacak bir kayamız var. Eğer hiçbir şey olmasaydı, sarhoş sarhoş eve gitmek istemediğim için dizine yatar uyurdum, emin ol." Bunu dalga geçer bir şekilde söylemişti, Claire'e sadece takılıyordu. Kötü düşünmesini istemezdi. Hazır iyi anlaşmaya başlamışlarken küsmeleri iyi olmazdı. Şu sıralar pek dostu olduğu söylenemezdi zaten. Elinde olanları da kaybetmemeliydi. Gerçi yalnızken kendini daha iyi hissediyordu, çünkü sevdiklerine bir şey olmasını asla istemezdi. Etrafında birileri varken de bu çoğu kez olabilirdi.

"Ee Claire, burada mı uyuyacağız? Yani aslında şuradan, yanağımdan öpsen sorun olmazdı eminim ama neyse. O kunuyu kapatmıştık doğru, beynim sulandı sanki. Artık dinlenmem gerek." Claire'den bir cevap bekliyordu. Eğer DJ burada uyuyacaksa yalnız olmamalıydı. Etrafta kimse yoktu, ürkütücü olan da buydu ya zaten! İşin iyi olan tek yanı dalga geçecek kimse yoktu. Eğer Claire'in burada sızmak gibi bir niyeti yoksa vücudu daha fazla ağırlaşmadan buradan gitmeliydi DJ. Belki Sessizlik Kuyusu'na giderdi. Çocuklarının onu daha fazla sarhoş görmelerini istemiyordu, asla. Kendini yeterince aşağılamıştı. Fazlasına ihtiyacı yoktu. Göz kapakları yavaş yavaş kendilerini bırakıyordu ama DJ inatla onları açık tutuyordu. Claire'le konuşmak hoşuna gitmişti.

Claire kapanan gözlerini zorlayarak açıyordu.Uzun zamandan sonra ilk defa içki içmişti.Fazla içki içmezdi çünkü bugünde olduğu gibi içki içince hemen sarhoş oluyordu.Hafifçe esen ılık rüzgarın tenini sıyırıp geçtiğini hissediyordu ve baykuşların kanat seslerimi...

"Hiç yoktan iyidir değil mi? Merlin'e şükretmeliyiz ki uyuyacak bir kayamız var. Eğer hiçbir şey olmasaydı, sarhoş sarhoş eve gitmek istemediğim için dizine yatar uyurdum, emin ol.Ee Claire, burada mı uyuyacağız? Yani aslında şuradan, yanağımdan öpsen sorun olmazdı eminim ama neyse. O kunuyu kapatmıştık doğru, beynim sulandı sanki. Artık dinlenmem gerek.""

Claire gülümsedi Daniel iyi biriydi onla çok iyi anlaşacağını bugün anlaması çok kötüydü.Yanında yatan Daniel'in elini tuttu ve gülümseyeren konuştu.

"Sen iyi birisin Daniel Jakob Black.."dedi en içten gülümsemesiyle.Hemen ardından elini çekti ve devam etti.

"Gitmek istersen sen bilirsin ama ben ayağa kalktığımda düşceğimi biliyorum mecburen burda uyuyacağım.."dedi gülümseyen yorgun sesiyle ve gözlerini yıldızlara dikti kapanmaması için direniyor gibi bir hali vardı.

Gülümseyerek Claire'e bakmaya devam etti, inatçıydı o da gözlerini kapatmamakta. DJ'in elini tutmuştu ama hemen geri çekmişti, bu DJ'in hoşuna gitmişti. Claire'i Alexis'e baktığı gibi baklıyordu, yani kız kardeşiymiş gibi. Az önce söylediği densiz sözleri çoktan silmişti aklında. "Ben de burada uyuyacağım. Hiç gücüm kalmadı zaten." Bir an aklına yanan kolu geldi. Acısını unutmuştu, çeşitli büyüler yaparak yarayı düzeltmeye çalışmıştı zaten. Bu yüzden artık bunu düşünmeyebilirdi. Bu kez DJ, Claire'in elini tuttu ve bir iyi uykular mırıldanarak uykuya daldı.

----------------------------------------------------------

Güneşin yakıcı ve rahatsız edici ışığı DJ'in gözüne vuruyordu. Yüzünü buruşturarak gözlerini açtı. Birinin elini tutuyordu, ne yazık ki çok az şey hatırlıyordu. Eğer Marcus'la yatmamışsa yanındaki Claire'di. Elbette Claire'di, gülerek Claire'e baktı. Kayanın üstünde uyumak hiç hoş olmamıştı. Kıpırdayacak güçleri kalmadığından burada uyumuş olmalılardı. Gökyüzünde karanlık işaret yoktu, onu silmişti. Claire'i dürtüp uyandırmaya çalıştı. Daha fazla rahatsız olsun istemezdi. Çünkü kayalar pek rahat sayılmazdı. "Claire, uyan. Sabah olmuş. Şimdiden söyleyeyim belin çok ağrıyor olacak, eminim." Güldü ve yerdeki boş biraz şişelerine baktı. Çok bir şey hatırlamadığına göre bayağı içmiş olmalıydı.

"Claire, uyan. Sabah olmuş. Şimdiden söyleyeyim belin çok ağrıyor olacak, eminim."

Biri onu dürtüyordu yavaşça..Gözünü kırpıştırdı ve karşısında duran surete baktı.Mavi gözleri Claire'ınkilere şevkatle bakıyor, gülümsüyordu.Beyaz dişleri güneşin altında göz kamaştırıcıydı.Onu dürten eli yumuşaktı...Bir kaç defa daha kırpıstırdı gözlerini...Neredeydi??Onu tanıyor muydu?Tabiki de tanıyordu..Kafası yavaş yavaş yerine gelmeye başlamıştı.Aynı anda vücudunda bir acı hissetti bu da neydi?Sırtında dayanılmaz garip bir acı vardı.Olduğu yerden doğruldu ve bu sefer de başını tuttu.Bu nasıl bir ağrıydı?Kafısını kaldırdı önce Dan'a sonra yerdeki boş şişelere baktı.
Ve şaşkınlıkla karışık gülümsedi.

"Yo..Hayır..Bana dün gece burda sızmadığımı söyle..!"dedi kendine inanamayarak..Hatırladığı fazla birşey yoktu sadece Danla iyi vakit geçirdiğini biliyordu ve bir de ıkı yudumda sarhoş olduğunu...

"Evet, sızmışız burada. Ama gece eğlendiğimizi hatırlıyorum. Marcus falan da vardı."

Marcus?Ah ozaman sarhoş değildi tabıkı onu hatırlıyordu.Gözlerini kırptı ve bir süre esnedi sonra da dalgın dalgın denize baktı.Gündüz vakti burası o kadar ürkütücü bir yer görünmüyordu.Burayı her haliyle seviyordu Claire...

"Ayrıca el ele tutuşmuşuz, ne ara olduysa." dedi Danıel.Claire gözlerini devirdi.Başka birşey olmadığına emindi sahoş bile olsa..Çünkü kendini biliyordu.

"Sevdiğim dostlarımın elini tutarım.."dedi Claire normal olduğunu göstermeye çalışarak.Gerçi ne kadar normal dese de insanlarla asla ten temasında bulunmazdı.En azından bunu DJ bılmıyordu.

"Ee, n'apıyoruz? Gidelim mi yoksa biraz dinlenecek misin?"

"Bilmiyorum..Burası o kadar güzel ki.."dedi ve tek kaşını kaldırarak konuştu konuşurken hep bir kaşı havada olurdu.

"İstersen sen gidebilirsin bugün benim tatil günüm.."dedi ve gerinerek arkasına doğru uzandı kayalar sertti ama bir o kadar da huzur verıcıydı.Burayı neden bu kadar çok sevdiğini anlayamıyordu.

"Vay vay vay..." dedi İon oturduğu ağacın dalından aşağıdaki iki dostu izlerken."Tüm gece buradaydınız sanırım.Amun tüm gece burada olduğunuzu söyledide." diye ekledi İon ve ağaçtan yere sert bir şekilde atladı.Üzerinde siyah bir spor ceket ve beyaz bir tişört vardı,altındaki gri kot pantolon ve spor ayakkabılarıda hesaba katınca tam bir muggle gibiydi.
"Görevden geliyorum bir iki büyücü genç zevk olsun diye muggleları İmperius Laneti'nin etkisi altına almış" dedi alnını kaşıyarak.Bu gençliğin problemi ne diye düşünmeden duramıyordu.Bu esnada yavaşça Daniel ve Claire'nin yanına kadar geldi ve kolunun altındaki dosyayı çıkardı. "İşte bu dosya dün gece burada bir ölüm yiyen... Daha doğrusu Karanlık Lord'un dün gece burada olduğunun raporları... Gittikten sonra bir ekip seherbaz ve evcinimi gönderdim.Sonuçta her büyü arkasında iz bırakır ve tahmin ettiğim gibi Daniel burada yapılan Morsmordre'nin izini bulduk.Daha ilginci senin sihir izini de bulduk Bakanlık kayıtlarından ve karşılaştırdık.İşte burda bak..." dedi ve elindeki sihir haritasını gösterdi.Haritada siyah,kırmızı ve yarı siyah yarı kırmızı bir daire vardı.Üçü de yanyana dizilmiş duruyorlardı."Soldaki siyah olan Karanlık Lord yada ona denk güçte bir ölüm yiyen,sağdaki kırmızı olan ise sensin ortadaki yarı siyah yarı kırmızı ise senle Karanlık Lord'un sihir güçlerinin çakıştığı nokta.Karanlık Lord yaklaşık 5-6 saniye kendisini hissettirmiş, bu belgeyi Bulgaristan'a yolladım ve oradan gelen cevap çok ilgincime gitti ama bunu söylemeyi düşünmüyorum... Bu arada dün gece Amun sizi ben gittikten sonra dinledi ve izledi bunun için sizden özür diliyorum.Bu arada Amun evcinim..." dedi İon bir anda o kadar çok konuşmuştu ki derin bir soluk alıp verdi...

"Vay vay vay..."

Claire uzaktan gelen bir erkek sesiyle irkildi ve olduğu yerden hızlıca kalkıp sesin geldiği yöne doğru baktı.Gelen İon'dan başkası değildi.Muggle kıyafetleri içinde bir an kenidini muggle dünyasına sürükleri günleriedn birinde hissetti.

"Tüm gece buradaydınız sanırım.Amun tüm gece burada olduğunuzu söyledi de."

Claire kanın beynine hücum ettiğini sinirden kıpkırmızı olduğunu biliyordu.Onları takip ettirmeye izlemeye ne hakkı vardı?İnsanların özel hayatı denilen birşey vardı değil mi?Tamam baş seherbaz olabilirdi hatta sihir bakanı nile olabilirdi ama insanların özel hayatlarını incelemeye hakkı yoktu..

"Sen ne cüretle..."dedi sinirli bir şekilde bağırarakama sözü yarım kalmıştı.

"İşte bu dosya dün gece burada bir ölüm yiyen... Daha doğrusu Karanlık Lord'un dün gece burada olduğunun raporları... Gittikten sonra bir ekip seherbaz ve evcinimi gönderdim.Sonuçta her büyü arkasında iz bırakır ve tahmin ettiğim gibi Daniel burada yapılan Morsmordre'nin izini bulduk.Daha ilginci senin sihir izini de bulduk Bakanlık kayıtlarından ve karşılaştırdık.İşte burda bak....Soldaki siyah olan Karanlık Lord yada ona denk güçte bir ölüm yiyen,sağdaki kırmızı olan ise sensin ortadaki yarı siyah yarı kırmızı ise senle Karanlık Lord'un sihir güçlerinin çakıştığı nokta.Karanlık Lord yaklaşık 5-6 saniye kendisini hissettirmiş, bu belgeyi Bulgaristan'a yolladım ve oradan gelen cevap çok ilgincime gitti ama bunu söylemeyi düşünmüyorum... Bu arada dün gece Amun sizi ben gittikten sonra dinledi ve izledi bunun için sizden özür diliyorum.Bu arada Amun evcinim..." dedi İon ve Claire lafını tekrarlayamadan Daniel konuşmaya başladı.

"Neden lafı bu kadar dolandırıyorsun da kafamı boş yere şişiriyorsun ki? Direkt sen Lord'sun desen de olur yani. Asla itiraz etmem."dedi Daniel ve Claire dönüp imalı bir bakış attı.Aynı şekilde karşılık veren Claire hala sinirli olduğu İon'a döndü.

"Derdin ne Marcus? Herkesin bildiği bir şeyi en son öğrendin diye sorun mu çıktı? Ev cinin özgürlük mü istedi? Derdin ne!? Baş seherbazlık gereği bana gıcık mı gidiyorsun? Sana ne zararım dokundu merak ediyorum!? Savaşta burada mıydın bilmiyorum ama eğer burada olup ilgili olsaydın, kim olduğumu zaten biliyor olurdun!" diye devam etti Daniel.

"Hey..Tamam bunlar zaten bilinen şeyler İon..Hiç birşeyi ortaya çıkarmış değilsin..Ki suçlayıp bizi Azkabana tıkacak şeyler bulamayacağına eminim çünkü öyle olsaydı şu anda bakanlık tarafından aranıyor olurduk..İnsanları yaptıkları tercihler sonucunda yargılayamazsınız..Bu onların kendi seçimleri..Hiç kimse kışkırtılmadığı sürece zarar vermez.."dedi imali bir şekilde.

"Bu yüzden şimdi kimse kimseyi kışkırtmadan bu olayı kapatsan iyi olur İon .." Asasının hazırda beklediğini biliyordu.Savaşmayı sevmezdi özellikle de tarafsız biri olarak ama kışkırtılıp herhangi bir olay çıkarsa diye heyecanlandığını da biliyordu.

"Hahaha..." diye bir kahkaha koyuverdi İon bir anda, Claire ve Daniel onun üstüne yoğunlaşmışlardı."Kışkırtmak mı? Gerçekten çok ilginçsiniz yani Daniel Karanlık Lord diye onu içeri attıracak değilim.Ben sadece zevk için düello ederim ve düello edebileceğim ama insanların beni tutuklamak istemeyecekleri tek meslek bu olduğu için bunu seçtim.Bana saldırana saldırırım,hayatımın son anına kadar, ama hiçbir zaman aklımdan sizinle düello etmek geçmedi yada elimdeki kayıtları kullanıp ikinizi de Azkaban'a atırmak..." dedi İon kahkahası yüzünden gözünden gelen gözyaşlarını silerek.Hayatı zevk için insanlara acı çektirerek öldürmeyle geçmişti ve öyle de devam edecekti asla kurallara bağlı kalmamıştı asi olmuştu ve herhalde şu saatten sonra da böyle bir özelliğini değiştirmeyecekti.
"Bana bak karanlık zımbırtı,eğer bir gün Bakan'ı öldürmek istersen Bakanlık'ı ele geçirmene yardım ederim ama yakaladığın kimseyi öldürmeyeceksin ben öldüreceğim en azından bir kısmını bana ayırırsın değil mi mesela Bakan olabilir... Bu arada Bayan Sweetcat asanızı çıkardığınız yere sokun buada birimizin ölmesini istmeeyiz öyle değil mi?" dedi İon Claire'nin insanın kalbini harekete geçiren güzel yüzüne bakarak...