Günlerden bir gün Hogwarts’ın gerçek olduğunu düşünüyordum.Kimse bana inanmıyordu.Özelikle de muggle olan ailem…
Aradan bir gün geçmiş ve bana bir mektup gelmişti.Mektupta aynen şöyle yazıyordu:
Sayın Blomwood,
Hogwarts Cadıcılık Ve Büyücülük Okuluna Kabul edildiğinizi bildirmekten şeref ve arz duyarım.
O gün mutluluktan yerimde duramıyordum.Fakat Hogwarts hakkında hiçbir şey bilmiyordum.Ama sonunda araştırmalarım sayesinde buldum.Gerekenler listesini bir kağıda yazmıştım.Hemen Londra sokaklarının yolunu tutmuştum…
Peki hangi binaydı?Uzun süre bakındıktan sonra bir bina gözüme çarptı.Üzerinde Hogwarts ‘ın sembolü olan bir bina.İşte aradığım bina bu olmalıydı.İçeriye girmiştim ve boyları çok küçük olan yaratıklar görmüştüm.Bunlara cüce deniyordu.Cüceye:
-“Bana yardım edebilir misin?” sorusunu sorduğumda:
-“Evet.” Cevabını vermişti.
Onunla bir odaya girmiştim ve cüce duvara bir şeyler yazmaya başlamıştı.Ve duvar açıldı.Karşımda binlerce sihirli mekan çıkmıştı.
Önce kazanları,sonra tüyleri ve sonra da asamı almıştım.Bir konuda şaşırmıştım ki asalar özelliklerimize göre seçiliyor biz asayı değil asa bizi buluyormuş.Asamın adı Aydınlığın Karmaşasıydı.Tek bir şey hariçti o da tren biletimdi.Onu da aldıktan sonra evime dönmüştüm.Muggle ailem gitmeme sanki izin vermek istemiyorlardı.
Gitme vakti gelmişti.On ve dokuzuncu duvar arasından geçmiştim.Ve hayatımı değiştirecek o peron.Perona binmiştim ve bir çocuğun yanına oturmuştum.Çocuk bana çok tuhaf bakıyordu.Ve Hogwarts’a gelmiş hayalimle tanışmıştım…
Hogwarts daki ilk günümdü.Her yerde yeni büyücüler ve yüzlerinde mutlulukları okunan profesörler vardı.Bende yeni ve çaylak büyücüler arasındaydım.Çok meraklıydım,çok hevesliydim.Hep birden büyük bir salona girdik ve beklemeye başladık.Konuşma ve sonrası derken bina seçimlerine.Çok heyecanlıydım.İlk benim adım okunmuştu ve seçmen şapka:
-Hmm.Evet.Çok akıllısın.Bir okadar da cesur, sadakatli.Nereye?Nereye?Hufflepuff!
Çok mutlu olmuştum.Sevincimi içten gülümsemelerimle belli ediyordum.
Saat 14:00 civarındaydın.Herkes kendisine arkadaş ararken ben bir kenara çekilmiş çiçekler hakkında kitaplar okuyorum.Herkes bana bakıyordu.Bazıları gülüyor,bazıları muggle doğumluyum diye dalga geçiyorlardı.Yanıma iki kız gelmişti ve bana neden ağladığımı sormuşlardı.Adları Jessica ve Marry di.Onlara her şeyi anlatmıştım ve onlar benimle arkadaş olmak istediklerini söylemişlerdi.O gün Hogwarts açılış partisinin olduğunu unutmuştum.Jessica bana kızmıştı.Hemen odamıza gidip hazırlanmaya başladık.
Aşağıya indiğimizde kimse gözlerini benden alamıyordu.Üzerimde beyaz bir elbise,saçım hafif bukleli bir şekilde ve çiçeklerle dizili bir taç.Salonu dolaşmak istemiştim.Dolaştım,dolaştım.Daha yarısına gelmeden biri beni kucağına alıp hızlıca uzaklaştırdı.Önce benim hafızamı silmiş sonra da benim kötü olduğumu aklıma sokmuştu.Bunun ardından herkesi incitmiştim.O gece herkesin kalbini kırmıştım.Sanki ben ben değildim.Ama bunda bir gariplik olduğunu anlayan Jessica neler olup bittiğini bir ekranda izlemişti ve hafıza silme büyüsünü geriye almıştı.Hafızam yerine gelmişti artık.Herşeyi hatırlıyordum.
Onlara sarıldım ve dans etmeye başladım.Kendimi bir kuğ gibi aydınlığın ışığına bırakmıştım…
NOT:Rengini ayarlayacaktım.Ama şu bir gerçek ki her sitede rp puanlamamın yapılmasıı için aynı rp mi eriyorum.Ve renklendirmek bayağı sıkıcı oluyor.Umarım anlayışla karılarsınız...