Suya Atılan Taşlar

Matt kitaplarını tıktığı çantayı omzuna atıp taşlı yolda göle doğru ilerledi.Gerekli araştırmayı yapmıştı,sorumluluğunu yerine getirmenin rahatlığı içindeydi.

Göle kafasını dağıtmaya gelirdi,düşünmek için en uygun yerdi burası...

Gölün yanına oturduğunda çantasını omzundan kurtarıp yanına attı.Üzerindeki kırmızı tişörtün yakasını düzeltip göle rastgele taşlar atmaya başladı.

Bugün çok bulutluydu. Sanki güneş doğaya küsmüş gibiydi. Jessica Karanlık sanatlara karşı savunma ödevini vermişti ve kocaman bir olağanüstü almıştı. Bu yüzden keyfi yerindeydi.
En sevdiği yere gölün kıyısındaki meşe ağacının altına gidiyordu. Burası genelde tenha olurdu. Ağacın biraz ötesinde oturmuş dalgın dalgın suya taş atan kırmızı tişörtlü bir çocuk gördü. Ağacın altına gidip gitmemek arasında bir tereddüt etti ama kendine engel olamamıştı.
Meşe ağacının altına oturdu elinden bırakamadığı karanlık sanatlarla ilgili kitabı yere koydu. Bağdaş kurdu ve oturdu. Gölü izlemeye başladı gerçekten çok huzur vericiydi. Dayanamayıp çocuğa :
'' Gerçekten çok güzel bir yer. İnsana huzur veriyor. Neyse ki çoğu kişi buranın büyüsünün farkında değil.'' dedi gülümseyerek.

Yanına gelen kıza bir an göz attı.Birini beklemiyordu ama önemsemedi.Suya rastgele taşlar atmaya devam etti.

'' Gerçekten çok güzel bir yer. İnsana huzur veriyor. Neyse ki çoğu kişi buranın büyüsünün farkında değil.''

Bu sözler kendi düşüncelerine tercüman olmuş gibiydi.Onaylarcasına başını sallayıp

"Evet,katılıyorum.İnsanı düşünmeye iten bir sessizliği var..." diye mırıldandı yeni bir taşı yerden alırken

Çocuk ona baktı ve :
"Evet,katılıyorum.İnsanı düşünmeye iten bir sessizliği var..."
diye mırıldandı. Yeni bir taşı yerden almıştı. Düşündüğü belliydi. Jessica :

'' Muhtemelen dersleri düşünmüyorsundur.'' dedi Jessica. '' Yani en azından ben düşünmüyorum.'' dedi gülümseyerek. '' Hangi binadasın ?''
Slytherin olması imkansız diye geçirmişti Jessica aklından. Böyle düşünmesinin nedenini bilmiyordu. Belki de çocuk yalnız kalmak istiyordu. Ne söyleyeceğine bakarak oradan kalkıp kalkmamaya karar verecekti.

'' Muhtemelen dersleri düşünmüyorsundur.''
Hayır anlamında başını salladı.Annesine olanları düşünüyordu her zamanki gibi...

Yani en azından ben düşünmüyorum.'' Hangi binadasın ?'' dedi kız gülerek

Elindeki taşı suya sallayıp gülümsedi.

"Rawenclaw." dedi sakince.

"Sen??"

Dersleri düşünmediğini belirtmek için başını iki yana salladı. Buraya gelen kimse dersleri düşünemezdi zaten. Bir süre sonra :
'' Ravenclaw , Sen ? '' dedi sakince. Jessica hemen cevap verdi : '' Gryffindor , bu arada adım Jessica ''
dedi. Artık gülmüyordu. Çocuk sanki kötü görünüyor gibiydi. Ciddi birşeyler olduğunu farketti ve :
'' Eğer yalnız kalmak istersen seni anlarım ...'' dedi. Artık ona değil göle bakıyordu. Her taraf çok sessizdi.

'' Gryffindor , bu arada adım Jessica '' diye cevapladı yanındaki kız.

Demek Jessicaydı kızın adı...

"Ben de Matt..." Yeniden kıza dönüp baktığında gülümsemesinin silinmiş olduğunu farketti.

'' Eğer yalnız kalmak istersen seni anlarım ..." dedi Jessica göle bakarken

"Hayır,kal..." dedi Matt emin bir ses tonuyla.
Gittiği zaman yeniden anılarıyla baş başa kalacaktı.
O adamın laneti söylediği anki boğuk sesini yeniden duymak istemiyordu...

Sessiz mi kalması gerektiğine karar veremedi. Kısa bir sessizliğin ardından

"Ne düşünüyorsun?" diye sordu göle attığı taşın batışını izlerken

Mil ortak salonda ödevlerini tamamladı ve sonra Çağlar Boyu Quddick'i Matt te unuttuğunu farketti .Sonra alırım dedi kendi kendine.Ödevini tammalamıştı dinlenmeye ihtiyacı olduğunu farketip tek başıana yatakhaneye çıktı muggle kıyafetini giydi.Kot pantolon ve bir gömlek üstüne de hırka sonra sıkıca topladığı uzun saçlarını saldı.Ve ortak salondan çıktı.Yavaş adımlarla hogwarts bahçesine vardı en sonunda .Nerey gideceğini bilemeden yürüdü önce biraz sonra ayakları onu gölün yakınına getirdi gölün kıyısnda bira uzanıp kestirse ne güzel olurdu zaten çok yorulmuştu ve kütüphanede olanlardan sonra fazla kimseyi görmek istemiyordu.Bunu düşündü ve adımlarını hızlandırdı.
Orada oturmuş suya taş atan birilerini gördü yanlarına yaklaştı bu kütüphanedeki çocuktu kitabını hatırladı ve yanlarına gitti.

"Merhaba" dedi yanında da gryffindor lu bir kız oturmuş konuşuyorlardı.

"Konuşmanızı böldüysem özür dilerim"dedi gülerek onları neşelndirmek istemişiti çünkü ikiside birbirlerine somurtup oturuyordu.

Çocuk Jessica'ya dönüp baktı ve :
"Ben de Matt..." dedi Sonra da Jessica'ya şöyle cevap verdi:

"Hayır,kal..." dedi Matt bunu çok emin söylemişti. Jessica'da şaşırmıştı. Aralarında bir süre sessizlik olmuştu. Jessica ailesini düşünüyordu. Onların karanlık tarafta olmayan büyücülere yaptıklarını ve onu da oraya çekmeye kararlı olduklarını düşünüyordu. Keşke farklı olsalardı diye geçiriyordu içinden. Böyle devam ettikçe içindeki nefret duygusu iyice güçleniyordu en fazla da ölümyiyen babasına karşı. Annesi onu zorlamayı hiç istememişti. Bunları düşünürken Matt :

"Ne düşünüyorsun?" dedi. Attığı taşa bakıyordu. Jessica söylemese daha iyi olacağını düşünmüştü. Ama yalan söylemeyide beceremiyordu. Karar verdi ve :
'' Ailemi ...'' onlara ailem demek bile garip geliyordu ona. '' Ama dalgın olan ben değilim sensin. Sen anlat. '' dedi Matt'e başını eğip bakıyordu şimdi.

Anlatıp anlatmamayı düşündü bir an.
Annesinin bir ölüm yiyen olduğunu seherbazlar tarafından 8 yaşında gözünün önünde katledildiğini anlatabilirdi.Annesinin Ölümyiyen değil de seherbaz olduğunu söyleyebilirdi.Zaten o da 8 yaşına kadar öyle olduğunu sanıyordu.

"Ben..."dedi kafasını kaldırınca Miley'linin geldiğini gördü uzaktan.
Bu mutlu etti onu,pozitif bir insan keyfini yerine getirebilirdi şu an...

Merhaba"Konuşmanızı böldüysem özür dilerim" dedi kız neşeli neşeli.

Matt Miley'ye gülümsedi.
"Yok zaten daha çok sessizlikle geçiyordu bu konuşma.."

Jessica'ya baktı anlamlı anlamlı.

Jessica ona bakıyordu dikkatlice. Sanki onun gözlerinde kaçamak bir bakış arıyordu.
''Ben...''dedi Matt sonra kafasını kaldırdı. Jessica'da aynı yöne baktı ve onlara doğru gelen Miley'i gördü. '' Merhaba Konuşmanızı böldüysem özür dilerim"dedi kız.
Matt sevinmişe benziyordu. Konuşmaları yarıda bölünmüştü. Anlatmak istemiyor herhalde diye düşündü Jessica. Miley'in gelmesine sevinmişti çünkü onu kurtarmıştı. Konuşması için zorlamanın bir anlamı olmadığını düşündü Jessica. Matt : "Yok zaten daha çok sessizlikle geçiyordu bu konuşma.." dedi ve Jessica'ya anlamlı anlamlı baktı. Jessica o sırada anlamıştı. İkisinin de birbirinden aslında pek bir farkı yoktu. Anlatmak istemediği şeyler vardı ikisininde besbelli... Miley'e gülümsedi.

Matt Mileye gülümseyerek :

"Yok zaten daha çok sessizlikle geçiyordu bu konuşma.." dedi yanındaki kıza anlamlı bir şekilde baktı mil bu bakıştan arlarında bir olay geçtiği anlamını çıkardı.Sonra yanındaki kız da ona gülümsedi.Kıza döndü ve

"Ben Miley Rachel April Black tanıştığıma sevindim" dedi

...Kısaca Mill diyorlar diye de ekledi.

"Ben Miley Rachel April Black tanıştığıma sevindim" dedi

''...Kısaca Mill diyorlar'' diye de ekledi. Jessica gülümseyerek :
'' Jessica, bende sevindim,otursana.'' dedi. Neşeli bir kız kızdı ve bunu etrafa da saçıyordu. Onunla vakit geçirmek belki iyi gelebilirdi. En azından düşüncelerini unuttururdu. Göle bakmayı bıraktı. Yemyeşil çimenlere bakıyordu...

Miley'i görünce çantasındaki kitap geldi aklına

"Kitabın kalmıştı bende..."dedi çantasını kurcalayıp.
Çağlar Boyu Quidditch kitabını çıkarıp Miley'e uzattı.

"İşte!Kütüphaneden fırlayınca unutmuşsundur diye düşündüm..." dedi

'' Jessica, bende sevindim,otursana.''

"Peki oturabilirim ama az vaktim var eski yazılar dersi almıştım 1 saat falan başlıcak ."dedi ve Jess ile Mattın yanında bir yere oturdu gülerek.Sonra matt çantasından bir kitap çıkarıp ona uzattı.

"Kitabın kalmıştı bende..." İşte!Kütüphaneden fırlayınca unutmuşsundur diye düşündüm..."

"Ha o mu unutmuşum evet sağol o faciayı hiç hatırlatma ,dedi sırıtarak.sonra kitabı çantasına attı ve göle bakmaya başladı.[/i]

"Ha o mu unutmuşum evet sağol o faciayı hiç hatırlatma"

Matt güldü kütüphanedekileri hatırlayınca.Komik geliyordu artık olanlar

"Mürekkep sorun değildi ama çevredekiler..Bir grup aç insan gibi bakıyorlardı bize!"

Keyfi yerine gelmişti olanları Jess'e anlatma ihtiyacı duydu

"Mürekkep döküldü kütüphanede üstüme,çıkan gürültü nedeniyle çevredekiler çok garipsediler!"

Yalandan ciddileşti:

"Ters ters bakanların yarısından fazlası Rawenclawlı,bazıları tanıdıktı bile.."

Gülüp yeni bir taş fırlattı göle.Taşın suyla temasıyla clop diye bir ses çıktı.

"Mürekkep döküldü kütüphanede üstüme,çıkan gürültü nedeniyle çevredekiler çok garipsediler!" dedi Matt. Sonra ciddileşti ve ekledi :
''Ters ters bakanların yarısından fazlası Rawenclawlı,bazıları tanıdıktı bile.."
Jessica hem şaşırmış hem de komik bulmuştu. Oturmaktan sıkıldı ve ayakkabılarını çıkardı. Rahat olmak istiyordu. Cüppesini düzeltti ve çimenlere boydan boya uzandı. Mil'in ve Matt'in anlayamayan bakışlarına karşılık olarak :
'' Ne? Rahat olmak istiyorum. Sizin gibi kasılamam.'' dedi ve bir an durup kahkahalara boğuldu. Sonra da sapsarı saçlarını açık bıraktı. Gökyüzüne bakıyordu. Aynı anda da Mil ve Matt 'i dinliyordu.

Bunu duyunca yüzünü eline gömdü mil sonra bozuntuya vermeden gülmeye başladı.Somra Jess ayakkabılarını çıkardı uznadı çime dik dik baktı ona mill sonra onlara dönüp:

'' Ne? Rahat olmak istiyorum. Sizin gibi kasılamam.'' dedi Mil de hemen

"Kasıldığımı kim demiş ben rahat biriyimdir" dedi üsütndeki hırkasını çıkardı ayyakbısınıda çıkardı köşeye koydu sonra saçını savurarak Jessin yanına uzandı .bir süre gökyüzünü ve ağaçları izlemeye koyuldu .Ağaçlara baka baka uykusu gelmişti.Esnedi ağzını kapayarak.Sonra onların ona tip tip bakmasına karşılık olarak gülmeye başladı.

'' Ne? Rahat olmak istiyorum. Sizin gibi kasılamam.''

Durum komiğine gitmişti,Miley de gülüyordu.Matt gülümsemekle yetindi,kahkaha atmayı beceremezdi zaten.

"Kasıldığımı kim demiş ben rahat biriyimdir.

Evet Miley rahat ve sevecen biri olduğunu kanıtlamıştı zaten.

İKi kız yayıla yayıla çimlere yatmışlardı.Miley ağzını kocaman açıp esnedi.Miley bu haliyle günlük uykusuna hazırlanan bir kediye benzediğini düşündü.Jess için aynı şeyi söyleyemezdi onun daha kuvvetli bir karakteri vardı.
Uykusu gelen bir panter olabilirdi mesela...

Çantasında olduğunu hatırladığı şeyi bulmak için karıştıdı çantasını.

Ipodunu bulduğunda memnuniyetle gülümsedi.

Ipodun 4 çift kulaklığı vardı ve istenilen müziği çalıyordu.
"İsteyen?"dedi Ipodunu uzatıp.
Sonra kendisi de yayıldı çimenlere.

Jessica'nın yanına Miley 'de serilmişti. Esniyordu. Jessica gülümsüyordu.
Sonra Matt çantasından birşey çıkardı. Bunu Mugglelar kullanmıyor muydu diye düşünmüştü. Haberlerde gördüğü kadarıyla bunlara büyü yapılarak büyücülerde kullanabiliyordu. Dikkatlice elindekine bakıyordu Matt'in.

'' İsteyen?'' dedi. Onu merakla izliyordu. Sonra o da Jessica'nın yanına çimenlere uzandı. Jessica dayanamayıp :

'' Onu mugglelar kullanıyordu deil mi ?'' diye sordu merakla.

Matt çantasını karıştırdı ; onlara gülerek bakarak birşey çıkardı çantanın içinden bu şey pek de büyük olmayan bir le kadar bir şeydi uzun kabloları vardı ucundada Mil'in ne olduğunu anlamdığı birşeyden 4 tane vardı sonra onlara

"İsteyen?"
sonra o da uzandı çimenlere jess sonra merakla sordu

'' Onu mugglelar kullanıyordu deil mi ?'' diye sordu.
"Bu şey ne işe yarıyor" dedi Mill haytında böle birşey görmemişit çünkü ailesi onu muggle okuluna yollamıştı özel hoca tutmuşlarıdı.Özel hocası ona böyel birşeyden hiç bahsetmemişiti.

'' Onu mugglelar kullanıyordu deil mi ?''

"Bu şey ne işe yarıyor

Matt böyle bir tepki beklemiyordu. "Mugglelarla iç içe yaşamanın zararları..." diye mırıldanıp aleti açıklamaya koyuldu

"Bu gördüğünüze mugglelar Ipod diyor,büyücülerin ne dediğini bilmiyorum.Muggleların kullandıklarından farklı olarak bunun 4 çift kulaklığı var ve istediğin şarkıyı,melodiyi ya da ritmi dinleyebiliyorsun.Bekleyin.."

Kulaklıklardan birini Miley'nin kulağına diğerini Jess'in kulağına taktı.Bir başka kulaklığı da kendisininkine takıp

"Aklınıza bir şarkı ismi getirin" dedi yattığı yerden.

Matt dinlemek için L.O.V.E şarkısını seçti.İçinden şarkının adını geçirdiği anda çalmaya başladı kendi kulaklığından müzik...

Jessica'da Miley'de, Matt'in elindeki şeyin ne olduğunu bilmiyordu. İkisi de sormuştu. Matt ilk önce birşeyler mırıldandı, sonra açıkladı :

"Bu gördüğünüze mugglelar Ipod diyor,büyücülerin ne dediğini bilmiyorum.Muggleların kullandıklarından farklı olarak bunun 4 çift kulaklığı var ve istediğin şarkıyı,melodiyi ya da ritmi dinleyebiliyorsun.Bekleyin.."
dedi ve Jess'in kulağına birini taktı. Diğerini de kendine taktı.
"Aklınıza bir şarkı ismi getirin" dedi Matt. Jessica'da getirmişti ve birden o şarkı çalmaya başladı. Gülümsüyordu. Çok güzel bir aletti. Matt'e :
'' Bunları nerden biliyorsun ailen mi muggle ?'' diye sordu.

["Bu gördüğünüze mugglelar Ipod diyor,büyücülerin ne dediğini bilmiyorum.Muggleların kullandıklarından farklı olarak bunun 4 çift kulaklığı var ve istediğin şarkıyı,melodiyi ya da ritmi dinleyebiliyorsun.Bekleyin.." dedi ve kulaklık denen şeyi jessin ve milin kulaklarına taktı.

"Aklınıza bir şarkı ismi getirin" dedi .sonra biri getirmiş olcakki brşarkı çaldı.Sonra jess matte

'' Bunları nerden biliyorsun ailen mi muggle ?'' dedi merakla .Çaşlna şarkı çok güzeldi.Mil de
"Bunlardan bir tane nerden alabilirim" dedi gülerek Matt'e

Bunları nerden biliyorsun ailen mi muggle ?''

Kulaklıklardan teki kulağında huzurlu huzurlu müziğini dinlerken cevapladı soruyu

"Başına buyruk Slyterinli bir arkadaşım var,onunla hep muggle gibi davranıp mugglelarla gezerdik ama bu bir muggle ürünü değil..."

Bunlardan bir tane nerden alabilirim dedi Miley gülerek.

"Herhangi bir şaka dükkanına git,sanırım oralarda olmalı..."

Gülümseyip devam etti

"Ya da direk bana gel ödünç vereyim..."

Ellerini ensesinde birleştirip üzerinde süzülen bulutları incelemeye başladı.