Gizemli Bir Buluşma

Bulutlu bir gündü. Okul, Hogsmeade'e bir gezi düzenlemişti. Jess katılmayı çok istemişti. Ablasını çok özlemişti ve bir ölümyiyen olduğu için belki buraya gelebileceğini düşünmüştü. Yaptığı şeyden utanıyordu ama onu seviyordu.

Hogsmeade'nin sessiz sokaklarından birinde yavaş yavaş yürüyordu. Cüppesinin kapşonunu başına geçirmişti. Bir öğrencinin Domuz Kafasına giden bir yolda yürümesi hoş karşılanmayabilrdi. Özellikle de böyle bir dönemdeyken.
Etrafa bakmıyordu sadece başını yere eğmiş zemine bakıyordu. Bir domuzun kesik başının olduğu tabelayı gördü. Tahta kapının önüne geldi ve bir an duraksadı. Gerçekten çoğu ölümyiyenin olduğu bir yere girmek istiyor muydu? Belki ablası da oraya gelebilirdi. Evden ayrıldığından beri bazı beklemediği duygular içini yiyip bitirmişti.

Kapıyı itti ve rahatsız edici bir gıcırtı çıkardı. Kapşonunu indirmedi ve arkalardaki masalardan birine doğru yürüdü.
Barmenin önünde siyah pelerinli biri oturuyordu. Bir an için onu izledikleri hissine kapıldı. Sandalyeyi çekip oturdu.

Siyah bir pelerine bürünüp kendini domuz kafasında bulmuştu.Bu tür yerlerde bulunmayı sevmezdi,içerideki dumandan göz gözü görmüyordu ve tekin olmadığı belli tipler çevredekileri süzüyordu..

Evet,domuz kafası bu gün gergin bir günündeydi.

Aslında buraya James hakkında bilgi almak için gelmişti.Matt'in onu merak ettiği belliydi ve çocuk böyle bir yere gelemeyecek kadar çekingendi.
Çocuğun amcası gizemli biriydi ve muhtemelen bu ölümyiyenlerle dolu ortama uğramadan edememişti.

Barmenle geçen ufak ve rahatsız edici konuşmadan sonra yanına biri oturdu.Göz ucuyla baktığında tanıdık geldi.Bu Mattin yanında gördüğü Gryffindorlu kız olmalıydı.
Jessica

"Jessica?" dedi emin olmak için kıza bakıp

Jessica sandalyesinde tedirgin tedirgin oturuyor ve saçlarıyla oynuyordu. Böyle bir yere daha önce hiç gelmemişti. İster istemez rahatsız oluyordu. Ablasının gelip gelmeyeceğini düşünürken bir ses düşüncelerini böldü :

'' Jessica ?''
dedi bir kız sesi. Jess aniden gelen bu sesle ürkmüştü. Dönüp yan tarafına baktı. Slytherinden Lisa ydı bu. Matt'in gerçekten çok sevdiği bir arkadaşıydı. Ama kendisini sevdiğini hiç düşünmüyordu. Jess buraya geldiğinin duyulmasını istemiyordu. Kızın onu neden umursadığını da anlamamıştı. Cevap verdi :

'' Benim...Sen Lisa sın öyle değil mi? Burada ne işin var ?''

dedi kıza. Bir an onu denetlemişti. Bina başkanı olduğu için artık alışkanlık olmuştu. Eğer Jess de şimdi burada olmasaydı ona istediği gibi kızabilirdi. Şimdi susması en iyisiydi. Onun da burada olmaması gerekiyordu çünkü. Kızın vereceği cevabı merakla bekledi.

'' Benim...Sen Lisa sın öyle değil mi? Burada ne işin var ?''

"Önemi var mı buradayım işte..." dedi kıza alaycı olduğu kadar da soğuk bir ifadeyle.Azarlanmak ya da nasihat işitmek bu yerde istediği son şeydi.

"Hemm..." dedi gülümsemesi genişlerken

"Gryffindorun örnek başkanının burada olduğunu ben soruyor muyum?"

Barmen önüne küçük bardakta bir sıvı getirince Liz telaşla Jesse baktı

"Bunu görmedin tamam mı?" dedi önündekini içip.Sonra aklına gelen şeyle Jesse yaklaşıp fısıldadı

"Buraya gelecek bir..arkadaşın yok değil mi?Hani okuldan falan?"

Sorarcasına kıza baktı.

Lisa alaycı ve soğuk bir ifadeyle konuşmaya başladı :

"Önemi var mı buradayım işte..."
dedi. Aslında Jess çok merak etmişti neden burada olduğunu ama şu anda soracak durumda değildi. Bunu Lisa da farketmiş olmalıydı zeki bir kız olduğunu biliyordu. Lisa'nın yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı. Ve konuşmaya başladı :

"Hemm... Gryffindorun örnek başkanının burada olduğunu ben soruyor muyum?"
dedi. Gerçekten çok zekiydi ve bu noktayı iyi yakalamıştı. Kıza sinir olmuştu. Aslında kendisine daha çok kızıyordu. Gryffindorun örnek başkanıymış!!!
Lisa önüne gelen içkiyi içti ve fısıltıyla ona eğildi konuşmaya başladı :

"Bunu görmedin tamam mı?"
dedi. Jess onun ne içtiğini ve neden bu kadar tedirgin olduğunu öğrenmek için yanıp tutuşuyordu.

"Buraya gelecek bir..arkadaşın yok değil mi?Hani okuldan falan?"
Jess'e iyice yaklaşmıştı. Bu kız ne işler çeviriyordu böyle? Ne söyleyeceğine karar veremedi. Bir an duraksadı ve konuşmaya başladı :

'' Sen ne işler çeviriyorsun? Bana ne olduğunu söyle soruna cevap veriym. Senin de çok iyi anladığın gibi seni ispiyonlayacak durumda değilim.'' dedi. Kızın cevabını merakla bekledi.

Jessin merakı yüzünden okunuyordu ama Liz umursamadı.Sorusunun cevabını bekliyordu hala

'' Sen ne işler çeviriyorsun? Bana ne olduğunu söyle soruna cevap veriym. Senin de çok iyi anladığın gibi seni ispiyonlayacak durumda değilim.''

Yeniden alaycılıkla gülümsedi ciddiyetinden arınıp

"Haklısın,ne zararın olabilir ki?Nasıl olsa sonuçları senin için daha ağır olur..." dedi sesinde tehditkar bir ton ekleyip.Kızın anlayacağını biliyordu sözcüklerinin arkasındaki manayı.

Çevreyi süzüp yutkundu kıza fısıldadı

"İsimleri söylemiyorum ama konuyu özetliyeyim.Buraya "biri" hakkında bilgi almaya geldim,çok yakınımla ilgili "biri". Burasıyla ilgili bazı bağlantıları var ve ben bunları öğrenmek için ortama ayak uydurmalıyım."

Siyah pelerinin kapşonunu başına çekti.Sonra az önce bitirdiği bardağa bakıp yeniden Jesse döndü

"Ve az önce içtiğim şey viskiydi.Biraz sonra da parasını ödemeden çıkacağım.Sen de ister misin?Bendensin..."

Gülümseyip barmene elini kaldırıp "2" işareti yaptı.Adam onaylarca kafa salladığında yeniden Jesse döndü

"Tamam,sıra sende.Anlat bakalım!"

Jess, Lisa'nın cevabını merakla bekliyordu. Lisa'nın ciddiyeti kayboldu ve alaycı bir gülümseme geldi yerine. Konuşmaya başladı :

"Haklısın,ne zararın olabilir ki?Nasıl olsa sonuçları senin için daha ağır olur..."
demişti. Sesinde ima hisssetmişti. Jess bunu anında anlamıştı. Kendisi bina başkanı olduğu için burada olduğu duyulursa sonuçları daha ağır olurdu.Sinirinden patlayacak gibiydi. Ama şu anda kavgaya hiç ihtiyacı yoktu. Lisa fısıldayarak konuşmaya başladı :

"İsimleri söylemiyorum ama konuyu özetliyeyim.Buraya "biri" hakkında bilgi almaya geldim,çok yakınımla ilgili "biri". Burasıyla ilgili bazı bağlantıları var ve ben bunları öğrenmek için ortama ayak uydurmalıyım."

dedi. Bu bahsettiği 'biri' yi çok merak etmişti. Ama en azından sadece bilgi alacaktı o yüzden devamını sormaya niyeti yoktu. Cevap vereceğini sanmıyordu zaten. Kapşonunu başına çekti ve az önce içtiği bardağa bakarak, tekrar Jess'e döndü :

"Ve az önce içtiğim şey viskiydi.Biraz sonra da parasını ödemeden çıkacağım.Sen de ister misin?Bendensin..."

dedi gülümseyerek. Jess şaşırmıştı. Biraz önce tamamen düşmanca davranıyordu şimdi de gülümsüyordu. Gerçekten garip bir kızdı. Barmene dönüp iki işareti yaptı ve barmen kafasıyla onayladıktan sonra Jess' e döndü.

"Tamam,sıra sende.Anlat bakalım!"
dedi. Jess'in anlatacağı fazla birşey yoktu. Yine de Lisa'nın doğru söylediğini düşündüğü için konuşmaya başladı :

'' Ben birini bekliyorum. Merak etme okuldan biri değil. Tanıdığını bile sanmıyorum. Ailemden biri... Ve ben buraya gelebileceğini düşündüm.''

dedi. Lisa'ya dürüstçe anlatmıştı. Sonra barmene döndü ve onun gözlerine bakmadan sordu. Kapşonunu sıkı sıkı tutuyordu :

'' Şey... Acaba yakın zamanda sapsarı saçlı, dikkat uyandıracak kadar beyaz tenli biri buraya gelmiş olabilir mi?'' dedi. Barmen rahatsız edici bir şekilde JEss'e bakıyordu. Artık kapşonunu indirmesi gerektiğini anladı ve :

'' Bana çok benziyor...'' dedi. Yavaş yavaş kapşonunu indirdi. Sapsarı saçları ve zümrüt gibi yeşil gözleri ortaya çıkmıştı. Barmenin gözlerine dikkat ve merakla baktı.

Önüne bakıp bardağıyla oynarken Jess'in açıklamasını dinlemeye başladı:

'' Ben birini bekliyorum. Merak etme okuldan biri değil. Tanıdığını bile sanmıyorum. Ailemden biri... Ve ben buraya gelebileceğini düşündüm.''

Bu iyiye işaretti,Lisa Jesse görünmekle bile hata yapmıştı,hele Matt ve diğerleri buraya geldiğini öğrenirse durum daha beter hale gelirdi. Barmen elinde iki bardakla sallana sallana geldi.Bardakları bırakırken gözünü Jess'den ayırmıyordu.Jess kapşonuna asılıp tedirgin bir sesle konuşmaya başladı Jessica

'' Şey... Acaba yakın zamanda sapsarı saçlı, dikkat uyandıracak kadar beyaz tenli biri buraya gelmiş olabilir mi?''

Liz bakışlarını Jessden barmene kaydırdı.Adam şüpheli ve huzursuz bakışlarını Jessin üstünde gezdiriyordu.Bu çok normaldi,adam kim bilir kaç tane sarışın beyaz tenli kadın görmüştü burada... Jessica kapşonunu indirip gözlerini adama dikti
'' Bana çok benziyor...''
Lisa önündeki içkiyi içip adamın cevabını öğrenmek için en az Jess kadar meraklı bir halde barmene baktı.

Jess barmene dikkatle bakarken Lisa'nın bakışlarıda ona çevrilmişti. Barmen bir kaç saniye sonra kalın sesiyle konuşmaya başladı :

'' Buraya gelenlerle ilgili bir şey hatırlamıyorum.''
dedi. Sonra da diğer masalarda oturan gizemli ve tehlikeli görünen kişilere baktı. Yüzleri gözükmüyordu.
'' Sence hepsiyle ilgili bilgi versem nolurdu?''
dedi Jess'e anlamlı anlamlı bakarak. Jess demek istediğini anlamıştı. Adam arkasını dönmek üzereyken kendini durduramadı ve fısıltıyla :

'' Ama o .. o benim ablam. Onu görmek için buradayım.''

dedi ve barmene yalvarırcasına baktı. Lisa'nın yanında bunu söylediğine inanamıyordu zaten. Barmen olduğu yerde durdu ve dönüp JEss'e baktı. Sanki yeni farkettiği birşey görmüş gibiydi.

'' Bir Malfoy musun?''
dedi. Çok ciddi ve şüpheci görünüyordu. Jess hemen başını salladı. Adama dikkatlice bakıyordu. Birşey söylemesini umuyordu.

'' Bu aralar görmüş olabilirim...''
dedi. Sonra da Jess'in gözlerinin içine birkaç saniye baktı. JEss bunun ne demek olduğunu anlamıştı. Evet,buraya gelmişti. Jess birden içinde bir kıpırtı hissetti. Ama bugün gelmeyebilirdi. Yine de şimdi içinde bir ümit vardı.

Lisa'nın orada olduğunu hatırladı ve ona tedirgince bakarak :
'' Aramızda kalırsa sevinirim.'' dedi. Ve kızın gözlerinin içine bakıp ne diyeceğini merakla bekledi. Jess bunları anlattıktan sonra kocaman bir soru yağmuruna tutulmayı olası görüyordu.

'' Buraya gelenlerle ilgili bir şey hatırlamıyorum. Sence hepsiyle ilgili bilgi versem nolurdu?''

"Onu biraz daha zorlamalısın Jessica..." diye geçirdi içinden. Bir miktar galleon ya da gizli bir bilginin paylaşımıyla dili çözülürdü.

'' Ama o .. o benim ablam. Onu görmek için buradayım.''

Lizin dikkati Jessin söylediği şeye kaydı.Ablasını böyle bir yerde aramak...
Kafasındaki soru işaretleriyle boğuşurken barmenin sorusuyla düşünceleri daha da allak bullak oldu

'' Bir Malfoy musun?'' dedi adam ciddiyetle.Jess onaylamak için başını salladığında barmenin gardı devrildi

'' Bu aralar görmüş olabilirim...'' dedikten sonra kıza imalı bir bakış attı. Lisa bunun anlamını gayet iyi biliyordu.Barmen yanlarından ayrılırken arkasından baktı. Adam herşeyi biliyor ve görüyordu.Tam bir dedikodu makinesi gibi!Ama sıkı bir pazarlık olmadıkça çenesini açmıyordu

'' Aramızda kalırsa sevinirim.'' dediğini duyduğunda yeniden Jessicaya baktı.Kızın tedirginliği yüz ifadesinden okunuyordu.

"Sen hiçbirşey görmedin ben hiçbirşey görmedim.Zaten burada bile değildik,karşılaşmadık bile.Gayet makul bir anlaşma gibi duruyor ne dersin?"

Yine de merak ediyordu.Özündeki meraka karşı koyamıyordu,tüm bu olanlarla Jessica'nın bağlantısını öğrenmek...Umursamıyor gibi davranmayı denese de kısa bir sessizliğin ardından dayanamadı

"Şu olanları açıklar mısın?Yani isimleriyle...Sadece meraktan soruyorum."

Şimdi söyleyeceğinin pek inandırıcı olmadığının farkındaydı ama olabildiğince içten

"Bana güvenebilirsin..."dedi ve ekledi

"Eğer söylersen,ben de buraya gelme amacımı...söyleyebilirim."

Cevap beklercesine Jessin zümrüt yeşili gözlerinin içine baktı.

Barmen giderken yine arkasını dönüp Jessica'ya baktı. Onu anlamıyordu ne kadar çıkarcı bir adamdı. Şimdi meraklı bakmıyordu sadece somurtuyordu. Son derece gerilmişti ve Lisa'nın da ne olduğunu merak ettiğinden emindi. Lisa cevap verdi :

"Sen hiçbirşey görmedin ben hiçbirşey görmedim.Zaten burada bile değildik,karşılaşmadık bile.Gayet makul bir anlaşma gibi duruyor ne dersin?"

dedi. Gerçekten iyi bir anlaşmaydı. Aslında Jess biraz şaşırmıştı kendisi merakına yenik düşüp neler olduğunu sorardı. Aksine Lisa onu umursamıyor gibiydi. Birden :

"Şu olanları açıklar mısın?Yani isimleriyle...Sadece meraktan soruyorum."

dedi. Jess onun neden sorduğunu anlamıştı. Nasıl açıklayacağını bilemedi. Daha cevap veremeden Lisa :

"Bana güvenebilirsin..." dedi ve ekledi "Eğer söylersen,ben de buraya gelme amacımı...söyleyebilirim."

Güzel bir teklifti. Ama Lisa'nın onu sevmediğinden emindi. Büyük ihtimalle de sadece merak ettiği şeyleri öğrenmek için ona güvenebileceğini söylemişti. Şimdi Jess'in gözlerinin içine bakıyordu. Jess de aynı şekilde ona baktı ve :

'' Sana güvenebileceğimi söyledin ama zaten sen bana güvenmiyorsun. Merak ettiğini biliyorum... Bu yaz okula başlayınca ailemle ilişkilerimi kopardım. En yakın zamanda da evden ayrılacağım... Buraya da artık anladığın gibi ablamı görmek amacıyla geldim. O okuldan yeni mezun oldu ve bir ...Ölümyiyen. Ailemden bir tek onu seviyorum daha doğrusu herşeyden çok onu seviyorum...''

dedi. Bunları kimseye anlatmamıştı. Hele hele Lisa'ya anlatmak aklının ucundan bile geçmemişti. Bazen insanlar beklemedikleri şeyler yaşıyorlardı. Zümrüt yeşili gözleri dolmuştu. Ama Lisa'nın yanında ağlamamaya kararlıydı. Zaten onun gözünde kendini yeterince küçük düşürmüştü ve eline koz vermişti. Gözlerini masaya çevirdi.

Jess kendisine bakıp konuşmaya başladı:

'' Sana güvenebileceğimi söyledin ama zaten sen bana güvenmiyorsun. Merak ettiğini biliyorum...

Bu yaz okula başlayınca ailemle ilişkilerimi kopardım. En yakın zamanda da evden ayrılacağım... Buraya da artık anladığın gibi ablamı görmek amacıyla geldim. O okuldan yeni mezun oldu ve bir ...Ölümyiyen.

Jessica ölümyiyenlikten tiksintiyle bahseder gibiydi,kendisini gerçekten tanımadığına şükretti.

Ailemden bir tek onu seviyorum daha doğrusu herşeyden çok onu seviyorum...''

Bir an durakladı ve bakışlarını masaya çevirdi.Lisa Jessicanın ağlamamasını umdu,ağlayanlarla asla baş edemezdi.

Jess devam etmeyecek gibiydi bu yüzden kendi gelme nedenini anlatmaya karar verdi

"Ben buraya Matt için geldim.Aslında amcası için.O da bir....ablandan işte.."

Ortalık yerde "ölümyiyen" diyerek ilgileri üstüne çekmek istemedi

"Böyle yerlerde takıldığını duydum,belki bilgi alıp Mattin merakını giderebilirim.Ama bundan onun haberi olmamalı,yoksa onaylamaz."

Kızın içkisini de alıp içti. Garip bir baş dönmesi hissetse de kendini sabitledi.

Lisa konuşmaya başladı :

"Ben buraya Matt için geldim.Aslında amcası için.O da bir....ablandan işte.."

dedi. Demek Matt'in amcası ölümyiyendi. Bunu bilmiyordu işte. Belki ablası onu tanıyor olabilirdi. Lisa, Matt'i çok seviyordu herhalde. Böyle bir yere gelmek... Lisa devam etti :

"Böyle yerlerde takıldığını duydum,belki bilgi alıp Mattin merakını giderebilirim.Ama bundan onun haberi olmamalı,yoksa onaylamaz."

dedi. Matt ne için meraklanıyordu acaba? Lisa'ya soran gözlerle baktı. Kendi açıkça anlatmıştı ondanda bunu bekliyordu. Demek Lisa arkadaşlarına değer veriyordu. Tabii kendisi için bunu yapması olanaksızdı. Onu sevmediğini biliyordu kalkıp gitmek isterdi ama şu anda bunu yapamıyordu nedense. Devamını bekleyerek Lisa'ya baktı.

Jessica meraklı meraklı kendisine baktığında silkinip devam etti

"Şey aslında Matt amcasının ölümyiyen olduğunu bilmiyor,bilmemeli de...Aslında kendi ailesiyle ilgili hiçbirşeyi bilmiyor da denebilir.Onun aksine ben dinlerim...Dinleyerek öğrenirim."

İçtiklerinin etkisiyle dili çözülüvermiş gibiydi.Jessicanın kulağına eğilip fısıldadı

"Onun annesi de ölümyiyendi,seherbazlar tarafından öldürüldü.Anlatmamıştır muhtemelen,kimseye anlatmaz.

Birden fazla konuştuğun düşünüp durdu.Yeniden oturduğu yerde doğruldu ve Jessicaya soğuk soğuk baktı

"Bu kadar bilgi yeter.Anlaştığımız gibi,kimse bilmemeli..."

Ardından burada durmanın gereksiz olduğunu düşünüp kouşmakta olan barene göz attı.Kendilerini unutmuş gibiydi

"Ben gidiyorum eğer işin bittiyse sen de gelmelisin.Yoksa benim bütün hesabımı sana yıkar...ve söylemeliyim uzun süredir buradayım."

Oturduğu sandalyesinden ayaklanıp geliyor musun gibisinden Jessicaya baktı.

Lisa silkinip konuşmaya devam etti :

"Şey aslında Matt amcasının ölümyiyen olduğunu bilmiyor,bilmemeli de...Aslında kendi ailesiyle ilgili hiçbirşeyi bilmiyor da denebilir.Onun aksine ben dinlerim...Dinleyerek öğrenirim."

dedi. Jess şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırdı ve konuşamadı. Nasıl bilmezdi? Lisa biliyordu ama Matt'in kendisi bilmiyordu. Gerçekten garip bir durumdu. Bilmemesi gerekiyordu demek.

"Onun annesi de ölümyiyendi,seherbazlar tarafından öldürüldü.Anlatmamıştır muhtemelen,kimseye anlatmaz.

dedi. Jess annesinin gözünün önünde öldürüldüğünü biliyordu. Ama hiç ölümyiyen olduğunu düşünmemişti. HErhalde Lisa'ya ona anlattığını söylese şaşırıp kalırdı.

"Bu kadar bilgi yeter.Anlaştığımız gibi,kimse bilmemeli..."

Evet, kimse bilmeyecekti. Tabii Jess'in anlattıklarını da. Sonra dönüp barmene baktı ve konuşmaya başladı :

"Ben gidiyorum eğer işin bittiyse sen de gelmelisin.Yoksa benim bütün hesabımı sana yıkar...ve söylemeliyim uzun süredir buradayım."

dedi. Jess az önce öğrendikleri şeylerin şaşkınlığıyla sandalyeye çakılıp kalmıştı. Lisa ayağa kalmış ve ona gelmeyecek misin der gibi bakıyordu. Jess kendine geldi ve ayağa kalktı. Burada kalmaya hiç de hevesli değildi. Bardan dışarıya çıkmak üzereyken Jess :

'' Annesinin gözünün önünde öldürüldüğünü biliyordum. Sanırım burada yollarımız ayrılıyor. Tabii okulda da görüşmeyeceğimize göre...''

dedi. Bunu söylerken Lisa'nın cevap vermessini beklemiyordu. Sadece söylemek istemişti.

'' Annesinin gözünün önünde öldürüldüğünü biliyordum....

Şaşırdıysa da belli etmedi.

"Sana anlattığına göre yakın görmüş olmalı..."dedi omuz silkip.Güçlükle ayakta duruyordu.

Sanırım burada yollarımız ayrılıyor. Tabii okulda da görüşmeyeceğimize göre...''

"Evet,muhtemelen sadece görmekle yetiniriz..." Bir an durakladı ve ekledi

"Görüşmemek üzere Jess" dedi ve siyah pelerininin kapşonunu burnuna kadar çekip dar sokakta ilerliyerek gözden kayboldu.

» Mektup ve Gizemli Biri