Gina'nın rahat odası

Gina o gün bütün bir yılını geçirceği odasını düzenlemek için çırpınıyordu. Aklında hiç bir şey yoktu. Odasını düşünmekten aklını toparlıyamıyordu. Çok garip bir rüya görsede artık bu rüyaya kafa yormuyordu. Odaya yapabileceklerini düşünüyordu. İlk olarak odaya güzel bir büyü yaparak genişletti. Artık oda dışardan görülğüdüğü gibi ufak değil. Aksine büyük bir salonun ve odaların sığabileceği genişlikteydi. Gülümsiyerek odasının o güzel ve geniş haline bakıp aklına yetimhanedeki o ufak odayı üç kız nasıl paylaştıklarını hatırladı. Ama bu gün o eski kötü günleri düşünmemeliydi. Artık yeni bir işi ve güzel bir hayatı vardı. Aklında bu hayatında yaşyacağı güzellikler geliyordu şimdi. Ama daha önce bu hayatında yaşayacağı yeri kurması gerekiyordu. Bu yüzdne hemen eşyaları taşımaya başladı. Bir kaç puf taşıdı. Çok yorulsada kutularıda taşıması gerektiğini biliyordu. Kutuları nasıl taşayacağı ayrı bir sorundu. Çünkü kutuların içinde ağır kitaplar vardı.

Bir kaç kere kutuları itekliyerek ve ya çekerek taşımaya çalıştı. Ama çok küçük ve güçsüz olduğundan hiç beceremedi. Bıra odaya taşımayı yerinden bile kıpırdatamıyordu. Sinirle bir kaç kez daha denedi. Ama gene başaramadı. Sinirle yere ayaklarını vurdu ve sonunda kutunun başında badaş kurarak yere, koridorun ortasına oturdu. Etrafdan geçenlerin yardım etmesini beklemeye başladı. Ama ne gelen vardı ne de yardım edebilicek biri. Gina artık umutsuz bir biçimde yerde somurtuyordu. Ama neyseki imdadına biri yetişmişti. Karşıdan tanıdık bir yüz belirdi. Bu Lord'du. Lor dolmak için çok küçüktü ama genede Lord'du. Gina gülümsiyerek oturduğu yerden kalkıp;

"Selam, şu kutuları odama taşımama yardım eder misin? Bir türlü taşıyamadımda." dedi ve çocukdan bir cevap bekledi.

Daniel koridorda odasına ilerlerken birinin yerde oturduğunu gördü. Gülmemeye çalışarak ona dikti bakışlarını. İşte tanıdık bir yüzdü yine, Gina. Çok geçmeden Gina

"Selam, şu kutuları odama taşımama yardım eder misin? Bir türlü taşıyamadımda."

dedi. Daniel hemen onun yanına diz çöküp

"Elbette yardım ederim ama önce seni yerden kaldırmamız gerkecek."

dedi ve kıza el uzatarak onu yerden kaldırdı. Sonra eşyalara bir göz tarak

"Ouu bayağı fazlaymış. Olsun, taşırız endişe etme."

diye ekledi. Hemen ardından eşyalardan en ağır gözükenini alarak içeri taşıdı. Aradan biraz zaman geçince eşyalar içeri taşınmış ve oda düzenlenmişti hemen hemen. Daniel bunun ardından gülümsedi ve

"Eee? Başka iş var mı Şeker Kız Candy? Yoksa ben seni daha fazla rahatsız etmeden odama gideyim."

dedi. Gina'ya cevap beklercesine baktı.

Dany ile Gina eşyaları odaya taşımaya başlamadan önce Dany Gina'ı yerden kaldırdı. Gina gülümsiyerek kalktı ve saçlarını düzeltip tepeden topladı. Hafif kızıla çalan saçları yere eğiliğ kutulardan hafif olanlarını almaya çalışırken gözünün önüne geliyordu. Bu yüzden toplamak en mantıklııydı. Bir süre Dany'de Gina'da hiç ses çıkarmadan eşyaları taşıdılar. Etrafı biraz topladıkta sonra Dany iş kalmadığını düşünerek odasına gitmek istedi. Gina hafifce gülümsedi. Aslında onu odasına yolluyabilirdi. Ama bu yeni odasında ki ilk misafire bir şey ikram etmeden göndermek gibi olurdu. Bu çok kötü bir başlangıç olucağı için Gina hemen;

"Birer Kaymak Birası içmeden gidemezsin." dedi ve Dany ağını açamadan onu puflardan birine oturttu. İçeri giderek mutfakdan iki bardak kaymak birası alarak geri geldi. Gülümsiyerek biralardan birini Dany'e verdi ve diğerinden bir yudum aldı. Dany'nin karşısındaki puf'a rahat eşofmanlarıyla bağdaş kurup oturdu. Aslıdna bu eşofman değil pijama gibi bir şeydi. Üstü askılı bir buluz altı eşofman altıydı. İkisinide rengi pembeydi. Gina'nın en sevdiği kıyafetiydi. Ayaklarında renkli çorap ve onları sıcak tutacak pofuduk terlikler vardı. Gina pofuduk terliklerden ataklarını kurtardı. Pufun üzerinde bağdaş kurdu ve kaymak birasından bir yudum aldı. O yudumun boğazında bıraktığı sıcaklık sayesinde neşeyle gözlerini kapattı. Bir süre gözleri kapalı mutlu bir şekilde kaldı. Gözlerini açıp Dany'e baktı. Gülümsiyerek;
"Nasılsın bakalım?" diye sordu.

Daniel farkında bile olamadan kendini Gina'nın odasında puflardan birinde bulunca şaşkınlıkla gülümsedi ve Gina'nın mutdfaktan gelmesini bekledi. O mutfaktan gelince kaymak biraları da gelmişti. Dan kendi kaymak birasından birkaç yudum aldıktan sonra Gina'nın sorusunun yanıtına tatlı bir gülümsemeyle başladı:

"İyiyim aslına bakarsan ama fazla derdim var. Ama genel olarak harikayım. Hem yeni bir arkadaş daha edinmişken üzülebileceğim ne olabilir ki?!"

Hemen ardından onu çok sıkmakta olan pelerininin ipine gitti eli. Gina'ya bakarak

"Sakıncası yoksa bundan kurtulacağım. Beni çok sıkıyor da. Aslına bakarsan tarzım bir kot pantolon ve sloganlı t-shitten ibaret. Ama ortam gereği böyle giyiniyorum işte"

dedi ve pelerinini bir hamlede çözüp yanına koydu. Ortam sessizleştikçe Daniel geriliyor ve nedense endişelendiğini düşünüyordu. Aklında yine Ginny vardı...

Daniel iyi olduğunu söyleyince Gina gülümsedi. Birinin daha iyi olması hoş bir şeydi. Gina kaymak birasını yudumluyordu. Birden kapının açık aldığını gördü. Yerinden kalkıp kaymak birasını masaya bıraktı ve kapıya yöneldi. Tam kapıyı kapatıcakken Dany pelerinini çıkarmak istedi. Gina hafifce gülümsiyerek;

"Tabiki benim için hiç sorun değil. Rahatına bak." dedi. Kapıyı kapatıp geri yerine dönünce aklına eskiden kalan Matt'in T-shirtleri geldi. Hemen kutulardan birine yöneldi. Bir kaç kutuyu açıp içindekilere baktı. Sonunda kutulardan birinde t-shirtü buldu ve onu kutudan çıkartarak Dany'e fırlattı. Gülümsiyerek;

"Buda benim sana hediyem olsun." dedi. Gülümsiyerek geri yerine döndü ve yerine oturmadan;

"İstersen kutulardan birinde kotta var. Yani bedenini bilmiyoru ama..." Dany'nin beline şöyle bir baktı "Sanırım olur." dedi Sorarcasına ona baktı. Bu aradan biradan bir yudum daha aldı.

Dan , Gina'nın hareketlerine şaşkınlıkla baktıktan sonra

"Ah sağol Gina ama nerede giyineceğimi söyler misin? Bu arada sanki geceyi burada geçirecekmişim gibi hareket ediyoruz. Neyse, teşekkürler. "

dedi ve kıyafetleri alıp Gina'dan bir talimat bekledi. İçinden bir ses işlerin karışacağını söylüyordu ama yine de olayları akışına bırakıyordu Dan. Umduğu tek şey Gina'yı kırmamaktı. Her ne olucaksa olsun ama onu veya bir başkasını kırmamak. Çünkü Gina'ya karşı bir anda farklı şeyler hissetmeye başlamıştı. Anlam veremediği hoş şeyler. Bu hislere karşı koyup koyamayacağını bilemiyordu.

Dany sorarcasına nerede giyinebileceğini sordu. Gina bir süre erafa bakındı. Dudaklarına işaret parmadığla vurdu. Genelde düşünürken böyle yapardı. Çocukluğuından beri gelen bu özelliğini bir türlü aşamamıştı. Gülümsiyerek sonuna bulduğunu gösteren bir hareket yaptı. Elini şıklattı ve;

"İstersen tuvalette giyinebilirsin. Ya da diğer odada küçük odada. Hem gece kalmak istersende orda yatabilirsin. Gerçi genelde gece bana yatıya gelen arkadaşlarım uyumazlar. Sohbet şamata zevkli olur." dedi gülerek yolu göterdi. İşaret parmağını bu kez iki kapıda gezdirdi ve;

"Bu tuvalet. Diğeride küçük oda. Takıl kafana göre." dedi. Sonra geri pufa oturarak birasının son kalan dibini içti. Bardağına yeni bira doldurdu.

Daniel Gina'nın gösterdiği banyoya girdi ve orda sakinleşmeye çalışarak üstünü değiştirdi. Aynaya baktığında karşısında nedense sırıtıp duran, sorumsuz bir erkek duruyordu. Kendinden utandı ama yine de duygularını bastıramıyordu. Bu yüzden rahatlamaya çalışarak banyodan çıktı ve Gina'nın yanına döndü. Gülümseyerek

"Seni ilk gününde yalnız bırakmayayım. Zaten uyumaktan nefret ediyorum. Yalnız sabahlayacağıma seninle muhabbet ederek sabahlarım daha iyi."

dedi ve üstünden çıkan kıyafetleri bir köşeye koyarak tekrar Gina'ya döndü. Kız bu haliyle aşırı tatlı görünse de güzelliği bunu çekici hale getiriyordu. Daniel kendine hakim olamayarak

"Bilior musun uzun zamandır gördüğüm en güzel bayansın. Ah tabi karımdan sonra."

dedi ve yine farkında olmadan güldü. Belki de olmaması gereken bir yerdeydi. Halbu ki Ginny'ye odadan asla çıkmayacağını söylemişti. Şimdi ise Gina'yla hoş bir sohbet geliştirmeye çalışıyordu.

Gina bir süre tek başına birasını yudumladı. Dany üzerinde Matt'in kıyafetleriyle geldiğide hafifce gülümsedi. Dany burada kalmaya karar verdiğini söyleyince dahda mutlu oldu. Çünkü ilk geces,inde yalnız kalmak istemiyordu. Hem bu kadar biradansorna uyuyuyabileceğini hiç sanmıyordu. Dany birden ağzından onun ne kadar güzel olduğunu kaçırdıi. Gina kızardığını hissetti. Genelde utanmazdı ama çok çabuk kızarabilirdi. Kızılımsı saçlarıyla neredeyse uyumlu olan yüzünü hafifce öne eğdi. Kendine geldikten sonra Dany'nin karısından bahsettiğini farketti. Kendine inanamadı. Evli bir adamla sabahlayacaktı. Ama o anda onu bir türlü düşünmüyordu. Aslında bu saşma olsada Dany'nin karısını çok merak etti. Onu daha bu yaşta bu kadar etkileyip evlenmesini sağlayan bir kadın gerçektende çok güzel olmalıydı. Gina hafifce gülümsiyerek;

"Karından bahsetsene biraz. Ne biliyim saçı, gözü filan nasıl? Seni bu kadar etkilediğine göre gerçekten çok güzel olmalı." dedi. Birasından bir yudum aldı. Dany'e gözlerini dikip onu dinlemeye başladı.

Daniel söyleyeceklerini bir süre düşündükten sonra tatlı bir ses tonuyla konuşmaya başladı, yüzünde bir gülümseme vardı:

"Aslına bakarsan onun için ne desem az gibi geliyor ama olsun. Alev alev yanan saçları var yani kızıl. Uzun ve kıvırcık ama bazen de düz. Bir metamorfmagus, metamorfmagus haline ayrı bir hayranım zaten. Neyse, hayatımda gördüğüm en harika kahverengi gözlere sahip. Fiziği muhteşem, insanı delirtmeye yetiyor bile, en azından beni. Dış görünüşü pek de önemli değil,o iyi biri, yani melekten şaşma şeytan desek daha iyi olur. Biz Ginny ile yani eşimle arkadaştık. Benim sevgilimin ikiziydi ama sonradan aşık olduk ve işte evlendik, çok mutluyuz. İkiz bebeklerimiz var, biri kız biri erkek. Onlar da mutluluğumuza ayrı bir sevinç ve tatlı bir endişe katıyor."

Konuşması bitince kaymak birasını yudumladı ve yine farkında olmadan sol kaşını kaldırıp Gina'ya baktı. Sonra yine gülümseyerek

"Sen de kendinden bahset. Sevgilinden veya başka neyden konuşmak istiyorsan."

dedi. Gina'ya cevap beklercesine bakmaya devam etti.

Dany bir süre düşündü. Gina o düşünürken çocuğun yüzüne bakıyordu. Ona acaba söyliyebilecek miydi? Abisine aşık olduğunu söylemek biraz garipti sanki. Bu yüzden durmadan konuyu Dany'nin üstüne yoğunlaştırıyordu. Ama bunu başabiliceğini sanmıyordu. Mutlaka bir yereden sonra Dany sıkılıp onada soru sormaya başlayacaktı. Ama şu anda her şey normaldi. Dany hemen konuşmaya başladı. KArısının güzelliğinden ve kızıl saçlarından bahsetti bir süre. Sonra dış güzelliğini o kadar anlatıp birde dış güzelliğin önemli olmadığını söyleyince Gina ufak bir kahkaha attı. Ama Dany devam etti. Karısına şeytan mı melek mi diyordu anlamadı. Gina ama buna pek kafa yormadı. Dany iki bebekleri olduğunu söyleyince biraz daha sevindi. Çünkü çocukları severdi. Ama birden Dant ona sevgilisini sorunda Gina kala kaldı. Hemen gözlerini kaçırdı. Hafifce kızardı. Sonra gülümziyerek;

"Aslıdna biri var ama nasıl desem. Şey.. sen.. sen tanıyorsun onu... yani..." bir süre böyle yerinde tepindi. Sonra ağzından;

"Of.. tamam yeter! Ben senin abine aşığım." dedi ve gözlerini artık gerçekten kaçırdı.

Daniel cevabını aldıktan sonra bir süre şaşkın bir şekilde gülmeye başladı. Ağzı açık kalmıştı ama bir yandan da gülüyordu. Gina'yla abisini hiç yan yana düşünmemişti. Ama yine de bunu bir an için düşünerek

"Haha ciddisin sen! Abim ve sen, hoş bir ikili olurdunuz. Ama sen ona göre biraz daha ufak kalıyorsun."

dedi ve gülümsemeye devam ederek kaymak birasından içti. Hemen sonra

"Imm şey o zaman bence benimle oturuyor olman saçma, onun yanında olman gerekmez mi? Sana bir şey mi yaptı? Korkabileceğin veya çekinebileceğin? Bu konuda meşhur da. Ama yine de karizmatik biri, psikopat olsa da."

dedi ve Gina'ya gülümser bir tavırla bakmaya başladı. Şimdi Daniel'ın değil Daniel'ın abisinin yanında olmalıydı. Veya abisi onun yanında olmalıydı. Gerçi çoğu kişi olması gereken yerde değildi, mesela Danny. İşi yoktu burada ve yine de Ginny'nin yanında değildi. Aylaklık yapmayı ve yalnız kalmayı tercih etmişti. Bir kızın odasında muhabbet etmek aslında planların içinde yoktu ama yine de buradaydı işte, hiç kimse olması gereken yerde değildi.

Dany ağzında bir süre Eragon'un yanında olması gerektiğiyle ilgili bir şeyler geveledi. Gina onu dinlemedi aslında aklı Eragon'la tanıştıkları gün olanlara gitmişti. Dany'e anlatsam mı diye düşünüyordu. Ama bir yandanda anlatmak istemiyordu. Çünkü sonuçta çocuk onun abisiydi. Gina Eragon'dan hoşlansada tanıtıkları gün olanlar onu biraz soğutmuştu. Bu yüzden kafası karışıktı. Dany'e söylemeyi düşündü ama bunuda yapamadı. Sözcükler dilinde dönüyor ama bir türlü dışarı çıkmıyordu. Sanki sesi yokmuş gibiydi. Gina hemen kendini topladı ve biradan bir yudum aldı. Sonra Dany'e bakarak;

"Konuyu değiştirelim. Aslında bunu söylememeliydim bile kafam çok karışık." dedi. Sonra birada büyük bir yudum daha aldı. Saçlarını tepeden topladı.

Daniel, Gina'ya saygı duyarak konuyu daha fazla uzatmadı ve o saçlarını tepesinden toplarken Gina'yı izledi. Amaçsızca oturmuş boş şeyler konuşuyorlardı. Daniel artık sıkılmıştı. İçinden bir anda şarkı söylemek geldi ve daha o farkında olmadan birkaç sözcük dilinden döküldü:

"Zihnimin derinliklerinde yaptığım kazılarda onca yılın çöpleri yatılı
Onların içinde binlerce ölümsüzlük ölümü görmüş
Kaybettiğim gülücüğü gül demeti halinde koymuşlar oysa ki suratıma
Gömülü parmak izlerin omuzlarımda
Gözlerimde bir filmsin. Göz çukurlarımda uyuya kalmış bir bebeksin.
Ben de ninninim uyu..."

Uzağa dalmış olan gözlerini kırpıştırarak kendine geldi ve Gina'ya dönerek

"Imm şey özür dilerim, nerden aklıma geldi onu bile bilemiyorum ama içimden geldi ve farkında olmadan söyledim."

dedi. Sonra gülümsemeye çalışarak yine önüne döndü. Bu sefer de aklına şu geldi:

"O kadar acele etme, daha tadıma bakmadın."

Daniel bir anda irkildi ve gözlerini yine Gina'ya çevirdi. Düşünceli bir tavırla

"Hatırlıyor musun Gina, seninle ilk karşılaştığımızda bana bir şey demiştin ve ben de sana bir cevap vermiştim. O cevabım hala geçerli, tadını nedense şimdi daha çok merak ediyorum."

dedi. Hemen ardından

"Ve abimi seviyor olman veya onun sevgilisi olman inan bana engel olmaz. Çünkü merak ettiğimi yaşayarak öğrenirim, merakımı gideririm. Yine de bildiğin gibi, ilk defa birine bu konuda bu kadar çok saygı duyuyorum. Yani senin anlayacağın sana yaklaşmak için senden izin istiyorum. Saçma aslında, ama yine de suratıma sert bir tokat yemek istemiyorum. Gerçi bana tokat atarsan neyse, Gina seni öpmek isityorum, senin mananla tadına bakmak istiyorum."

diye ekledi. Gözlerinde tatlı bir endişe vardı, Gina'dan çekiniyordu ama ona yaklaşmak da istiyordu. Bir sorun olabileceğini de düşünmüyordu çünkü ciddiye alabileceği bir şey değildi. Gina da böyle bir şeyi ciddiye alacak bir tip gibi değildi. Çılgın ve fırlama gösteriyordu. Daniel gerçekten öyle olup olmadığını merak ediyordu.

Gina gözleri yere dalmış bir şekilde düşünüyordu;

"Acaba gerçektende Eragon'u seviyor muydu?" Kafasında bu düşünceler dolanıp duruyordu. Tanıştıkları gün olanlar ve gerisi. O gün aslında başka biri olsa onun davranışlarından nefret ederdi. Ama bir anda olmuştu iştei .Gina takmamıştı. Gerçi o hiç bir zaman takmazdı. Tek bir felsefesi vardı "Carpediem"

O an ne isterse onu yapardı. Sonrasını düşünmezdi. Ne diyeceklerini ve ya başna ne geleceğini. O an içinden Eragon'u öpmek gelmişti ve onu yapmıştı. Şimdi başka hissederse gene onu yapacaktı.

Gina bunları düşünürken Dany şarkı söylemeye başladı. Şarkıda birini anlatıyıordu. Onu ne kadar özlediğini ve nasıl andığını. Gina şarkının etkisiyle düşüncelerinden sayrıldı. Birden tek duyduğu Dany'nin sesi olması etkisiyle büyülenmişçesine Dany'e baktı. Dany şarkıyı mırıldanırken daldığı köşeden gözlerini kaldırıp Gina'a gülümsedi ve şarkının onun aklına nerden geldiğini bilmediğini açıklayarak özür diledi. Gina hemen;

"Önemi yok. Hem harika bir şarkı. " dedi ve güldü. Dany'le o anda sadece durmuş sohbet ediyolardı. Ne saatin önemi vardı, ne kim olduklarının ne de kimin ne diğeceğinin. Gina o an sanki hiç olmadığı kadar mutluydu. İlk defa biriyle oturu konuşucak bir şeyi olmasada sadece boş konuşuyordu.

Dany bir süre sonra sessizliği bozdu. Aklına ilk tanıştıkları gün geldiğini söyleyince Gina'nın gülümsemesi arttı. O gün Dany'e çok komik bir şey söylemişti. Bunu hatırlıyarak gülümsedi ve hafasını hatırlıyorum dercesine salladı. Dany bunun üzerine konuşmaya devam etti. O günkü söylediklerinde bir değişiklik olmadığını ve artık daha fazla Gİna'la olmanın daha doğrusu onun tadına bakmanın ne demek olduğunu merak ettiğini söyledi. Gina bunu duyunca biraz daha güldü. Dany onun yanlış anladığını sanmış olucaktı ki hemen abisiyle beraber olmasının onun için önemli olmadığını ve suratına sert bir tokat yemek istemediği için Gina'dan izin aldığını söyledi. Gina gülerek;

"Ben bu kadar cazibim yani. Ah.. öldürücü cazibemin bu kadar işe yaradığını bilmiyordum." dedi. Sonra gülerek tepeden topladığı saçlarını açtı. Bunu yaparken aptal kadınların saçlarını salladığı gibi saçlarını sallıyordu. Sonunda gülerek yerdeki yastıklardan birinin üstüne atladı. Bir süre güldükten sonra kendini topladı ve;

"Madem o kadar merak ediyorsun gel bak. Ben insanların yeni bir şeyler öğrenmesini severim." dedi ve Dany'e bakmaya başladı.

Daniel, Gina'nın verdiği tepkiye şaşıp kalmış bir şekilde ağzını bir karış açtıktan sonra Gina'nın gülerek oturduğu yerden yerdeki yastıklardan birinin üstüne atlamasını seyretti. Yüzüne sert bir tokadın inmesini veya terslenmeyi yaşamamıştı. Aksine Gina şimdi de Daniel'ın onu öpmesine izin veriyordu. Danny neye uğradığına şaşırmış bir biçimde Gina'ya bakıp

"Biliyor musun? Harika birisin, olayları büyütmüyorsun ve her neyse."

dedi ve koltuktan kalkıp Gina'nın yanına oturdu. Hemen sonra gözlerini Gina'nın gözlerine dikip bir süre baktı ve kendine hakim olamayarak Gina'ya doğru eğilip dudaklarını Gina'nınkilerle birleştirdi. Ellerini Gina'nın salık saçlarına götürdü ve saçlarının çiçek kokusunu duymaya başladı. Hayatında beşinci defa bu kadar garip hissediyordu. Gina'yı tıpkı şekerlemelerini büyük bir hazla mideye indirdiği gibi öpüyordu. Gina haklıydı, tadı diğer şekerlemelere göre daha güzeldi. Daniel daha fazla uzatmanın Gina'yı rahatsız edebileceğini düşünerek Gina ile olan bağlarını kopardı ve gülümseyerek

"Haklıymışsın, tadın diğer şekerlemelere göre çok daha güzel. Imm bir düşünelim, çilekli bonbonu andırıyor ama çok daha iyisi."

dedi. Hemen sonra kıkırdamayla karışık bir şekilde gülerek Gina'nın gözlerine bakmaya devam etti. Tıpkı Ginny'nin gözlerine baktığında rahatladığı gibi bu gözlere bakınca da kendini rahat hissetmişti. Belki de bu, kızın gözlerinin umut vermesinden kaynaklanıyordu.

Gin oturduğu yerden Dany'e bakmaya başladı. Dany Gin'in bu tepkisine şaşırdığını son derece belli ediyordu. Sonra bu şaşkınlığını dile getirdi. Gina güldü. Dany oturduğu koltuktan kalkarak Gin'in yanına geldi. Onun gözlerine bakmaya başladı. Gin'de Dany'nin o büyük kahverengi gözlerine bakıyordu. Bu gözlere bakmayı sevmişti. Dany birden Gin'e biraz daha yaklaştı ve dudaklarını Gin'in dudakalrıyla birleştirdi. Gin'de ona karşılık verdi. Dany eliyle Gin'in saçlarını okuşuyordu. Gina bir süre onu öptü sonra Dany geri çekilerek Gin'e haklı olduğunu söyledi. Gin gülümsedi ve;

"Tabiki benim tadım daha güzel." dedi. Dil çıkardı ve arkasındaki yastığı oturduğu yastıkla birleştirerek onların üzerine yatarcasına serildi. Dany'e baktı ve onun konuşmasını bekledi. Aslında bir şey demesi gerekmiyordu. Ne diyebilirdi ki. Gin hemen;

"Dany bak bu... ımm.. nasıl desen sen evlisin ben.. ben yuvanın dağılmasını istemem. Yani bu bir ilişkiyse bile... ki değil sanırım... bizim aramızdakiler senin evliliğini ve mutluluğunu etkilemesin. " dedi ve güldü.

Daniel, Gina'ya gülerek

"Evliliğim, mutluluğum, yuvam... Kulağa ne kadar da hoş geliyor. Ama Gina senden saklamama gerek olduğunu sanmıyorum. Ginny'nin dışında gönül eğlendirdiğim tek bayan sen değilsin. Yani, Ginny benimle eskisi kadar ilgilenmiyor. Onu hiç kimseyi sevemeyeceğim kadar çok seviyorum evet ama ilgiye de ihtiyacım var. Her seferinde birkaç tatlı sözle ve masum bir öpücükle atlatılmaktan sıkıldım. Yani uzun zamandır mutluluk bizden uzak. Ama onu seviyorum. Bu da bana engel olan tek şey zaten."

dedi. Sonra biraz gülümsemesinden ödün vererek

"Seninle olmam da problem yaratmaz. Ginny bilmezse hele zaten hiçbir şey olmaz. Ama eğer ki karınla paylaşırım diyorsan da biraz hikaye uydurmam gerekecek, kaymak birasını çok içmişim nasıl fikir? Her neyse, seninle yaşadıklarım veya yaşayacaklarım ne abimi ne de Ginny'yi etkiler eğer bilmezlerse. Şimdi, eğer sana yaklaşmazsam kafayı yiyeceğim."

dedi. Hemen ardından yine Gina'ya eğilerek onun dudaklarını buldu. Gina'nın vereceği tepki şimdilik normal olabilirdi ama Daniel eğer ileri giderse suratına yumruk yemeyi bile göze almıştı.

Gin bir süre Dany'i dinledi ama sonra kafasında bir şeyler düşünüyor ve şarkı sözleri hatırlıyordu. Sanki Dany'nin dedikleri havada buhar olup uçuyordu. Hafifce gülümsiyerek Dany'e baktı. O konuşurken gözleri ışığın etkisiyle hafif hafif parlıyordu. Çok güzel mavi gözler ve mükemmel sevgi dolu bir bakış bu erkeğin tamamen Gin'e ayit olmasını bile düşünmek harika bir duyguydu. Ama bu neredeyse imkansızdı. Gin birden kendini hayal aleminde buldu. Bu o kadar saçma bir hayaldi ki Dany'nin mavi gözleri dışında başka bir şey hayale oturmuyordu. Hayalinde gene Dany2nin mavi gözlerine bakıyor ve gülümsüyordu. Ama bu sefer odasında yalnız değillerdi. Gin'in bütün ailesi oradaydı. Onları alkışlıyordu. Gin etrafa bakındı bir çok kişi duruyordu. Biraz ileride Dany'nin tarif ettiği kızıl saçlı kadın iki çocukla durmuş biraz mutlu birazda buruk bir şekilde onları izliyordu. Gin hafifce gülümsiyerek gene o mavi gözlere döndü. Arkadan bir adam konuşmaya başladı ve sözlerini bitirince Gin Dany'nin elini tutup "Evet!" diye haykırdı birdne bütün salon alkışa boğuldu. Gin tam gülümsüyordu ki hayali ıslak iki dudak tarafından yarıda kesildi. Kendine geldiğinde Dany'nin onu kollarına almış bir şekilde öptüğünü farketti. Başta biraz utandı. Ama daha sonra oda Dany'e karşılık verdi. Bir süre gözlerini kapatarak o mavi gözleri düşünüp onu doyasıya öptü. Sonra hayalinde ki o kızıl saçlı kadın ve iki çocuk aklına geldi ve kendini geri çekti. Ayağa kalktı ve gözlerinden yaşlar süzülerek;

"Bu olmaz. Üzgünüm ama...." diye bildi.

Dan, Gina'nın karşılık vermesiyle durumun farkına ciddi ciddi varınca içinde yine o duyguyu hissetti. Kalbi hızla çarpıyordu ve elleri terliyordu. Anlam veremediği şeyler hissediyordu ama bunu içine atıp sessiz kalarak Gina'yı öpmeye devam ediyordu. Fakat Gina bu bağlılığı bozdu ve ağlayarak Danny'nin kollarından ayrıldı. Sonra

"Bu olmaz. Üzgünüm ama.."

diyip kaldı. Daniel afallamış ve üzgün bir biçimde ayağa kalkarak Gina'ya yaklaştı. Yaşlarla dolmuş olan gözlerine şefkatle baktıktan sonra

"Özür dilerim. Ben.. terbiyesizlik ettim, gerçekten. Affet beni."

dedi. Hemen ardından Gina'nın süzülmekte olan yaşlarını silerek yine gülümsemeye çalıştı. Eğer Ginny olmasaydı, kesin Gina olurdu. Çünkü Gina'ya baktığında Ginny'ye baktıklarını hissediyordu. En azından bir kısmını. Daniel aşık olmuştu sanki. Ama bu olamazdı, o evliydi ve bebekleri vardı. Yine de bunu kafasının bir köşesine iterek Gina'ya hissettirmeden onun zihnine girdi.

Genç bayanın hayallerinde geziniyordu. Düşüncelerini okuyor ve hayretle sessiz kalıyordu. Yapabileceği tek şey Gina'ya destek çıkmak olabilirdi. Onunla olmayı, Ginny'nin bir an için olmamasını öyle çok istiyordu ki. Çünkü Ginny'ye ihanet etmek veya onu unutmak istemiyordu. O varken Gina nasıl olabilirdi ki hayatında? Yine de genç bayanın kızıl saçları aklına gelince yüzüne bir acı hakim oldu. Bunu Gin'aya yansıtmak istemiyordu ama gerçekten Gina'dan hoşlanıyordu ve bir yandan da yine Ginny'yi düşünüyordu.

Dany Gin'den özür dileyince Gin'in gözyaşları daha da arttı. Ne diyeceğini ve ya ne yapacağını bilmiyordu. Bu çok garip bir durumdu. Kendini bildi bileli böyle şeyler hissetmemişti .Kimsenin karşısında alamamış ve acı ile inlesede daima inatların gülmüştü. Ama şimdi savunmasız bir çocuk gibi ağlıyor ve debeleniyordu. Ne çığlıklarının bir anlamı vardı ne gözyaşlarının karşısında duran kişi o başkasınındı. Ne kadar geç çıkmıştı Gin onun karşısında belki okulda tanışsalar. Belki Gin biraz daha birileriyle samimi olsaymış okulda işte o zaman hiç geç olmiyabilirmiş. Ama şimdi şu anda burda böyle durmaları bile olanaksız bir durumdu. Birde Dany kalkmış ondan özür diliyordu. Gin ne yapıyordu böyle. Evli bir adama aşık olamazdı. Bu imkansızdı. Yuvasını ve çocularını nasıl bırakırdı. O bıraksa bile Gin bunu asla ondan isteyemezdi. Bu Gin'e tamamen tersti. Gin hep başkalarının mutluluğunu düşündüğü için acılar içinde kıvranan kişi olmuştu. Hepde öyle olacaktı. O hiç bir zaman bu şevkatli mavi gözlere doyasıya bakamicak. Hiç bir zaman o kokuyu hissederek uyuyamicaktı. Ama genede onun mutlu olduğunu bilmek yeter gibi geliyordu Gin'e. Gin hafifce gülümsiyerek;

"Benim için üzülme. Benden özrüde dileme. Ben bunlara değmem. Ben hiç bir şeye değmem." dedi. Sonra hafifce geri çekildi ve birden ufak bir baş dönmesiyle ilerideki yastıklara bıraktı kendini. Kendini toplamaya çalışıyordu. Ama o ufak vücudu çok hassastı.

Daniel, Gina'nın kendi kendini gereksiz gören sözlerinin ardından konuşmaya çalıştı ama yapamadı. Hemen ardından Gina'nın yastıkların üzerine düştüğünü farketti. Hemen onun yanına oturdu ve onu toparlamaya çalışarak

"Çok .. çok hassassın Gina. Sana dokununca kırılacaksın diye korkuyorum. Ama biliyorum ki bu hassaslığının altında güçlü bir bayan yatıyor. Her şeyle başa çıkabilecek güçlü bir bayan."

dedi. Sonra Gina'ya bakarak güldü ve onu kaldırarak

"Bu gece seni yalnız bırakmayacağım. Hatta izin verirsen sabah olana kadar seninle birlikte, hiç kimsede bulamayacağım o kokunla birlikte uyumak istiyorum. Uyumasak bile birbirimizin yanında olalım istiyorum. Anla beni Gina, sana aşık oldum. Senden uzun süre ayrı kalırsam da ölecekmişim gibi hissediyorum. Küçük bir çocuğun annesine olan muhtaçlığı gibi kendimi sana muhtaç hissediyorum. İkinci defa bunu yaşıyorum. Daha fazlası değil."

diye ekledi. Gözlerinde anlamsız bir endişe ve yine anlamsız bir mutluluk vardı. Ginny'yi aklından bir süreliğine çıkarabilmiş ve kendini Gina'ya odaklamıştı.

Gin hafifce kendini topladı. Ama ayağa kalkamicak gibiydi. Bu arada Dany ona yaklaştı ve onu tutarak kaldırdı kaldırırken de onun hassas olduğunu ve ona dokunmaya bile kıyamadığını söyledi. Sonra birden Gin'in hiç beklemiyeceği cümleler döküldü Dany'nin azından. Gin bir yandan büyük bir mutlulukla dolarken diğer yandan üzgündü. Çünkü Dany'nin evde iki çocuğu vardı. Daha yürümeyi bile konuşmayı bile ilmeyen iki muhtaç yavru. Onlar babalarını özlüyorlar. Anneleri belki hala kocasının yolunu gözlüyor ama Gin burda kalkmış Dany'e aşık olmuş birde üstüne onla... Gin aklıan bile getirmek istemiyordu bunları. Ama getirmedne olmuyordu. Ne yapması gerektiğini ne olacağını dahi bilemiyordu. Dany'e sarılıp yatmak. Onunla beraber uyumak. Gözlerini kapatınca hayatında ilk defa güven veren birinin yanıdna olması bunlar harika şeyler olmalıydı. Ama Gin bunları tatmamalıydı. Orda o çocuklar babalarını beklerken bunu yapmak çok zalimce olurdu. Dany'nin yanağına dokundu ve;

"Bende sana aşık oldum. Ama.. ama bu imkansız aşk dediklerinden sanırım." dedi. Hafifce gülümsyip devam etti "Senin orda bekleyen çocuların var. Sen... sen hayatımda gördüğün harika, en paylaşamiyacağım kişisin. Ama seninle bir dakika bile geçirsem o çocukları bir hiçliğe göndermiş gibi hissediyorum. Onlardan babalarını end eğer verdikleri kişiyi almış gibi hissediyorum. Hem.." kendi yaşadıkalrı aklına geldi ve gözlerinden ufak yaşlar boşalarak "ben hep acı çekmeye mahkümum. Kendimi bildim bileli hep yalnız oldum. Ne o beni bıraktı ne ben korkumdan ya da başkalarına zarar vermeyeyim diye onu bırakabildim. Benim hayatım belki ufak mutlu anlarla dolu ama çok büyük ve çekilmez acılar o mutlu anıları örtüyo. Senlede bunu yaşamak istemiyorum. Ufacık bir anda mutlu olmak için koca bir hayatı büyük acılarla kaplamak istemiyorum. Sana zarar vermek seni incitmek istemiyorum. Dedim ya ben acı çekmeye razıyım. Ben buna alıştım..." dedi. Ama sesi artık gitmişti. Ne konuşabiliyor ne de sessi çıkıyordu.

Danny gülümseyerek

"Sen ne dersen de, beni bugün yollayamazsın yanından. Seninle birlikte kalacağım bu gece. Yarın evime dönerim söz. Bebeklerimi senin içinde öperim. Ginny'nin yanında olurum. Ama bu gece senin yanında olmak istiyorum. Seninle uyumak istiyorum."

dedi. Sonra Gina'ya sarılarak hiçbir yere gitmeyeceğini belli etti.

Gin Dany'nin sözleriyle bir anda şaşkına döndü. Dany sadece onunla olmak istiyordu. Bu belliydi. Onda ayrılmamak için her şeyi kabul ederdi. Nasıl oludru bu. Bizim ufak Gin nasıl bir erkeği bu kadar etkilerdi. Bunda çok büyük bir yanlış vardı. Gin sadece ufak bir pürüzdü bu dünyada. Biri onu bu kadar sevemezdi. Bir ailesi, onu seven ve hatta arkadaşların bunların hiç biri yoktu. Ama şimdi artık onu seven biri vardı. Onun yanıdna olmak siteyen onun için atan bir kalp. Bu gerçekten çok garipti. Dany sözlerini bitirince Gin'e sarıldı. Gin hafifce gülümsedi ve Dany'nin boynuna kollarını doladı. Sonra başını onun omzuna rastladı ve uzun süre öylece durdu. Onu çok seviyordu. Dany'de onu . Bu doğru olabilirmiydi ki Gin bunun doğru olamsını sitiyordu. Dany'e baktı ve onun o mavi gözlerine bakarak hafifce esnedi. Sonra gene eskiden olduğu gibi çocuk haliyle gülümsedi. Hafifce eliyle ağzını kapatıp esnedi ve;

"Sanırım uykum geldi." dedi.