Daniel şaşkın bir tavırla Gina'nın yanına döndü yine ve
"Neler saçmalıyorsun Gina? Biliyor musun şu anda sen bu dediklerini diyene kadar farklı olduğunu düşünmüştüm. Kendini unutturmayacak tarzda, diğerlerinden çok farkı olan ve özel biri olduğunu sanmıştım. Ama yanılmışım. Sen de diğer bütün toylar gibisin işte!"
diyerek yüzünü buruşturdu. Gina'ya küçümser bir tavırla bakıyordu. Heralde daha fazla uyuz olamazdı. Kendini daha fazla tutamayıp sakin bir sesle
"Hem nasıl beklersin karımın yanına gidip olanları anlatmamı? Sen önce evli bir adamı ayart ve onunla ilgili dehşet verici derecede akıl çeldirici hayaller kur, hatta ve hatta o seni öpmeye kalktığında arzuyla karşılık ver sonra da olanları sırf kendi suçuymuş gibi karısına anlatmasını bekle. Sanırsam felsefen bu. Ama bir konuda haklısın galiba. Ginny'nin yanına gitmeliyim ve onun yanında kalmalıyım. Çünkü hiçbir kadın onun yerini tutamaz. En azından beni pembe nevresimli bir yatakta, cansız bir peluşla yatırmaya kalkmıyor!"
dedi ve yine kapıya yöneldi. Hemen ardından
"Ben gideyim! Ne de olsa dışarıda daha çok kız var değil mi? Kim bilir belki de Nerissa beni bekliyordur! Ah Tanrım, inanamıyorum!"
dedi ve kapıyı açıp çıkarak kapıyı geri çarptı. Gina'nın bulunduğu ortamdan ayrılmak onu rahatlatmıştı. Pantolonunu yere koyarak üstüne oturdu ve başını duvara dayayarak sinirden yaşla dolmuş olan gözlerini kırpıştırarak olanları unutmaya çalıştı. Gina'ya olan duygularını, ona yaşattıklarını ve özellikle söylediklerini unutmalıydı. Yalnız başına odasına giderse asla unutamazdı. Çünkü bir şekilde ortam ona Gina'yı hatırlatacaktı. Zaten odalar birbirlerine oldukça benziyorlardı. Daniel bizzat gezip görmüştü. Ama ona göre kendi odasından daha rahatı yoktu.