Balo günü gelmiş çatmıştı. "Olamaz yetişemeyeceğim..Anne şu elbisemi getir artık" diye söyleniyordu Rox. Baloya yetişemezse sonu olurdu. Saatler balonun başladığını gösteriyordu. "Olamaz!" çoktan geç kalmıştı bile. Üzerine annesinin aceleyle gönderdiği elbiseyi giydi. Mavi,siyah elbisesine uygun şık bir elbise giyiyordu. Eliyle düzeltti ve aynanın karşısına geçip kendine baktı. Güzel olmuştu. Annesini hızla öperek çıktı.
Cisimlenmeyi henüz beceremeiği için babası bırakacaktı. Arabaya atladı ve 2-3 dakika içinde zaten oradaydılar. Geldiğinde babasına gitmesini söyleyen bir bakış attı ve güldü. Arabadan 100 metre ileriye kadar yürüdü ve dönüp arkasına baktı. Gitmişti. "Oh" çekti ve çevreye bakındı. Birçok kişi olmalıydı ki gürültüler geliyordu. Ne yazık ki bir kavalyesi yoktu. Ama olsun! Arkadaşlarıyla,daha doğrusu yanlız olan arkadaşlarıyla hayli eğlenebilirdi....Göl kenarına geldi ve çevreye baktı. Büyüleyiciydi. Gözleriyle bütün heryeri taradı. Sonra 2-3 adım ileride konuşan bir kız ile oğlan gördü. Kavalyesi olmalıydı kızın. "Banane ne olacak? Arkadaşız hepimiz" dedi ve yanlarına gitti. Hafif ve ürkek bir ses tonuyla" Size katılabilir miyim? Kavalyem yok ve pek kimseyi tanımıyorum" demekle yetindi. Sonra elbisesiyle oynamaya başladı. Üzerindeki küçük elmaslardan biri düşmüştü. İçinden bir sürü hakaret saydırdı yapan kişiye ama bozuntuya vermemeye çalıştı. Herşey güzel gözüküyordu..Ama hiçbiri ona dönüp cevap vermeye bile tenezzül etmedikelrini görünce balonun tüm hoşluğu ortadan kayboldu. Sıkıntılı ve öfkeli anlar başladı.
Rox umutsuzlukla etrafına bakıyordu. Kimsenin konuşmaya ya da dansa kaldırmaya niyeti yok gibi gözüküyordu. Bazıları dans etmeye,eğlenmeye ve içmeye başlamıştı bile..İçmek derken birkaç kadehten fazlası değildi elbet. Aslında Rox dışarıda olsa içerdi ama burada,okul ortamında bir baloda bu hoş karşılanmazdı.
Çevreye son bir kez daha bakındı sıkıntıyla. Çalan şarkının ritmini mırıldanıyordu. Bir partneri olsa nasıl da iyi olurdu? Çantasının içini karıştırmaya başlarken bir yandan da öylesine bir eliyle ritim tutuyordu. Kimsenin geleceği yoksa Rox de biraz dışarıda hava alıp,yanlızlığıyla baş başa kalabilirdi elbet.Göz ucuyla salonu süzüp çantasını aldı ve çıkışa doğru ilerledi.
Kapıya geldiğinde belki bir parça umudu vardı hala.Ama gözlerinin dolduğunu hissedince bir daha arkasına bakmadan dışarı çıktı. Serin bir geceydi. Yıldızlar bile ışıl ışıl parlamak için gayret gösteriyor gibiydi. Gökyüzüne dönük kafasını yere çevirdi ve akan yaşları eliyle silme çabasında bulundu. Yanlızlıkla arkadaş olmak kimi zaman zorunluluk haline geliyordu. Hava iyice rahatsız etmeye ve üşümesine yol açmıştı Rox'nin. Gözlerinde ki yaşı silerken ayağa kalkıp üstünü silkelemişti. Kapıya doğru ilerledi. Gözlerinde ki şişlikleri belli etmemek için maskesini yüzüne indirmişti. Eline de kelebek aksesuarını almış,hiçbirşey olmamış gibi davranmaya başlamıştı. Kapıdan adımını atmıştı ki " Pat" sesiyle çantasını yere düşürdü. İçinde parfümü vb. eşyaları vardı. Parfümü kırılmış olmalıydı ki kokusu etrafa yayılmış ve "çıt" diye bir ses çıkmıştı. Kafasını kaldırıp çocuğa baktı. Hayli pişman daha doğrusu utanmış görünüyordu."Üzgünüm" dediğini duydu ve " Sorun değil.Sadece babamın yurtdışından aldığı bir parfüm kırıldı o kadar..Sorun etmene gerek yok. Parti zaten yeterince keyifsiz.Bir de bunun olmamasına şaşardım" dedi ve zorla gülümsermiş gibi bir halde gülümsedi. Çantasını yerden alıp topladı ve elbisesinin kırışıklarını düzeltti.Ortada oluşan sessizliğin ardından çocuk keyifli bir ses tonuyla "Sende mi benim gibi partnersizsin?" ...Çocuğu biraz süzdü.Sonrasında pekte haz etmediğinden dolayı "Yo..Hayır..Daha doğrusu partnerim yok ama arkadaşlarım gelecekler...Görüşmek Üzeree" dedi ve hemen oradan ayrıldı.Aslında arkadaşının geleceği filan yoktu. Tabii ki biriyle karşılaşırsa iyi olurdu ama bu geceye kalanmak zorundaydı.Yanlız da olsa.